- Katılım
- 10 Eki 2008
- Mesajlar
- 3,607
- Tepkime puanı
- 187
Bir grafik tasarımcı, bir ilan tasarımına nasıl başlar?
Bu sorunun cevabı birçok ajansta ve ilgili işletmede farklıdır. Bu işin evrensel doğrularını ekonomik nedenlerle ya da bilgisizlik ve duyarsızlık gibi nedenlerle uygulamayan yerlerin ülke çapında oldukça fazla olduğuna inanıyorum. Zavallı birçok grafiker metin yazarından, kreatif direktörden, sanat yönetmeninden yoksun olarak, kelimenin tam anlamıyla tek tabanca çalışmaktadır. Bu nedenle mesleğiyle ilgili bildiklerini uygularken, bilmedikleriyle farkında olmadan reklam camiasına ciddi zararlar vermektedir.
Başlık Tipografisi
Birçok grafiker ne yazık ki bu konuyla ilgili oldukça bilgisizdir. Oysa az sonra anlatacağım birkaç püf noktasıyla ilgili bilgileri olsa çok daha doğru işlere imza atabilirlerdi. Neyse, hiçbir şey için geç değil.
Öncelikle kullanacağınız başlıkla ilgili doğru fontu seçmelisiniz. Doğru fontun nasıl seçileceği ilgili en önemli ipucu, reklamını yaptığınız şirketin fiziksel hatları ve felsefesini bilmeniz gerektiği, bir şey alıp satıyorsa bunun ne olduğu, bir sosyal organizasyonsa bu organizasyonun hatlarını kavramanız gerektiğidir. Örneğin sert hatlara sahip, ciddi bir ticari şirkete uygun karakter tırnaklı bir fonttur. Çünkü tırnaklı fontlar ciddiyete en uygun fontlardır. Örneğin daha sportif özellikleri olan, örneğin bir spor mağazasıysa müşterimiz tırnkasız font seçimi daha uygun olacaktır. hatta gerekirse rounded (köşeleri yumuşak-tırnaksız "Vag Rounded"-Kipa'nın fontu) bir font kullanılabilir. Ancak burda en önemli olan nokta şudur; "Başlık tipgrafisinde asla script (elyazısı vs.) bir karakter kullanmayın".
Kullanacağınız font seçimini bitirdikten sonra gelelim bu fontun ilanınızda ya da olası reklam materyalinizde kullanılışına. Uyguladığınız başlık (bir ilanda çoğu zaman reklam sloganı) mutlaka okunur olmalıdır ve genellikle hiyerarşide ilk vurgu üzerinde olduğu için birinci sıradadır. Bu nedenle okunmayacak bir font seçmekten uzak durmanız gerektiğini zaten yukarıda belirttik. Ancak doğru fontu seçmekle ne yazık ki herşey bitmemekte. "Başlık tipgrafisi tek leke olarak algılanmalıdır". İşte bu nedenle kullandığımız fontun es-pas (karakterler arasındaki mesafe) yasarlarını sıkılaştırmamız gerekmektedir.
Sırada fontunuzun büyüklüğü ve renginin seçimi var. Başlığınızın (çoğu zaman ana slogan) genelde hiyerarşide birinci sırada olması gerektiğini söylemiştik. Uygulama yaptığınız alana göre (katalog, broşür, ilan vs.) görsel iletişimde birinci sırada olmasına yetecek kadar büyüklükte olmalıdır.
Görsel iletişimde kırmızı ve tonları diğer bütün renlerden önceliklidir ve gözü ilk olarak kendilerine yönlendirirler. Bu nedenle kullandığınız başlıkta hali hazırda kırmızı ya da tonu bir renk kullandıysanız boyutundaki ufak farklılıklardan etkilenmeksizin gözü kendisine yönlendirebilirsiniz. Şayet rengi kırmızı değilde başka bir renkse tasarımdaki kontrastı (zıtlığı) çok önemlidir. Eğer çok fazla zıtlık yoksa (örneğin gri bir zemine siyah başlık) bunu fontun büyüklüğünü artırarak destekleyebilirsiniz. Anlaşıldığı gibi herşey onu görsel iletişimde hangi sırada göstermek istediğinizle ve tasarladığınız sayfanın leke dengesi içerisindeki duruşuyla bağlantılıdır.
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, eğer tasarladığınız ilan bir imaj ilanıysa ve/ya da fikirle birlikte bunu destekleyen görsel yeterince güçlüyse, hiyerarşide öncelikli olduklarından sloganla ilgili başlık tipgrafisi çok geride kalabilir. Burdaki ana fikir, ilanın görsel gücü ve fikir gücü sayesinde oluşan estetik ve cazibenin sloganı zaten okutacağıdır.
Alt Başlık ve İçerik Tipgrafisi
Başlık tipografisini yüzümüzün akıyla bitirdikten sonra sıra geldi alt başlık ve içerik tipgrafisine. İşte burda yine çok önemli bir nokta devreye girmektedir. "Çalışmanızda asla 2 fonttan daha fazla farklı font kullanmayın". 2 font bile çoğu zaman fazla olup, başlık tipografisinde kullandığınız karaterin kendi içindeki biçemlerini (bold, italic vs.) ve çeşitlerini (extended, condensed vs.) alt başlık ve içerik tipografisinde kullanmanız çok daha doğru olacaktır. Burda dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise içerik tipografisini nasıl uygulayacağımızdır. Tam da burda okunma ve okutma dediğimiz kavramlar devreye girmektedir. Yazdığınız içeriği sadece kendiniz okumamalı, o içeriği onunla iletişim kuran tüm gözlerin rahatlıkla okumasını sağlamalısınız. "Okunma sınırı basılı materyalde 6 punttur". (tabii burda bahsettiğimiz gözle yakından iletişim kuran basılı materyal, 100 cm x 80 cm bir dijital baskılı branda değil). Yazdığınız içerik insanların rahatlıkla okuyabileceği bir büyüklükte olmalıdır. Parantez içerisindeki yazıdan da anladığınız gibi burda görsel iletişimin temas mesafesi çok önemlidir. Ancak bununla da bitmemekte, yine es-pas dediğimiz karakter aralıklarının ayarlanması gerekmektedir. Bir içerikte başlıktakinin aksine dolgun bir leke, okunmayı güçleştirecektir. Bu nedenle "0" ya da gerekirse "10" es-pas gibi bir değer okuyanı rahatlatacaktır. (Bu es-pas değerleri, dergi, ilan gibi basılı materyaller ve çok kullanılan fontlar göz önüne alınarak verilmiştir. Değerler beklentiye göre değişebilir.)
İçerik tipgrafisinde eğer uzun bir metin okutacaksak (dergi gibi) bunun bloklar halinde yazılmasına dikkat etmeliyiz. En az 2, bazı zamanlar 3 ya da boyuta göre 4 blok kullanabiliriz. Bu sayede göz okuduğu yazıyı çok daha rahat takip edecek ve içerik ulaşması gereken yere ulaşabilecektir. Eğer bloksuz yekpare metin olarak kullanırsak çok büyük ve karmaşık bir leke oluşacak ve göz, yazıya bakmaktan çok çabuk yorulacak ve sıkılacaktır.
Tasarımda Boşluk Kullanımı
Boşluk kullanımı tasarımınızı güzelleştirecek, estetik gösterecek ve herşeyin ötesinde iletişim kurmasını sağlayacak en önemli konudur. Eğer yaptığınız tasarımda heryer dolsun gibi bir kaygıya düşerseniz ya da verdiği paranın karış karış karşılığını almak istermişcesine böyle bir kaygıya düşen müşterinizi uyarmazsanız, yaptığınız ve yapacağınız her şeyin boşa gitmesine neden olursunuz. Tasarımınızdaki boşluklar, iletişim kuran kişinin gözüne rehber niteliğindedir. Rehberi olmayan bir göz nereye bakacağını şaşırır, ne yapacağını bilemez.
Statik ve dinamik olmak üzere 2 tip boşluk kullanımı bulunmaktadır. Satik boşluğu simetrik bir tasarımın içerisindeki boşluk olarak düşünebiliriz. Bakması huzurlu olmakla birlikte göz uzun süre bakmak istemez. Düzenli bir yapısı vardır. Dinamik boşluk ise negatif alanların ve lekelerin tasarımın genelinde oluşturdukları dengeyle birlikte asimetrik bir yapıdır. Göz daha uzun süre bakmak ister. Bunların ikiside kendi içlerinde doğrudurlar. Sadece tasarımınızda hangisinin kullanılması gerektiğine siz karar vermelisiniz.
Logo Çalışmasında Font ve Renk Seçimi
Logo çalışması doğru yazı karakterinin seçimi ile başlayacaktır. Örneğin moda sektöründe bir firmanın yazı karakteri için el yazısı seçilebilir ama genel olarak el yazısı karakterinin okunuştaki zorlukları sebebi ile çok tercih edilir bir yapıda olmadığını unutmamak gerekir. Bir ressam ve ya bir moda tasarımcısı imzaya benzer kaligrafik bir şekil ile ifade edilebilir ama algının zayıflaması marka oluşumu sürecinde işi yavaşlatan etkenler arasında yer alır. Bu sebeplerle denilebilir ki, iyi bir yazı karakteri aynı zamanda sektörü ifade etmelidir. Metal sektöründe bir firma için Black ve Sans Şerif(Tırnaksız) bir karakter doğru olacakken, bir gazete için okuma kolaylığı olan şerif (Tırnaklı) yazı karakteri seçimi en doğru seçimler arasında yer alacaktır. Fakat bu kesinlik ve ya zorunluluk olarak görülmemelidir.
Logo çalışmasında en çok karşılaşılan hatalardan birisi, çalışmanın ikinci aşamasında renklere karar vermek olacaktır. Oysa bir sonraki adım, renksizliğin en doğru şekilde hazırlanmasıdır. Renksizlikten kasıt, logonun siyah ve beyaz dengesinin en doğru şekilde oturtulmasıdır. Çünkü renksiz hazırlanan ve doğru olarak hazırlanan bir logo çalışması istenen her renk için uyumlu olacaktır.
Yine renk aşamasına geçmeden önce dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise, logonun uzun kenarının 1 cm içinde algılanabilir olması durumudur. Aksi durumda logo yatay ve dikey uygulamalarında büyük kullanma zorunluluğundan dolayı algısı zayıflar ve her yerde büyük logo kullanımı mümkün olmayacağı için işiniz iyice zorlaşır.
Tüm bu konular çözüldüğünde artık renk konusunda çalışma başlayabilir. Renk seçiminde yine içerisinde bulunulan sektör incelenmeli. Her rengin insanlar üzerindeki etkileri incelenmelidir. 5 kuruş fazla olsun kırmızı olsun mantığı her zaman en doğru yaklaşım değildir. Örneğin yine kola konusundan ilerleyecek olursak; Cola çıkış noktası olarak kırmızıyı seçti kendine. Bu durum en büyük rakibi olan pepsinin maviyi seçesine sebep oldu. Pepsi, kurumsal renk farklılığına gitme olayını 80li yıllara kadar çözememişti. Kırmızı, mavi olan kurumsalında ısrarla kırmızıyı kullanmasına rağmen 80li yıllarda yaptığı hatayı fark edip, kurumsalını maviye çevirme kararı almıştır. Böylece farkındalık kavramını doğru bir şekilde kullanmaya başlamıştır. Yani farkındalık öncelikle renk ile sağlanmalıdır.
Alıntıdır.
Bu sorunun cevabı birçok ajansta ve ilgili işletmede farklıdır. Bu işin evrensel doğrularını ekonomik nedenlerle ya da bilgisizlik ve duyarsızlık gibi nedenlerle uygulamayan yerlerin ülke çapında oldukça fazla olduğuna inanıyorum. Zavallı birçok grafiker metin yazarından, kreatif direktörden, sanat yönetmeninden yoksun olarak, kelimenin tam anlamıyla tek tabanca çalışmaktadır. Bu nedenle mesleğiyle ilgili bildiklerini uygularken, bilmedikleriyle farkında olmadan reklam camiasına ciddi zararlar vermektedir.
Başlık Tipografisi
Birçok grafiker ne yazık ki bu konuyla ilgili oldukça bilgisizdir. Oysa az sonra anlatacağım birkaç püf noktasıyla ilgili bilgileri olsa çok daha doğru işlere imza atabilirlerdi. Neyse, hiçbir şey için geç değil.
Öncelikle kullanacağınız başlıkla ilgili doğru fontu seçmelisiniz. Doğru fontun nasıl seçileceği ilgili en önemli ipucu, reklamını yaptığınız şirketin fiziksel hatları ve felsefesini bilmeniz gerektiği, bir şey alıp satıyorsa bunun ne olduğu, bir sosyal organizasyonsa bu organizasyonun hatlarını kavramanız gerektiğidir. Örneğin sert hatlara sahip, ciddi bir ticari şirkete uygun karakter tırnaklı bir fonttur. Çünkü tırnaklı fontlar ciddiyete en uygun fontlardır. Örneğin daha sportif özellikleri olan, örneğin bir spor mağazasıysa müşterimiz tırnkasız font seçimi daha uygun olacaktır. hatta gerekirse rounded (köşeleri yumuşak-tırnaksız "Vag Rounded"-Kipa'nın fontu) bir font kullanılabilir. Ancak burda en önemli olan nokta şudur; "Başlık tipgrafisinde asla script (elyazısı vs.) bir karakter kullanmayın".
Kullanacağınız font seçimini bitirdikten sonra gelelim bu fontun ilanınızda ya da olası reklam materyalinizde kullanılışına. Uyguladığınız başlık (bir ilanda çoğu zaman reklam sloganı) mutlaka okunur olmalıdır ve genellikle hiyerarşide ilk vurgu üzerinde olduğu için birinci sıradadır. Bu nedenle okunmayacak bir font seçmekten uzak durmanız gerektiğini zaten yukarıda belirttik. Ancak doğru fontu seçmekle ne yazık ki herşey bitmemekte. "Başlık tipgrafisi tek leke olarak algılanmalıdır". İşte bu nedenle kullandığımız fontun es-pas (karakterler arasındaki mesafe) yasarlarını sıkılaştırmamız gerekmektedir.
Sırada fontunuzun büyüklüğü ve renginin seçimi var. Başlığınızın (çoğu zaman ana slogan) genelde hiyerarşide birinci sırada olması gerektiğini söylemiştik. Uygulama yaptığınız alana göre (katalog, broşür, ilan vs.) görsel iletişimde birinci sırada olmasına yetecek kadar büyüklükte olmalıdır.
Görsel iletişimde kırmızı ve tonları diğer bütün renlerden önceliklidir ve gözü ilk olarak kendilerine yönlendirirler. Bu nedenle kullandığınız başlıkta hali hazırda kırmızı ya da tonu bir renk kullandıysanız boyutundaki ufak farklılıklardan etkilenmeksizin gözü kendisine yönlendirebilirsiniz. Şayet rengi kırmızı değilde başka bir renkse tasarımdaki kontrastı (zıtlığı) çok önemlidir. Eğer çok fazla zıtlık yoksa (örneğin gri bir zemine siyah başlık) bunu fontun büyüklüğünü artırarak destekleyebilirsiniz. Anlaşıldığı gibi herşey onu görsel iletişimde hangi sırada göstermek istediğinizle ve tasarladığınız sayfanın leke dengesi içerisindeki duruşuyla bağlantılıdır.
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, eğer tasarladığınız ilan bir imaj ilanıysa ve/ya da fikirle birlikte bunu destekleyen görsel yeterince güçlüyse, hiyerarşide öncelikli olduklarından sloganla ilgili başlık tipgrafisi çok geride kalabilir. Burdaki ana fikir, ilanın görsel gücü ve fikir gücü sayesinde oluşan estetik ve cazibenin sloganı zaten okutacağıdır.
Alt Başlık ve İçerik Tipgrafisi
Başlık tipografisini yüzümüzün akıyla bitirdikten sonra sıra geldi alt başlık ve içerik tipgrafisine. İşte burda yine çok önemli bir nokta devreye girmektedir. "Çalışmanızda asla 2 fonttan daha fazla farklı font kullanmayın". 2 font bile çoğu zaman fazla olup, başlık tipografisinde kullandığınız karaterin kendi içindeki biçemlerini (bold, italic vs.) ve çeşitlerini (extended, condensed vs.) alt başlık ve içerik tipografisinde kullanmanız çok daha doğru olacaktır. Burda dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise içerik tipografisini nasıl uygulayacağımızdır. Tam da burda okunma ve okutma dediğimiz kavramlar devreye girmektedir. Yazdığınız içeriği sadece kendiniz okumamalı, o içeriği onunla iletişim kuran tüm gözlerin rahatlıkla okumasını sağlamalısınız. "Okunma sınırı basılı materyalde 6 punttur". (tabii burda bahsettiğimiz gözle yakından iletişim kuran basılı materyal, 100 cm x 80 cm bir dijital baskılı branda değil). Yazdığınız içerik insanların rahatlıkla okuyabileceği bir büyüklükte olmalıdır. Parantez içerisindeki yazıdan da anladığınız gibi burda görsel iletişimin temas mesafesi çok önemlidir. Ancak bununla da bitmemekte, yine es-pas dediğimiz karakter aralıklarının ayarlanması gerekmektedir. Bir içerikte başlıktakinin aksine dolgun bir leke, okunmayı güçleştirecektir. Bu nedenle "0" ya da gerekirse "10" es-pas gibi bir değer okuyanı rahatlatacaktır. (Bu es-pas değerleri, dergi, ilan gibi basılı materyaller ve çok kullanılan fontlar göz önüne alınarak verilmiştir. Değerler beklentiye göre değişebilir.)
İçerik tipgrafisinde eğer uzun bir metin okutacaksak (dergi gibi) bunun bloklar halinde yazılmasına dikkat etmeliyiz. En az 2, bazı zamanlar 3 ya da boyuta göre 4 blok kullanabiliriz. Bu sayede göz okuduğu yazıyı çok daha rahat takip edecek ve içerik ulaşması gereken yere ulaşabilecektir. Eğer bloksuz yekpare metin olarak kullanırsak çok büyük ve karmaşık bir leke oluşacak ve göz, yazıya bakmaktan çok çabuk yorulacak ve sıkılacaktır.
Tasarımda Boşluk Kullanımı
Boşluk kullanımı tasarımınızı güzelleştirecek, estetik gösterecek ve herşeyin ötesinde iletişim kurmasını sağlayacak en önemli konudur. Eğer yaptığınız tasarımda heryer dolsun gibi bir kaygıya düşerseniz ya da verdiği paranın karış karış karşılığını almak istermişcesine böyle bir kaygıya düşen müşterinizi uyarmazsanız, yaptığınız ve yapacağınız her şeyin boşa gitmesine neden olursunuz. Tasarımınızdaki boşluklar, iletişim kuran kişinin gözüne rehber niteliğindedir. Rehberi olmayan bir göz nereye bakacağını şaşırır, ne yapacağını bilemez.
Statik ve dinamik olmak üzere 2 tip boşluk kullanımı bulunmaktadır. Satik boşluğu simetrik bir tasarımın içerisindeki boşluk olarak düşünebiliriz. Bakması huzurlu olmakla birlikte göz uzun süre bakmak istemez. Düzenli bir yapısı vardır. Dinamik boşluk ise negatif alanların ve lekelerin tasarımın genelinde oluşturdukları dengeyle birlikte asimetrik bir yapıdır. Göz daha uzun süre bakmak ister. Bunların ikiside kendi içlerinde doğrudurlar. Sadece tasarımınızda hangisinin kullanılması gerektiğine siz karar vermelisiniz.
Logo Çalışmasında Font ve Renk Seçimi
Logo çalışması doğru yazı karakterinin seçimi ile başlayacaktır. Örneğin moda sektöründe bir firmanın yazı karakteri için el yazısı seçilebilir ama genel olarak el yazısı karakterinin okunuştaki zorlukları sebebi ile çok tercih edilir bir yapıda olmadığını unutmamak gerekir. Bir ressam ve ya bir moda tasarımcısı imzaya benzer kaligrafik bir şekil ile ifade edilebilir ama algının zayıflaması marka oluşumu sürecinde işi yavaşlatan etkenler arasında yer alır. Bu sebeplerle denilebilir ki, iyi bir yazı karakteri aynı zamanda sektörü ifade etmelidir. Metal sektöründe bir firma için Black ve Sans Şerif(Tırnaksız) bir karakter doğru olacakken, bir gazete için okuma kolaylığı olan şerif (Tırnaklı) yazı karakteri seçimi en doğru seçimler arasında yer alacaktır. Fakat bu kesinlik ve ya zorunluluk olarak görülmemelidir.
Logo çalışmasında en çok karşılaşılan hatalardan birisi, çalışmanın ikinci aşamasında renklere karar vermek olacaktır. Oysa bir sonraki adım, renksizliğin en doğru şekilde hazırlanmasıdır. Renksizlikten kasıt, logonun siyah ve beyaz dengesinin en doğru şekilde oturtulmasıdır. Çünkü renksiz hazırlanan ve doğru olarak hazırlanan bir logo çalışması istenen her renk için uyumlu olacaktır.
Yine renk aşamasına geçmeden önce dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise, logonun uzun kenarının 1 cm içinde algılanabilir olması durumudur. Aksi durumda logo yatay ve dikey uygulamalarında büyük kullanma zorunluluğundan dolayı algısı zayıflar ve her yerde büyük logo kullanımı mümkün olmayacağı için işiniz iyice zorlaşır.
Tüm bu konular çözüldüğünde artık renk konusunda çalışma başlayabilir. Renk seçiminde yine içerisinde bulunulan sektör incelenmeli. Her rengin insanlar üzerindeki etkileri incelenmelidir. 5 kuruş fazla olsun kırmızı olsun mantığı her zaman en doğru yaklaşım değildir. Örneğin yine kola konusundan ilerleyecek olursak; Cola çıkış noktası olarak kırmızıyı seçti kendine. Bu durum en büyük rakibi olan pepsinin maviyi seçesine sebep oldu. Pepsi, kurumsal renk farklılığına gitme olayını 80li yıllara kadar çözememişti. Kırmızı, mavi olan kurumsalında ısrarla kırmızıyı kullanmasına rağmen 80li yıllarda yaptığı hatayı fark edip, kurumsalını maviye çevirme kararı almıştır. Böylece farkındalık kavramını doğru bir şekilde kullanmaya başlamıştır. Yani farkındalık öncelikle renk ile sağlanmalıdır.
Alıntıdır.
Son düzenleme: