Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Dekorasyon Ve Tasarım İlkeleri, Gomalak Cila Yapımı, Samsun Restorasyon, Restorasyon ve Dekorasyon,

MKB55

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
14 Ağu 2012
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Web sitesi
melikevarakcilik.com
DEKORASYON VE TASARIM DEDİKLERİ… RESTORASYON VE KONSERVASYON ÜZERİNE…​



Bu işe ilk başladığımda karşımda çöpe atılmış olan barok tarzında oymaları olan üç kişilik koltuk bana bakıyordu..Tek kişilik koltuklarının oymaları tamamen elden çıkmış çürümüş bir haldeydi. Üzüldüm ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Yıllar önce Kürşat kardeşimle birlikte yaptığımız çalışmalar aklıma geldi.. Koltuğun oymalı ön panelini ziyan etmeden çıkardım. Arka tarafını ızgara şeklinde 2-3 cm aralıklarla kopmayacak şekilde düz olmasını sağlayacak şekilde yatarda kestim. Aralarına tutkal sürerek üzerine de kullanmadığım tahta koyarak mengeneye alıp bir güzel düzledim. Ertesi gün kuruyan objemi ortadan kesip elimdeki diğer oymaları da dikkate alıp boy aynası yapmayı kafaya koydum.
Evet .. adım adım boy aynam ortaya çıkmaktaydı. Beni izleyenler dostlarım önce anlam veremediler. Sonrasında sahiplenmek istediler. Bitirdiğim boy aynası bana bakmaktaydı. Çöpe atılmış koltuk tüm ihtişamı ile boy aynası olarak hayatımıza girmişti.
Sevgili dostlar bunları neden yazdım. Her insanın bilinç altında ruhunda tasarım ruhu, sanat vardır.Çekingen ruh halinizi terk edip tasarım,sanat ruhunuzu harekete geçirebilirsiniz. Nasıl ki bir psikolog sizin ruhunuza neyin baskı yaptığını tespit etmek için sizin bilinç altınıza ruh dünyanıza analiz yapıyor, sizde bu analizi kendinize yapmalısınız. Ben bunu yaptım başardım demelisiniz. Ortaya çok komik bir şey çıksa dahi o sizin eserinizdir.
Bazan ressamların resimlerine bakarım. Mesela Picassonun kübizm akımlı resimlerine baktığımda önce bir şeye benzetemedim. Ama derinliklerine indiğinizde bir şeylerin ifade ettiğini görürsünüz.
Bu zamana kadar muhtelif yazı dizilerimde sizlerle birlikte olduk. Gerek oymacılık ve Altın varak yapımı ve gerekse Antik eserlerin bakımına kadar bazı bilgileri sizlerle paylaştım. Bu yazı dizimde de sizlerden gelen sorular ışığında bazı konulara açıklık getirme ihtiyacı duydum. Önce dekorasyon ve tasarım konusuna girmek istiyorum.
Dekorasyon elde mevcut olan şeylerin belli bir uyum içerisinde yerleştirilmesidir. Dekorasyonda kullandığınız objelerin tümünün uyumu kişiye göre değişir. Dekorasyonda neyi nerde kullanırsak daha iyi olur kaygısı olabilir.
Dekore ederken tasarımı kafanda yapıyorsun çoğu zaman. Mesela bir odayı dekore edecekseniz önce kafanızda nasıl olur diye tasarlıyorsunuz sonra döşüyorsunuz odayı.
Dekorasyon daha kolaydır. Çünkü sana fikir verecek somut şeyler vardır. Bir de neyin nereye uyacağı az çok bellidir. Bazı şeyleri zaten bir başka yere koyamazsın. Tasarım daha zordur. Mesela bir bina tasarlayacaksınız elinizde ne var? "Boş bir arazi" . Bu araziye her şey gelebilir. Bu tasarlayana kalmıştır. Tasarımda sadece hayal edilmez aynı şekilde bunun oluşturulması da düşünüldüğü için hayalden ötedir.
Dekorasyon ise hali hazırda varolan tasarımların, ürünlerin bir araya getirilmesinden oluşur, bir tür yap-boz gibidir. Özel bir tasarımdan ziyade elimizde hazır olanların bir araya getirilmesine biz dekorasyon diyoruz.
Dilimize tasarlama sözcüğü, İngilizce ve Fransızca da ki “desing” kelimesi karşılığı olarak kullanılmaktadır. Desing kelimesi de Latince kökenlidir. Tasarımın birçok tanımı yapılabilir. Şimdi tasarımı daha geniş olarak açalım:
TASARIM:
Tasarım, algı ile kavram arasında bir bağlama aracıdır. Nesnel gerçeklik ile doğrudan ilişkisi bulunmaz. Bu nedenle önemsiz ayrıntılar yerine, önemli özelliklere dikkat çeker. Tasarım bilgi edinme öğesidir. Çünkü duyumsal tasarım ile zihinsel tasarım daima birbirini etkiler. Bu nedenle duyumsal bilgi ile ussal bilgi her zaman iç içedir. Gerçek bilgi ise böylelikle oluşur.
Güzel sanatlar alanında tasarım, yaratıcı sürecin kendisi olup, bir faaliyet için gerekli olan eskiz ve planların hazırlanması süreci çalışmalarını kapsar.
Bir tasarım kendi içinde bir yapıya ve bu yapı arkasında bir planlamaya sahip olmalıdır. Bütün sanatların temelinde bir tasarım olgusu bulunmaktadır. Tasarlama eylemi, oluşturulacak yapının organizasyonu ile ilgili her türlü faaliyeti içine almaktadır.

Uygulamalı tasarım dallarını üç ana başlıkta toplamak mümkündür: Endüstri tasarımı, Çevre tasarımı ve Grafik tasarımı.

Endüstri tasarımı üç boyutlu nesnelerin tasarlanması ve geliştirilmesiyle ilgilidir. Makineler, araç-gereçler, mutfak malzemeleri ve diğer birçok ürün endüstri tasarımına girer.
Çevre tasarımcısı ise bina, peyzaj ve iç mekan tasarımını kapsayan oldukça geniş bir çalışma alanıdır. Bu alanda da tasarımcını görevi dayanıklı, işlevsel ve estetik olanı bulmaktır.
Grafik tasarımcı ise genel olarak, okunan ve izlenen görüntülerin tasarımında sorumludur. Afişler, kitaplar, bilgi ve uyarı işaretleri, broşürler vb. grafik tasarımı etkinlik alanı içine girer. Grafik tasarımın amacı da gerek iletişim, gerekse estetik kaliteyi en üst düzeye çıkarmaktır.

Bir tasarım problemi daima iletişim ile ilgilidir. Tasarımcı; uygulama yöntemlerinin yanı sıra görsel algılamanın doğasını, görsel yanılsamanın rolünü ve sözel ile görsel iletişim arasındaki ilişkileri de bilmek ve göz önüne almak zorundadır.

Bir tasarım problemini çözümündeki ilk aşama problemi tanımlamaktır. Verilen konunu ne olduğunu tam olarak anlama ve o konuyu benimseyebilmektir. Bir problemi tanımlarken, sınırları zorlamak ve alışılmış düşünce sistemlerine takılıp kalmamak gerekir.
Yapılacak tasarımda bir hareket noktası bulabilmenin tek yolu, problem hakkında mümkün oldukça çok bilgi toplaya bilmektir.
Tasarımcı konu ile ilgili araştırmalar yapıp gerekli bilgi ve verileri toplamışsa ve bunları değerlendirebiliyorsa yaratıcılığa ulaşılabilir. Yaratıcılık tasarımın en önemli bölümü sayılabilir.
Yaratıcılıkta iki aşama olduğu söylene bilir. Tasarımcı kağıda ilk eskizlerini karaladığında “dışavurumculu yaratıcılık” aşamasındadır. Eskiz biraz daha ayrıntılı bir hale getirildiğinde ise “üretken yaratıcılık” aşamasına geçilmiş olur.
Yaratıcılık ve buluş süreci, problemin ortaya konması ve olasılıkların araştırılmasına yönelik çalışmaları içerir. Çözüm bulma ise bu olasılıklar hakkında bir karara varılarak, araştırmanın sona erdirilmesidir. Çözüm olarak seçilen olasılıklar, daha sonra ayrıntılı taslaklar halinde hazırlanır.
Tüm aşamalardan geçmiş olan tasarım artık hazır hale getirilmiş ve uygulanmaya hazır hale getirilmiştir.
TASARIM İLKELERİ

Bir tasarımın hammaddeleri şunlardır:

1)Çizgi: Düz yada kıvrımlı, sürekli yada kesik, grenli yada keskin özelliklere sahip olabilir. Çizgiler karakterine yada konumuna bağlı olarak bazı mesajlar iletebilir. Düşey çizgi:saygınlık. Yatay çizgi: durgunluk. Kıvrımlı çizgi: zafer. Diyalog çizgi: canlılık.

2)Ton

3)Renk : İzleyici de bir çok duygular uyandırabilir. Sıcak renkler uyarıcı, soğuk renkler ise dinlendirici etkiye sahiptir.

4)Doku: Bir yüzey üzerinde tekrarlara dayalı biçimsel bir düzen bulunuyorsa orada bir dokunun varlığından söz edilebilir.

5)Biçim: Birçok çizginin bir arada bulunuşu, tek bir çizgi içerisindeki dönüş ve kıvrımlar ile değişik tonların oluşturduğu yüzeyler, bir tasarımda biçimi oluşturan unsurlardır.

6)Ölçü: Tasarım daima değişik ve belirli ölçülere sahip görsel unsurların bir araya gelmesiyle oluşur.

7)Yön: Bir tasarım üzerindeki çizgiler ve noktalar değişik noktalara yönelerek bir hareket oluştururlar. Tasarımcı, vereceği etki doğrultusunda bu hareketi yönlendirmekle yükümlüdür.

Bir tasarımın beş temel ilkesi bulunmaktadır.

1)Denge
2)Orantı ve görsel hiyerarşi
3)Görsel devamlılık
4)Bütünlük
5)Vurgulama

Tasarım çalışmalarında bu beş temel ilke göz önünde tutulmalıdır. Tasarım hazırlanırken denge, orantı ve görsel devamlılık bir bütünlük içerisinde iyi bir vurgulamayla verilmelidir.

TASARIMIN GÖRSELLEŞTİRİLMESİ

Taslaklar: Görselleştirmenin ilk basamağı olan taslaklar, yaratıcı düşünceleri yalınlaştırarak aktaran görsel notlar yada kararlamalardır. Tasarım görselleştirilince bir anlam taşır. Her taslak birer zihinsel alıştırmadır. Taslak aşaması, tasarım sürecinin beklide en uzun tutulması gereken kısmıdır.
Taslak aşamasında yaratıcılığın bütün sınırları zorlanmalı, bu çalışmalar belirli bir olgunluğa erişmeden herhangi bir seçme yoluna gidilmemelidir. Taslaklar, tasarımın görünümü hakkında üretim öncesinde bilgi veren unsurlardır. Her tasarım için en az bir taslak önceden hazırlanmalıdır.
Taslak çalışmasının gelişim evresi: Taslaklar ilk önce karalamalardan yola çıkılarak hazırlanır yani taslak hazırlamanın ilk aşaması karalamalardır. Tasarımcı karalamaları arasında seçtiği birkaç örneği biraz daha görsel hale getirir buna ön taslak denir. Çalışmanın son aşaması ayrıntılı taslaklardır. Bu taslaklarda iyice ayrıntıya girilir ve tasarım görselleştirilmiş olur.

TASARIMIN OLUŞTURULMASI

Mümkün olduğu kadar basit ve net bir tasarım yapabilmek için, tasarımın çözümünde üç boyuta geçerken çizgi, yön, doku, oran- orantı ve renkten oluşan görsel öğeler kullanılır. Kullanılan görsel öğeler yeni bir bütünü meydana getiren esas parçalardır.
Tasarım doğrultusunun, ulaşacağı kitlenin farkında olmalıdır. Neyi hangi fiyata satabileceğini, neyi niçin satamayacağını yi bilmelidir. Biçim ve dekorda farklı kitleleri hedeflemelidir. Firmanın rekabet ettiği diğer firmaların ne yaptıklarını , ne ürettiklerini bilmelidir. İnsan ilişkileri de işin en önemli kısmıdır.
Kısaca özetlenen tasarım ilke ve yöntemleri, seramik tasarımı konusunda irdelendiğinde, ele alınan görsel yöntem ve ilkelerin bilinmesi, biçim kaygısı kadar malzeme yani sır, ve boya maddeleri ve yapıları, uygun şekillendirme ve kurutma yöntemleri, fırın ve ısı faktörü kullanılabilir dekor yöntemlerinin de bilinmesi gerekir. Çünkü ürün tasarımında kullanılacak çamur ve sır hammaddelerinin aralarındaki ilişkiler ve kontrol yöntemleri, toplu küçülme, su emme ve mukavemet oranları önemli rol oynar. Bu ilişkiler birbirini etkiler.
Tasarım henüz hali hazırda olmayan bir şeyin zihinde kurgulanıp sonra kağıda - eyleme dökülmesidir diyebilirim.
Şimdi bütün bu bilgilerden sonra tasarımın dekorasyonda ne kadar önemli olduğunu sanırım anlamışsınızdır. İşte bütün bu bilgiler ışığında gerek ahşap dekorasyonunda ve gerekse yaşam alanlarımızın dizaynında tasarımın ne kadar önem taşıdığının farkına varmışızdır umarım. Dekorasyon ve tasarım ayrılmaz bir ikilidir diyelim konumuza dönelim
İyi bir restaratör geniş bir yelpazede çalışmalıdır. Renklerin oluşumundan tutun, antik malzemenin hangi tarz mimariye sahip olduğuna kadar, konservasyon tekniklerine kadar her türlü bilgiye sahip olmakla beraber kuvvetli bir pratiğe sahip olmalıdır.
Restorasyon demek; objenin bütünlüğünün bozulan kısımlarının aslına uygun bir şekilde yenilenmesi, onarılmasıdır.
Konservasyon ise; Objenin korozyona karşı bazı metotlarla bozulmaya,çürümeye karşı korunma tedbirleri çalışmalarının tümüdür
Eğer bir nesne, çevre şartları dikkate alınarak bozulmaktan ve çürümekten korunuyorsa bu konservasyondur. Anlaşılacağı gibi burada nesne üzerinde herhangi bir oynama yapılmaz, sadece zamana yenik düşmesini önleyecek önlemler alınır. Ürünün doğallığının bozulmaması için tarihi eserlerde bu işlem sıkça uygulanır.
Restorasyonda ise ürüne bir müdahale söz konusudur. Burada zaten çürümüş ve yıpranmış tarihi eserler aslına uygun olarak yeniden inşa edilir. Genellikle orijinal ürüne her bakımdan sadık kalınır. Buna malzeme de dahildir. Ürünün orijinalliği elbette biraz bozulacaktır.
Antika özelliği taşıyan bir objenin (masa,sehpa v.s olabilir) bakım ve onarımı için öncelikle müze envanterine kayıtlı olup olmadığına eğer kayıtlı ise orijinal resmine mutlaka bakılmalıdır. Üzerinde kullanılan verniklerin aslına dikkat edilmelidir. Gomalak cila ise aynı şekilde gomalak cila son kat olarak uygulamalıdır. Üzerindeki kaplamalar gözden geçirilmeli orijinal kaplama ile tamiri yapılmalıdır. Oymalara rastgele zımpara vurulmamalıdır. Cam parçaları ile boyaları kazınılmaz. Boya kazımak gerekirse çubuk sistirelerle kazıma işlemi yapılmalıdır. Her objenin illaki yıllar geçecek antika olacak diye bir kaide yoktur. İyi bir ustanın elinden çıkmış mimari tarzlara uygun yapacağı oyma ve obje her an antik eser olmaya dönüşebilir.
Bana gelen sorular genelde Gomalak cilada kullanılan ispirto, pomza taşı ve gomalak cila yapımı ile ilgili olup sizlere bu konular hakkında bilgiler vereyim:

İSPİRTO:
İspirto, etil alkolün ya da etanolün halk dilindeki adı olup. Formülü: C2H2OH. 78,1 ve 78,4°C’de kaynar. Piyasada renkli ve saf olmak üzere iki türü bulunur. Evlerde temizlik işlerinde eskiden yaygın bir şekilde kullanılırdı. İspirto isminin kökeni İtalyancadır. İtalyanca spirito kelimesinden Türkçemize geçmiştir. Genel olarak mor eflatun rengi bulunmaktadır. Eskisi kadar rağbet görmediğinden her yerde satışı yoktur. Ben ispirtoyu İstanbul’dan Armağan Boya ve Kimyadan temin etmekteyim. Googleye yazarsanız adres ve telefonuna ulaşabilirsiniz.
Üretimin büyük bölümü çeşitli oranlarda alkollü içecek yapımında kullanılır. İçilemeyen nitelikte olanı endüstride çözücü olarak asetaldehit, asetik asit ve öteki organik maddelerin (eter, aseton, sirke) yapımında ham madde olarak kullanılır. Ayrıca losyon, kolonya ve tıbbi toniklerin yapımında yararlanılır.
Gomalak cilayı çözdüğünden ayrıca parlatıcı özelliğinden dolayı genelde ahşap restorasyonunda da kullanılır. (Bu konu ile ilgili geniş açıklama ile ilgili bakınız: Gomalak cila dedikleri Işıl Tuana-Mustafa Kemal Bektaş)
Şimdi Ponza taşı ile ilgili bilgilerimize bakalım:
PONZA TAŞI:

Ponza volkanik bir kayaç türü olup Türkçe’de pomza taşı, sünger taşı, köpüktaşı, topuk taşı, hışırtaşı, nasırtaşı, küvek gibi adlarla bilinir. İngilizcede iri taneli olanlara “pumiz”, ince taneli olanlara da “pumicite” denir.
Volkanik bir cam yapısındadır. Genelde açık renkli olup beyazdan, kreme, mavi, griye kadar değişen renklerde olur, ancak yeşil, kahverengi ve siyah da olabilir. Asidik ve bazik karakterli volkanik faaliyetler sonucu oluşan; gözenekli bünyesinde kristal suyu olmayan, genellikle riyolit kompozisyonu içerir.
Asidik pomza; beyaz, kirli beyaz renkte olup, daha yaygın olarak bulunur ve yoğunluğu 0.5-1 gr/cm3 arasında değişir.
Bazik pomza ise yabancıların “Scoria” dedikleri, Türkçede ise bazaltik pomza olarak bilinen kahverengi, siyahımsı renkte pomza türü olup, özgül ağırlığı 1-2 gr/cm3 dür.
Ponza İlk olarak antik Yunanlılar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. ABD’de ise 1800’lü yıllarda keşfedilmiştir. Türkiye’de üretimine ilk olarak 1988 yılılnda başlandı. Pomza taşı, Türkiye’de ağırlıkla Isparta ayrıca da Bitlis, Kayseri, Nevşehir, Van, Kars, Ağrı,Ankara ve Sivas civarında bulunmaktadır.
Ponzanın fazla gözenekliliği, ısı ve ses geçirgenliğini düşürür ve bu özelliği inşaat sektöründe kullanımını sağlar. Türkiye’de üretilen pomzanın %90 kadarı inşaat sektöründe tüketilir. Pomzanın ikinci büyük kullanım alanı abrazif (aşındırıcı) sanayiidir. Oldukça hafif aşındırıcı olarak sınıflandırılan pomza gerek doğal, gerek yapay madeni eşyaları ve yumuşak metalleri (gümüş gibi) cilalamakta kullanılır. Tekstil sanayiinde kullanılan pomzanın kimyevi ve fiziki özellikleri büyük önem taşır ve bu özellikler ancak derinlik pomzalarında bulunur.
İyi kalite pomza beyaz olmalıdır. Sert bir yüzeye vurulduğunda ezilip toz olmalı fakat kırılmamalıdır.Tekstil sanayiinde pomzanın kullanılabilmesi için, kimyevi birleşimindeki demir oksit, sodyum oksit ve potasyum oksit miktarlarının, kumaş boyası ve yıkamada kullanılan diğer kimyevi maddelerle reaksiyona girebileceği ve kumaşta renk değişikliği oluşturabileceği hususu dikkate alınmalıdır.
İyi kaliteli pomza kırılmadan ezilme özelliği göstermelidir. Sıfır nemde özgül ağırlığının 0.5-0.55 g/cm3 olması istenir. Tekstil kalitesi için %50’den fazla olan su emme özelliği ideal kullanımı sağlar. Tekstil kalitesi pomzanın keskin yüzeylerinin yuvarlatılmış olması istenir ki, temas ettiği kumaş yırtılmasın. Cam eşyaların işlenmesi, özel boyalarda dolgu maddesi olarak, tarım ilaçlarında kimyasal taşıyıcı olarak, sabun ve deterjan üretiminde puzzolan madde olarak kullanılması diğer kullanım alanlarından bazılarıdır. Son yıllardaki bir kullanım alanı da “barbikü” tabir edilen mangallarda, kömürün yerini almasıdır. Burada mangalın alttan fazla ısıtılması sonucunda akkor hale gelen pomza, kömür ateşi işlevini görür.
Mobilya sektöründe cilalama ve resim çerçevelerinde motif vermede yine aşındırıcı özelliğinden yararlanılmaktadır. Ayrıca gomalak cila yapılırken dokuları öne çıkarmak amacıyla dokuların dolmasında faydalanılır.Kirli beyaz yada bej olanı tercih edilir.
Pomza taşı MÖ 1.yüzyılda Vitruvio’ya ait mimari özette ponza taşından bahsedilmektedir. Vitruvio bu özette “sudan hafif” bu nedenle de “yüzücü” olarak tanımlar. Ayrıca “suyu emmediğini” ve “hijyenik” olduğunu da belirtir. Eski Romalılar zamanında ponza taşı çoğunlukla termal banyoların ve tapınakların yapımında kullanılmıştır. Bu eserlerin bazıları halen görülebilir. Bu dönemlere ait en belirgin örnekler Roma Pantheonu ve İstanbul’daki Ayasofya Kilisesi’dir. Almanya ‘da ise 1800 lü yıllarda Rhinenland şehrinde kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa genelinde ise yakın döneme dek ponza taşına ilgi gösterilmemiştir. ABD de ise ponza taşının yapı malzemesi olarak kullanılması 18. yüzyılın ortalarında California’da başlamıştır. Son 30 yıl içerisinde ise teknolojinin gelişmesi ve çevre bilincinin artması ponza taşının kullanımını yaygınlaştırmıştır.
Tekstil Sektöründe Ponza Kullanımı Ponza taşının fiziksel ve kimyasal (Na2O – K2O) özellikleri tekstil endüstrisinde mamül ürünlerin taşlanması için tamamen uygundur. Yıkama tekniklerindeki gelişme ile birlikte ponza taşı, daha hafif gramajlı kumaşların yıkanmasında da kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca yeni nesil yıkama makinalarında daha büyük kalibre edilmiş ponza taşlarıda kullanılmaya başlamıştır. Bu sektörde kullanılan ponza taşı asidik olandır ve rengi beyazdır, üründe leke oluşturmaz ve temizleme gerektirmez. Bu da tekstil ürününün maliyetine ek bir artış getirmez. Ancak kullanılacak ponza tamburlama diye tabir edilen yuvarlatma işlemine tabi tutulmalı ve diğer tüm yabancı maddelerden özenle ayrıştırılmalıdır. Ayrıca yıkanacak kumaşların farklılıkları ve yıkama makinalarındaki çeşitlilik nedeni ile değişik ebatlarda kalibre edilmelidir. Tekstil sektöründe, ürüne hasar vermeden iyi bir aşındırma yapmak için ponza taşında kaliteli ve özenli işçilik uygulanmış, içeriğinde hiçbir yabancı madde karışımı olmayan ürünlerimizi tavsiye ediyoruz.
Ponza taşının yapılarda kullanılan tipine Almancadan dilimize girmiş olan bims adı verilmektedir. Mükemmel fiziksel ve mekanik özellikleri bulunmaktadır. ponza, perlitin kullanıldığı alanların genellikle tümünde kullanılır. Perlitte kullanılan enerji ve yatırım ponzada gerekmediğinden, enerjinin korunmasına olan ihtiyaçtan ve deprem dayanıklılığından dolayı modern binalarda ponza ürünlerinin kullanımı büyüyen bir hızla artmaya devam etmektedir. Ülkemizde meydana gelen üzücü depremler nedeniyle inşaat sektörü bu ürünlere önem vermeye başlamıştır. Ponza normal kumun ve çakılın 1/3 ile 2/3’ü kadar yoğunluğa sahiptir. Aynı durum ponza ile yapılan betonlarda da görülür.
İnşaatlarda ponza betonunun normal betondan hafif olması ( birim hacim ağırlığı 800 – 900 kg / m3 ) nedeni ile zaman ve işçilikten tasarruf sağlamaktadır. Ayrıca temele binen yük azalacağından yaklaşık % 20 civarında demirden tasarruf sağlanması mümkündür. Kum-çimento harcının yerine, ponza taşı harcı kullanılması sonucu harcın hafifliğinden dolayı mekanik kuvvete daha az yüklenilmekte, hafif yapı ürünlerinin asmolen ve duvar malzemesi olarak kullanılması daha az beton ihtiyacı doğurmakta ve düzenli malzeme kullanımının getirdiği zaman ve işçilik avantajı bina maliyetlerinde düşüşe neden olmaktadır. Ayrıca bu tip blokların kullanıldığı duvarlarda direk alçı, seramik vb. kaplamalar uygulanabilmekte, sıva uygulanması durumunda ileriki yıllarda sıva üstü çatlama kabarma olmamaktadır. Ponzanın ısı geçirgenlik kat sayısı ( 0.33 – 0.80 kcal / mh 0C ) normal betondan 5-7 kat daha fazladır. Bu özelliğinden dolayı da büyük çapta ısı ve enerji tasarrufu sağlamaktadır.
Ponzanın gözenekli yapısından dolayı, ponzadan üretilen yapı elemanlarının ısı yalıtımı diğer malzemelerden üretilenden çok daha fazladır. ponza ürünleri kullanılarak inşa edilmiş yapıların yüksek değerlerde ısı izolasyonu sağlaması yapı kullanımında ısıtma ve soğutma giderlerini önemli ölçüde düşürmektedir. Ayrıca ses yalıtımında gösterdiği mükemmellik yapılarda ek konfor sunmaktadır. Ponza ürünlerinden elde edilen hafif yapı elemanları içerisinde, kat betonlarında kullanılan asmolende bulunmaktadır. Ayrıca ponza taşı yapılarda, temel dolgu maddesi ve çatı izolasyon malzemesi olarakta kullanılmaktadır. Ponzanın yapılarda sağladığı avantajlar Şok emici özelliğiyle Depreme karşı dayanıklılık Hafifliği nedeni ile Temelde daha ucuz maliyet ve demir kullanımı Yüksek yangın dayanıklılığından dolayı Daha güvenli Yüksek termal dayanıklılığından dolayı Isıtma ve soğutmada daha az harcama Maksimum Ses izolasyonu sebebiyle Kullanılan mekanda konfor Sıvaya iyi yapışır. Kolay İşçilik nedeni ile Daha düşük maliyet Buzlanmaya dayanıklı Donma meydana geldiğinde zarar görmez
Ponza taşının %85 oranında gözenekli olması hafif yoğunluk özellikleri göstermesine neden olur. ponza taşının en küçük birimi dahi irili ufaklı birçok gözeneklerle doludur. Ponza taşı tarım alanında toprağı daha gözenekli bir hale getirerek toprağı havalandırır. Ayrıca toprağın özelliklerini ıslah etmek ve suni gübrenin topaklaşmasını engellemek amacı ile kullanılmaktadır. Ponza, toprak olarak seralarda, turunç yetiştirilen bölgelerde, meyveliklerde, çim sahalarda ve tüm tarım bölgelerinde kullanılmakta olup, uygulama sonuçları mükemmeldir. Ponzanın tarımda sağladığı avantajlar Mükemmel havalandırma sağlar Tekrar tekrar kullanılabilir Zamanla çekmez ve topaklanmaz Besin ayarlaması kontrolü kolaydır Mantar, böcek gibi zararlı unsurları barındırmaz Kolay sulanır Çürümez Kötü kokular üretmez pH Nötr dür. (6-7)
Bugün bir çok gelişmiş ülke tarihi binalarının kirlenmiş cephe temizliğini kumlama yönteminde kum yerine ponza taşı kullanarak yapmaktadır. Ponza taşı yumuşak aşındırıcı özelliğinden dolayı bina yüzeyine hasar vermeden temizliğini yapmaya imkan vermektedir.
İçme suyunun filtrasyonu için saf ponza taşı kullanılabilmektedir. Ponza insan sağlığını tehdit edecek hiç bir element içermez. Ponza genellikle iki katmanlı filtrelerde hafifliğinden ötürü birincil arıtma amacıyla kullanılırken, alttaki diğer tabaka ponza tarafından yakalanamayan küçük maddeleri süzer.
Topuk taşı olarak bidiğimiz ürünün hammaddesi yine ponzadır. Ayrıca ponza taşından elde edilen ürünler, başta sabun mamullerinde olmak üzere, diş macunlarında, diş temizleme tozlarında ve kremlerde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Televizyon tüpü düzeltme – cam cilalama – kesik cam tamamlama malzemesi olarak yine ponza ürünleri kullanılmaktadır.
Elektronik Sektöründe devre plaketlerini temizlemede yumuşak aşındırıcılık özelliğinden dolayı ponza ürünleri tercih edilmektedir.
Boya Sektöründe kaleterasit, ses izole edici duvar boyası, motifli boya için astar macunu düzeltme gibi alanlarda yine ponza ürünleri kullanılmaktadır.
Kimya Sektöründe, kimyasal taşıyıcı ve filtrasyon malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Metal ve Plastik Sektöründe temizleme ve cilalama – titreşim özelliği olan malzemeler yapımında – elektriksel kaplama – kalıpların temizlenmesinde kullanılmaktadır.
Gördüğünüz gibi pomza taşı geniş kullanım amaçlı bir malzeme olup biz gomalak cila uygulamasında kullanmaktayız. Nasıl uygulandığını size detaylarıyla anlatmak istiyorum
Gomalak cila yapımı ile ilgili bilgilerimizi tazeleyelim ve pomza taşının gomalak cila yapımında nasıl kullanıldığını görelim.
Gomalak cila uygulaması görünürde çok kolay gibi görünse de aslında zordur. Tüm dikkat edilmesi gereken nokta ahşabın dokularını ortaya çıkarmak için pomza taşı ile dokuları doldurmak ve cila yastığı ile gomalak cilanın her tarafta eşit olarak uygulanması, parlatılmasıdır. Objenizin bir tarafı çok parlak ve dokuları öne çıkarken diğer tarafta farklı bir doku ve mat haliyle karşılaşabilirsiniz. İşte burada size konunun başında bahsettiğim tasarım konusu ortaya çıkmaktadır. Gomalak cila yapacağınız obje ile ilgili aşama aşama tasarım yapıp uygulamalısınız. Kafanızda tasarladığınız uygulamayı fiile dönüştürmelisiniz.
Gomalak cilayı yapacak kişinin çok iyi ağaç bilgisi olmalıdır. Her ağaçta farklı farklı gomalak cila ve ince yağ kullanılmaktadır. İyi bir restoratör bu konuları iyi bilmelidir. Yoksa berbat bir doku örneği ile karşı karşıya kalabilir. Sarf ettiği tüm emekleri de heba olur gider.
Gomalak cila yapılacak objenin çok titiz zımparası yapılmış olması,yapışması gereken bölümleri varsa yapıştırmalı, eksik kaplama var ise orijinaline yakın tamiri yapılmış olmalıdır. Ağaç tamirlerinde her çiziği her eziği kapamak diye bir şey yoktur, doğal ağaç yaralarını kapamak illa ki şart değildir, İşini iyi bilen usta cila yeteneği ile bu yüzeyleri göze batmayacak şekilde kapatır. Restorasyonu yapacak usta ahşabın dokusunu türünü mutlaka ama mutlaka iyi bilmesi şarttır.
Restorasyon yapacak kişi mutlaka mimari sanat tarzlarını (Gotik,Barok tarzı v.s) ve konservasyonu iyi bilmelidir. (Bakınız Mimari de sanat tarzları Yapımı Işıl Tuana-Mustafa Kemal Bektaş)
Antika gerçek ustaların yaptıkları ile ahşabın ömrü uzar. Renk bütünlüğü sağlanması için önce farklı objeler üzerinde deneme yapılmalıdır. Yoksa elinizdeki objeyi berbat hale getirip eğer müze kayıtlarına kayıtlı ise yada müzayede görüyorsa yüklü tazminatlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Gomalak cilanın hazırlanması ile ilgili bilgileri tekrar edelimi bilmiyorum. Bu konuda Gomalak cila dedikleri olarak yazdığım konuya bakabilirsiniz. Yinede yüzeysel de olsa bilgi verelim:
Gomalak cila ahşabın can damarıdır. Ahşabın dokularını çok tatlı bir panoramik görüntüsüyle Allah’ın insanlara sunduğu mükemmel bir reçine ciladır.
Gomalak, diğer adıyla Şellak sarı-kahverengi, ince pulcuklu bir yapıda olan doğal bir reçinedir. Hindistan ve Birmanya'da akasya cinsi bir ağacın kabuklarına yapışarak yaşayan, Latince Laccijer İacca adını alan lak böceğinin salgısından oluşmaktadır. Lak böcekleri kanatlı ve küçük hayvanlardır. Yapıştıkları ağacın kabuklarını delerek, soymuk borular içinden geçen özsuyunu emerler. Binlercesinin üst üste yapışması ile kendilerini düşmanlardan korumak için bu gomalak adlı maddeyi salgılarlar. Ağaçların kabukları zaman zaman kazınarak bu madde alınır. Gomalak, termoplastik bir maddedir ve alkolde (Etanol) çözünür. Çözelti yüzeye sürüldükten sonra alkol uçunca, geriye kalan reçine tabakası sürüldüğü yere cilalı bir görünüm kazandırmaktadır. Bu nedenle gomalaktaki alkollü (çoğunlukla mavi ispirtodaki) çözelti mobilya cilası olarak kullanılır.

Gomalak cilanın hazırlanışına gelince;

Ben kendime göre bir ölçü belirledim. 100 gr. Gomalak cilaya 500 ml. Mavi ispirtoyu bir şişeye aktarıyorum. Renkli şişe olursa güneş ışığından korunması için tercih ederim. Renkli pet şişede kullanabilirsiniz. Gomalak cilayı toz haline getirip şişeye aktarıp ispirtoyu şişeye koyduğunuz gomalak cilanın 1 cm. üstüne kadar ispirtoyu koyun ve çalkalayın. Bir gün sabaha kadar bekletin. Sonra bu karışımı bayan çorabı, süzgeç v.s ile süzün. Gomalak cilanız kullanıma hazır durumdadır.
Tahta kurtları ahşabın azılı düşmanlarıdır. (Bu konu ile ilgili geniş açıklamalarımızı Antik eserlerin restorasyonu ve konservasyonu ile Ahşap hakkında bilmek istedikleriniz Işıl Tuana - Mustafa Kemal Bektaş konularına bakabilirsiniz).
Konservasyona (İlaçlama ve koruma çalışmaları) başlamadan önce tüm kurt delikleri birebir işlem görmelidir. Ucu sivri biz yada zımba bulamazsanız büyük bir çivi yardımıyla kurt deliklerinin yuvalarını az genişletip lastik yada ağaç tokmak yardımıyla objenin sırtına hafif darbe ile deliklerdeki kurtlar ve yemiş oldukları ahşap pisliklerini temizlemeli çıkartmalıyız. Zaten hafif darbe ile bu pislikler ve kurtlar dökülmeye başlıyacaktır. Bu işlemleri mümkünse diğer ahşapların ve ev ortamının dışında yapın aksi takdirde onlara da bulaşabilecektir. Bu işlemi yaptıktan sonra bir gün bekleyip içeride kalan kurtçuk ve larvalarının kalanı da içeriye giren oksijen ve havaın etkisiyle harekete geçecektir. İkinci günde DDT, DDVP yi üzerinde belirtilen oranlarda bir şişede sulandırın. Elinize lastik eldiven burnunuza da burun maskesi takarak bu ilaç karışımını bir sünger yardımıyla tek tek kurt deliklerinin içine işleyecek şekilde ilaçlamaya başlayın.Bu işlemi mümkün olduğunca güneşli havada yapın ki ilaçlanan ahşaplar güneşe karşı bir saat kurutulsun. Fazla güneşte bekletirseniz de ahşap da bel vermeler oluşabilir. Üçüncü günde gazyağı ile bulamazsanız sentetik tinerle aynı işlemi yapın. Eğer emprenye var ise ahşabınıza sürebilirsiniz. Ancak emprenye rengi koyulaştırabilmektedir. Bu nedenle ahşabınızda renk farklılığı dengesi oluşabilir bu olasılığı göz önünde tutunuz.
Bilmeyenleriniz için emprenye nedir izah edeyim:
Emprenye, çeşitli yöntemlerle ahşabın bünyesine değişik kimyasal maddelerin emdirilmesi işlemidir. Bu işlemle ahşabı mantar, böcek, termit, deniz kurdu gibi zararlılardan koruyarak ahşabın hizmet ömrü en az 10 kat arttırılmaktadır. Bazı firmalar hazır galonlarda bu hazırlanmış kimyasalı satışa sunmaktadırlar.
Emprenye işlemi her tür inşaat uygulamaları, cephe kaplaması, bahçe ve ev mobilyaları, çit, veranda, pergüle, iskele, marina,çocuk oyun alanları, tarım alanları vb.’de kullanılacak ahşaplar için uygulanmaktadır.
Bütün işlemleri biten ahşabın uygulama safhası gomalak cila ile cilalanmasına gelmiştir.
Önce Amerikan bezinin içine avuç içi büyüklüğünde pamuktan cila yastığı yapın. Ben ilk yaptığımda Amerikan bezi yerine üstüpü bezi içine cila yastığı yapmıştım. Üstüpeç bezinde gözeneklerden pomza taşı pamuğa gireceğinden pomza taşının bir kısmı cila yastığında kalır. Eğer bu işte usta değilseniz cilalama işleminiz kontrolden çıkabilir. Amerikan bezinde ise pomza taşı direk ahşabın dokusuna nüfuz eder. Pamuktaki cila ve yağda Amerikan bezinden süzülerek ahşaba ulaşır.
Cila yastığını yaptıktan sonra ince yağı parmağınızla birkaç damla olacak şekilde ahşaba serpin. Cila yastığı vasıtasıyla bu ince yağı ahşaba sürün. İnce yağ her ahşaba sürülmez. Bazen ihtiyaç da duyulmayabilir. İnce yağ sürülen ahşap haddinden fazla kararabilirde. İşte burada yine tasarım ortaya çıkmaktadır. İyi bir usta gözüne aşina olan renk demetlerini adeta beynine formatlamıştır. İşte iyi bir restoratör ustası bu format ışığında ince yağın ahşabı karartmasını dikkate alır. Yağın fazlasını bir pamuk fazlası ile çektiririz. Cila yastığı vasıtasıyla ince yağı ahşaba yediririz. Kurumaya bırakırız. İnce yağ hırdavatçılarda makine yağı olarak satılmakta olup koyu ve hafif renkli kalın ve ince olanlarına dikkat ediniz.
Ahşaba sürülen ince yağ kuruduktan sonra pomza taşını elimize alıp önce üstündeki pislikleri birbirine sürterek temizleriz. Temizlenen pomza taşını daha sonra bir birine sürterek gayet ince toz halinde ahşap objenin üzerine ekeriz. Cila yastığına gomalak ciladan kalın bir tabaka sürüp cilalama işlemine başlarız. İlk başlarda küçük daireler halinde sekiz çizerek cilayı yediririz. Her cila yastığı kuruduğunda üzerine her defasında pomza taşını toz halinde ekeriz. Cila yastığı ilede yedirmeye devam ederiz. Bu işlem ta ki ahşabın dokuları ön plana çıkması için pomza tozu ile dokuları dolduruncaya kadar devam edecektir. Her pomza tozu serptiğinizde cila yastığınıza da gomalak cila birkaç damla sürün ve cila yastığı kuruyuncaya kadar sürün. Bu işleme istediğimiz renk ve parlaklığı elde edinceye kadar devam edin. Bu cilalamada kehribar sarısı istenilen aranılan renktir. Yalnız burada dikkat edeceğimiz husus işleme ara vermeden cila yastığını da ahşabın üzerinde kesinlikle bir saniyede de olsa bırakmamaktır. Bıraktığınız anda cila ve pomza tozu üzerine yapışık pislik yada katman gibi kalacaktır. Bu nedenle düzeltmek zamanınızı çok alacaktır. İstediğiniz parlaklığı ve ahşabın dokuları ön plana çıkmaya başladığınızda ince yağı tekrar ahşap üzerine birkaç damla serpin. Cila yastığı vasıtasıyla cila yastığı kuruyuncaya kadar yine ahşaba iyice yedirin. Bu işlem sonunda serptiğiniz pomza taşının tozunun miktarı azalıp seyreltilmelidir. Zaten dokuların dolduğunu da gözünüzle görürsünüz. Bu işlemden itibaren cilalama işleminde finale yaklaştınız demektir. Cila yastığına parmaklarınızla azar azar gomalak cila sürüp ahşaba yine sekiz çizerek ama bu kez daireyi biraz daha genişleterek sürmeye başlarız. Gomalak cila uygularken cila yastığını aynen hamam kesecileri gibi iyice kavrayarak hafif darbelerle pomzayı ve gomalak cilayı ahşaba yedirilmelidir. Finale doğru ahşaba boylu boyunca yedirilmeye devam edilir. Dokular dolmuşsa gomalak cila kendisini göstermeye başladığında ise bu kez cila yastığına bastırılmadan git geller yumuşak olarak yapılmalıdır. Kehribar sarısı rengi aldığında saçınızı tarayacak parlaklığı verdiğinizde cilalama işlemi bitmiş demektir.Gomalak cila ilgili her türlü yaptığımız çalışmaları resimleri melike varakçılık sitemizde bulabilirsiniz
Gomalak cila yapılmış ahşap objenin temizlik ve bakımı kuru yumuşak kadife bezler ile yapılmalıdır. Kadife bezin gomalak cilayı parlatma özelliği vardır. Gomalak cilalı objelerinizi katiyen çamaşır suyu, kimyasal temizlik maddeleri ve ıslak bezle silmeyiniz. Kuru yumuşak kadife bezle temizlik ahşabınıza güzellik katacaktır.
Ahşaplarda boyama ve vernikleme için bakınız “Aşama aşama altın varak yapımı- Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”
Ahşapların restorasyonu ve konservasyonları için bakınız “Antik eserlerinizin boyanması, korunması ve bakımı (Restorasyonu ve Konservasyonu) Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”
Ahşapların mimari sanat tarzlarına göre restorasyonu için bakınız “Antik eserlerinizin tamiri için Mimari sanat Tarzları Işıl Tuana- Mustafa Kemal Bektaş”
Antik eserlerinizin orijinal dokusuna göre gomalak cila uygulanması ve restore edilmesi için bakınız “Gomalak cila dedikleri, Gomalak cila ve Antikacılık,Işıl Tuana – Mustafa kemal Bektaş”
Bakınız “Ahşaplar hakkında bilmek istedikleriniz Işıl Tuana – Mustafa kemal Bektaş”

Restorasyon ve konservasyon işlemini bilmiyorsanız bende yapabilirim gücüyle hem ahşaba zarar verip yüklü bir tazminatla karşı karşıya kalabilirsiniz hem de kullanacağınız kimyasal maddelerle sağlığınıza ağır zararlar verip hayati tehlikelere her an maruz kalabilirsiniz. Bu yüzden bildiğiniz işi yapın ya da bu işte ustalardan yardım alın. Sevgili dostlar unutmayın bir restorasyon ve konservasyon ustası, bir gomalak cila ustası, bir altın varak ustası kolay yetişmiyor. Yıllar sürüyor yetişmesi için. Restorasyon ustası tamirci değildir. Ahşabın ruhuna kendi ruhundan katan adeta bir sanatçıdır.

İyi bir restorasyon ustası;
- Boyacıdan daha ileri seviyede boyacılığı bilmelidir.
- Gomalak cila yapımını ileri seviyede bilmelidir.
- Altın varak yapımını iyi bilmelidir.
- Mobilya ve ahşap tasarımını mimari tarzları da dikkate alarak en iyi şekilde bilmelidir.
- Çalışma esnasında her türlü hataları giderebilme kabiliyetine sahip olmalıdır.
- Her türlü şartlarda çalışırken koruyucu güvenlik önlemlerini sıkı sıkıya almalıdır.
- Konservasyon tekniklerini kullanılan kimyasalları iyi bilmelidir
- Yeniliklere açık olmalıdır.
- Yaptığı işlemlerde gayet ahlaklı bir çalışmaya sahip olmalıdır. Müşteriyi kandırmak yerine alın terini ve bilgisini sarf ederek kazanmayı ilke edinmelidir.


Bir sonraki yazı dizimizde tekrar buluşmak dileğimizle saygılar.





IŞIL TUANA - M.KEMAL BEKTAŞ
Melike Varakçılık
 
Üst