En sevdiğim ressamlarda biri olan Albrecht DURER' in kendisini resimlediği eseri. İlk gördüğümde hayran kalmıştım. Her ne kadar dünya görüşünü sevmesemde "resim"lerine hayranım.
18 çocuklu bir ailenin, resimle ilgilenen iki erkek çocuğundan biridir Albrecht DURER.
Bu büyük ailedeki 2 kardeşin resme olağanüstü ilgileri, yetenekleri vardır. Her ikisi de sanat okuluna gidip büyük bir ressam olma hayali kurarlar.
Aile ise bu durum karşısında caresiz... Madencilik yaparak geçinmeye çalışmakta ve karınlarını zor doyurmaktalar.
Bu durum karşısında iki kardeş; kendi aralarında kura çekmeye ve kazananın sanat okuluna gitmesine ve geride kalanın daha çok çalışıp diğer kardeşi okutması yönünde bir karar alırlar.
Albert ve Albrecht arasındaki bu kurada kazanan Albrecht sanat okuluna gider ve bütün öğretim görevlilerini kendisine hayran bırakarak büyük başarılar elde eder. Okulu birincilikle bitirir ve eve gururla döner. Ailesi Albrecht onuruna bir yemek verir. Kendisini öven konuşmalardan sonra Albrecht söz alır ve kendisine bu başarıları yaşatan kardeşine teşekkür eder ve artık sıranın kardeşinde olduğunu, madende çalışmaktan büyük gurur duyacağını ve kardeşini okumaya göndereceğini söyler.
Kardeşinin yanıtı ise;
İmkânsız sevgili kardeşim, seni okutabilmek için madende çalıştığım senelerde, butun parmaklarım defalarca kirildi, değil kalem tutmak şerefine kaldırdığım bu kadehi bile zor tutuyorum.
Kardeşinin bu durumuna gerçekten üzülen Albrecht ise; kendini dünyanın en unlu ressamları arasına sokacak olan o ellerin, kardesinin ellerinin resmini çizer.
Bütün dünyanın (praying hands ) dua eden eller olarak bildiği, esas ismi (eller) olan resim Albrecht DURER’ in kardeşinin elleridir.