Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Canım Kardeşim

karantina

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
1,021
Tepkime puanı
60
Web sitesi
deryademir83.blogspot.com
25582.jpg

Sanırım 70’lerin Türkiye’sini tüm gerçekliğiyle ve olanca sadeliğiyle bize aktaran en önemli filmlerden biri diyebiliriz Canım Kardeşim için. Dramatik yapısı, kullanılan anlatım teknikleri, belgesel tadında kimi dış çekimleriyle beraber Türk sineması için yeni bir tarzın da habercisidir. Dönem sinemasına hâkim Klasik Yeşilçam melodramlarının yanında, Arzu Film ekolünün mühim bir parçası olan; Ertem Eğilmez’in elinden çıkmış 1973 yapımı bu film özel bir yere sahiptir. Hikâye, İzmir’in varoşlarında yaşayan son derece çaresiz ve türlü zorluklarla boğuşan yoksul insanların, tam manasıyla hayatta kalabilme mücadelesini anlatır. Murat, babası ve kardeşi Kahraman’la beraber güç bela yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Ancak babasının ölümü ve ardından kardeşinin kan kanseri olduğunu öğrenmesiyle birlikte her şey daha da zorlaşır. Bu süreçte Murat, can dostu Halit’le beraber kardeşinin tüm sorumluluğunu üstlenir. Öte yandan Kahraman’ın en büyük hayali, evlerinde bir televizyonlarının olmasıdır. Tabii ki sayılı günleri kalan kardeşini mutlu edebilmek için Murat ve dostu Halit her şeyi göze alarak zorlu bir mücadelenin içine girerler; ancak beş parasızdırlar ve tıpkı bugünkü gibi düzen acımasızdır!

Film adeta düzene yenik düşenlerin, bir türlü tutunamayanların acıklı ama gerçek anlatısıdır. Tüm karakterler ve hikâyeleri, öylesine yerli yerindedir ki ve 85 dakikada öylesine hakikatli işlenir ki; film izleyicide sarsıcı, rahatsız edici bir etki bırakır. Tabii kimilerince bu etki, fakir edebiyatına dayalı klasik bir duygu sömürüsü olarak algılansa da son derece kışkırtıcıdır ve hedefini bulur. Sokaklar, helâlar, dumanı tüten sıkış tepiş gecekondular, o puslu hava, etrafı çevreleyen çöp manzaraları, hep melodramlarda rastladığımız başarılı göz operasyonlarının icra edildiği ve Hülya Koçyiğit’in salınarak koştuğu boş koridorlara mukabil ağzına kadar dolu, leş gibi hastaneler ve daha nice görüntünün hepsi 70’lerin Türkiye’sinin bir panoramasıdır. Öyle ki, ölen babalarının cenazesini kaldırabilmek için eşeklerini satarlar hem de sucuk olacağını bile bile. Zira her şey satılıktır! Kan mesela; filmdeki çok vurucu konuların belki de en başında gelir.


Evet, Murat’la Halil gidip kanlarını satarlar; Kahraman’a güzel bir ziyafet çekmek, yeni kıyafetler alıp onu gezdirebilmek için sadece.

Metin Akpınar’ın canlandırdığı Kancı Mehmet karakteri burada sistemin fütursuzca sektörleştirdiği bu kan alış verişinin basit bir parçasıdır sadece. Evet, kan tüccarıdır ama tam da olması gerektiği gibi işte düzenin adamıdır o kadar. Civardaki tek televizyonun sahibi, varoşların daha az kaybedeni, çarpık düzenin Kancı Mehmet’i. Ancak bir anteni alabilmiş bizimkilere söylediği "lan oğlum, aletsiz anteni gıçınıza mı sokcaanız" repliği ise küçük burjuva olmanın bir gereği olarak ilk ağızdan dillendirilir ve işine gelen bu adaletsizliğe övgü niteliği taşır. Her şey satılıktır! Kemal Sunal’ın canlandırdığı saf, Almanya yolcusuna satılan sidik bile. Çaresizlikten ortaya çıkan türlü üçkâğıtlar; yoksulu yoksula kırdırtan altta kalanın canı çıksın pratiği; kurtuluşu gurbette arayan, alamanya yolcusu bir nesil; pahalı restoranların aç seyircileri; seks işçisi bir anne; seri üretime geçmiş erotik film-dergi sektörü; git gide çok katmanlı bir hale bürünen toplumun, göstermelik ve dar çevrede gelişen modernleşmesinin, altında yatan derin yoksulluk vb. göndermeler filmin ana konusuna çok iyi adapte edilmiş yan unsurlar olarak görünürler. Canım Kardeşim filmini başarılı kılan etkenlerden biri de yan rollerde dahi Adile Naşit, Kemal Sunal, İhsan Yüce, Metin Akpınar, Renan Fosforoğlu gibi Türk sinemasının oldukça önemli oyuncularının görev almasıdır. Hatta pek göze batmayan figürasyonun bile ne kadar özenle ve ciddiyetle seçildiği aşikârdır. Hele ki Türkçenin yazıldığı gibi konuşulduğu, abartılı mı abartılı oyunculukların meziyet sayıldığı, müsamere tadındaki günümüz dizi ve filmlerini izlerken aradaki farkı daha iyi anlayabiliyoruz. Hem o dönemdeki sinemasal duruşu, hem de topluma ve sisteme bakışıyla, bir film ancak bu kadar mesaj kaygısı taşıyabilir. Ve hala geçerliliğini koruyan kaygılarıyla ancak bu kadar güncelliğini koruyabilir.


Filmin ulusal bir festival tarafından da ödüllendirilen, harikulade müziği Cahit Oben’e aittir. Bence sağladığı duygu yoğunlu açısından ve anlatımı olağanüstü şekilde destekleyişiyle, sinema için yapılmış en iyi çalışmalardan bir tanesidir. Canım Kardeşim yayınlandığı dönemde maalesef gişede pek bir başarı elde edememiştir. Ve son olarak Kahraman çocuk, hepimizin canım kardeşi değil midir? Canım Kardeşim | sinepil.org sitesinden alıntıdır.

Unutulmaz müziği için,
https://www.grafikerler.net/karantina-muzik-deryasi-t60985p2.html
 

Benzer konular

Üst