lovies
♾️Grafik Gurusu♾️
Çalışanlara Psikolojik Destek
Günümüzün çağdaş yönetim anlayışını benimsemiş büyük firmaları, insana yatırım önemi konusunda hemfikirdirler ve bu konuda gerekli yatırımları yapmaktadırlar.
Firmaların insan kaynakları birimleri bu anlayışın ürünü olarak son dönemde popülerliliğini iyice artırmış görünüyor. Kuşkusuz insan kaynakları son derece önemli olmakla birlikte, işin bir de psikolojik destek boyutu olduğunu unutmamak gerekiyor. Sormak gerekiyor: Acaba kaç firma çalışanlarına psikolojik destek almaları yönünde destek oluyor ya da gerekli olanakları sağlıyor? Kaç firmanın bünyesinde konuyla ilgili bir uzman istihdam edilerek çalışanlara psikolojik destek hizmetleri sunuluyor? Çalışan verimliliğini düşüren unsurların başında stres, kaygı, depresyon, iletişim sorunları, motivasyon ve dikkat sorunları, organizasyon içi çatışmalar, ailevi sorunlar… gelmektedir. Bu unsurların her biri, çalışanlar açısından işlerin yolunda gitmediğinin habercisidirler ve önlem alınmadığı taktirde, daha büyük sorunlara dönüşmeye gebedirler. İşin içeriği her ne olursa olsun, günümüz koşullarında bu tür sorunlarla daha sık karşılaşılmakta, insanlar halledilmemiş bir takım sorunların kıskacında, iyi kötü işlerini yapmaya devam etmektedirler. Oysa ki, her yönetim, kabaca söyleyecek olursak, çalışanından yalnızca işine odaklanmasını ve en üst düzeyde verimle çalışmasını beklemektedir. Çağdaş yönetim anlayışında esas amaç, organizasyonel amaçlarla bireysel amaçların örtüşmesini sağlamak ve böylece bir ekip ruhu oluşturarak firmanın karlılığını artırmaktır. Çalışanların karar alma süreçlerine katılımı, yönetimde söz sahibi olmaları ve daha çok sorumluluk almaları gibi yaklaşımlar tamamen bu amaca hizmet etmektedir. Gelgelelim, oranizasyonel amaçlarla bireysel amaçların (yani çalışanların amaçlarının) örtüşmesi her zaman mümkün olmamaktadır zira, bunun gerçekleşmesi ancak organizasyon ve onun üyesi çalışanların aynı yöne bakmaları, aynı amaçları amaç edinmeleri ile sağlanabilmektedir. Oysa yukarıda da değinildiği gibi, bireysel bazı sorunlar yaşayan çalışanlar, kendi sorunlarıyla boğuşmakta, yaratılmaya çalışılan ekip ruhundan koparak, kendileri için çok daha önemli bir takım bireysel amaçları gerçekleştirme yolunu seçmektedirler. Bireysel kimi gerekçelerle, mutsuz olan bir çalışanın işine odaklanması ne yazık ki mümkün olmamaktadır. Psikolojik sorunları olan bir çalışan, karar alma süreçlerine katılma, sorumluluk üstlenme ya da yönetimde söz sahibi olma gibi konularda ne yazık ki başarılı olamamakta, bu da beraberinde, kimi zaman çalışanın işten ayrılması, kimi zaman da çalıştığı firma tarafından işten çıkarılması gibi sonuçlar doğurmaktadır. Konuyu biraz daha genişlemesine ele alacak olursak şunları söyleyebiliriz… Bilindiği üzere, Maslow, bireysel gereksinimleri şu şekilde kategorize etmiştir.
1. Fizyolojik gereksinimler
2. Güvenlik gereksinimi
3. Ait olma gereksinimi
4. Sevgi, sevecenlik gereksinimi
5. Saygınlık gereksinimi
6. Kendini gerçekleştirme gereksinimi.
Yine bilindiği üzere Maslow tarafından bu gereksinimler bir piramit şeklinde formüle edilmiştir ve ihtiyaçlar hiyerarşisi olarak tanımlanmıştır. Bu formülasyona göre, birey en alt basamaktan başlayarak gereksinimlerini gerçekleştirme eğilimdedir. Çünkü varlığını devam ettirebilmesi bu gereksinimlerin karşılanmasına bağlıdır. Her bir basamaktaki ihtiyaçlarını gerçekleştirdikçe bir üst basamağa çıkmaktadır. Tekrar konumuza dönecek olursak, bireylere sağlanacak psikolojik destek imkanının ihtiyaçlar hiyerarşisi içindeki yeri itibariyle üst sıralarda yer aldığını ve bireyler açısından taşıdığı önemin hiç de küçümsenmemesi gerektiğini rahatlıkla görebiliriz. Kuşkusuz bu noktada, firmaların kişilerin bireysel sorunlarıyla ilgilenmek gibi bir yükümlülüğünün olmadığı, kişilerin bu sorunları kendilerinin hallederek işlerine odaklanmaları gerektiği gibi bir görüş ileri sürülebilir. İlk elde haklılık payı oldukça yüksek gibi görünen bu görüş, yakından incelendiğinde, ne yazık ki çağdaş yönetim anlayışının temel kavramlarıyla örtüşmemektedir. Şöyle ki: madem ki, çalışanlar büyük bir ekibin üyesidirler, madem ki yaratılmış bir zincirin halkasıdırlar ve verimlilik bu anlayışın ürünüdür, o halde bu ekip ruhunun bozulmaması için, çalışanlar grup dinamikleri dikkate alınarak, psikolojik açıdan da desteklenmelidirler. Zira, çalışanların mutluluğu, her zaman maddi kaynaklarla mümkün olmamaktadır. İyi bir ücret, rahat bir çalışma ortamı, yükselme imkanı gibi olanakların yanına psikolojik desteğin de eklenmesi çalışanların motivasyon ve güdülenmelerinde olumlu bir rol üstlenecek ve çalışan verimliliğini daha da artıracaktır.
Kerem ÖZBİLGİÇ
Psikolojik Danışman
Günümüzün çağdaş yönetim anlayışını benimsemiş büyük firmaları, insana yatırım önemi konusunda hemfikirdirler ve bu konuda gerekli yatırımları yapmaktadırlar.
Firmaların insan kaynakları birimleri bu anlayışın ürünü olarak son dönemde popülerliliğini iyice artırmış görünüyor. Kuşkusuz insan kaynakları son derece önemli olmakla birlikte, işin bir de psikolojik destek boyutu olduğunu unutmamak gerekiyor. Sormak gerekiyor: Acaba kaç firma çalışanlarına psikolojik destek almaları yönünde destek oluyor ya da gerekli olanakları sağlıyor? Kaç firmanın bünyesinde konuyla ilgili bir uzman istihdam edilerek çalışanlara psikolojik destek hizmetleri sunuluyor? Çalışan verimliliğini düşüren unsurların başında stres, kaygı, depresyon, iletişim sorunları, motivasyon ve dikkat sorunları, organizasyon içi çatışmalar, ailevi sorunlar… gelmektedir. Bu unsurların her biri, çalışanlar açısından işlerin yolunda gitmediğinin habercisidirler ve önlem alınmadığı taktirde, daha büyük sorunlara dönüşmeye gebedirler. İşin içeriği her ne olursa olsun, günümüz koşullarında bu tür sorunlarla daha sık karşılaşılmakta, insanlar halledilmemiş bir takım sorunların kıskacında, iyi kötü işlerini yapmaya devam etmektedirler. Oysa ki, her yönetim, kabaca söyleyecek olursak, çalışanından yalnızca işine odaklanmasını ve en üst düzeyde verimle çalışmasını beklemektedir. Çağdaş yönetim anlayışında esas amaç, organizasyonel amaçlarla bireysel amaçların örtüşmesini sağlamak ve böylece bir ekip ruhu oluşturarak firmanın karlılığını artırmaktır. Çalışanların karar alma süreçlerine katılımı, yönetimde söz sahibi olmaları ve daha çok sorumluluk almaları gibi yaklaşımlar tamamen bu amaca hizmet etmektedir. Gelgelelim, oranizasyonel amaçlarla bireysel amaçların (yani çalışanların amaçlarının) örtüşmesi her zaman mümkün olmamaktadır zira, bunun gerçekleşmesi ancak organizasyon ve onun üyesi çalışanların aynı yöne bakmaları, aynı amaçları amaç edinmeleri ile sağlanabilmektedir. Oysa yukarıda da değinildiği gibi, bireysel bazı sorunlar yaşayan çalışanlar, kendi sorunlarıyla boğuşmakta, yaratılmaya çalışılan ekip ruhundan koparak, kendileri için çok daha önemli bir takım bireysel amaçları gerçekleştirme yolunu seçmektedirler. Bireysel kimi gerekçelerle, mutsuz olan bir çalışanın işine odaklanması ne yazık ki mümkün olmamaktadır. Psikolojik sorunları olan bir çalışan, karar alma süreçlerine katılma, sorumluluk üstlenme ya da yönetimde söz sahibi olma gibi konularda ne yazık ki başarılı olamamakta, bu da beraberinde, kimi zaman çalışanın işten ayrılması, kimi zaman da çalıştığı firma tarafından işten çıkarılması gibi sonuçlar doğurmaktadır. Konuyu biraz daha genişlemesine ele alacak olursak şunları söyleyebiliriz… Bilindiği üzere, Maslow, bireysel gereksinimleri şu şekilde kategorize etmiştir.
1. Fizyolojik gereksinimler
2. Güvenlik gereksinimi
3. Ait olma gereksinimi
4. Sevgi, sevecenlik gereksinimi
5. Saygınlık gereksinimi
6. Kendini gerçekleştirme gereksinimi.
Yine bilindiği üzere Maslow tarafından bu gereksinimler bir piramit şeklinde formüle edilmiştir ve ihtiyaçlar hiyerarşisi olarak tanımlanmıştır. Bu formülasyona göre, birey en alt basamaktan başlayarak gereksinimlerini gerçekleştirme eğilimdedir. Çünkü varlığını devam ettirebilmesi bu gereksinimlerin karşılanmasına bağlıdır. Her bir basamaktaki ihtiyaçlarını gerçekleştirdikçe bir üst basamağa çıkmaktadır. Tekrar konumuza dönecek olursak, bireylere sağlanacak psikolojik destek imkanının ihtiyaçlar hiyerarşisi içindeki yeri itibariyle üst sıralarda yer aldığını ve bireyler açısından taşıdığı önemin hiç de küçümsenmemesi gerektiğini rahatlıkla görebiliriz. Kuşkusuz bu noktada, firmaların kişilerin bireysel sorunlarıyla ilgilenmek gibi bir yükümlülüğünün olmadığı, kişilerin bu sorunları kendilerinin hallederek işlerine odaklanmaları gerektiği gibi bir görüş ileri sürülebilir. İlk elde haklılık payı oldukça yüksek gibi görünen bu görüş, yakından incelendiğinde, ne yazık ki çağdaş yönetim anlayışının temel kavramlarıyla örtüşmemektedir. Şöyle ki: madem ki, çalışanlar büyük bir ekibin üyesidirler, madem ki yaratılmış bir zincirin halkasıdırlar ve verimlilik bu anlayışın ürünüdür, o halde bu ekip ruhunun bozulmaması için, çalışanlar grup dinamikleri dikkate alınarak, psikolojik açıdan da desteklenmelidirler. Zira, çalışanların mutluluğu, her zaman maddi kaynaklarla mümkün olmamaktadır. İyi bir ücret, rahat bir çalışma ortamı, yükselme imkanı gibi olanakların yanına psikolojik desteğin de eklenmesi çalışanların motivasyon ve güdülenmelerinde olumlu bir rol üstlenecek ve çalışan verimliliğini daha da artıracaktır.
Kerem ÖZBİLGİÇ
Psikolojik Danışman
