Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Her Türk sınanmak için doğar! - MÜMİN SEKMAN

a.g.s.l

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
1 Eki 2008
Mesajlar
2,444
Tepkime puanı
134
di-FFHY5HTI.jpg



Her Türk sınanmak için doğar!

Önce okul hayatında, sonra hayat okulunda sınanıyoruz.
Okul dersleri, üniversite sınavları, kız isteme seansları,
her an bir sınav. Bir zamanlar Reina,
Laila gibi eğlence yerlerinin girişi bile sınav
seansı gibiydi!

Şu bahar aylarında, çoğumuzun içini sınanma sıkıntısı
kaplamış durumda. Bazılarımız ÖSS, bazılarımız KPSS’ye
hazırlanıyor.

Sınavlardaki başarı öğrenme performansına bağlı.

Ben de bu yazımda başarılı öğrenmek ve öğrenerek başarmak
üzerine bazı şeyler anlatmak istedim. En başından başlayalım…

İnsanlar öğrenme konusundaki tavırlarına göre iki gruba ayrılıyorlar:
gönüllü öğrenenler ve zorunlu öğrenenler!

Siz gönüllü öğrenen misiniz, zorunlu öğrenen mi?

Tahmin edeceğiniz üzere, toplumum çoğunluğu zorunlu
öğrenenlerden oluşur.

Zorunlu öğrenenler, içten gelen istekle değil, dıştan
zorlamayla birşeyler öğrenirler. Aslına bakarsınız onlar öğrenmez,
onlara öğretilir!

Gönüllü öğrenenler ise, kendi merakını gidermek için öğrenirler.
Dıştan zorlamalı disiplin ile değil içten gelen merakla hareket ederler.

Bu gruptakiler de kendi içlerinde iki gruba ayrılır. Birincisi, yararlı
şeyleri öğrenmeye odaklananlar. İkincisi, sadece “ilginç” buldukları
şeylere odaklananlar.

Sadece ilginç bulduklarını öğrenenler, çok şey bilseler de, hayatta
başarı gösteremeyebilirler. Çünkü dizi izleyicileri de gönüllü öğrenenler
sınıfında girerler ama öğrendikleri onları geliştirmez. Öğrenilen bilgilerin
ilginç olduğu kadar yararlı olması da önemlidir.

Okul hayatı bitince hayat okulu başlar.

Hayatımız iki dönemden oluşuyor: okul hayatı ve hayat okulu!

Ömrümüzün yaklaşık dörtte biri okul hayatında, dörtte üçü
hayat okulunda geçiyor. Okul hayatının amacı hayat
okuluna hazırlamak. Aradaki müfredat uyuşmazlığından,
hayat okulunda en çok lazım olan bilgileri okul
hayatında öğrenemiyoruz.

Okul hayatında öğrenmediğimiz bir kritik şey daha var. Bizler
okulda “okumayı” öğreniyoruz, öğrenmeyi değil! Oysa sınavlarda
okuma yazma biliyor olmamız değil, okuduklarımızı ne kadar
iyi öğrendiğimiz test ediliyor.

Nasıl okuyacağımızı öğreniyoruz ama nasıl öğreneceğimiz
üzerine fazla bir şey okumuyoruz.

Diplomaların son kullanma tarihi kısalıyor

Buna karşın dünya çok hızlı değişiyor ve “öğrenilecekler” menüsü her
geçen gün yenileniyor. Artık “hayat boyunca öğrenme” zorunluluğu var. Diplomaların son kullanma tarihi hızla kısalıyor.

Tüm bunlar, öğrenmenin uğruna fazladan çaba harcanan bir iş
olmaktan çıkarılıp, bir yaşam biçimine dönüştürülmesini gerektiriyor.

Peki bu durumda ne yapmalı? Önce öğrenmeyi öğrenmeli!

Öğrenmeyi öğrenme, “nasıl öğrenmek gerektiğini” bilerek, aktif bir şekilde
öğrenmek demek. Öğrenme metotları ve süreçleri üzerine
bilgilendikçe öğrenmeyi öğreniriz.

Başarılı öğrenmek ve öğrenerek başarmak
Doğru, hızlı ve kalıcı öğrenmek için uyulması gereken onlarca kural var.

Aşağıda bu kurallardan birkaçını bulacaksınız.

• Öğrenmenin bittiği andan itibaren, ilk 10 dakika içerisinde yapılan
tekrar bilginin kalıcılığını artırır.

• Öğrendiklerimizin %80’ini 24 saat içerisinde unuttuğumuz düşünülmektedir.
Uyku sırasında unutma süreci durur. Bu nedenle, uyumadan önce gün
içinde öğrenilenlerin tekrarlanması kalıcılığını artırır.

• Bir başkasına öğretmek veya bir başkasına öğretiyormuş gibi
konuyu tekrar etmek, bilginin pekişmesini sağlar.

• Yazılı özet çıkararak yapılan tekrar, derin düzeyde kavrayışı artırır.

• Okunan metinden bazı anahtar kelimeler ve veciz sözler çıkararak beyinde
tutmak, çağrışımı kolaylaştırır.

• Bir bilgi beyin için yeniyse, ilk defa öğreniliyorsa, birkaç kez tekrar ile akla
yerleştirmek gerekir. Ezber ilk kayıt için önemli bir gerekliliktir.

• Öğrenmenin hemen bitiminde, öğrenilen bilgi parçalarının kendi aralarındaki
ve bütünle ilişkileri üzerine düşünmek, konuyu sistematik olarak kaydedip
hatırlamayı sağlar.

• Beynin öğrenme öncesi bazı “ısınma hareketleri” ile okuma sürecine
hazırlanması gerekir.

• Beyin kas sistemiyle çalışmadığı için, fiziksel anlamda yorulmaz. Beynin
yorgunluğu monotonluktan kaynaklanır. Uzun süre aynı tek düze
şeye odaklanan beyin gücü yorulur ve zayıflar.

• Unutmayın ki,(B)ilgi beş harflidir, beşte dördü ilgidir!

Son olarak öğrenme konusunda Konfüçyüs’ün bilgece bir sözünü
hatırlatmak isterim:
“Düşünmeden öğrenmek gereksiz, öğrenmeden
düşünmek tehlikelidir”



Yazarın "Kesintisiz Öğrenme" kitabından
özetlenmiştir.



Yazar: Mümin Sekman


Not:Alıntı'dır.​
 

seventh

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
26 Nis 2011
Mesajlar
845
Tepkime puanı
16
'Aradaki müfredat uyuşmazlığından, hayat okulunda en çok lazım olan bilgileri okul hayatında öğrenemiyoruz.'
'(B)ilgi beş harflidir, beşte dördü ilgidir!'

emeğinize sağlık, teşekkürler paylaşım için
 

a.g.s.l

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
1 Eki 2008
Mesajlar
2,444
Tepkime puanı
134
'Aradaki müfredat uyuşmazlığından, hayat okulunda en çok lazım olan bilgileri okul hayatında öğrenemiyoruz.'
'(B)ilgi beş harflidir, beşte dördü ilgidir!'

emeğinize sağlık, teşekkürler paylaşım için

Rica ederim :angel: yorumunuz için ben teşekkür
ederim...
 

Value

Hasta la vista
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
10 Eki 2008
Mesajlar
3,605
Tepkime puanı
181
Hayatımız iki dönemden oluşuyor: okul hayatı ve hayat okulu!

Ömrümüzün yaklaşık dörtte biri okul hayatında, dörtte üçü
hayat okulunda geçiyor. Okul hayatının amacı hayat
okuluna hazırlamak. Aradaki müfredat uyuşmazlığından,
hayat okulunda en çok lazım olan bilgileri okul
hayatında öğrenemiyoruz.


Teşekkürler, güzel paylaşım ...
 

a.g.s.l

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
1 Eki 2008
Mesajlar
2,444
Tepkime puanı
134
Teşekkür ederim yorumunuz
için :)
 
Üst