"Disney'e girebilmek için, portfıolio beğenildikten sonra bile, bir de test yapmak gerekiyordu. Bu benim 1996'da yaptığım test. Verilen problem şuydu: Alis fincanına çay dolduracak, fincanın içinde birşey görecek ve şaşıracak. Ne gördüğü bana bırakılıyordu. Ben filmdeki deli kediyi çizdim, tişörtündeki "T" hem kelime oyunu ("T-shirt") hem de ismimin baş harfi. Bu animasyonu geçen gün eski kayıtların arasında buldum ve çok sevindim, paylaşıyorum. Hayatımın en zorlu ama bir o kadar zengin ve mutlu ikibuçuk yılı böyle başlamıştı." https://vimeo.com/28769840 https://tahsinozgur.blogspot.com/ Türk çizgi filmlerine hayat vermek istiyor
Walt Disney'de yönetmen-storyboard olarak görev yapan ve 'Herkül', 'Balto' gibi çizgi sinemaların yaratıcılarından Şahin Ersöz, şu sıralar önümüzdeki yıl vizyona girecek "Lilo ve Stitches' için çalışıyor. Ersöz'ün en büyük isteği Türk çizgilerine hayat vermek. Ülkemizde çizgi dünyası çok ilerlememiş olsa da, içimizden biri onlarca çizgiye hayat veriyor. Şahin Ersöz, Türkiye'de Pamuk Kardeş adlı çocuk dergisinde başladığı çizerlik kariyerini Amerika'ya, dünyanın en büyük animasyon stüdyolarından birine taşıdı. Sayısız çizgi filme hayat veren Ersöz, yapımcılığını Disney'in üstlendiği ve önümüzdeki yıl vizyona girecek olan 'Lilo ve Stitches'in de yönetmen ve storyboard sanatçısı. Ersöz, ülkemizde de çok beğenilen 'Herkül'ün yaratıcılarından. Çizgi filmlerin yanında üç ve iki boyutlu animasyon, storyboard, karakter dizaynı da yapan Ersöz'ün yarattığı ilginç karakterler de var.
OKULDA BAŞLAMIŞ Şahin Ersöz, başarılı kariyerine
1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde mimarlık okurken, Pamuk Kardeş Dergisi'ne resimli roman yazar-çizeri olarak başlamış. "Daha sonra küçüklüğümden beri hayranı olduğum
Ali Murat Erkorkmaz'in Stüdyosu'nu buldum ve orada animatör olarak işe başladım" diyen Ersöz, yurtdışına diğer bir Türk animatörü Tahsin Özgür sayesinde açıldığını söylüyor. "Türkiye'den sonra ilk çalıştığım ülke Almanya oldu. Berlin Duvarı'nın yıkıldığı sene Tahsin Özgür'le birlikte Berlin'deki 'Hahn Film Stüdyosu'- nda çalışıyorduk" diyen Şahin Ersöz, "Yurtdışındaki kariyerimin başlangıcını ve muhtemelen devamını, yakın arkadaşım, uluslararası müthiş yetenek Tahsin Özgür'e borçluyum" diye konuşuyor. Almanya'dan sonra Londra'da 'Richard Williams Stüdyosu'nda çalışan Ersöz, ardından Spielberg'in 'Amblimation' Stüdyosu'na geçmiş. "En büyük rol oynadığım film olan 'Balto'yu ve 'We're Back' filmlerini bu stüdyoyla yaptım" diyen Ersöz, Amblimation'in Amerika'ya taşınıp Dream Work adıyla yeniden kurulması sayesinde Hollywood'a transfer olmuş.
DISNEY MACERASI BAŞLIYOR Londra'da başarılı çalışmalar yaptıktan sonra Amerika'ya taşınan yönetmen, Walt Disney'den gelen bir teklif üzerine 'Hercules' filminde çalışmaya başlamış. Hala Disney'de çalışan Ersöz, 2002 yılında yayınlanan orijinalinin çok popüler olması üzerine Disney'in üçüncü versiyonunu çekmeye karar verdiği 'Lilo and Stitches' projesinde çalışıyor. Şahin Ersöz, kendisinin çalışmalarını yakından tanıyan bir yönetmen-prodüktörün teklifi üzerine ekibe katıldığını belirtiyor.
İLK ÇALIŞMA TÜRKİYE'DE Şahin Ersöz'ün ilk çizgi sinema deneyimi Türkiye'de olmuş. "Ali Murat Erkorkmaz Stüdyosu'nda (ArtNet) 'Woody and May' adlı proje benim ilk çalışmamdı. Ne yazık ki, bu proje hiçbir zaman tamamlanmadı" diyen Ersöz'ün piyasaya çıkan ilk filmi Almanya'da çalıştığı "Werner- Beinhart" olmuş. Şahin Ersöz bu film için "Benim en çok zevk alarak çalıştığım film" diyor. Yapımcılığını Disney'in üstlendiği, tüm dünyada çocuklar kadar büyükleri de sinema salonlarına çeken Herkül, Şahin Ersöz'ün 'gişesi en başarılı' filmi olmuş.
Elif KARADENİZLİ / MERKEZ
https://www.ersoz.com/ Rıdvan Bey de Eskişehir'de hocadır:
https://ridvancevik.blogspot.com/ Animasyonun, renkli-janjanlı dünyasına da aldanmamak gerekir, her şeyden önce bir dünya görüşü, sanat kültürü ve felsefesi istiyor bu işler... Sadece çizenler için, bir kalem işçisi ve zanaatkarı olmaktan öteye bir yol yok.
Evet, gerçekten çizenler, yazabilir de:
Artık güç, majör ülkelerin zihin programlayıcılarının elinde. Onlar birbirinden albenili çizgi filmlerin içine zulaladıkları tüketim toplumu değerleriyle, oksidentalist mitoslarla, "iyi" ve "kötü"nün kendi meşreplerince yapılmış tanımlarıyla çocuklarımızı en ustaca yollardan programlıyorlar. Pokemon gitsin, Heidi geri gelsin" gibi naif kampanyalar da soruna çare olamıyor. Çünkü netice itibariyle, dış kaynaklı çizgi filmlerin yaptığı yıkım, Pokemon türü yeni kuşak Japon çizgi filmlerindeki gayrı-insanî (aslında insanın karanlık yönünü gıcıklayan, kışkırtan, kullanıma hazır hale getiren) şiddetle sınırlı değil. Sorun daha derinde; çizgi filmler üzerinden tohumlanıyor; kimliksizleştiriliyoruz, ki bu da bir tür soykırımdır aslında.
Biliniz ki, ister Edirne'de ister Van'da, televizyon seyrederek ya da gazete dergi okuyarak yetişen her mini mini bızdık, artık buralı olmaktan çok uzak, "neden Bronx'ta değil de Arnavutköy'de doğdum?" diye kahrederek büyüyen, kendi halkını ve kendi ülkesini benimseyemeden hayata hazırlanan insanlar olma potansiyelini taşımaktadır.
Bunu sadece Batı ülkelerinden gelen masallar, çizgi romanlar ve çizgi filmler yapamazdı. Bu sömürgeleşme süreci, ancak beyni önceden yıkanmış, kalafatlanmış, misyonerleştirilmiş bir Sömürge Aydını zümresinin işbirliğiyle olabilirdi, ki olan biten de budur zaten.
"Gaflet ve dalâlet" mi arıyordunuz? İşte size bir başlangıç noktası. https://www.derkenar.com/necdetsen/cizgi-film-10-mufredat-0/