Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Atilla İlhan

shedesign

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
19 Mar 2008
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
104
Web sitesi
www.asigazetesi.com
Atilla Ilhan’ı anlatmak zordur. Kime sorsanız farklı tanımlar onu. Özellikle edebiyata meraklı entellektüel tarafı güçlü kadınların kahramanıdır, onunla bir gün geçirip İzmir’de kordonda yürüyüp şiirlerini dinlemeyi ya da İlhan’in aşık olduğu efsane kadınlardan olmayı hayal ederler.

Atilla İlhan şiir ve hikayelerine ek olarak TRT için hazırladığı senaryolarıyla da ünlüdür. Yayınlandığında Türkiye’yi ekran başına bağlayan “Kartallar Yüksek Uçar” Atilla Ilhan’in kaleminden çıkmıştır.

İlhan’ın TV dizi senaryoları arasında benim en sevdiğim “Yıldızlar Gece Büyür”dü. 1992 yılında yapılan, belki de TRT’nin son epik dizisiydi. Oyuncu kadrosu, çekim teknikleri, kullanılan mekanlar ve yapım için harcanan emek ve para bugünün mega dizilerini bile gölgede bırakırdı. Haluk Kurtoğlu, Yavuzer Çetinkaya, Yaman Okay, Arsen Gürzap, Şahika Tekand, Selda Özer ve Nedret Güvenç gibi dönemin en iyi tiyatrocuları Atilla İlhan’ın tasarladığı karakterlere hayat vermişlerdi.

Edebiyat eleştirmeni olmamakla beraber, Yıldızlar Gece Büyür’ü, İlhan’ın doruk noktalarından birisi olarak görmüşümdür. Yazdığı diyaloglar ve oluşturduğu kurgu gerçekten çarpıcıydı. Dizinin ana karakterlerinin hemen hepsi dışarıdan bakıldığında algılanan özelliklerinin çok ötesinde derinliklere sahiptiler.

Özetle hikaye 1980’lerin ortasında, otuzlu yaşlarını süren bir grup gencin, üniversite yıllarında yaşadıkları buhranlı dönemden (1970’lerin başı) hızla değişen seksenlerin Türkiye’sine adapte olma çabalarını anlatıyor.

Dizinin ana kahramanlarından iş adamı, yaşı ergin, eski zaman aşığı, Saffet Zeki Kosova’nın (Haluk Kurtoglu), uzatmalı sevgilisi Mediha Sultan’ın (Arsel Gürzap) kıskançlıklarından sıkıldığı bir anda söylediği o unutulmaz sözler…

“Aşkın zimmeti yoktur…
Aktif pasif hesabı yapamazsın…
Alt tarafı bir gönül ilişkisidir çünkü…
Kalın kafan bunu bir türlü almadı…”

Bu cümleleri sıralayabilen bir yazar/şaire dahi den başka hangi sıfat yakıştırılabilir ki? Türkiye’nin en iyi hatırladığı dizilerden “Kartallar Yüksek Uçar” ın isminde içe donük gizli bir ego olduğunu düşünmüyor değilim.

***

Attilâ İlhan'ı bir tek gruba indirgeyerek, onu dar kalıplar içerisinde değerlendirmek oldukça güç. O, yüzyılımıza imzasını atan, dünyayı çözmüş, yorumlamış ve ona çözümler türetmiş bir düşün adamıdır. Kendisini ifade etmek adına tek bir yolu izlemekle yetinmemiş şiirle başladığı serüvenini roman, deneme, senaryo ve köşe yazılarıyla zenginleştirerek topluma ulaştırmıştır. Çoğu yazarın dolaşmak istemeyeceği alanlarda korkusuzca yazılar yazan Attilâ İlhan, topluma ve çağımıza bir anlamda ayna tutmakta, zamanın tanıklığını yapmaktadır.

İLK GENÇLIK YILLARI
15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı.

Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı'nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı.

1946'ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkanlarıyla yayınladı.

PARİS YILLARI
1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur.

Türkiye'ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Bir kaç kez gözaltına alındı.

İSTANBUL - PARIS - İZMİR ÜÇGENİ
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem Attilâ İlhan'ın Fransızca'yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı.

Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar.

SANATTA ÇOK YÖNLÜLÜK
1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü.

Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968'te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

İSTANBUL'A DÖNÜŞ
1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak'ı Ankara'da yazdı. 81'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti.

1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi'nde sürdürmektedir. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar Yarın Artık Bugündür ve Yıldızlar Gece Büyür, halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.


ELDE VAR HÜZÜN

Söyleşir
Evvelce biz bu tenhalarda
Ziyade gülüşürdük
Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha Kuşlarının
Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
Zamanlar değişti
Ayrılık girdi araya
Hicrana düştük bugün

Ah nerde gençliğimiz
Sahilde savruluşları başıboş dalgaların
Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
Elde var hüzün

O şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
Çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
Sırılsıklam âşık incesaz
Kadehlerin mehtaba kaldırılması
Adeta düğün
Hayat zamanda iz bırakmaz
Bir boşluğa düşersin bir boşluktan
Birikip yeniden sıçramak için
Elde var hüzün
 

Benzer konular

donie

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
5 Ara 2007
Mesajlar
386
Tepkime puanı
12
.....
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun ....

En sevdiğim şairlerimizden di Allah rahmet eylesin.Unutulmaz eserleri var ,
paylaşımın için teşekkürler:angel:
 

coloneltr

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2007
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Hiç bir zaman unutmayacağımi ölümsüz bir şair/yazar'dır O.
eylül 2005 :(

Ne demişti?

"O mahur beste çalar,
Müjgan'la ben ağlaşırız..
"


Ruhun şad olsun büyük usta...
 
Üst