Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

grafikerlik mesleği nereye kadar

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
şimdi diyorsunuz ya, kurumsal firmalarda hangi okuldan çıktığınızdan tutun bölümünüze kadar farkediyor. işte tam da söylediğim ilüzyon burda. böyle bir şey yok. bu lise son yıllarında gelecek kaygıları ile dolu muhabbetlerin yarattığı bir yargı. Mesela kendimden örnek verirsem. alaylı halimle, momentum, Hürriyet dergi gurubu, Kapital medya, (mediacat) Mucizeler Dükkanı gibi çok büyük firmalarla çalışan ajanslar ve ulusal yayın organlarında tükettiğim 9 küsür yıl ve şimdi de izmir'de dünya derecesi olan bir reklam ajansında tükettiğim 4 yıl. Ama bu süreç içersinde çok daha iyi veya büyük firmalarda çalışan sayısız alaylı tanıdım, bir kısmı benim ustam oldu çıraklık yıllarımda. Yani reel hayat tamami ile, çalışandan alınan maximum fayda ve kazanca odaklı. bu firmaların büyük çoğunluğu iş ilanlarında gsf veya denk üniversiteler diyor olsa bile, iş görüşmeleri sonucu işe benim alınmamı sağlayan incelemeleri için verdiğim dosyaydı. Ama elbette elinizdeki dosya iyi değilse, burda okullu olmak önem teşkil edecektir buna bir itirazım yok. Zaten mantıklı olan da budur.

Biz o 2 paragafta ortaya çıkmayız, çoğu kişi onları okumaz bile, adam şurdan mezun olmuş demez, ne güzel iş yapmış der.

okullar konusunda sanırım birbirimizi anlamaya özel gayret gösteriyoruz. google'a yurt dışında sınavsız eğitim yazın. önünüze dökülen liste gözlerini kamaştıracak. hepsi devlet okulu. bir çoğunun 100 yılın üzerinde geçmişi var. Burda adamlar gel diyor. bitirebilirsen alırsın diyor diplomanı :) yani gözünüzde yücelttiğiniz o sınavların falan türkiye dışında pek bir önemi yok. türkiye içinde de, inanın özel üniversite den çıkan mezunlar, devlet üniversitelerinden daha kolay iş buluyorlar. Tabi bunun da "duygusal" sebepleri var.

Şu konuda gönülden katılıyorum. alaylı ile okullu'nun değeri reel sektörde "alaylı ucuzdur" yönünde. işverenler 1 yerine 3 adam almayı düşünebiliyor. şimdi ben bunlara git 3 adam al ozaman dedim. çalışma tarihim boyunca. Ancak karşı çıkmıyorum 500 tl ye çalışan adamın aslında gözümde değeri büyük, bunlar işverenleri eğitiyor. mesela ben neden 3 değil de 9 istediğimi anlamasını sağlıyor. yani ben bu kurslardan çıkan yeteneksiz gruhtan ziyadesi ile memnunum aslında...

hepimiz, yürüdüğümüz yolda sıkıntılar yaşarız, zorluklar görürüz. sınırlara dayanırız. ancak bazılarımız bunlara direnmeyi, sabır göstermeyi becerir. ve bunun sonunda bir yerelere gelir. sağlam bir kariyer yapar, güvene dayalı profesyönel bir çevre oluşturur ve yetiştirdiği ağacın meyvelerini toplar.

Kimide bu dirayeti gösteremez.

şimdi ben sizin veya benim mesleği bırakmak zorunda kalan arkadaşlarımıza dirayetsiz demiyorum. Ancak tabiri caiz ise hem zor gelen savaştan kaçıp hem de bunun yükünün alaya atılmasını iki yüzlülük olarak değerlendiriyorum.

keza sekötörü biliyorum, adam kayırılamayacak, torpil yapılamayacak tek meslek bizim meslektir mesela. iyi olan gerçekten kazanabildiği tek meslektir. fırsat eşitliğinin olduğu tek meslektir. sadece yeteneğin ve çalışmanın önemli olduğu tek meslektir. gerçekten de bu meslek başarısız olmanın sebebi, yeteneksiz olmak ya da yeteri kadar çalışmamış olmaktır. bir de çiftçilik böyledir. yeteri kadar çalışırsanız mutlaka meyvesini toplarsınız. Grafikerlik işte bu kadar da özel bir meslektir.

O yüzden ben havlu atanlara hiç üzülmüyorum, hiç üzülmedim, hiç te haklı görmüyorum. havlu atmayıp yara bere içinde yaşamayı başarmış insanlara haksızlık en başta, ister okullu olsun ister alaylı, isterse uzaylı.

Bu arada Artvizyonun söyledikleri bundan 15 sene önce de söyleniyordu. işallah 15 sene sonra gerçek olur :)

yine de yeni yasa tasarılarını takip ederseniz, biraz üzüleceksiniz. umutlarınızı bağlamayı düşündüğünüz mesele yürürülüğe alınabilse bile aslında ufak bir prosedür meselesidir. kırılabilir esneye bilir.

Bence kurtulmak için ulu bir elin gelip herşeyi düzene koymasını beklemek yerine, güruhun içinden sıyrılmak için ne yapabilirim diye düşünmek daha mantıklı.
 
Son düzenleme:

seruma

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
6 Ocak 2010
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Kişilerin yaşamış olduğu durumu yok olarak kabul etmek istemek, durumun gerçekliğinin yok olduğunu kanıtlamamaktadır.
Daha önce yazdığım mesajlarda da belirttiğim gibi, sektörel geçmişte, teknik eleman kısıtlılığı sebebiyle elbette alaylı kişilerden yararlanıldı ve tarihi geçmişimizin sığlığı sebebiyle bu kişiler şu anın deneyimli sınıfını oluşturmakta.
Anlatmak istediğimi daha anlaşılır şekilde yazmam gerektiğine inanarak detaylı olarak tekrarlıyorum; kurumsal firmalarda görüştüğünüz kişiler genellikle sizin işinizi yapmayan, prosedür gereği orada olan kişiler oluyor, dolayısıyla konu sunum dosyanızın iyi ya da kötü olması dışında bir yerde geçiyor. Baş konular arasında eğitiminiz ve siz (psikolojiniz, davranış şekliniz vb.) yer alıyor ve buna göre seçiliyorsunuz. Son 5-6 senedir bunun daha da kuvvetli olarak uygulandığını da belirtmek isterim. Özel girişimlerde ise; sizin sunum dosyanıza bakılıp, olumlu ya da olumsuz karar veriliyor -bu şekilde yapılan bir uygulamanın da doğru olup olmadığı tartışılır- detaylar konuşulup anlaşma halinde işe alım gerçekleşiyor.. Doğru zamanda, doğru yerde olmak ile bütünleşen çaba elbette kişiye başarı verir. Tekrar açıklayarak anlatacağım ki; kişilerin 2 paragraflık yazıları okuyup okumaması değildir anlatmak istediğim, o 2 paragraf yazı kişinin bugüne gelişidir, yaptıklarının temelidir. Demek değildir ki; ilkokul mezunu, icat yapamaz, ancak; fenerlerimizle sağlam adımlar atmak varken, körü körüne yolda yürümeye çalışmak niye?
Yazınızda tekrar kendi tezinizi çürütmüşsünüz; evet, kişi sınavsız olarak yurtdışında okuyabilir, ancak; “bitirebilirse”. Sanırım açarak anlatmama gerek yoktur. Gözümde yücelttiğim konu sınav değil, yetenekle birleşen akıldır.
İlk yazımda da yazmıştım; eğitimli bile olsa, bir erkeğin biz kadınlar kadar “ben bu paraya çalışmam” deme lüksü yok. Girişimcinin, iş talep edenin değerini anlayacağı sürede geçecek zaman, kişi için çok sancılı hatta olanaksız olabilir.
Çalıştığımız sektörün ne kadar acımasız olduğunu, özel ve kurumsal, küçüklü, büyüklü firmalarda çalışmış ya da çalışmakta olan her çalışan deneyimlemiştir. Bir çözümünüz sizi saygı duyulan bir çerçeve içerisinde resmederken, küçükte olsa bir hatanız, duyulan saygının uçup gitmesinden daha sert yaptırımlarla karşılaştırabiliyor.
Son 5-6 yıl içerisinde işe alımlarda ciddi değişimler kendini gösterdi. Umarım ihtiyacınız olmaz, ancak; yaptığımız iş ve çalıştığımız sektör gereği, sektörü her yönden takip etmek mecburiyetindeyiz.

Bu kısma kadar kişisel yaşanmışlıklardan bahsetmemeye, bu yola girmeye niyeti olan arkadaşların yolunda umut verici ya da yıkıcı yanlış örnek oluşturmamak için yer vermedim.
Zira, herkes aynı şansa sahip değil..
 

artvizyon

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Ben bu konda yeri gelmişken 2 örnek vermek istiyorum. beni düşündüren olaylardı ikiside.. Hatta genel olarak tüm meslekler için geçerli diyebiliriz. (Zamanım kısıtlı olduğundan anektod şeklinde anlatacağım :)
Yılı tam hatırlayamıyorum ama, zannedersem Photoshop Dergisinin ilk sayılarından biriydi.. Okul bitirip İllistrasyon tekniklerinde ustalaşmış (bilgisayar ile değil), çok iyi eserler vermiş, iyi para kazanmış birine, günümüzdeki Photoshop ile ilgili sorular soruyorlardı..
Adamın verdiği cevaplarda biraz kırgın olduğu, piyasanın ve sektörün çok katı olduğu, bilgisayar çıktı mertlik bozuldu vs.. gibi yanıtlar dikkatimi çekmişti.. Bir bilgisayar aldığını ve ısrarla denemeler yaptığını filan yazıyordu.. Bilgisayarın çıkmasını lanetlemiyordu ama teknolojinin gerisinde kalındığında diplomanın bir işe yaramayacağını kabullenmiş havası vardı.. Bilgisayar operatörlerinin, kendisi gibi okulda yetişmiş kişilerin ekmeğini elinden alacağını istemeye istemeye kabullenmiş gibiydi sanki.. Yaşından dolayı, bilgisayara eğilecek zamanı kalıp kalmadığını filan düşünüyordu. Yapamazsa operatör çalıştırmak seçenekleri arasındaydı filan...

2 nci olay ise... Toyota Üretim fabrikasını Sakarya da kuracağı zaman, bütün köyün (Kasabaya yakın büyüklükte diyelim) topraklarını, kendi bünyesinde iş imkanı sağlayacağı sözü ile satın almıştı .. (Bunu anlatan o köyde yaşayanlardan bir kişi.).. Toprağını satanlar ve diğer kişilerin hepsi 2-3 yıl sonra.... Lise diploması olmayanlar, kalite standartları gereği işten çıkartıldı... (Çıkartılanlar isyan etti filan.) Şimdi burada okumayan mı suçlu, toprağını kanıp satan mı!, yoksa Toyota fabrikası mı?! :)

Bu 2 olay insanı etraflıca düşünmeye zorluyor mesela.. İşi çok iyi bilip, diploman yok diye işinden olabilme ihtimali olmak... ve iyi bir eğitim alıp teknolojiye ayak uyduramadığın için antika kalmak...

Bence bu başlık altında çok yararlı şeyler yazıldı bile... Okuyanlara çok parlak olmasada, fikir sağlayacak kadar bilgi var artık bu sayfada :) Daha fazla katılım olması dileği ile...
 

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
Güzel anektodlar vermişsiniz. Toyota'nın uyguladığı sömürü, ülkemizde yüzlerce yıldır uygulanan bir sömürü yöntemi, bununla ilgili sayısız öykü, hikaye bulmak mümkün. Malesef cehalet özellikle ülkemizde, diplomadan bağımsız olarak sıklıkla görülmekte, daha düne kadar bir çok profesörün bitirme tezlerinde, "copy paste" yöntemi uyguladığını yayın kaynaklarından okuduk :)

Seruma, kendi söylediklerimle kendimi çürüttüğüme dair inanıncınız ne kadar güçlü, nerdeyse her yazınızda bu cümleyi yazdınız, bende her yazımdı söylediğim açmak zorunda kaldım. Bunu son kez yapıyorum, keza anlama yeteneğinizin zayıf olmadığını, bilinçli olarak provake edildiğimi düşünüyorum artık..

şu söylediğiniz, "Kişilerin yaşamış olduğu durumu yok olarak kabul etmek istemek, durumun gerçekliğinin yok olduğunu kanıtlamamaktadır." cümleyi, merkeze kendinizi oturtarak düşünmenizi dilerim.

yurt dışında sınavsız okumak mümkün ancak bitirebilirse kelimesi, hangi savımı çürütüyor?

Zaten en baştan beri herşeyin merkezine "yetenek" kavramını koymadım mı? bu kavramın ekseni üzerinden gitmedik mi? Yetenek sahibi birinin herhangi bir Akademiyi bitirememesi mümkün müdür?

siz ya inatla benim kendimi çürüttüğüme inanmak istiyorsunuz, velhasıl gerçek bu inancı hiç umursamıyor...

Ya da beni provake etmeye çalışıyorsunuz.

Hiç bir kurumsal ( sektörle alakalı) kurumda insan kaynakları müdürü ile görüşmezsiniz. Eğer grafik yapıyorsanız.

En başta yayın yönetmenleri bu işi IK ya bırakmaz. Ama elbette tecrübesi olmayan, ilk defa "inhouse" çalışacak bir kurum belki böyle davranıyordur. Keza bende hiç sektör dışında hizmet veren bir kurumda çalışmadım.

velhasıl bir yayın evi ile iş görüşecekseniz ( can, omnia, kapital vs.) yayın yönetmeni veya o koldaki yayınlardan sorumlu görsel yönetmen ile görüşürsünüz.

Bir gazete ile çalışacaksanız Yine yayın yönetmeni ile görüşürsünüz. Hiç birşey olmadı, kendisine özel bilgi verilmiş, özel şartlar anlatılmış, insan kaynakları personeli ile görüşürsünüz ki, ben bu tip personelle 3-4 kere görüştüm. bunlardan 2 si ile çalışma şansım oldu...


grafik kelimesi barındıran ilanlarda, okul şartı standart bir cümle değildir, genelde "Tercihen" ön cümlesi ile kullanılır.. ancak her ilanda, istisnasız her ilanda "iş örnekleri" şartı vardır.

biraz matematik biraz da istatistiğe çalışıyorsa kafanız, bu gerçeği görürsünüz, böylece inancınızdan sıyrılıp, rasyonel davranmaya başlayabilirsiniz...

umud ettiğikleriniz gerçekler ile henüz bir paralellik taşımamaktadır. eğer alaylıların sektörde çalışmasından, belkide yerine göre daha rahat iş bulmasından rahatsızsanız, alaylılardan daha iyi bir dosya hazırlayınız. Göreceksiniz, bu sıkıntıları yaşadığınıza çok şaşıracaksınız.

hepsini bir kenara bırakıp, sizin söylediklerinize gerçekmiş gibi davranalım mesela,
sektörel orta ve ufak çaplı şirketler dışında, yaratıcı kadroyu işe ik alıyor olsun. türkiye'de sizin tanımınıza uyan ve sözleşmeli bir reklam ajansı olmayan kaç şirket var, Bunların kaçı kurumsal kimliği olmadığı halde kurumsal olduğunu idda ediyor? bunların kaçı, bünyesinde görsel bir ekip kurmayı gerekli görüyor? Bu kurulan ekiplerden kaçı 1 yıldan daha fazla aynı işte kalabiliyor?

türkiyede belli başlı gazete ve yayın organları dışında, düşlediğiniz dünyayı yaşayabileceğiniz şirketler sayısı 1000'i geçmez... bunların yarısından fazlası istanbul/marmara bölgesindeyse kalanı türkiye genelinde dağılmıştır... sizin yarınızda kalan 500 firmadan sadece 100 tanesi ulaşabileceğiniz, gidip gelebileceğiniz uzaklıklarda olsa, Eğer siz freelance çalışmayan, en iyi 100 tasarımcıdan biriyseniz. ne mutlu size :) Tam istediğiniz gibi direk IK çalışanları ile muhattap olarak işe alındığınız ""kurumsal"" bir firmada çalışmaya başlayabilirsiniz...

sektöre dahil bilgileriniz tamamen kuramsal. Yaşadıkça görecek, şarkıda söylediği gibi, yaşadıkça öğreneceksiniz.

size başarılar diliyorum. daha fazla yazdıklarınıza karşı sav üreten herhangi bir cümle yazmayacağım...
 
Son düzenleme:

muhammetxx

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
13 Nis 2012
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
grafikerlik demek sadece çizmek yda hssetmek değildir bu işi yapmak isyorsan ilk önce bunu gerçekten istiyceksin ve seviceksin zaten böyle oluncada yaş farketmiyor.
 

seruma

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
6 Ocak 2010
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Mesajlarımı kişisel olarak algılamanıza şaşırdım. Zira son yazdığım mesajda kişisel örneklemelere girmeden, bu mesleğe adım atmaya niyeti olanlarda fikir oluşturma amacını güttüğüm açık olarak kendini göstermektedir.
Yazdığınız tüm mesajları tekrar okursanız, mesaj içeriğinde verdiğiniz örneklemelerde çelişkilerin olduğunu görebilirsiniz.
“Kişilerin yaşamış olduğu durumu yok olarak kabul etmek istemek, durumun gerçekliğinin yok olduğunu kanıtlamamaktadır” cümlenin sahibi olarak, tarafımdan yöneltilmiş bir düşüncemin merkezinde sanırım alıcı olmalı.
“Bitirebilirlerse” kelimesi, sınav sisteminin olmamasının, herhangi bir okulun eğitimi basite indirgediği anlamına gelmediğini, sınav olsun ya da olmasın, zorlu olan eğitim sürecini öyle ya da böyle kişinin yaşadığı fikrini desteklemektedir. Bu da; “Türkiye’de sınavla girdiğiniz bir çok okul, yurtdışında sınavsız olarak öğrenci almakta, tabi bitirebilirlerse” cümlenizi eğitim lehine çevirmekte.
Şimdi, yazdığı yazıları açmak zorunda kalan tarafı tekrar değerlendirmeli!
El sanatları mükemmel olan birinin, matematik profesörü olmak gibi zorunluğu ya da bir avukatın heykel yapmak gibi zorunluluğu var mıdır?
Sizi kışkırtmaya çalışmadığımı sanırım ikinci cümlemde görebilirsiniz. Açıkçası birbirinden tamamen farklı 2 yolu deneyimlemiş taraflar olarak iki yönlü olan bu karmaşayı, yenilere ışık tutması anlamında tamda yerinde ve seviyesinde olarak görmekteydim.
Çok net ve keskin fikirleriniz var, ancak; bu fikirler yaşanmışlıkların yaşanmadığı anlamına gelemez. Gördüklerinizden başka, görmediğiniz hayat ve deneyimler de var.
Tam “kurumsal” özel şirketlerde, insan kaynaklarını görmeden bir üst kısıma geçmeniz mümkün değildir, -bu bizim sektörümüz için de geçerlidir- (eğer önceden gelen bir tanışıklık yok ya da akraba, eş-dost vasıtasıyla görüşmeye çağrılmamışsanız).
Büyük ve kurumsal firmalarda insan kaynaklarından geçerseniz, pazarlama veya reklam bölümüyle görüşürsünüz. Bir çok firmada insan kaynaklarından geçemeyen iş talep eden kişiden, diğer birimlerin haberi bile olmaz.
“Tercihen” kelimesinin geçtiği ilanlara bir göz atmanızı öneririm. İlk başta eğitim talebi gelir, bazı ilanlarda okul adı bile verilir. Program bilgisi bile bu kriterin sonrasına eklenmiştir. Tercihenler ise; yabancı dil, deneyim süresi, oturulan yer vb. özellikler ile son sıralara ötelenmiştir.
Kişisel olarak ise; daha okuldayken çalışmaya başlamış, hala çalışan ve bu işi severek yapan biri olarak, size göre gerçek olamayan, “kuramsal bilgilerle” yıllardır bu işin altından nasıl kalkabildiğimi düşünmek gerekir!
Kişisel olarak yazdıklarım sav üretimler değil, yaşamsal deneyimlerimdir.
 

creedwar

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
7,974
Tepkime puanı
104

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
aslında kişisel bir algılama içinde olmadım hiç, belki de sizin çelişki olarak gördüğünüz şeyleri, bir başkası daha farklı bir şekilde algılayabilir. sizin algıladığınız ve karşı tez ürettiğiniz süreç bana provakasyon olarak göründü.

Yine de beni bir baştan yargı ile okuduğunuza emin olduğumu söylebilirim. yazılarımın hiç birinde eğitimin alehine konuşmuş değilim. hiç bir zaman alayı okuldan üst seviyede görmüş değilim. Alt seviye de de olmadığını söyledim. Böyle düşünmenin tehlikeli olduğunu ve nedenlerini açıkladım.

yazdıklarım, kariyerim boyunca merdivenin hemen her basamağında bulunmuş olmaktan doğan bilgilerdir. eş dost ilişkisiyle de, ( hizmetten memnun olup refere edilmek) direk iş görüşmesiyle de bir çok kurumsal firmada bulundum. yeri geldi terfi aldım yer geldi tazminatımla kovuldum. Bir çok şey gördüm... geçirdim... Burada yazdığım bilgiler bu deneyimlerden doğmaktadır.

eğer sizde benzer deneyimler sonucu kurumlara ve sektöre ait bilgileri paylaşıyorsanız, açıklamanızı mantıklı ve mümkün olarak değerlendiriyorum. Elbette deneyimlerimin yetişmediği yerleri dolduruyor olabilirsiniz.

Velhasıl bana konuştuğumuz cümleler boyunca, fikirleriniz "kantin muhabbetleri" şeklinde yansımış durumdaydı.

zaten bu nokta da bu konu ile hiç bir alakası olmayan yaşama, seçimlere, seçimlerin sundukları yollara ve oradan zaman kavramına bambaşka bir diyalog doğacaktır.

Aramızda geçen diyalog hakkında sizin gibi düşünüyorum. hiç rahatsız olmadım, provoke edildiğimi düşünürken de rahatsız olmadım. velhasıl, konuyu kişisel noktalara çekmekten kaçındığım için idile getirdim.

Bu konudaki samimiyetinizi sorgulamıyorum. nasıl ki sizin fikirlerimi kendinize göre şekillendirdiğinizi düşünüyorsam, aynısını bende yapıyor olabilirim. Bunlar mümkün...

velhasıl sizde aynı net ve keskin fikirlere sahipsiniz. Özellikle kurumsal firmalar hakkında, o ik dan üst seviyeye geçiş dediğiniz süreç söylediğinizden çok daha karmaşık alsında... herneyse bu konuda söylenecek şeyleri zaten söyledim. sizde söylediniz, taktir okuyanın olsun.
 

seruma

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
6 Ocak 2010
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Üretimi gerçekleşmiş olan yurtiçi ve yurtdışı çalışmalarımdan örnekleri mutlaka ekleyeceğim -çalışma günlerim içerisinde-..
 

farukatlan

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
5 Eyl 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Tasarımın mekteple falan alakası yok. Seruma hanım, "herkes haddini bilsin" ana temalı yazılarınızın sebebinin çekememezlik olduğunu düşünüyorum. Bu meslekte diplomaya bakıp tasarımcı almak kadar saçma birşey olamaz. Grafikerin diploması tasarımlarıdır. Da Vinci, Leonardo, Dali vs. hangi mektepten mezun acaba?
 

forumuyemail

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
uzun uzun içinizden geçenleri yazmışsınız. hepinize teşekkür ediyorum ancak konu çok dağılmış.

konu şu:
grafikerlerden çok çok özel bir çalışma belki de firmaların %90 nı tarafından beklenmiyor. basit şeyler isteniyor ve bunu binlerce grafiker yapabiliyor ve her yıl da buna kurs ve üniversitelerden yüzlercesi katılıyor.

40-45 yaşında grafiker olarak çalışılabilinir mi 25 yaşlarında bu işi yapanlar varken. ne yapıcağız, ne yapmamız lazım. yaş sorunundan dolayı ve artan meslektaşlardan dolayı maaş düşüklüğü ve iş bulumama sorunuyla karşı karşıyayız.

bu büyük bir deprosyon nedeni.

lütfen tasarımdan, kaliteden bahsetmeyin; gerçeklerden, yol haritasından, yaşla beraber gelecek olan sorunları çözme konusunda yol gösterin.
 

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
45 yaşında grafiker olmak zor. herşey tertemiz olsa bile, grafikerlik, ciddi dikkat ve konsantrasyon gerektiren birşey. ve en az çöpçülük kadar bedende mesleki deformasyon yaratan birşey. Yani 25 yaş ile 45 yaş arasında istenilen maaşlarda benzerlik oldukça zannetmiyorum ki özel sektör bunu problem etsin. ancak kurumsal şirketlerde belli pozisyonlar için belli yaş standartları var. mesela 30-35 aralığı üst limit. Yani yeni işe giriyorsanız. ha siz 20 yaşında girmişsinizdir, 50 yaşında burdan emekli olabilirsiniz. Ancak yaş devam ettikçe yeni yerlere girmek zorlaşıyor. burada satırlarca tartıştığımız mesele ve herşeyden önce portfolyonuz önem kazanıyor.

Çok haklısınız kimse kuş kondurmamızı beklemiyor aslında ( yaratıcı ajanslar hariç) velhasıl yinede herkes en iyisini işe almak istiyor. Mesela şehirde 1000'lerce Jip var ama bunların en az 10 da 9 u, trafikteki ömürleri boyunca dağa taşa çıkmıyor :) Bir çoğu motor ömürleri bitene kadar çamur bile görmüyor...

ama herşeyden önce, grafikerlik zor ve bedensel diriliğe dayanan bir iş bu yüzden zaman bizlerin düşmanıdır. Bu sebeple belli yaşlardan sonra daha az uygulama yapacağımız, daha çok tasarım yapacağımız işlere yönelmek isteriz. Ben çizeyim de, köşedeki oğlan içini doldursun isteriz. Kimimiz bunu yapabilir kimimiz yapamaz...

bu yüzdendir ki, 35 yaşını aşmış çoğu grafiker bir şekilde birleşip ajans falan kurar, bunların bir kısmı büyük şirketlerde üst rütbelere geçme şansı yakalayabilir ( gerekli sosyal becerilere sahipse) kalanlarımız ise, tası tarağı satıp köğye yerleşme hayalleri kurmaktadır...

Sözün özü bu meslek aslında hiç bir garantisi olmayan, herhangi bir mesleki örgütü bulunmayan, sendikası, sosyal hakkı, hukuku hak getire allaha emanet yapacağınız bir meslektir. Keza en büyük şirkette bile grafiker olarak çalışıyor olsanız, kimse size mesleki deformasyon için ekstra haklar tanımayacaktır ancak, 40 lı yaşlarınızda, 60 lı yaşlarınızdaki gibi görüneceğiniz garanti gibi birşeydir :)
 

soan

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
17 Mar 2011
Mesajlar
56
Tepkime puanı
0
45 yaşında grafiker olmak zor. herşey tertemiz olsa bile, grafikerlik, ciddi dikkat ve konsantrasyon gerektiren birşey. ve en az çöpçülük kadar bedende mesleki deformasyon yaratan birşey. Yani 25 yaş ile 45 yaş arasında istenilen maaşlarda benzerlik oldukça zannetmiyorum ki özel sektör bunu problem etsin. ancak kurumsal şirketlerde belli pozisyonlar için belli yaş standartları var. mesela 30-35 aralığı üst limit. Yani yeni işe giriyorsanız. ha siz 20 yaşında girmişsinizdir, 50 yaşında burdan emekli olabilirsiniz. Ancak yaş devam ettikçe yeni yerlere girmek zorlaşıyor. burada satırlarca tartıştığımız mesele ve herşeyden önce portfolyonuz önem kazanıyor.


ama herşeyden önce, grafikerlik zor ve bedensel diriliğe dayanan bir iş bu yüzden zaman bizlerin düşmanıdır. Bu sebeple belli yaşlardan sonra daha az uygulama yapacağımız, daha çok tasarım yapacağımız işlere yönelmek isteriz. Ben çizeyim de, köşedeki oğlan içini doldursun isteriz. Kimimiz bunu yapabilir kimimiz yapamaz...

bu yüzdendir ki, 35 yaşını aşmış çoğu grafiker bir şekilde birleşip ajans falan kurar, bunların bir kısmı büyük şirketlerde üst rütbelere geçme şansı yakalayabilir ( gerekli sosyal becerilere sahipse) kalanlarımız ise, tası tarağı satıp köğye yerleşme hayalleri kurmaktadır...

Sözün özü bu meslek aslında hiç bir garantisi olmayan, herhangi bir mesleki örgütü bulunmayan, sendikası, sosyal hakkı, hukuku hak getire allaha emanet yapacağınız bir meslektir. Keza en büyük şirkette bile grafiker olarak çalışıyor olsanız, kimse size mesleki deformasyon için ekstra haklar tanımayacaktır ancak, 40 lı yaşlarınızda, 60 lı yaşlarınızdaki gibi görüneceğiniz garanti gibi birşeydir :)


25 yaşında gece 3 te matbaadan çıkıp ertesi gün sağasağlam işe giderdim

35 yaşımda matbaadan gece 12 de çıktığımda iki günde anca kendime geliyorum

esnek çalışma saatleri yüzünden spor yapmaya vaktim olmadığı için;
dizlerim bitti eğilip kalkamıyorum ve korkunç eklem ağrıları çekiyorum ve hergün giderek kötüye gidiyor

bu gidişle 45 yalında oturup kalkamayan yürüyemeyen bi yaratığa dönüşücem sanırım..
benim birleşip ajans kurabileceğim birileri de yok tası tarağı satp gidebileceğim bir köy de yok :)) ne yapmalı bilmem
 

Kadir Kara

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
117
Tepkime puanı
1
Web sitesi
www.kadirkara.com.tr
Bana sorarsanız bu meslek bitmeyecek bir meslek, kendinizi ıspatlayıp başarılı işler çıkardığınızda çevreye bile gereksinim duymayacaksınız, işi olan sizi zaten bulur eğer çok iyi bir portfolyo'ya sahip seniz.

Bazı arkadaşların mesajlarına dikkat ettim de bu mesleği elde edebilmek için kursa gidiyorlar öğrettikleri bir şey yok, kurs bitince iş sahibi olucam diye hayale kapılıyorlar, doğrudur, kurs bitti mi iş sahibi olacaksın diye bir kaide yok, bunu zaman ve çalışmaların belirler, yine aynı şekilde üniversitede grafik tasarımcılık okudun diye okul bitince de iş sahibi olmayı beklememek lazım..

Can Yücel'in çok güzel bir sözü vardır, "Bilmelisin ki; duvarda asılı olan diploma adamı adam yapmaya yetmez"

Bu sözden çok iyi ders çıkarmak gerekir..

Bazı arkadaşlarda grafik tasarımcılık okumamış kişiler meslekde yer alıyor grafik tasarımcılığı bitiriyor demiş, bu da yanlış bir yaklaşım bence, madem bitiriyorlar grafik tasarımcı olarak sen neden buna dur demedin, adam senden önce iş bulmuşsa demek ki senden önce geliştirmiş kendini, bu iş diplomaya bakmıyor beceriye bakıyor, az mı gördük inşaat mühendisi taksici, kimya mühendisi garsonu..

Bu iş de yer alacaksan ilk şart azimli ve kararlı olacaksın, kendini hergün geliştireceksin, yoksa meslek uçar gider ellerinden..

Benim görüşüm bu, kimseyide küçük görmüyorum, bildiğim bir şey var, ya portfolyo'su sağlam olan her türlü iş buluyor, diploması olupda portfolyo'su kötü olanlar ise, diploması olmayana çamur atıyor, ne yazik ki gerçek olan bu. Çamur atmak yerine diplomanın verdiği bilgiyi kullanmak gerekir.
 

forumuyemail

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
ilerleyen yaşlarda işsizlikle burun buruna gelineceği görünen bu meslekte işsiz kalmamak, bunalıma girmemek için ne yapmak lazım?
 

feylosoft

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
11 Ocak 2008
Mesajlar
538
Tepkime puanı
15
Çok çalışmak, fotoğraf haricinde stock sitelerden, hazır vektörlerden uzak durmak, biraz çizebilmek, çok okumak, çok kültürlü olmak, sanat ve sanat akımlarından, psikoloji ve sosyolojiden haberdar olmak gerekiyor. Ve tabi ki teknolojiyi takip etmek gerekiyor.
 

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
şimdi ilerleyen yaşlarda işsiz kalmamak, bunalıma girmemek gibi sıkıntılar sizi çok fazla rahatsız ediyorsa, kırın dizinizi, yüksek bir kpss yapın. Gidin memur olun. Bunun dışında yapacağınız her işte bu risk öyle ya da böyle mevcuttur. bunu kırmak,

1. sosyal beceri ( bir işi çok iyi yapabilmek tek başına hiç bir anlam ifade etmez, kimse gelip sizi bulmaz. bu hayaldir. Keza çok iyi sosyal bağlantıları olan çok becerikli insanların hegomonyası altında ezilmeniz garantidir.) Özellikle hizmet sektöründe sosyal ağ, diplomadan, portoflyodan çok daha önemlidir.

2. azim sebat

3. yetenek

4. şans

keza 1950'l i yıllarda değiliz, her meslek kolunda karınca sürüsü gibi ehil ve en az bunun 5 katı ehil olmayan adam var. ancak yukarıda saydığım maddelerle paralel olarak siz bu grühun arasından sıyrılabilir ve kısmen daha garantili bir ihtiyarlık süreci yaşayabilirsiniz...

bunun dışında, yeni dünya düzeninde garanti bir yaşam yoktur, olması mümkün değildir.
Memur olsanız bile, değişen bir siyasi iktidar, maaşınızı yarıya düşürebilir, ya da haklarınızı elinizden alabilir.

örnek vermek gerekirse, eskiden "hesap uzmanlığı" adında bir memuriyet biçmi vardır, yüksek maaşlı ve geniş çalışma saatleri olan seyyare bir meslekti ( bir nevi müfettişlik) bunlar vergi müfettişlerinin üstüydüler. daha az çalışıp daha çok kazanır ve saygı görürlerdi... Velhasl geçen sene çıkan bir yasa ile, Hesap uzmanlığı tarihe karıştı ve artık sadece vergi müfettişi kaldı. bütün bu hesap uzmanı arkadaşların yıllık gelirleri ve sosyal hakları bir alt kademe ile eşitlendi... Oysaki bu arakdaşlar vergi müfettişi olmamak için vergi müfettişlerinin alındığı puanın daha üstünde derece yapmışlar ve özellikle bu mesleği istemişlerdi. Düşünün ki bütün o fazladan meslek çürütmeler yalan oldu...

yani demek istediğim, öyle anadan babadan zengin varlıklı değilseniz, 2012 dünyasında garanti bir hayat yok. olması mümkün değil... bir çok yönden en üst seviyelerde olmak zorundasınız. eğer rahat bir yaşam istiyorsanız...
 
Üst