Biyografi
1899'da St. Petersburg'da doğdu. Bolşevikler iktidara geldiğinde aile Rusya'dan ayrılarak önce Londra, sonra Berlin'e gitti. Öğrenimini Cabridge, Trinity College'da tamamladı. 1923 ile 1940 arasında anadilinde romanlar, hikâyeler, oyunlar, şiirler yazdı ve kuşağının seçkin Rus göçmen yazarlarından biri olarak ün kazandı. 1940 yılında karısı ve oğluyla ABD'ye göç etti ve 1941'den 1948'e kadar Wellesley College'de dersler verdi. 1955'te yayımlanan Lollita'nın dünya çapındaki başarısından sonra, 1959'da Cornell Üniversitesi Rus edebiyatı profesörlüğünden emekli olarak İsviçre'ye yerleşti. İlk romanı olan The Real Life of Sebastian Knight'ı 1941'de yayımladı ve bu dili şaşırtıcı bir yaratıcılıkla kullanarak eserlerini İngiliz dilinde yazmaya devam etti. Nabokov 1977'de İsviçre'nin Montreux kentinde öldü.
Kitaplar Yazar (11 Kitap)
Ada ya da Arzu
Bir Günbatımının Ayrıntıları
Cinnet
Göz
İnfaza Çağrı
Karanlıkta Kahkaha
Lolita
Lujin Savunması
Pnin
Rua, Dam, Vale
Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı
Sonsöz Yazdıkları (4 Kitap)
Anna Karenina
Babalar ve Oğullar
Dr. Jekyll ve Bay Hyde
Ölü Canlar
Ada ya da Arzu
Ada, Adoçka, Duşka! Vaniada, Nevada, Theresa! Voltemand, Vaskö dö Gama! Vaniçka, Adalucinda! Vandemonian, Ladore! Adore, Ada, Hades!
Ada ya da Arzu´da Nabokov okura, hafızamız sayesinde çocukluğumuzu ya da arkada bıraktığımız `altın çağı` yanımızda taşıyabileceğimizi hatırlatır. Bu bilinen, basit düşünceyi Nabokov olağanüstü bir şiirsellik ve şimdi ile geçmişi aynı anda aynı cümlede yaşatabilme gayretiyle
ayakta tutar. ( ) Lolita´nın Humbert Humbert´inin cenneti bir çocuğun aşkında yaşaması gibi Van ile Ada da çocukluk aşklarını bütün hayatlarına yayarak cennette yaşamak
isterler. Nabokov, ters, zarif ve çok iddialı bir taklayla
çocukluğu yaşlılığa taşımayı denemiştir burada. Bu altın çağı yaşadığı günde ne Amerika´da ne de Rusya´da yaşatamayacağını bildiği için Nabokov bu iki ülkenin hatıralarından üçüncü bir hayal ülke, edebi bir cennet yaratmıştır ( ) Ada ya da Arzu´da Nabokov´un bütün şakaları, aykırılıkları ve tuhaf güzelliğiyle Türkçe konuştuğunu hayranlıkla görüyoruz.
ORHAN PAMUK
Bir Günbatımının Ayrıntıları
Orman Cini, Burada Rusça Konuşulur, Sesler, Kanat Çarpması, Tanrılar,
Talihin İşi, Liman, İntikam, Lütuf,
Bir Günbatımının Ayrıntıları, Fırtına,
La Veneziana, Bachmann, Ejderha, Noel,
Rusyaya Hiç Gitmeyen Mektup, Kavga,
Çorbun Dönüşü, Berlin Rehberi,
Çocuk Masalı, Dehşet, Ustura, Yolcu,
Kapı Zili, Bir Onur Meselesi, Noel Hikâyesi, Patates Cini, Tırtılcı, Fiyakalı Bir Zat,
Kötü Bir Gün.
TOPLU HİKAYELER 1
Cinnet
Yazma gücümden ve fikirleri en yüksek zerafet ve canlılıkla ifade etmekteki harikulade yeteneğimden kesinkes emin olmasam hikâyeme, aşağı yukarı, böyle başlamayı kararlaştırmıştım.
Dahası, okuyucunun dikkatini şu gerçeğe çekmeliydim; eğer bu güçten, bu yetenekten, vesaire, yoksun olsa idim, sadece kısa süre önce olup biten kimi olayları anlatmamış olmazdım,
anlatacak bir şey de olmamış olurdu, çünkü, mülayim okuyucu, zaten hiçbir şey olmamış olurdu...
Göz
O kadınla, o Matildayla Berlindeki émigré varoluşumun ilk yıllarında tanıştım, iki zaman
diliminin yirmili yıllarının başlarında:
bu yüzyılın ve kendi berbat hayatımın...
Göz, s.11
Gözde, romancılık kariyerinde ilk kez olmak üzere Nabokov birinci tekil şahısta bir roman yazar. (...) Nabokovun Gözde yaptığı büyük teknik yenilik, görüş açısını cüretkârca kullanışı, daha sonraki sanatının habercisidir; neredeyse delicesine benmerkezci anlatıcılarının; roman birinci ve üçüncü tekil şahıslar arasında kayarcasına yol alır. (...) Gözün anlatıcısı gerçekten ölür mü, yoksa öldüğünü mü sanır? Anlatıcı ve Smurov bir ve tek kişi midirler, öyle ise, biri öbürünün bilincinde midir?
Brian Boyd (Nabakov: The Russian Years)
İnfaza Çağrı
Yasa uyarınca, idam hükmü Cincinnatus C.ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı.
İNFAZA ÇAĞRI (...)
Yaratıcı bilinci dolduran hilelerle imgelerin beraberce kurdukları bir oyun ya da daha doğrusu Cincinnatusun yaratıcı cinnetinin hikâyesi
VLADISLAV HODASEVİÇ
İnfaza Çağrı bir anlamda Gogolun da çözemediği meselenin cevabıyla ilgilidir: Gölgeleri nasıl ete kemiğe büründürebilirsin? Ama Nabokov gerçek birinin gölgeler arasında da var olabileceğini kanıtlar.
ANDREW FIELD
Karanlıkta Kahkaha
Nabokovun Berlin dönemi romanlarından biri olan bu kitap, bir eleştirmenin deyişiyle, zalimane bir başeserdir; okuru, en fotoroman bir durumdan, şu insanlık komedyası denen şeyin karanlık uçurumlarına yuvarlayıverir. Nabokov neyi anlatacağını baştan söyler ve nasıl anlattığına bakmamızı ister. Duyacağımız hayranlığı baştan bilen bir insanın bütün şeytanlığıyla. Nabokov... Pınar Kürün çevirisiyle...
Lolita
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokovun Lolitası için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, beyaz ırktan dul bir erkeğin küçük su periciklerine tutkusunu anlatıyor.
Lujin Savunması
` Nabokovun benzersiz evrenine henüz
dalmamış olanlar için, Lujin Savunması
mükemmel bir giriştir.`
JOHN UPDIKE
` muazzam, olgun, modern bir yazar vardı
karşımda, büyük bir Rus yazarı, bir anka kuşu
gibi devrimin ve sürgünün ateşinden ve
küllerinden doğmuştu.`
NINA BERBEROVA
` .söylemeden edemeyeceğim; bütün Rusça
kitaplarım arasında en fazla sıcaklığa sahip
olan ve bu sıcaklığı yayan Lujin Savunmasıdır.`
VLADIMIR NABOKOV
Pnin
Pninin baş kişisi Profesör Pnin, Lolitanın Humbert Humberti gibi, Solgun Ateşin Kinboteu gibi, Vladimir Nabokovun yerinden yurdundan kopmuş kahramanlarından biridir. Amerikan üniversitelerinden birinde Rus Dili ve Edebiyatı dersleri vermektedir. Pnin bu yeni dünyada şaşkındır. Eski Dünyadan yenisine taşıdığı anıları arasında sevdiği ama aşkına karşılık vermemiş bir eş ve onun oğlu, yürekten sevdiği anadili, eski tarz bir mizah, eski tür bir zerafet, bazı entelektüel ve dilsel incelikler, kimileri kahkahalara yol açan köklü alışkanlıklar vardır. Pnin, diretmeleri, tutturmaları, hayatla ilgili miyopluğu içinde günü geçmiş ve komik bir karakter gibi görünür. Ama Nabokov bütün benzer karakterleri gibi, bu şaşkın roman kişisi aracılığıyla da okuru kendi şaşalamaları, kendi çıkmazları hakkında düşündürmek ister. Hepimiz, özellikle burnu kitaptan çıkmayanlarımız, çeşitli biçimlerde birer yaşama acemisi değil miyiz? Pnin kadar olmasa da yaşamın bize kurduğu tuzaklara tepetaklak düşmeye her an hazır değil miyiz? Pnin, ayrıca Vladimir Nabokovun yazar ustalığını belgeleyen, temalarını tekrarlayan romanlarından biridir. Nabokov her zamanki gibi sorar: Yazar, kişisini ne derece nesnel bir sesle anlatabilir? Anlatanla anlatılan birbirlerinden sandığımız kadar uzak, yoksa tehlikeli biçimde yakın mıdırlar? Yoksa arada bir yerde, tehlikeli bir noktada pusu kurmuş bekleyen bir üçüncü bir ses mi vardır?
Rua, Dam, Vale
Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür. Karmaşık ve esritici oluşunu ne sürgün, ne yokluk, ne özlem etkiledi. 1927 yazında Pomeranya Körfezinin kumsallarında yaratıldı, ertesi kış Berlinde kuruldu ve orada, 1928 yazında tamamlandıktan sonra ekim başlarında, sürgün Rusların yayımevi Slovo tarafından Korol, Dama, Valet adıyla yayımlandı. Yirmi sekiz yaşındaydım. Aralıklı olarak Berlinde yaşıyordum. Bazı başka aklıbaşında insanlarla birlikte, on yıl dolmadan konuksever, pişman, salkım salkım çiçek açmış bir Rusyaya hep birlikte döneceğimizden emindik. (...) Rua, Dam Valenin konusu yabancı sayılacak bir konu değil elbette. Hatta korkarım, o iki değerli insan, Balzacla Dreiser, onları utanmadan tiye aldığımı ileri süreceklerdir - ama yemin ediyorum, o saçma sapan ürünlerini o yıllarda henüz okumamıştım ve bugün bile o selvi ağaçlarının dibinde neler anlattıklarını anlamış değilim. Ne de olsa, Charlotte Humbertin kocası da suçsuz sayılmazdı.
(...) Romanın adı sorununa gelince. Hepsi kör olan o üç saraydan çıkma kâğıdı tuttum, küçük bir per attım. Bana dağıtılacak iki yeni kart kumarımı haklı çıkarabilir, çünkü bu oyunda talihim yaver gitmiştir hep. Sımsıkı, daracık, yakından, yakıcı sigara dumanının arasından bir file -bir kenar beliriyor: Kurbağa yüreği, Rus pokerindeki deyimiyle. Ve çan sesleri! Umudum, elleri fulller, kentlerle dolu eski oyun arkadaşlarımın blöf yaptığımı sanmaları.
Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı
Ben Sebastianım ya da Sebastian ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız.
Sebastian Knightın Gerçek Yaşamı, kayboluşların, kaybedilenlerin, bir yere konulup sonra nereye konduğu unutulan mutluluğun romanı.
JOHN LANCASTER
Nabokov dayanılmazın ağırlığını bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.
Nilgün Marmara (Kırmızı Mavi Defter)
1899'da St. Petersburg'da doğdu. Bolşevikler iktidara geldiğinde aile Rusya'dan ayrılarak önce Londra, sonra Berlin'e gitti. Öğrenimini Cabridge, Trinity College'da tamamladı. 1923 ile 1940 arasında anadilinde romanlar, hikâyeler, oyunlar, şiirler yazdı ve kuşağının seçkin Rus göçmen yazarlarından biri olarak ün kazandı. 1940 yılında karısı ve oğluyla ABD'ye göç etti ve 1941'den 1948'e kadar Wellesley College'de dersler verdi. 1955'te yayımlanan Lollita'nın dünya çapındaki başarısından sonra, 1959'da Cornell Üniversitesi Rus edebiyatı profesörlüğünden emekli olarak İsviçre'ye yerleşti. İlk romanı olan The Real Life of Sebastian Knight'ı 1941'de yayımladı ve bu dili şaşırtıcı bir yaratıcılıkla kullanarak eserlerini İngiliz dilinde yazmaya devam etti. Nabokov 1977'de İsviçre'nin Montreux kentinde öldü.
Kitaplar Yazar (11 Kitap)
Ada ya da Arzu
Bir Günbatımının Ayrıntıları
Cinnet
Göz
İnfaza Çağrı
Karanlıkta Kahkaha
Lolita
Lujin Savunması
Pnin
Rua, Dam, Vale
Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı
Sonsöz Yazdıkları (4 Kitap)
Anna Karenina
Babalar ve Oğullar
Dr. Jekyll ve Bay Hyde
Ölü Canlar
Ada ya da Arzu
Ada, Adoçka, Duşka! Vaniada, Nevada, Theresa! Voltemand, Vaskö dö Gama! Vaniçka, Adalucinda! Vandemonian, Ladore! Adore, Ada, Hades!
Ada ya da Arzu´da Nabokov okura, hafızamız sayesinde çocukluğumuzu ya da arkada bıraktığımız `altın çağı` yanımızda taşıyabileceğimizi hatırlatır. Bu bilinen, basit düşünceyi Nabokov olağanüstü bir şiirsellik ve şimdi ile geçmişi aynı anda aynı cümlede yaşatabilme gayretiyle
ayakta tutar. ( ) Lolita´nın Humbert Humbert´inin cenneti bir çocuğun aşkında yaşaması gibi Van ile Ada da çocukluk aşklarını bütün hayatlarına yayarak cennette yaşamak
isterler. Nabokov, ters, zarif ve çok iddialı bir taklayla
çocukluğu yaşlılığa taşımayı denemiştir burada. Bu altın çağı yaşadığı günde ne Amerika´da ne de Rusya´da yaşatamayacağını bildiği için Nabokov bu iki ülkenin hatıralarından üçüncü bir hayal ülke, edebi bir cennet yaratmıştır ( ) Ada ya da Arzu´da Nabokov´un bütün şakaları, aykırılıkları ve tuhaf güzelliğiyle Türkçe konuştuğunu hayranlıkla görüyoruz.
ORHAN PAMUK
Bir Günbatımının Ayrıntıları
Orman Cini, Burada Rusça Konuşulur, Sesler, Kanat Çarpması, Tanrılar,
Talihin İşi, Liman, İntikam, Lütuf,
Bir Günbatımının Ayrıntıları, Fırtına,
La Veneziana, Bachmann, Ejderha, Noel,
Rusyaya Hiç Gitmeyen Mektup, Kavga,
Çorbun Dönüşü, Berlin Rehberi,
Çocuk Masalı, Dehşet, Ustura, Yolcu,
Kapı Zili, Bir Onur Meselesi, Noel Hikâyesi, Patates Cini, Tırtılcı, Fiyakalı Bir Zat,
Kötü Bir Gün.
TOPLU HİKAYELER 1
Cinnet
Yazma gücümden ve fikirleri en yüksek zerafet ve canlılıkla ifade etmekteki harikulade yeteneğimden kesinkes emin olmasam hikâyeme, aşağı yukarı, böyle başlamayı kararlaştırmıştım.
Dahası, okuyucunun dikkatini şu gerçeğe çekmeliydim; eğer bu güçten, bu yetenekten, vesaire, yoksun olsa idim, sadece kısa süre önce olup biten kimi olayları anlatmamış olmazdım,
anlatacak bir şey de olmamış olurdu, çünkü, mülayim okuyucu, zaten hiçbir şey olmamış olurdu...
Göz
O kadınla, o Matildayla Berlindeki émigré varoluşumun ilk yıllarında tanıştım, iki zaman
diliminin yirmili yıllarının başlarında:
bu yüzyılın ve kendi berbat hayatımın...
Göz, s.11
Gözde, romancılık kariyerinde ilk kez olmak üzere Nabokov birinci tekil şahısta bir roman yazar. (...) Nabokovun Gözde yaptığı büyük teknik yenilik, görüş açısını cüretkârca kullanışı, daha sonraki sanatının habercisidir; neredeyse delicesine benmerkezci anlatıcılarının; roman birinci ve üçüncü tekil şahıslar arasında kayarcasına yol alır. (...) Gözün anlatıcısı gerçekten ölür mü, yoksa öldüğünü mü sanır? Anlatıcı ve Smurov bir ve tek kişi midirler, öyle ise, biri öbürünün bilincinde midir?
Brian Boyd (Nabakov: The Russian Years)
İnfaza Çağrı

Yasa uyarınca, idam hükmü Cincinnatus C.ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı.
İNFAZA ÇAĞRI (...)
Yaratıcı bilinci dolduran hilelerle imgelerin beraberce kurdukları bir oyun ya da daha doğrusu Cincinnatusun yaratıcı cinnetinin hikâyesi
VLADISLAV HODASEVİÇ
İnfaza Çağrı bir anlamda Gogolun da çözemediği meselenin cevabıyla ilgilidir: Gölgeleri nasıl ete kemiğe büründürebilirsin? Ama Nabokov gerçek birinin gölgeler arasında da var olabileceğini kanıtlar.
ANDREW FIELD
Karanlıkta Kahkaha
Nabokovun Berlin dönemi romanlarından biri olan bu kitap, bir eleştirmenin deyişiyle, zalimane bir başeserdir; okuru, en fotoroman bir durumdan, şu insanlık komedyası denen şeyin karanlık uçurumlarına yuvarlayıverir. Nabokov neyi anlatacağını baştan söyler ve nasıl anlattığına bakmamızı ister. Duyacağımız hayranlığı baştan bilen bir insanın bütün şeytanlığıyla. Nabokov... Pınar Kürün çevirisiyle...
Lolita
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokovun Lolitası için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, beyaz ırktan dul bir erkeğin küçük su periciklerine tutkusunu anlatıyor.
Lujin Savunması
` Nabokovun benzersiz evrenine henüz
dalmamış olanlar için, Lujin Savunması
mükemmel bir giriştir.`
JOHN UPDIKE
` muazzam, olgun, modern bir yazar vardı
karşımda, büyük bir Rus yazarı, bir anka kuşu
gibi devrimin ve sürgünün ateşinden ve
küllerinden doğmuştu.`
NINA BERBEROVA
` .söylemeden edemeyeceğim; bütün Rusça
kitaplarım arasında en fazla sıcaklığa sahip
olan ve bu sıcaklığı yayan Lujin Savunmasıdır.`
VLADIMIR NABOKOV
Pnin
Pninin baş kişisi Profesör Pnin, Lolitanın Humbert Humberti gibi, Solgun Ateşin Kinboteu gibi, Vladimir Nabokovun yerinden yurdundan kopmuş kahramanlarından biridir. Amerikan üniversitelerinden birinde Rus Dili ve Edebiyatı dersleri vermektedir. Pnin bu yeni dünyada şaşkındır. Eski Dünyadan yenisine taşıdığı anıları arasında sevdiği ama aşkına karşılık vermemiş bir eş ve onun oğlu, yürekten sevdiği anadili, eski tarz bir mizah, eski tür bir zerafet, bazı entelektüel ve dilsel incelikler, kimileri kahkahalara yol açan köklü alışkanlıklar vardır. Pnin, diretmeleri, tutturmaları, hayatla ilgili miyopluğu içinde günü geçmiş ve komik bir karakter gibi görünür. Ama Nabokov bütün benzer karakterleri gibi, bu şaşkın roman kişisi aracılığıyla da okuru kendi şaşalamaları, kendi çıkmazları hakkında düşündürmek ister. Hepimiz, özellikle burnu kitaptan çıkmayanlarımız, çeşitli biçimlerde birer yaşama acemisi değil miyiz? Pnin kadar olmasa da yaşamın bize kurduğu tuzaklara tepetaklak düşmeye her an hazır değil miyiz? Pnin, ayrıca Vladimir Nabokovun yazar ustalığını belgeleyen, temalarını tekrarlayan romanlarından biridir. Nabokov her zamanki gibi sorar: Yazar, kişisini ne derece nesnel bir sesle anlatabilir? Anlatanla anlatılan birbirlerinden sandığımız kadar uzak, yoksa tehlikeli biçimde yakın mıdırlar? Yoksa arada bir yerde, tehlikeli bir noktada pusu kurmuş bekleyen bir üçüncü bir ses mi vardır?
Rua, Dam, Vale
Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür. Karmaşık ve esritici oluşunu ne sürgün, ne yokluk, ne özlem etkiledi. 1927 yazında Pomeranya Körfezinin kumsallarında yaratıldı, ertesi kış Berlinde kuruldu ve orada, 1928 yazında tamamlandıktan sonra ekim başlarında, sürgün Rusların yayımevi Slovo tarafından Korol, Dama, Valet adıyla yayımlandı. Yirmi sekiz yaşındaydım. Aralıklı olarak Berlinde yaşıyordum. Bazı başka aklıbaşında insanlarla birlikte, on yıl dolmadan konuksever, pişman, salkım salkım çiçek açmış bir Rusyaya hep birlikte döneceğimizden emindik. (...) Rua, Dam Valenin konusu yabancı sayılacak bir konu değil elbette. Hatta korkarım, o iki değerli insan, Balzacla Dreiser, onları utanmadan tiye aldığımı ileri süreceklerdir - ama yemin ediyorum, o saçma sapan ürünlerini o yıllarda henüz okumamıştım ve bugün bile o selvi ağaçlarının dibinde neler anlattıklarını anlamış değilim. Ne de olsa, Charlotte Humbertin kocası da suçsuz sayılmazdı.
(...) Romanın adı sorununa gelince. Hepsi kör olan o üç saraydan çıkma kâğıdı tuttum, küçük bir per attım. Bana dağıtılacak iki yeni kart kumarımı haklı çıkarabilir, çünkü bu oyunda talihim yaver gitmiştir hep. Sımsıkı, daracık, yakından, yakıcı sigara dumanının arasından bir file -bir kenar beliriyor: Kurbağa yüreği, Rus pokerindeki deyimiyle. Ve çan sesleri! Umudum, elleri fulller, kentlerle dolu eski oyun arkadaşlarımın blöf yaptığımı sanmaları.
Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı
Ben Sebastianım ya da Sebastian ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız.
Sebastian Knightın Gerçek Yaşamı, kayboluşların, kaybedilenlerin, bir yere konulup sonra nereye konduğu unutulan mutluluğun romanı.
JOHN LANCASTER
Nabokov dayanılmazın ağırlığını bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.
Nilgün Marmara (Kırmızı Mavi Defter)