lovies
♾️Grafik Gurusu♾️
Çocukların “uygun olmayan” tv programlarından olumsuz etkilendiği uzmanlar tarafından sürekli vurgulanmaktadır. Son derece önemli ve yerinde olan bu
tespitin önemini biz de bir kez daha vurgulamak isteriz. Peki ama çocuklar bu programlardan (film, çizgi film…vs.) nasıl etkilenmektedirler? Nasıl bir süreç işlemektedir?
Bu etkilenme sürecini çocukların öğrenme ve öğrendiklerini uygulamaya geçirmelerinde çok önemli bir yer tutan “model alma” kavramıyla açıklamak isterim. Toplumsal Öğrenme Kuramı’nın önemli kavramlarından biri olan “model alma” çocukların davranış repertuarlarının oluşumunda önemli bir yere sahiptir.Çocuklar davranış repertuarlarını oluştururken önce aile bireylerinden başlayarak (özellikle anne ve baba) davranışları model alma (günlük ifadeyle, taklit etme) yoluyla öğrenirler. Öğrenilen her davranış, izleyen süreçte, anne, baba ya da çevredeki kişilerin pekiştirip pekiştirmemelerine bağlı olarak kalıcılık kazanır ya da söner. Örneğin erkek çocukların babalarını tıraş olurken görüp tıraş olmak istemeleri buna bir örnektir. Ya da kız çocuklarının annelerini makyaj yaparken görüp makyaj yapmak istemeleri de tipik bir örnektir. Elbette her örnek bu kadar masum olmamaktadır. Örneğin anne ya da babasını kavga ederken gören çocukların, bu davranışları da model aldıkları ve davranışa dönüştürdükleri bilinmektedir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür: annesi ya da babası küfreden çocuklar küfretmektedir, anne ya da babası şiddet uygulayan çocuklar şiddete eğilimli olmaktadır…vb. Şu haliyle görülmektedir ki, çocuklar bilişsel ve sosyal-duygusal gelişimlerini tamamlama aşamasında pek çok davranışı deneme yanılma yoluyla öğrenmeye çalışmakta, anne, baba ya da çevreden gelen tepkiler doğrultusunda iyi-kötü ayrımını yapabilmektedir. Tv programları, çizgi filmler ya da filmler söz konusu olduğunda da benzer süreçler gündeme gelmektedir. Bu haliyle tv programları çocuklar için kontrol edilmesi güç bazı davranışların alt yapısını oluşturması bakımından adeta bir uyaran yüklemesi yapmaktadır. Çocuğun izlediği şeyi davranışa dönüştürme süreci yukarıda sayılanlarla benzer bir yol izlemektedir. Gündelik yaşamın gerçeklikleriyle kendi hayal dünyasına ait gerçeklikler arasındaki sınırın silindiği ve neredeyse ortadan kalktığı durumlarda çocuklar, kimi zaman izledikleri programlardaki davranışları doğrudan uygulamaya kalkışmakta ve anne ve babalarına kaygı dolu süreçler yaşatmaktadırlar. özellikle saldırgan davranışlar edinilmesi anne babalar için telafi edilmesi uzun zaman isteyen çabalar harcanmasına neden olmaktadır. Kuşkusuz burada televizyonun çocuklar için yasaklanması gibi bir tutum savunulmamaktadır. Hatta televizyonun çocuklar için yararlı yönlerinin olabilceği de tartışma götürmeyen bir gerçektir. Peki ne yapılmalı? diye sorulduğunda ise kuşkusuz bu soruya verilebilecek tek bir yanıt bulunmamaktadır. Kitle iletişim araçlarına düşen görevleri burada sıralamanın yersiz olacağı düşünülürse, bizim anne ve babalara düşen görevlerden bahsetmekten öteye gitmeyecek bir yazı kaleme almamız hem bir zorunluluk hem de bir yazgı olarak ortaya çıkmaktadır.
Anne ve babalar çocuklarının gelişim sürecine asla yabancı kalmamalıdırlar. Çocuğun içinde bulunduğu süreç iyi analiz edilmeli, gerek varsa önlemler erken alınmalıdır.
“Biz de bir zamanlar çocuktuk. Hiç böyle şeyler olmuyordu” deyip “doğallık” argümanının arkasına sığınıp çocuklarını bu süreçte yalnız bırakmamalıdırlar.
Çocuklarının izlediği programlara özen göstermeli, seçici olmalıdırlar. Özellikle belli bir yaşa kadar.
Yasakçı bir tutum izlemek yerine çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarını yönlendirmelidirler.
Çocukların TV bağımlısı olmaması için özen göstermelidirler. Özellikle çok küçük yaştaki çocukların sürekli olarak klip, reklam… vb şeyleri izlemelerinin sakıncaları olabilmekte bazı çocuklarda sosyal iletişim bozukluğuna neden olabilmektedir. (bu noktada şunu belirtmekte yarar görülmektedir: bazı anne babalar sessiz durmamalrı ya da yemek yemeleri için çocukları televizyonun karşısına oturtmakta ve çocuğun hoşlandığı şeyleri izlemesini sağlamaktadır. Bu durum uzun süreli devam ettiğinde ortaya bazı sorunlar çıkabilmektedir. Belirtilmek istenen budur)
Şiddet içerikli çizgi filmler çocukların davranış repertuarlarında olumsuz izler bırakabilirler. Aileler bu konuya dikkat etmelidirler.
Kerem ÖZBİLGİÇ
Psikolojik Danışman
tespitin önemini biz de bir kez daha vurgulamak isteriz. Peki ama çocuklar bu programlardan (film, çizgi film…vs.) nasıl etkilenmektedirler? Nasıl bir süreç işlemektedir?
Bu etkilenme sürecini çocukların öğrenme ve öğrendiklerini uygulamaya geçirmelerinde çok önemli bir yer tutan “model alma” kavramıyla açıklamak isterim. Toplumsal Öğrenme Kuramı’nın önemli kavramlarından biri olan “model alma” çocukların davranış repertuarlarının oluşumunda önemli bir yere sahiptir.Çocuklar davranış repertuarlarını oluştururken önce aile bireylerinden başlayarak (özellikle anne ve baba) davranışları model alma (günlük ifadeyle, taklit etme) yoluyla öğrenirler. Öğrenilen her davranış, izleyen süreçte, anne, baba ya da çevredeki kişilerin pekiştirip pekiştirmemelerine bağlı olarak kalıcılık kazanır ya da söner. Örneğin erkek çocukların babalarını tıraş olurken görüp tıraş olmak istemeleri buna bir örnektir. Ya da kız çocuklarının annelerini makyaj yaparken görüp makyaj yapmak istemeleri de tipik bir örnektir. Elbette her örnek bu kadar masum olmamaktadır. Örneğin anne ya da babasını kavga ederken gören çocukların, bu davranışları da model aldıkları ve davranışa dönüştürdükleri bilinmektedir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür: annesi ya da babası küfreden çocuklar küfretmektedir, anne ya da babası şiddet uygulayan çocuklar şiddete eğilimli olmaktadır…vb. Şu haliyle görülmektedir ki, çocuklar bilişsel ve sosyal-duygusal gelişimlerini tamamlama aşamasında pek çok davranışı deneme yanılma yoluyla öğrenmeye çalışmakta, anne, baba ya da çevreden gelen tepkiler doğrultusunda iyi-kötü ayrımını yapabilmektedir. Tv programları, çizgi filmler ya da filmler söz konusu olduğunda da benzer süreçler gündeme gelmektedir. Bu haliyle tv programları çocuklar için kontrol edilmesi güç bazı davranışların alt yapısını oluşturması bakımından adeta bir uyaran yüklemesi yapmaktadır. Çocuğun izlediği şeyi davranışa dönüştürme süreci yukarıda sayılanlarla benzer bir yol izlemektedir. Gündelik yaşamın gerçeklikleriyle kendi hayal dünyasına ait gerçeklikler arasındaki sınırın silindiği ve neredeyse ortadan kalktığı durumlarda çocuklar, kimi zaman izledikleri programlardaki davranışları doğrudan uygulamaya kalkışmakta ve anne ve babalarına kaygı dolu süreçler yaşatmaktadırlar. özellikle saldırgan davranışlar edinilmesi anne babalar için telafi edilmesi uzun zaman isteyen çabalar harcanmasına neden olmaktadır. Kuşkusuz burada televizyonun çocuklar için yasaklanması gibi bir tutum savunulmamaktadır. Hatta televizyonun çocuklar için yararlı yönlerinin olabilceği de tartışma götürmeyen bir gerçektir. Peki ne yapılmalı? diye sorulduğunda ise kuşkusuz bu soruya verilebilecek tek bir yanıt bulunmamaktadır. Kitle iletişim araçlarına düşen görevleri burada sıralamanın yersiz olacağı düşünülürse, bizim anne ve babalara düşen görevlerden bahsetmekten öteye gitmeyecek bir yazı kaleme almamız hem bir zorunluluk hem de bir yazgı olarak ortaya çıkmaktadır.
Anne ve babalar çocuklarının gelişim sürecine asla yabancı kalmamalıdırlar. Çocuğun içinde bulunduğu süreç iyi analiz edilmeli, gerek varsa önlemler erken alınmalıdır.
“Biz de bir zamanlar çocuktuk. Hiç böyle şeyler olmuyordu” deyip “doğallık” argümanının arkasına sığınıp çocuklarını bu süreçte yalnız bırakmamalıdırlar.
Çocuklarının izlediği programlara özen göstermeli, seçici olmalıdırlar. Özellikle belli bir yaşa kadar.
Yasakçı bir tutum izlemek yerine çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarını yönlendirmelidirler.
Çocukların TV bağımlısı olmaması için özen göstermelidirler. Özellikle çok küçük yaştaki çocukların sürekli olarak klip, reklam… vb şeyleri izlemelerinin sakıncaları olabilmekte bazı çocuklarda sosyal iletişim bozukluğuna neden olabilmektedir. (bu noktada şunu belirtmekte yarar görülmektedir: bazı anne babalar sessiz durmamalrı ya da yemek yemeleri için çocukları televizyonun karşısına oturtmakta ve çocuğun hoşlandığı şeyleri izlemesini sağlamaktadır. Bu durum uzun süreli devam ettiğinde ortaya bazı sorunlar çıkabilmektedir. Belirtilmek istenen budur)
Şiddet içerikli çizgi filmler çocukların davranış repertuarlarında olumsuz izler bırakabilirler. Aileler bu konuya dikkat etmelidirler.
Kerem ÖZBİLGİÇ
Psikolojik Danışman