Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Heykelcilik

senem sevtap

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
331
Tepkime puanı
17
Canlıları veya eşyayı, maden, tahta gibi çeşitli malzemeyle temsil etme sanatıdır. Heykelcilik, üç boyutlu (yükseklik, genişlik, derinlik) biçim yaratma sanatıdır. Bu iş, kesim, biçimleme, kalıplama gibi özel tekniklerle hazırlanan çeşitli malzemeyle yapılır. Elde edilen biçimler de değişik tiplerde olur.

Kabartmalar, düz bir yüzey üzerinde engebeler meydana getirir: bunlar az veya çok çıkıntı yapmalarına göre, alçak kabartma veya yüksek kabartma diye adlandırılır. Bir de. tam oyma, yani bir kaidenin üstünde duran heykeller vardır.

İlk heykeller Milattan önce 35,000 ve 8,000 yılları arasında ortaya çıkmış, kadınlar ve hayvanlar, yüzeyden ayrılmış biçimde veya ayrılmadan, taşa, fildişine, kemiğe oyulmuş veya kille biçimlendirilmişti.

Heykel sanatının en eski örnekleri Akdeniz kıyısındaki ülkelerde bulunmuştur. Eski Mısır'da heykeller genellikle dinsel bir nitelik taşıyordu: insanların ka'sını (insanın dayanağı olan hayatî güç) ölümden sonra da barındırsın diye, firavunlarla hizmetkârlarının (yazıcılar, zanaatçılar) heykelleri yapılıyordu, bunlara insanın «kopya»sı anlamında, «suret» denirdi. Asurlular alçak kabartmalarda savaş sahnelerini'' tasvir etmiş; hayvan sanatını da geliştirerek bize hayalî bir hayvanlar âlemi (insan başlı boğalar, kartal başlı aslanlar, kanatlı atlar) miras bırakmıştır. Persler ise, emaye tuğladan alçak kabartmalar yapmıştır.

Eski Yunan heykelciliği, kutsallık anlayışının izlerini taşır: delikanlılarla genç kızları, ayin duruşlarında tasvir eder. Klasik dönem heykeltıraşları insan vücudunu en güzel biçimleriyle ve hareket halinde tasvir ettiler. M.Ö. IV. yy.da, Skopas, Praksiteles ve Lysippos, insanın tutkularını, acılarını ifadeye çalıştılar. Bu gerçekçilik eğilimi, Helenistik dönemde daha da önem kazandı.

İtalya'da Etrüskler, büyük bir gerçekçilik ifade eden heykellerini, çok renkli pişmiş topraktan veya bronzdan yaptılar. Romalılara gelince, işe Yunan sanatını kopya etmekle başlamışlardı, sonra da portrede (pek gerçekçi büstler bıraktılar) ve binalarını kapladıkları, tarihsel veya dinsel kabartmalarda kendilerim gösterdiler.

Roman ve Gotik

Batıda kısmen büyük istilâlardan ileri gelen bir gerileme döneminden sonra, heykelcilik Karolenjler zamanında yeniden canlandı. Fildişi ve madenler, en çok kullanılan malzemeydi: doğanın ve insan vücudunun biçimlerini yansıtmağa çalışılıyordu. XI. ve XII. yy.da, yani roman sanatı döneminde heykelcilik, aslında dinsel olmakla birlikte, mimarlığa bağlanmış alın tablalarıyla, atkı taşlarıyla, sütun başlıklarıyla birleşip kaynaştı.

Buna karşılık gotik sanat (XIII. yy.) mimarlıktan kendini kurtardı. O zaman yüzeyden ayrılmış kabartmalar önem kazandı: kilise kapılarını sütun-heykeller süsledi. Bu heykeller giderek doğala yaklaşıyor ve insanı ele alıyordu. İtalya'da, Pisano ailesi, sonra da Arnolfo di Cambio, bu araştırmanın Pisa'da, Floransa'da ve Perugia'da öncüleri oldular.

Hareket ve İfade

Rönesans İtalya'da yeni bir anlayıştan doğdu: insan, dünyanın merkezi haline geldi. Artık din dışına çıkan heykelcilik, insan vücudunun güzelliğini gözler önüne serdi. Ghiberti, Donatello, Della Robbia, Verrocchio, Michelangelo, bu sanat dalının en ünlü temsilcileridir. Fransa'da heykel sanatı, Michel Colombe, Jean Goujon, Germain Pilon ile temsil edilmekteydi. Bu akım, bütün Avrupa sanatını etkileyecekti. İtalyanlar, özellikle Bernini ve Algardi, XVII. yy.da, barok sanatın öncüleri oldular ve bu tarz, ertesi yüzyıl rokoko tarzının aşırılıklarına götürdü.

Bir yandan klasikçilik, öte yandan barok akım, XVIII. yy.da Adam, Slodtz ve Lemoyne gibi klasiklerle Bouchardon, Pigalle, Falconet ve Houdon gibi barokların öncülüğünde çatıştı. Öteki Avrupa ülkeleriyle İtalya ve Fransa'nın etkisinde kaldı. XVIII. yy. sonu ve XIX. yy. başlangıcı, neoklasikçiliğin bütün Avrupa'ya yayılmasına sahne oldu. En ünlü temsilcileri İtalyan Canova ile Danimarkalı Thorvaldsen'di.

Hayal Gücünün Bütün Kaynakları

Romantikler de, natüralistler de, neoklasikçiliğin soğukluğuna karşı bir tür hayata dönüş ile tepki gösterdiler; artık duyguların açığa vurulmasından korkulmuyordu. Rude, Barye, Daumier, Carpeaux, sonra da Rodin ve Maillol, bu yeni akımın öncüleridir.

XX. yy. yetenekler yönünden pek zengindir ve çok yönlü araştırmalara sahne olmuştur. Archipenko, Duchamp-Villon, Lipchitz, Zadkine, natüralizmi reddederek eşyayı çözümlediler ve hacimler halinde yeniden kurdular (kübizm). Fütüristler (Boccioni), dinamizmi dile getirdiler.

Figüratif heykelcilik (Brancusi, Richier, Giacometti) soyut sanatla (Pevsner, Gabo, Arp) birlikte yaşarken, kimi zaman belirli sınırların dışına çıktı (Moore). Artık hacimi tasvir etmek yetmiyor. Eserler, hava hareketleri (Calder) veya motorlar (Gabo, Schöffer) sayesinde, hareket kazanıyor. Işık saçıyor, ses çıkartıyor.

Modern sanayinin kaynaklarından yararlanan teknikler de (Cesar'ın Sıkıştırmaları; elektronik akımlar), malzeme de giderek çeşitlilik kazanıyor: sanatçılar (Picasso, Oldenburg), günümüzde, geleneksel veya modern malzeme kadar, sanayi artıkları veya günlük eşyayı da kullanmışlardır.

Biçimleme ve Kalıplama

Biçimleme, heykelciliğin alfabesidir: balmumu veya ıslak toprakla elde bir biçim yapılıp küçük malalar veya taslak kalemleriyle düzeltilir. Kalıp, bir eseri çoğaltmaya olanak verir: bir cismin izini veya negatifini almaktan ibarettir, sonradan kalıp ödevi görecek ve içine alçı veya eritilmiş maden dökülecektir.

Bütün Dünyanın Malı Olan Sanat

Afrika sanatı, özellikle Benin yöresinde, ilgi çekici bronz heykeller vermiştir; Okyanusya, tahtadan, pişmiş topraktan veya bitki liflerinden maskeler yaratmıştır. Amerika Kıtası'nda Aztekler ve Mayalar taştan ve pişmiş topraktan dev heykeller yapmışlardır; Mohikanlar ve İnkalar özellikle çömlekçilik ve kuyumculuk sanatında ileriydiler.

Çin'de Çang Hanedanı zamanında, bronzdan ve pişmiş topraktan heykeller yapıldı. Han Hanedanı'nda ise, kilden yapılmış günlük kullanma eşyası, seramik veya bronz vazoların yanı sıra, kilden, günlük kullanıma yarayan eşyalar yapıldı. Guptalar döneminde (IV.-VI. yy.) doruğuna erişen Hint sanatı, Khmer ülkesini, Angkor'u, hattâ Cava 'yi etkiledi.

Malzeme

Heykelcinin elinde çeşitli malzeme vardır. Taş (kireçtaşı, mermer), tahta, fildişi, kemik, yontulmağa elverişlidir. Kil, balmumu, alçı, yalancı mermer (mermertozu katılmış alçı), alçıyla telden oluşan staff, çimento, kaba mukavva (kartonpat), biçimlenmeğe veya kalıplanmağa elverişlidir. Madenler eritilir, dökülür, dövülür, kaynatılır, üzerlerine bir kazı kalemiyle motifler kazılır veya kaplanır.
 

a.g.s.l

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
1 Eki 2008
Mesajlar
2,444
Tepkime puanı
134
Bu bilgileride ben eklemek istedim izninizle;


Heykel Sanatı

Heykel sanatı mekân içinde üç boyutlu estetik biçimler yaratmayı amaçlayan görsel sanat dalı.
.20. yüzyıla değin heykel belirli nesne ya da konulan betimleyen hareket etmeyen ve kunt hacim ya da kütlelerden oluşan bir sanat olarak kabul edilirdi. 20. yüzyılda betimsel olmayan daha soyut ürünlerin ortaya çıkması hareketin temel bir öğe olarak kullanıldığı kinetik (devingen) heykelin gelişmesi kunt hacimlerin içlerindeki ve aralanndaki boşluklann önem kazanması heykel sanatının kapsamını da genişletmiştir. Çağdaş heykelciler amaçlan-na uygun her türlü malzeme ve yönteme başvurmaktadırlar. Bu da günümüz heykel sanatını belirli malzeme ya da tekniklerle sınırlamayı olanaksız kılar. Mekân içinde kendi başına var olan serbest heykelin yanı sıra bir yüzeyin aynlmaz parçası olan kabartma heykel de heykel sanatı kapsamında değerlendirilir.

Michelangelo Bernini
Pisanello Degas ve Picasso gibi birkaç sanat dalında birden ürün vermiş sanatçılann yapıtlan heykel sanatının başka görsel sanat dallarıyla yakın ilişkisini ortaya koyar. Heykelin bezeme öğesi olarak da kullanılması nedeniyle heykel sanatı eskiden beri mimarlıkla yakın ilişki içinde olmuştur. Bazı kabartma heykeller resim çizim oymabaskı gibi sanatlara yakındır. Işık-gölge karşıtlığından yararlanan serbest heykeller de resim sanatına yaklaşır. Heykel ile aaaal işleri ve çanak çömlek arasında da kesin bir sınır çizmek çok zordur; birçok aaaal işinde ya da çanak Çömlekte bir heykelde bulunabilecek bütün özellikler vardır. Günümüzde endüstri tasa-nmcılanyla heykelcilerin yaptıkları işler de gittikçe birbirine yaklaşmaktadır.

Heykeller çoğu zaman başka sanat yapıtları ya da ortamlarla ilişki içindedir ya da kabartma heykelde olduğu gibi onlann aynlmaz bir parçasıdır. Büyük boyutlu heykeller genellikle mimari yapılan tamamlar. Bahçe ya da park gibi açık alanları bezemek için de heykel sanatından yararlanılır. Dayanıklı ve kalıcı olmaları nedeniyle bir kişinin ya da olayın anısını yaşatmak için de anıt heykeller yapılmıştır. Mezar taşları lahitler bir olayın anısına dikilen sütunlar zafer takları bunlara örnek gösterilebilir.Heykel sanatsal bakış açısıyla meydana getirilmiş üç boyutlu formlara denir. Heykel temelde mekanın kapsanması kavranması ve mekan ile ilişki kurulması ile ilgilenir.

Not:Alıntı'dır.
______________________________________

Paylaşımınız adına teşekkür ederim.:)
 
Üst