Anneler, Hayat Ve Sınavlar...

Anneler, Hayat ve Sınavlar…

Doçent Dr. Hasan Yılmaz’ın konuk olduğu seminere katılan bir arkadaşımın anlattıkları çok etkileyiciydi. Doğru olarak bildiğim pek çok yanlışı da yapmışım bu arada.
Özellikle çocuğu sınava girecek olan anne ve babalarla ilgili yaptığı açıklamaları anlattı. Ben ikinci dilden dinleyen bir kulak olarak çocuk yetiştirirken yaptığımız hataları ve doğru bildiğimiz yanlışları görmemiz açısından aktarmak istedim.

Gerçi burası genç neslin çoğunlukta olduğu bir site bu yazıyı okuyan gençler kendileri girecekler sınava ama belki benim gibi çocuğu üniversite sınavına hazırlanan ya da sbs ye hazırlanan ebeveynler de az değildir.
En azından çocuğu sbs ye hazırlananlar vardır.

Bu yazacaklarımın tamamı bana ait duygulardır:

“Çocuklarımız dünyaya geldikten sonra hormonların etkisi midir nedir ya da Allah tarafından mı öyledir bilinmez, özellikle biz annelerin sorumluluk ve fedakarlık duyguları o kadar garip bir şekil alır ki, anne de kendini tanıyamaz. Aşırı korumacılığın zararlarını kavramak gerekir bunun farkındayım. Abartmıyorum annelik bir başka hayatın daha yüklenilmesi, hatta karşılıksız köleliğin bir başka adıdır. (Bunu şikayet ettiğim için değil bilakis oğlumdan ve kızımdan bu aşırılık konusunda tepki aldığım için yazıyorum. Yoksa ben memnunum bir şikayetim yok çok şükür.) Onların yerine hasta olmayı dahi dileyen bir kölelik halidir bu.

Belki sadece ben böyle düşünüyorum. İçinizde “-Yok artık daha neler? ” diyenler olacaktır. Ya da belki de benimle aynı duyguyu paylaşanlar…

Amaaaa
Bir gün bir gerçekle karşılaşıyorsunuz o kucağınızda taşıdığınız minik canlı büyümüş, boyunuzu geçmiş ve karşınızda koca adam ve kocaman bir kız olarak size bakıyor.
Görünüşünden ses tonuna her şeyiyle değişmiş gençler. Evet artık karşımda kişiliğiyle görüntüsüyle gelişimini tamamlamakta olan bireyler var. Benim için aradaki zaman o kadar çabuk geçmiş ki.
Neyse efendim uzatmayayım biz anneler olarak ayaklarının altına paspas olmayı bile göze almış ruh haliyle dolaşırken ortalıkta -ki bu kötü bir şey olduğundan değil anneler böyledir. - çocuklarımız için daima her şeyin en iyisini isteriz. :angel:

Gözümüz onlara gelecek zararları önceden tespit edecek bir radar kadar kuvvetli olmalı.
Gerekirse kendimizi onlara siper etmeliyiz.(Laf aramızda neredeyse sınava dahi ben girsem de çocuklar zorlanmasa –diye düşünmedim değil. Oğlum bunu duysa bana epeyce güler “- Anne hani matematik ölsün diyordun?” der. ) Tabii bu yazdıklarımdan pek azını çocuklarıma doğrudan yansıtabildim çünkü onların da kişilikleri, duyguları, itiraz etme hakları ve iradeleri var. Bunu da bilen bir anne olarak yazıyorum.

Netice olarak iç sesim:
-Yok artık sen de kocaman insan yerine koydun karşındaki daha tırnak kadar çocuk.:rofl: Diyorken;
Arkadaşımı dinledikten sonra hele bir de internetten,
Doç. Dr. Hasan Yılmaz’ın yazılarına ulaştıktan sonraki iç sesim:
-Evet kabul etmelisin karşında gençler var. Senin sözünü akıllarına yatıyorsa tutacaklar ve hata yapmak onların da hakkı, dikensiz gül bahçesi değil hayat maalesef.:sweating: Demeye başladı.
Aşırı sevgi de, aşırı korumacı tutum da sevgi değildir baskıdır ancak ve bunaltır. Bunu öğrendim ben bu yazılardan.

Sınava girecek çocuklar o kadar hassas ve kırılgan oluyorlar ki onlara ilgisiz davranmakla aşırı ilgili olmak arasındaki dengeyi kurmak yine biz ebeveynlere düşüyor.”

İşte o etkili konuşmalarından derlediğim bilgiler:
---------------------------------------------------------------------------

Düzenlenen seminerde:

Anne- baba olmanın bu dünyada yaşanabilecek en büyük mutluluk olduğunu belirten Hasan
Yılmaz, evrensel anlamda sağlıklı ve iyi insanlar yetiştirmek için çocuklarımızın “Duygusal
hesabına yatırım yapalım, onların gönlünde bir sevgi hesabımız olsun ki, ilerde bir sorun
çıktığında bu hesaptaki kredimizi kullanabilelim.” dedi. Özellikle çalışan anne – babaların
gün içinde karşılaştıkları insanlara gösterdikleri toleransı, ayırdıkları zamanı evde sevdikleri
insanlara, çocuklarına ayırmadığını dile getirdi. Hasan Yılmaz sağlıklı çocuklar
yetiştirebilmek için ebeveynlere önerilerde bulundu.

Sınava girecek çocuklar için de;

“Bu dönemde çocuklarınızda duygusal dalgalanmalar göreceksiniz. Çok sinirli olduklarına şahit olacaksınız. İçinde bulundukları stres nedeniyle eve geldiklerinde (biri bir şey söylese de kavga etsem) diye yersiz hareketlerde bulunabilirler. Sakin olmak bir anne ve babanın en güzel özelliğidir. Bir çocuğun başarısı ilgi, sevgi ve takdire bağlıdır. Çocuklarımızı çok seviyoruz ama bu sevgi onlara bazen zarar veriyor. Çocuklarımıza mal, mülk vermekle onların başarılı olmasını sağlayamayız. Bir insana sorumluluk vermezseniz ayakları yere basmaz.” dedi.

Ön Koşulsuz Sevgi
“Sevginizin ön koşulu olursa onun adı sevgi olmaz.” diyen Yılmaz, sevginin önüne “Üstünü başını kirletmezsen, erken yatarsan, sınavlarını kazanırsan severim.” gibi ön koşullar konulmaması gerektiğini söyledi.

Doç. Dr. Hasan Yılmaz, anne ve babasına inat ders çalışmayan çocuklar olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: “Evde sınavla yatıp sınavla kalkmayın. Çocuklarınıza güvenin. Çocuklarımıza potansiyel bir suçlu gibi davranırsak daha çok hata yaparlar. İçinde sevginin, sarılmanın, dokunmanın, mizahın, dinlemenin, paylaşmanın olduğu 1 saat vermeniz, parasal desteğinizden daha besleyicidir. Çocuğunuz (Bu sınavda başarılı olamasam da beni evde kucaklayabilecek 2 kişi var) diye düşünürse daha başarılı olur.”
---------------Alıntıdır.---------------------------------------------------------



Bu yazıyı şimdiden yazıyorum ki biraz daha zaman var sınava. Benim gibi olan ebeveynler varsa duygu ve düşüncelerinde gerekli düzenlemeleri yapacak zamanı olsun diye. Gençler okutun anne ve babalarınıza ...
(Ya da en azından acaba yanlış mı düşünüyorum sorgulamasını yapsınlar diye.)
Unutmayın hayat da bir sınav. Ve bu sınavı bizler de başarıyla atlatmalıyız.

Evet sınava girecek tüm gençlere başarılar. Allah yardımcıları olsun.