O ördeklerin düşüşü kadar acı bir durum ki ondan daha acı çünkü bu duruma şahit olan birisi var her nevi fotoğrafa ilgisi kadar duyarlı görünmesede.
Bazı şeylerin değeri ne ödül ile ne para ile ölçülür tıpkı bu çocugun değeri gibi...Bu gazeteci Pulitzer ödülü kazanmış ama o çocuğun gönlünü kazamadıktan sonra ne önemi var...Belki çektiği fotoğraf ile çok iyi yerlere geldi, ödül sahibi oldu; ama o küçük çocuğa yardım edemedikten sonra insanların gözünde onun kadar değeri yok...peki bu kareyi yakalamaya çalışırken; hiç mi parmakları titremedi deklanşöre basarken...hayatta en gerçek olan şey fotoğraflardır, tıpkı bu fotoğraf gibi...sanırım o fotoğrafçı o kareye baktıgında her nevi gözlerinde aldıgı ödülün parlak ışıkları yansada vicdanı eminim bu gerçeğe ağlıyordur!...Belkide geç kalmasına ve o an ağlayamadığı duygularına yanıyordur! O karelerde zamanı durdurmayı başaran o fotoğrafçı vicdanına yenik düşüyorsa, değeri anca kendini bildigi kadardır...Fotoğrafçı o anı karelerken kendi yaşamınıda kareler duygularıyla sempoze eder çünkü bilir o ana geri dönemeyecegini o yüzden içiçedir karelerle duyarlıdır zamana, işte onun gerçek başarısı bunun gizeminde saklıdır.
Tabi ki bu kare bir çok insanada yardım sağladı, reklam niteliğindeydi, fakat o çocugun elinden tutmak fotoğrafçının elinde değil miydi?
Teşekkürler paylaşım için.