CorelDesing
🏅Acemi Tasarımcı🏅
- Katılım
- 15 Şub 2008
- Mesajlar
- 43
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 47
Acılarımı seviyorum diyemem ama onlara değer verdiğim ve saygı duyduğum kesin. Geçmişimde yaşadığım acıların bu günümü yaşarken yanımda olduklarını hissediyorum. Bana çok şey öğrettiler.......................
..................................................................................................
Bence akıl kalpten çıkmalı. Akıllı birisi kalbinin efendisi olabilir ancak. Bir insan, aklının bedenine hizmet etmesine izin veriyorsa böyle bir akıl bizleri geçici zevklerin kölesi yapacağı kesindir. Bedeninde akıl bulunduran ve aklını bedeni için değil bedenini aklı için kullanan kişi önemlidir....................................
...................................................................................................
Aşk bir gölge benim için. Eğer güneşimi kaybedersem aşkımın yok olacağına inanıyorum. Bu yüzden asla batmayacak bir güneş arzuluyorum....................
.......................................................................................................
gece vakti kapıyı açan dost soru sormamalı, anlamalı beni gözlerimden. Beni kırmaktan değil beni eleştirememekten korkmalı. Beni eskitilmiş ilişkilere meze yapmamalı, ben istediğimde ya da kendi istediğinde değil her an yanımda içimde bir yerlerde benimle olmalı demiş biri. Katılıyorum.........................
..................................................................................................
Düşüncelerim beni aşmıyor ve sınırlarımı zorlamıyorsa kendim olamayacak ve varlığımı bu yaşama sunamayacak kadar kısıtlı biri olduğumu düşünürüm. Düşüncelerim beni o an olduğum yerden koparmalı ve zamanın ulaşmadığı bir yerlere sürüklemeli. Düşüncelerimi yakalamakta zorluk çekmeliyim ve erişebildiğim düşünceler beni tatmin etmemeli...............................................................................................................................................................................
Erdemi anlamaktan ziyade erdemi yaşayabilme gücüne ve onu taşıyabilme ustalığına sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Erdemli bir bakışın bizlere binlerce insanın boşlukta asılı kalan basit konuşmalarından fazlasını vereceğini düşünüyorum. Erdemli olma ayrıcalığına sahip birini tanımak yaşamın bize sunduğu en güzel armağan olsa gerek.....................................
.......................................................................................................
Erkeğe sadece kadın olgusuna karşı yaratılmış bir varlık olarak bakılması ve erkeğin kadın üzerinde hakimiyetini tartışılması saçmalıktan başka bir şey olamaz. Erkek yada kadın karşı cinsler ile ilgili karşılaştırılma yanılgısına düşerler ise varlıklarının asıl anlamından uzaklaşırlar. Bence erkek tıpkı kadın gibi varlığının gayesine uygun idealler için yaratılmıştır. Herhangi bir üstünlük yada zayıflık içermez. ...........................................................
.....................................................................................................
Evlilik kişisel bir seçimdir. İnsan ister evlenir ya da evlenmez. Fakat evliliğin bir seçim olması bu denli basit değil ne yazık ki. Evlenen ve çocuk sahibi olan insanlar toplumu doğrudan etkiliyorlar. Dünyaya gelen çocukları potansiyel bir kahraman olabileceği gibi potansiyel bir suçluda olabilir. Her iki koşulda da çocuk doğumu ile ölümü arasında bir çok insana doğrudan etki edecektir. Evli bir çift topluma bir çiçek vermekle, toplumun tam ortasına bir bomba yerleştirmek arasındaki çizgiyi görebilmeli. Ne yazık ki toplumumuzda henüz aile olmanın anlamını bilmeyen büyük bir çoğunluk yaşamakta. Birey olmadan aile olunamaz gerçeğini benimsiyorum..........................................
.....................................................................................................
Felsefe gerçeklere giden yolda olmak demektir benim için. Varlığımız gereği bu yaşamı anlamamız, gerçek sınırlarını belirlememiz ve görmezden gelinen derinliklerine inmemiz gerekmekte. İnsan düşündüğü, hissedebildiği kadar yaşar bu yaşamı. Koca bir ömür geçirip de hiç yaşamamış insanlar arasında olmak hoşuma gitmez doğrusu. .................................................
...................................................................................................
Galiba bu konu hakkında yorum yapmak biz gençlere düşmez. Yaşadığımız bu kıpırtılı ve renkli yaşam bizleri bu konu üstünde konuşamayacak kadar yoruyor. Bence gençliğe dair en gerçekçi yorumları, dökülen bir yaprağın düşüşünde, son baharın ilk yağmurlarında belki de yitirilmiş bir dostun resminde ki hüznünde bulabiliriz......................................................
.....................................................................................................
Gerçekler, zifiri karanlık bir ormandaki kayanın üzerinde dolanan karıncalar gibidir denir. Gerçeklere ulaşmak, gece ormanda yolunu bulmak kadar zor, onları yaşamaksa, tüm yırtıcı hayvanlara rağmen varolabilmek kadar güçtür...
.........................................................................................
Gülmek kalbimizdeki güzelliklere yapılan bir çağrı gibidir ve davet bir çok insan açısında cazip ve değerlidir. Tabii kahkahalar atarak varlığını hiçe sayan serseri gülüşlerin basitliği bu konun içinde değil. Sade içten ve samimi bir tebessüm kendimize olan güvenin dışa vurumudur. Gülmesini bilen kişiler ayrıcalıklı ve güçlü karakterli kişilerdir bence....................................................
....................................................................................................
Güzellik, zerafet, akıl, samimi bir tebessüm ve içten bir bakışla birlikte sunulursa çok çekici olabilir. Fakat, kişisel kusurların üstünü örten bedensel bir güzellik yok olmaya ve değerini yitirmeye mahkumdur................................
................................................................................................
Hayal edebilmek ve hayal gücüne sahip olmak bir insanın en önemli silahıdır bence. Bu silahın kurşunu ise inançlardır. Eğer inançla birleşmeyen hayallerimiz varsa, sadece kendimizi avutuyoruz demektir. Bir gün hayallerimizin gerçek yaşama düşmesi ve filizlenerek başarıya dönüşmesi için inançlarımızın sağlam olması gerekmektedir. Hayallerime inanıyorum diyebilene ne mutlu
._._._._._._._._._._._
Hayallerinin peşinden gidebilenler, insan oğlunun çizdiği ve içinde kendilerini kaybettikleri sınırları aşmak zorunda kalırlar hep. Bu sınır aşımı çoğu zaman oldukça zor olabilir. Çünkü hayalleri kişisel seçimlerine bağlıdır. Bu seçimler aile, arkadaş yada toplum tarafından onaylanmayabilir. Bu aşama insan, düşleri ve çevresindekiler arasında bir seçim yapmalıdır. Ya düşlerinde kendisini bulur yada çevresindekilerin çizdiği bir yaşama uyum sağlamak zorunda kalır. İşte budur hayat ; ya düşlerindeki kendini yada, çevrendekilerin istediği kişiliği yaşarsın ... ............................................................
................................................................................................
Hayatı ciddiye almayacak kadar olgun olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Çoğu zaman ne olursa olsun hayata gülebilmeyi arzuluyorum. Fakat biliyorum ki hayatla oynamak için onu iyi tanımalı ve güçlü olmalısın. Kısacası; ya hayatla dilediğince oynarsın ya da hayat oyununda figüranlık yaparak yok edersin kendini
._._._._._._._._._._._
Hayat bazen öylesine ağırlaşır ki, zamanın donduran soğukluğunda üşürüz. Sıkıntılarımıza sebep, sebeplerimize anlam verebilme yetimizi kaybederiz. Bakışlarımızın rengi, duygularımızın dokunaklığı kaybolur. Umutlar içine düşer suskunluğumuzun. Bu bir nevi intihardır. Doğacak yeni güne ertelenen yaşamın şimdilik yok edilmesi gibi. Sabah dolanınca sokaklara, ya bakışlarımız renk bulur, yada güneşi bile karartan bir ıssızlık miras kalır yaşanacak güne
._._._._._._._._._._
Gündelik yaşamlara düşen bir virgüllük duraksamalarda şekillenen hayallerin ne ölçüde gerçekleştirilebildiğine verilen bir isim olsa gerek hayat. ..................
.............................................................................................
İyilik zerafetle ve doğru insana yapılırsa değer kazanır bence. Bir çok zaman gerçek iyilikler küçük iyiliklerin gölgesinde kalır. ......................................
.............................................................................................
Kadere boyun eğmek kendi olmak arzusuyla yaşayanlara saçma gelir. Kaderi yok saymak hata olur, fakat kadere boyun eğmek ve yaşamla olan mücadelemizden vazgeçmek daha büyük hata olur..................................
....................................................................................................
Kadın anlaşılması zor bir labirent gibidir. İşin kötü yanı labirentin sonunda bulacaklarımızın bizi mutlu edip etmediğini bilemiyor olmamamız.............
...................................................................................................
Birinin kendi olabilme ayrıcalığını ve lüksünü yaşıyor olması, o kişiye dair çok ince ve anlamlı ipuçları sunar bizlere. Bu lükse sahip insanlar genel anlamda, kendilerine güvenleri olan, samimi ve içten kişilerdir. Kendin olmak için zeka, inanç ve güven duyguları gerekli bence............................................
...................................................................................................
Zamanın rengi olduğunu düşündüm çoğu zaman. Saçlara düşen beyazda, dökülen yaprakların ılık sarısında ve bir ölünün mor tebessümünde zamanı yakaladım belkide ........................................................
................................................................................................
Yazmak çok ilginç. Biten her cümlede farklı dokunuşlar hissetmek, kendine ihaneti, bencil mutlulukları, sebepsiz nefretlerin rengini yakalamak hoş oluyor.
................................................................................................
Herkes bir şeylerden korkar. Peki korkularından korkan ve korkularında yitirdiklerinden acı duyan var mı ?........................................
...........................................................................................
Bir mum yaktıysan; ışığında düşündüklerini, karanlığında yaşatabiliyorsan ve yaşattıkların, doğan güne renk verebiliyorsa ne mutlu sana ..................
..................................................................................................
Kişiye aşık olunmaz. Aşka olan aşkla açılır yürekler.
Aşkı yakadığımız an beden anlamını yitirir. Sadece aşk vardır artık.
Birine Seni Seviyorum derken yaptığımız şey, aşkımıza ev sahibi olan bedene teşekkür etmektir.........................................................
..................................................................................................
Acılara bitişler, inançlara umutlar ve sevinçlere gülüşler çalan bir mahkuma gardiyan olabilmektir dostluk..........................................
...............................................................................................
Lanetler okuyacağın bir sabahla uzanmışsan geceye ve doğan güne açılacak gözlerinde ihanetler besleyeceksen gözlerini asla kapama..........................
...................................................................................................
Şair olmak gariptir.
Şair beyazlar yaratamaz fakat, kendi beyazlarına düşen renklerden inanılmaz güzellikte çizimler yapabilir.
Çizgiler ne kadar derin, renkler ne kadar canlı ise o denli özel olur şair.
Bakışlarında beyazlar taşımıyorsan, yaşamdan renkler çalamıyorsan, çizgilerinin silikliğine satma kendini .... / Bu kişisel bir fikir ve şairliğin kitabı yazılsa, satan dükkanın sokağını bulmaktan acizim ... ........................................
Özgürlüklerinde aşklarını, aşklarında tebessümlerini,
tebessümlerinde cesaretlerini ve
cesaretlerinde umutlarını alevlendirenlere...........
........................................................................................
Dünya;
sınırlı bedenimizin
ulaşamayacağı kadar büyük
Hayallerimizle
avuçlayabileceğimiz kadar
küçük olsa gerek,,,,,
..............................................................
Gevezeliğim burada (şimdilik) son buluyor .....
..................................................................................................
Bence akıl kalpten çıkmalı. Akıllı birisi kalbinin efendisi olabilir ancak. Bir insan, aklının bedenine hizmet etmesine izin veriyorsa böyle bir akıl bizleri geçici zevklerin kölesi yapacağı kesindir. Bedeninde akıl bulunduran ve aklını bedeni için değil bedenini aklı için kullanan kişi önemlidir....................................
...................................................................................................
Aşk bir gölge benim için. Eğer güneşimi kaybedersem aşkımın yok olacağına inanıyorum. Bu yüzden asla batmayacak bir güneş arzuluyorum....................
.......................................................................................................
gece vakti kapıyı açan dost soru sormamalı, anlamalı beni gözlerimden. Beni kırmaktan değil beni eleştirememekten korkmalı. Beni eskitilmiş ilişkilere meze yapmamalı, ben istediğimde ya da kendi istediğinde değil her an yanımda içimde bir yerlerde benimle olmalı demiş biri. Katılıyorum.........................
..................................................................................................
Düşüncelerim beni aşmıyor ve sınırlarımı zorlamıyorsa kendim olamayacak ve varlığımı bu yaşama sunamayacak kadar kısıtlı biri olduğumu düşünürüm. Düşüncelerim beni o an olduğum yerden koparmalı ve zamanın ulaşmadığı bir yerlere sürüklemeli. Düşüncelerimi yakalamakta zorluk çekmeliyim ve erişebildiğim düşünceler beni tatmin etmemeli...............................................................................................................................................................................
Erdemi anlamaktan ziyade erdemi yaşayabilme gücüne ve onu taşıyabilme ustalığına sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Erdemli bir bakışın bizlere binlerce insanın boşlukta asılı kalan basit konuşmalarından fazlasını vereceğini düşünüyorum. Erdemli olma ayrıcalığına sahip birini tanımak yaşamın bize sunduğu en güzel armağan olsa gerek.....................................
.......................................................................................................
Erkeğe sadece kadın olgusuna karşı yaratılmış bir varlık olarak bakılması ve erkeğin kadın üzerinde hakimiyetini tartışılması saçmalıktan başka bir şey olamaz. Erkek yada kadın karşı cinsler ile ilgili karşılaştırılma yanılgısına düşerler ise varlıklarının asıl anlamından uzaklaşırlar. Bence erkek tıpkı kadın gibi varlığının gayesine uygun idealler için yaratılmıştır. Herhangi bir üstünlük yada zayıflık içermez. ...........................................................
.....................................................................................................
Evlilik kişisel bir seçimdir. İnsan ister evlenir ya da evlenmez. Fakat evliliğin bir seçim olması bu denli basit değil ne yazık ki. Evlenen ve çocuk sahibi olan insanlar toplumu doğrudan etkiliyorlar. Dünyaya gelen çocukları potansiyel bir kahraman olabileceği gibi potansiyel bir suçluda olabilir. Her iki koşulda da çocuk doğumu ile ölümü arasında bir çok insana doğrudan etki edecektir. Evli bir çift topluma bir çiçek vermekle, toplumun tam ortasına bir bomba yerleştirmek arasındaki çizgiyi görebilmeli. Ne yazık ki toplumumuzda henüz aile olmanın anlamını bilmeyen büyük bir çoğunluk yaşamakta. Birey olmadan aile olunamaz gerçeğini benimsiyorum..........................................
.....................................................................................................
Felsefe gerçeklere giden yolda olmak demektir benim için. Varlığımız gereği bu yaşamı anlamamız, gerçek sınırlarını belirlememiz ve görmezden gelinen derinliklerine inmemiz gerekmekte. İnsan düşündüğü, hissedebildiği kadar yaşar bu yaşamı. Koca bir ömür geçirip de hiç yaşamamış insanlar arasında olmak hoşuma gitmez doğrusu. .................................................
...................................................................................................
Galiba bu konu hakkında yorum yapmak biz gençlere düşmez. Yaşadığımız bu kıpırtılı ve renkli yaşam bizleri bu konu üstünde konuşamayacak kadar yoruyor. Bence gençliğe dair en gerçekçi yorumları, dökülen bir yaprağın düşüşünde, son baharın ilk yağmurlarında belki de yitirilmiş bir dostun resminde ki hüznünde bulabiliriz......................................................
.....................................................................................................
Gerçekler, zifiri karanlık bir ormandaki kayanın üzerinde dolanan karıncalar gibidir denir. Gerçeklere ulaşmak, gece ormanda yolunu bulmak kadar zor, onları yaşamaksa, tüm yırtıcı hayvanlara rağmen varolabilmek kadar güçtür...
.........................................................................................
Gülmek kalbimizdeki güzelliklere yapılan bir çağrı gibidir ve davet bir çok insan açısında cazip ve değerlidir. Tabii kahkahalar atarak varlığını hiçe sayan serseri gülüşlerin basitliği bu konun içinde değil. Sade içten ve samimi bir tebessüm kendimize olan güvenin dışa vurumudur. Gülmesini bilen kişiler ayrıcalıklı ve güçlü karakterli kişilerdir bence....................................................
....................................................................................................
Güzellik, zerafet, akıl, samimi bir tebessüm ve içten bir bakışla birlikte sunulursa çok çekici olabilir. Fakat, kişisel kusurların üstünü örten bedensel bir güzellik yok olmaya ve değerini yitirmeye mahkumdur................................
................................................................................................
Hayal edebilmek ve hayal gücüne sahip olmak bir insanın en önemli silahıdır bence. Bu silahın kurşunu ise inançlardır. Eğer inançla birleşmeyen hayallerimiz varsa, sadece kendimizi avutuyoruz demektir. Bir gün hayallerimizin gerçek yaşama düşmesi ve filizlenerek başarıya dönüşmesi için inançlarımızın sağlam olması gerekmektedir. Hayallerime inanıyorum diyebilene ne mutlu
._._._._._._._._._._._
Hayallerinin peşinden gidebilenler, insan oğlunun çizdiği ve içinde kendilerini kaybettikleri sınırları aşmak zorunda kalırlar hep. Bu sınır aşımı çoğu zaman oldukça zor olabilir. Çünkü hayalleri kişisel seçimlerine bağlıdır. Bu seçimler aile, arkadaş yada toplum tarafından onaylanmayabilir. Bu aşama insan, düşleri ve çevresindekiler arasında bir seçim yapmalıdır. Ya düşlerinde kendisini bulur yada çevresindekilerin çizdiği bir yaşama uyum sağlamak zorunda kalır. İşte budur hayat ; ya düşlerindeki kendini yada, çevrendekilerin istediği kişiliği yaşarsın ... ............................................................
................................................................................................
Hayatı ciddiye almayacak kadar olgun olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Çoğu zaman ne olursa olsun hayata gülebilmeyi arzuluyorum. Fakat biliyorum ki hayatla oynamak için onu iyi tanımalı ve güçlü olmalısın. Kısacası; ya hayatla dilediğince oynarsın ya da hayat oyununda figüranlık yaparak yok edersin kendini
._._._._._._._._._._._
Hayat bazen öylesine ağırlaşır ki, zamanın donduran soğukluğunda üşürüz. Sıkıntılarımıza sebep, sebeplerimize anlam verebilme yetimizi kaybederiz. Bakışlarımızın rengi, duygularımızın dokunaklığı kaybolur. Umutlar içine düşer suskunluğumuzun. Bu bir nevi intihardır. Doğacak yeni güne ertelenen yaşamın şimdilik yok edilmesi gibi. Sabah dolanınca sokaklara, ya bakışlarımız renk bulur, yada güneşi bile karartan bir ıssızlık miras kalır yaşanacak güne
._._._._._._._._._._
Gündelik yaşamlara düşen bir virgüllük duraksamalarda şekillenen hayallerin ne ölçüde gerçekleştirilebildiğine verilen bir isim olsa gerek hayat. ..................
.............................................................................................
İyilik zerafetle ve doğru insana yapılırsa değer kazanır bence. Bir çok zaman gerçek iyilikler küçük iyiliklerin gölgesinde kalır. ......................................
.............................................................................................
Kadere boyun eğmek kendi olmak arzusuyla yaşayanlara saçma gelir. Kaderi yok saymak hata olur, fakat kadere boyun eğmek ve yaşamla olan mücadelemizden vazgeçmek daha büyük hata olur..................................
....................................................................................................
Kadın anlaşılması zor bir labirent gibidir. İşin kötü yanı labirentin sonunda bulacaklarımızın bizi mutlu edip etmediğini bilemiyor olmamamız.............
...................................................................................................
Birinin kendi olabilme ayrıcalığını ve lüksünü yaşıyor olması, o kişiye dair çok ince ve anlamlı ipuçları sunar bizlere. Bu lükse sahip insanlar genel anlamda, kendilerine güvenleri olan, samimi ve içten kişilerdir. Kendin olmak için zeka, inanç ve güven duyguları gerekli bence............................................
...................................................................................................
Zamanın rengi olduğunu düşündüm çoğu zaman. Saçlara düşen beyazda, dökülen yaprakların ılık sarısında ve bir ölünün mor tebessümünde zamanı yakaladım belkide ........................................................
................................................................................................
Yazmak çok ilginç. Biten her cümlede farklı dokunuşlar hissetmek, kendine ihaneti, bencil mutlulukları, sebepsiz nefretlerin rengini yakalamak hoş oluyor.
................................................................................................
Herkes bir şeylerden korkar. Peki korkularından korkan ve korkularında yitirdiklerinden acı duyan var mı ?........................................
...........................................................................................
Bir mum yaktıysan; ışığında düşündüklerini, karanlığında yaşatabiliyorsan ve yaşattıkların, doğan güne renk verebiliyorsa ne mutlu sana ..................
..................................................................................................
Kişiye aşık olunmaz. Aşka olan aşkla açılır yürekler.
Aşkı yakadığımız an beden anlamını yitirir. Sadece aşk vardır artık.
Birine Seni Seviyorum derken yaptığımız şey, aşkımıza ev sahibi olan bedene teşekkür etmektir.........................................................
..................................................................................................
Acılara bitişler, inançlara umutlar ve sevinçlere gülüşler çalan bir mahkuma gardiyan olabilmektir dostluk..........................................
...............................................................................................
Lanetler okuyacağın bir sabahla uzanmışsan geceye ve doğan güne açılacak gözlerinde ihanetler besleyeceksen gözlerini asla kapama..........................
...................................................................................................
Şair olmak gariptir.
Şair beyazlar yaratamaz fakat, kendi beyazlarına düşen renklerden inanılmaz güzellikte çizimler yapabilir.
Çizgiler ne kadar derin, renkler ne kadar canlı ise o denli özel olur şair.
Bakışlarında beyazlar taşımıyorsan, yaşamdan renkler çalamıyorsan, çizgilerinin silikliğine satma kendini .... / Bu kişisel bir fikir ve şairliğin kitabı yazılsa, satan dükkanın sokağını bulmaktan acizim ... ........................................
Özgürlüklerinde aşklarını, aşklarında tebessümlerini,
tebessümlerinde cesaretlerini ve
cesaretlerinde umutlarını alevlendirenlere...........
........................................................................................
Dünya;
sınırlı bedenimizin
ulaşamayacağı kadar büyük
Hayallerimizle
avuçlayabileceğimiz kadar
küçük olsa gerek,,,,,
..............................................................
Gevezeliğim burada (şimdilik) son buluyor .....