Genel Özellikleri
Fotoğrafın tarihçesi
Görüntüyü görünür kılma kimyasal bazı işlemler gerektirir. "Gümüş ışıkla etkileştiğinde kararır" bilgisinden doğan sonuçları karanlık kutu (Camera Obscura) ile aynı anda, ilk kez deneyen Thomas Wedgwood'un kuramsal çıkarımları doğrudur. Ancak denemelerindeki ışıklama süresinin çok uzun olması, oluşan görüntüdeki kararmayı durduramaması, üstelik oldukça genç sayılacak yaştaki ölümü 1839'da, Sir John Herscel'in Yunanca'da türeterek "ışıkla yazmak" anlamında adlandırdığı "fotoğraf"ın mucidi olmasını engeller. Fransa'dan Joseph Nicephore Niepce, Louis Jacques Mande Daguerre, Hippolyte Bayard, ve İngiltere'den William Henry Fox Talbot bu başarıya ulaşırlar.1813'de Joseph Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde, kalıcı görüntüler elde etmeyi başarır. Niepce'in görüntüsü sekiz saat boyunca ışıklanır. 1829'da benzer çalışmalar yapan Louis-Jacques-Mande Daguerre'la ortaklık kurar. Niepce, çalışmaları bir yönteme dönüşemeden vefat eder.1835 yılına gelindiğinde, birgün Daguerre ışıklanmış bir levhayı içinde kimyasalların bulunduğu bir kaba yanlışlıkla koyar. Birkaç gün sonra levhayı farkettiğinde, elde ettiği sonuçtan kendi adını vereceği yöntemi bulur. "Daguerrotype" adını verdiği bu buluş, 1938'de Fransız Bilimler Akademisi'nce resmileştirilir.
Bu gelişme, halk arasında ilgi uyanmasına ve fotoğrafın yaygınlaşmasına yarar. Ayna görüntüsünün tersinin elde edildiği bu yöntemde; bir gümüş levha, iyot buharına tutulur, yüzeyinde gümüş iyodürden oluşan bir tabaka elde edilir, bu yüzey, karanlık kutu yeterince ışıklandıktan sonra civa buharıyla yıkanır. Benzer çalışmaları İngiltere'de sürdüren William Henry Fox Talbot 1839'da karanlık kutu ile edinilen ilk kalıcı görüntüyü kendisinin bulduğunu ileri sürse de ilgi ve kabul görmedi. Çalışmalarını sonraki yıllarda da sürdüren Talbot negatif/pozitif işlemlerini içeren "Calotype" adını verdiği yönteminde; gümüş tuzlarına batırılmış bir kağıt kullanarak elde edilen negatif görüntülerden, yine aynı teknikle hazırlanmış kağıtlara istenilen sayıda pozitif fotoğraf basmayı başarır.
1. İğne Deliği Kamera
Camera Obscura, yani iğne deliği kamera yalnızca karanlık bir kutudan ibarettir. Bu kutunun bir tarafında iğne ucu büyüklüğünde bir delik
vardır. Konudan gelen ışık ışınları bu delikten geçerek karşı taraftaki ekran üzerine düşer ve o konunun ters bir görüntüsünü oluşturur.
Tüm fotoğraf makinelerinin temel prensibi bu kameradır. Ancak bir takım sorunları vardır. Örneğin deliğin çok küçük olması nedeni ile
oldukça karanlık bir görüntü elde edilebilir. Görüntünün daha aydınlık olabilmesi için delik çapının büyütülmesi gerekmektedir. Bu da
görüntünün bulanıklaşmasına sebep olur.
Bu kamerayı geliştirmek için yapılacak şey, ona kullanım kolaylığı sağlayabilmesi için bir takım ilaveler yapmaktır. Bunlar, daha net ve
aydınlık bir görüntü için bir mercek ve bu mercekten geçen ışınların şiddetini denetleyebilmek için bir diyafram (iris), ışığın istediğimiz zaman
geçebilmesi için açılır kapanır bir kapak yada örtücü (obtüratör), bu örtücü sistemin hareketini başlatabilmek için bir deklanşör, örtücünün
istediğimiz süre kadar ışığın geçmesini sağlayabilecek hızı ayarlayabilen bir başka kontrol düzeneği (enstantane ayarları), nereyi
fotoğrafladığımızı görebilmemiz için bir bakaç (vizör), film koyma haznesi, filmi sarma kolu, biten filmi geriye sarma kolu, bulunduğumuz
ortama göre ışığın şiddetini ölçebilecek bir ışık ölçer (pozometre) gibi bir takım düzenekler olabilir
Tarihte ki ilk fotoğraf olarak aşağıdaki eser gösterilmektedir.