Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Orhan Pamuk

shedesign

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
19 Mar 2008
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
104
Web sitesi
www.asigazetesi.com
orhan%20pamuk_0.jpg


Orhan Ferit Pamuk 7 Haziran 1952'de varlıklı bir ailenin son çocuğu olarak İstanbul'un Moda semtinde özel bir hastanede dünyaya geldi. Babası da, dedesi ve amcası gibi yüksek mühendisti. Aile servetinin temelini dedesi atmıştı. Babası IBM firmasının Türkiye bölümünde genel müdürlük yapmış olan Gündüz Pamuk, annesi 1700'lü yıllarda Girit valiliği yapmış olan İbrahim Paşa'nın soyundan gelen Şeküre Hanım'dır.


Orhan Pamuk çalışma esnasındaOrhan Pamuk, Cevdet Bey ve Oğulları (1982) kitabındaki gibi bir ev ve ailede, İstanbul'un Nişantaşı semtinde büyüdü. İlk ve orta öğrenimini sırasıyla Işık Lisesi ve Şişli Terakki Lisesi'nde yaptı. Uzun yıllar ressam olma hayali kurarak Robert Koleji'nde okudu. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okurken, mimar ya da ressam olamayacağına karar verip okulu bıraktı. Devam zorunluluğu olmadığı için yazıya daha çok vakit ayırabileceğini düşünerek İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'ne girdi ve buradan mezun oldu. Ardından başladığı yüksek lisans eğitimini yarım bıraktı. Fakat Kar romanı dışında bu meslekte hiç çalışmadı. (Kar romanı için Kars'a gerçekleştirdiğ gezilerde o dönem Vatan gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Mutlu'nun da yardımıyla kendisine basın kartı çıkartmış, romanında kullanacağı Kars'ı daha yakından tanıma amaçlı olan bu gezilerde, şehirdeki halka kendini gazeteci olarak tanıtmıştır.)

Orhan Pamuk 1982 yılında Aylın Türegün'le evlendi. 1991'de Rüya isimli bir kız çocuğu sahibi olan çift 2001 yılında boşandı. Orhan Pamuk'un ağabeyi Şevket Pamuk İktisat tarihçisi olup Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

1985-1988 yılları arasında Iowa Üniversitesi tarafından verilen International Writing Program (IWP) kursuna katıldı. Amacı dünyanın değişik bölgelerinden gelen ve gelecek vaat eden yazarların Amerikan hayatını tanımaları ve kitaplarını yazabilecek güzel bir ortama kavuşmaları olan kurs sonrasında kendi deyimiyle "hayatı değişti". İlk kitabından itibaren yurtiçinde ve yurtdışında ödüller aldı. Kitapları hem çok satıldı hem de edebi açıdan olumlu tepkiler aldı.

Yazarlık Kariyeri:
Orhan Pamuk yazarlığa 1974 yılında başladı. 1979 yılında ilk romanı olan Karanlık ve Işık ile katıldığı Milliyet Roman Yarışmasında birincilik ödülünü Mehmet Eroğlu ile paylaştı. Bu romanı ancak 1982 yılında Cevdet Bey ve Oğulları adıyla yayımlandı. 1983 yılında bu kitapla Orhan Kemal Roman Ödülüne layık görüldü.


İstanbul: Hatıralar ve Şehir adlı kitabının kapağı (2003)Pamuk'un daha sonra yazdığı kitaplar da çok sayıda ödül kazandı. İkinci romanı olan Sessiz Ev 1984 yılında Madaralı Roman Ödülünü kazandı. Bu romanın Fransızca tercümesi de 1991 yılında Prix de la Découverte Européenne ödülüne hak kazandı. 1985 yılında yayımlanan tarihi romanı Beyaz Kale 1990 yılında ABD'de Independent Award for Foreign Fiction ödülünü kazandı ve Türkiye dışında daha çok tanınmasını sağladı. Orhan Pamuk, 2002 yılında yayımlanan Kar kitabını, Türkiye'nin etnik ve politik meseleleri üzerine kurulu bir politik roman olarak tanımlamaktadır. Kar romanı Amerika'da 2004 yılında "yılın en iyi 10 kitabından biri" olarak gösterilmiştir. Yıllar geçtikçe Orhan Pamuk'un Türkiye dışındaki ünü artmaya devam etti. 1998 yılında yayımlanan Benim Adım Kırmızı 24 dile çevrildi ve 2003 yılında İrlanda'nın ünlü International IMPAC Dublin Literary Award ödülünü kazandı.

Romanlarının dışında, yazılarından ve söyleşilerinden seçmelerin ve bir hikâyesinin yer aldığı Öteki Renkler (1999) ve Ömer Kavur'un yönettiği Gizli Yüz adlı filmin senaryosu (1992) vardır. Bu senaryo, 1990 yılında yayımladığı Kara Kitap romanındaki bir bölümden yola çıkılarak yazılmıştır.

Orhan Pamuk, romancılığının yanısıra insan hakları, düşünce özgürlüğü, demokrasi ve benzeri konulardaki düşüncelerini makaleler ve söyleşiler yoluyla aktarmaktadır. Şubat 2005 tarihinde İsviçre'de yayımlanan Tages-Anzeiger, Basler Zeitung, Berner Zeitung ve Solothurner Tagblatt adlı gazetelerin haftalık eki olarak çıkan Das Magazin dergisine verdiği demeçte ifade ettiği "Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü ama hiç kimse bunları konuşmaya cesaret edemiyor." sözleri Türkiye'de büyük eleştirilere neden oldu. Yazar, bu sözlerinden ötürü Türklüğe hakaret suçuyla 6 ay ila 3 yıl hapis istemiyle mahkemeye verildi. Mahkeme dünya çapında büyük ilgi uyandırdı. Orhan Pamuk'a karşı açılan bu dava T.C. Adalet Bakanlığı'nın onayını gerektiriyordu. Bu onay verilmeyince 22 Ocak 2006 tarihinde mahkeme yetkisizlik kararı verdi ve dava düştü[3].

Orhan Pamuk ABD'de yayımlanan Time dergisinin 8 Mayıs 2006 tarihli sayısının "Time 100: Dünyamızı Biçimlendiren Kişiler" başlıklı kapak yazısında tanıtılan 100 kişiden biri oldu[4]. 2007 Mayıs'ında yapılan 60. Cannes Film Festivali'nde jüri üyeliği yapmıştır.

Nobel Ödülü:
Orhan Pamuk 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak Nobel Ödülünü kazanan ilk Türk vatandaşı olarak tarihe geçti. Nobel ödüllerini dağıtan İsveç Akademisi'ne (Svenska Akademien) yakın çevreler Orhan Pamuk'tan ziyade Adonis adıyla tanınan Suriyeli şair Ali Ahmet Said'e şans tanımaktaydılar. Ancak Akademi'nin 12 Ekim 2006 günü saat 14:00 civarında yayımladığı basın bildirisinde:

"2006 Nobel Edebiyat Ödülü 'Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan' Orhan Pamuk'a verilmiştir."
sözleriyle Nobel Edebiyat Ödülü'nün Orhan Pamuk'a verildiği resmen açıklandı. 7 Aralık 2006'da, İsveç Akademisi'nde Babamın Bavulu başlığı altında hazırladığı Nobel konuşmasını Türkçe yaptı, Türkçe bilmeyen izleyiciler ellerindeki çeviri metinden konuşmayı takip etti, birçok televizyon kanalı konuşmasını canlı yayınladı.

Romancılığı:
Orhan Pamuk'un romancılığı postmodern roman kategorisinde değerlendirilmektedir[6]. Eleştirmen Yıldız Ecevit Orhan Pamuk'u Okumak adlı kitabında [7]onun avangard romancılığını değerlendirmektedir. Özellikle Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım çıkar ve bize kendisini ve olayların gelişimini anlatır. Aynı şekilde edebiyat tarihçisi Jale Parla da Don Kişot'tan Günümüze Roman adlı kapsamlı yapıtında[8], Benim Adım Kırmızı'dan hareketle Orhan Pamuk'un karşılaştırmalı edebiyat bağlamında irdeler. Parla'ya göre Pamuk, Türk romanının aldığı önemli dönemeçlerin sahibi olan bir yazardır. Doğu-batı sorunsalıyla estetik düzeyde hesaplaşmaya yönelen Ahmet Hamdi Tanpınar ve Oğuz Atay gibi önemli yazarlardan birisidir Pamuk; bu sorunsalı kültürel ve felsefi içerimleriyle edebiyatına taşımış, özellikle Kara Kitap'ta bu tema bağlamında önemli, çok katmanlı bir edebi metin örneği sergilemiştir.

Eleştiriler:
Milliyetçi kesimlerce sık sık yerilen yazar, Derin Dalga diye adlandırılan, genç vatansever kesim tarafından "Batı'nın Türkiye'deki kalemi" olarak tanımlanmaktadır[kaynak belirtilmeli]. Aynı çevrelerde isminin birlikte anıldığı yazarlar arasında Elif Şafak ve Yaşar Kemal gibi ünlü isimler de yer alıyor. Ayrıca yazılarında intihal (başka eserlerden kaynak göstermeden alıntı) yaptığı iddiaları da gündeme getirilmiştir.

Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülünü kazanması değişik tepkilerle karşılaştı. Yazarı görüşlerinden dolayı geçmişte eleştirmiş bazı kişiler kazandığı ödülden dolayı tebrik ederken, bazı kişiler ödülün Pamuk'a Türkiye'yi aşağılayıcı tutumundan dolayı verildiği iddiasında bulunarak Pamuk'a sırt çevirmeyi tercih ettiler. Orhan Pamuk Nobel ödülünü almadan on ay önce 19 Aralık 2005 Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan Erol Manisalı'nın "Orhan Pamuk Nobel'i Garantiledi" başlıklı yazısı Orhan Pamuk nobel ödülünü aldıktan sonra popülerleşti ve Orhan Pamuk'un Nobeli hakkındaki olumsuz eleştiriler bu yönde gelişti. Banu Avar'ın Nobel ile ilgili belgeseli ve Demirtaş Ceyhun'un yazıları olumsuz yorumlar için örnek sayılabilir. Basında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Orhan Pamuk'u kutlamadığına dikkat çekildi[9].

Orhan Pamuk'un yargılanmasına sebep olan Kürt ve Ermeniler hakkında söylemiş olduğu sözlerin yanında eserlerinde Atatürk hakkında kullandığı üslup ve yazıları da oldukça eleştirildi. Aşağıdaki paragraf yazarın kitaplarından alıntıdır:

Çocukluğunda kız kardeşiyle tarlada karga kovalayan sapık bir padişah... Sonra kasaba meydanına dolanır, Atatürk heykeline sıçan güvercinleri ayıplar... Atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına Cumhuriyet'i emanet etmiş olmanın güveniyle gülümsüyordu... Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük bir felaket olduğu.

Eserleri:
Cevdet Bey ve Oğulları, roman, İstanbul, Can Yayınları, 1982, ISBN 975-470-455-4
Sessiz Ev, roman, İstanbul, Can Yayınları, 1983, ISBN 975-510-215-9
Beyaz Kale, roman, İstanbul, Can Yayınları, 1985, ISBN 975-470-454-6
Kara Kitap, roman, İstanbul, Can Yayınları, 1990, ISBN 975-470-453-8
Gizli Yüz, senaryo, İstanbul, Can Yayınları, 1992, ISBN 975-470-503-8
Yeni Hayat, roman, İstanbul, İletişim Yayınları, 1995, ISBN 975-470-445-7
Benim Adım Kırmızı, roman, İstanbul, İletişim Yayınları, 1998, ISBN 975-470-711-1
Öteki Renkler, yazılarından ve söyleşilerinden seçmeler, 1999, ISBN 975-470-765-0
Kar, roman, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002,ISBN 975-470-962-9
İstanbul: Hatıralar ve Şehir, anı, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları (YKY), 2003, ISBN 975-08-0716-2
 

Benzer konular

ruindula

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
9 Kas 2008
Mesajlar
60
Tepkime puanı
1
Mustafa filminden sonra emin olunki,diğer elemanda nobel alacaktır !
 

the_one

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,864
Tepkime puanı
83
"diğer eleman" Can DÜNDAR oluyor.
Arkadaşın ki de bir temenni sanırım :D
 
Üst