Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Objektif Türleri ve Optik Özellikleri

Yasemin

Belgisiz Sıfat
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
14 Ağu 2007
Mesajlar
3,962
Tepkime puanı
175
Yaş
40
A-) NORMAL OBJEKTİFLER:

Görüş açıları insan gözüne en yakın olan objektiflere normal objektifler denir. Bu objektiflerin görüş açısı 45° civarındadır. 24x36 mm'lik film kullanılan küçük boy fotoğraf makineleri için normal objektif 50 mm'lik objektiflerdir. Normal objektiflerde genel ilke negatif ölçüsünün diyagonal değeri normal objektifin odak uzunluğunu verir. Fotoğraf makinelerinde kullanılan farklı boyuttaki filmlerden dolayı her makinenin normal objektifi olarak adlandırılan objektifi de farklıdır.

Örneğin;

Görüntü boyutu 24x36 mm olan makinelerde 45-50-55 mm

Görüntü boyutu 18 x 24 cm. olan makinelerde 170 - 300 mm

Görüntü boyutu 13 x 18 cm. olan makinelerd 210 mm

Görüntü boyutu 9 x 12 cm. olan makinelerde 135 -150 mm

Görüntü boyutu 6 x 6 cm. olan makinelerde 75 - 80 mm

normal objektif olarak kabul edilir.

B. GENİŞ AÇILI OBJEKTİFLER

Görüş açıları insan gözünden daha fazla olan objektifler geniş açılı objektifler sınıfına girer. Bu objektiflerin Odak uzunluğu 50 mm'den daha küçüktür. Odak uzunluğu küçüldükçe görüş açısının büyüdüğünü unutmayalım.

Fotoğrafçılar arasında en çok tercih edilen geniş açılar 35. 28. ve 24 mm. lık objektiflerdir. Profesyonel fotoğrafçılar 20, 17, 15 mm. Odak uzunluğundaki geniş açıları tercih ederler. Bu objektiflerin görüş açıları normal objektiften daha geniştir. Ancak bir objektifin Odak uzunluğu kısalıp, görüş açısı genişledikçe optik hataların özellikle distorsiyon hatasının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Geniş açılı objektiflerde öndeki konular abartılı olarak büyürken arkadaki konular da buna paralel olarak küçülürler. Odak uzunluğu nedenli küçük olursa objektif gördüğü açı da objektif denli büyük olur ve geniş açılı objektiflerin yaratığı etkide objektif kadar artar. Özellikle balık gözü denilen 15, 14 mm. lık Odak uzunluğuna sahip objektiflerde görüntünün kenarına siyah bir halka oluşur. Geriye gidilme imkanı olmayan kapalı yerlerde ve geniş kapsamlı konuların fotoğraflarının çekilmesinde kullanılır.

Geniş açılı objektifin fotoğraftaki görüntü prensibi; kapsadığı alan geniş, figür ve motifler küçüktür şeklinde formüle edilir.

C. DAR AÇILI (TELE) OBJEKTİFLER:

Normalden daha büyük Odak uzaklığına sahip olan bu objektifler, hem konuları yaklaştırırlar hem de büyütürler. Kolay anlaşılması için 35 mm.lik bir fotoğraf makinesinde 50 mm. lik Odak uzaklığına sahip olan objektif normal objektif olarak tanımlandığını söylemiştir .

Bu objektifin görüş açısı 45° iken aynı makinede 100 mm. lik bir dar açılı objektifin görüş açısı 22,5 dereceye iner. Dar açılı objektiflerin konular arasındaki mesafeleri gerçekte olduğundan daha azaltma, sıkıştırma etkileri vardır.

35 mm. 'lık makinelerde kullanılan başlıca dar açılı objektifler 85, 105, 135, 200, 300, 500, 1000, 2000 mm. Odak uzunluğu olan objektiflerdir. Odak uzunluğunun artması fotoğrafta bazı sakıncalarında belirmesine yol açar. Örneğin ağırlık nedeniyle elde yapılan çekimlerde sarsıntı olasılığı artar. Alan derinliği azalır ve fotoğrafta üçüncü boyut etkisi azalır.

Konuya yaklaşma imkanı olmayan ya da yaklaşmak istemediğim durumlarda konunun yanındaymış gibi fotoğrafların çekilme imkanı doğar. Yabani hayvanların yaşantıları, sportif yarışmalar, yangın, kaza, tehlikeli olaylar çocuk fotoğraflarının çekiminde en çok kullanılan objektifler dar açılı objektiflerdir.

D. DEĞİŞKEN ODAKLI (ZOOM) OBJEKTİFLER

Objektif üzerindeki bir halkanın sağa sola ya da ileri geri hareket ettirilmesiyle Odak uzaklığı (dolayısıyla görüş açısı ve büyütme katsayısı) değişebilen objektiflere zoom objektifler adı verilir.

Zoom objektiflerin üzerinde 28 - 200 mm gibi rakamlar bulunur. Bu rakamlar objektifin Odak uzaklıklarının alt ve üst sınırlarını gösterir. Bir başka ifade ile 28 mm ile 200 mm arasında istenilen Odak uzaklığı seçilerek konuya yaklaşmadan ya da uzaklaşmadan istenilen Çerçeve sağlanabilir. Bu tür objektifler normal objektiflere göre ışık geçirgenlikleri az olduğun kaliteli fotoğraf üretmek zordur.

OBJEKTİFLE İLGİLİ TERİMLER

a. FAYDALI GENİŞLİK: Objektifi bir mercek olarak düşünürsek bunun bir genişliği vardır. Bizim için önemli olan fotoğrafik genişlik olup buda merceğimizin ışık geçirebilen kısmıdır ki, buna faydalı genişlik denir. Bir objektifin faydalı genişliğini bulmak için; objektif sonsuza ayarlanır., makine kapağı açılıp film yerine ortasından iğne ile delinmiş bir karton yerleştirilir. Objektifin önüne de buzlu cam konur ve kartonun arkasından kuvvetli bir ışık kaynağı uygulandığında buzlu cam üzerine düşen ışık demetinin çapı faydalı açıklığı verir.

b. OBJEKTİFİN NİSPÎ AÇIKLIĞI (AYDINLIK DEĞERİ): Objektifin nispî açıklığı, objektifin kalitesinin belirlenmesinde en önemli ölçüttür. Nispî açıklık objektif ışık geçirme gücünün ifadesi olarak kullanılır. Objektifin ışığı bol ve rahat geçirebilme yeteneğini ifade eden aydınlık değeri bir milimetre karenin geçirdiği ışık miktarını gösterir. Bir objektifin nispî açıklığı objektifin çapının büyüklüğüne ve Odak uzaklığına bağlı olarak değişir. Bir objektifin nispî açıklığını bulmak için f=G/F formülü uygulanır. Bu formülde f nispî açıklığı, G: objektifin faydalı genişliğini F ise objektifin Odak uzaklığını belirtir. 80 mm. Odak uzaklığına sahip bir objektifin faydalı genişliği 20 mm. İse nispî açıklığın ne kadardır? Bu objektifin nispî açıklığını bulmak için formülü uygulamak istersek sonuç 20/80:1/4 olur. f: 1:4 şeklinde de ifade edilebilir. Bu objektifin nispî açıklı f:4 şeklinde objektifin önünde yazar.

Bir objektif aydınlık değerinin büyük olması o objektif ışığa karşı daha duyarlı olmasını sağlar. Işığa karşı daha duyarlı olan objektifler ise daha kaliteli objektif sınıfına girer. Örneğin aydınlık değeri 1:2 olan bir objektifin ışığa duyarlılığı aydınlık değer 1: 2.8 olana göre daha fazladır. Bunun yararları ise daha kötü ışık koşullarında çekim yapabilmek, daha dar alan derinliği sağlayabilmek ve daha yüksek Enstantane değerlerinde fotoğraf çekebilmektir.

c. MEVCUT AÇIKLIK: Bir objektiften geçen ışık miktarının diyafram açıklığını büyütüp küçültmek yoluyla ayarlanmasıdır. Diyafram yardımıyla yapılan bu ayarlanmaya mevcut açıklık denir. Bir başka ifade ile fotoğraf çekme anındaki objektiften geçen ışık miktarını gösteren açıklık mevcut açıklık olarak ifade edilir.

d. OBJEKTİF GÖRÜŞ AÇISI: Bir objektifin Odak uzaklığına bağlı olarak ortaya çıkan görüş açısıdır. Bu açı normal objektiflerde 45 derece civarındayken dar açılı objektiflerde Odak uzaklığın balı olarak 2 dereceye kadar iner. Geniş açılı objektifler de ise bu açı 50 ile 180 derece ararsında değişmektedir. Zoom objektiflerde görüş açısı zoom objektifin kalitesine ve Odak uzaklığına bağlı olarak konuyu hangi görüş açısından çer Çerçevelemek istiyorsak objektif açıya getirilir.

e. OBJEKTİFİN ODAK UZUNLUĞU: Objektifin Odak uzunluğu, bir objektife gelen ışınların merceklerden geçtikten sonra bir noktada kesiştiklerini daha önce ifade etmiştik. İşte merceklerle bu ışıkların kesiştikleri noktalar arasına Odak uzunluğu denir.

f. OBJEKTİFİN HIZI: Objektifler farklı ışık toplama güçleri yani hızları ile de değerlendirilirler. Objektif hızı diyaframın en geniş açıklığına bağlı olarak tanımlanır. Bu değer ne denli küçükse yani en geniş diyafram çapı ne kadar büyükse objektif de o denli hızlıdır. Fotoğraf yeni başlayanlar hızlı objektiflerin daha iyi olduklarını düşünürler bu düşünce hem doğru hem de yanlıştır. Doğrudur çünkü yetersiz ışık şartlarında iyi fotoğraflar elde etmeye yarar. Yanlıştır çünkü yalnızca alan derinliğini azaltmak ya da yetersiz ışık koşularında kullanılırlar .

DİYAFRAM ve ÇALIŞMA PRENSİBİ

DİYAFRAM: Fotoğraf makinelerinde, film düzlemine düşecek ışık miktarını ayarlayan en önemli parçalardan birisi diyaframdır. İnsan gözünde, göz bebeğinin işlevi ne ise fotoğraf makinelerinde de diyaframın işlevi aynısıdır.

Normal olarak ortamdaki ışıklılık durumu yoğun ise, başka bir ifadeyle ortam çok ışıklı ise kapalı (kısık), ortam az ışıklı ise açık durumda bulunur. Diyaframın işlevi açısından bir musluğa benzetmek mümkündür. Musluk çok açıldığında suyun çok akması gibi, diyafram açık olduğu zaman da filme düşen ışık miktarı artacaktır.

Objektifin mercek grupları arasına yerleştirilmiş ve merkezden istenildiği kadar genişleyip daralan bir deliği bulunan çelik yapraklardan oluşan perdeye diyafram denir. Diyafram açıklığı ve Enstantane hızı, uygun değerlerde seçilerek filme, görüntü oluşumu için gereken miktarda ışık düşürülür. Bunun nasıl gerçekleştirildiğini ilerdeki derslerde göreceğiz.

Bir görüntünün film üzerine tespit edilmesi için gerekli olan ışık miktarını tayin edici bir özelliğe sahip olan, diyafram göz bebeği gibi çalışır. Işığın çok olduğu zamanlarda kapatılarak az olduğu zamanlarda açarak film üzerine her zaman istenen miktarda (film üzerinde görüntünün oluşabilmesi için gerekli miktar) ışığın düşmesini sağlar. Otomatik makinelerde bu iş elektronik devreler aracılığıyla gerçekleşirken manuel makinelerde elle yapılır.

Ana amacı görüntüyü keskin netlikte elde etmek olan çeşitli cins objektiflerin yapıları incelendiğinde karşımıza mekanik ve elektronik bir sistemin çıktığı görülür. Objektiflerde, netleme mekanizması ve optik elemanların yanı sıra değişken boyutlu, yuvarlak bir delik olan ve filme gelen ışık miktarını kontrol eden diyafram yaprakçıkları da bulunur. Diyafram yaprakları, altı ila sekiz metal yapraktan oluşur. Bu yaprakçıkların açılıp kapanma kumandası objektif borusu üzerindeki diyafram halkası ile olur. Elektronik makinelerde ekrandan ya da diyafram düğmesinden de kontrol edilebilir. Objektiflerinin çoğununda bulunan diyafram halkası objektif içerisindeki yaylı bir mekanizmaya bağlıdır. Diyafram yaprakçıklarının açılıp kapanmasına bu mekanizmayla kontrol edilir. Metal yapraklardan meydana gelen diyaframa iris diyafram adı verilir. En çok kullanılan diyafram türü olan iris diyaframlar, karartılmış ince madeni levhalardan oluşmuştur. Döner bir halka, istenilen açıklığı sağlamak gayesiyle üzerinde yazılan rakamlara ayarlanır. Objektif gövdeye bağlandığında gövdede ve objektifteki manivalar karşılıklı olarak çalışır ve diyafram yaylarının gerilmesini sağlarlar. Böylece diyafram en açık haline gelerek fotoğrafçının rahat netleme yapmasına imkan tanır. Fotoğrafın çekim esnasında yani deklânşöre basıldığında manivelâ önceden ayarlanan diyafram açıklığına göre diyafram açılmasını sağlar ve film üzerine istenilen miktardaki ışık düşer. Bir başka ifadeyle tek objektifli bütün makinelerde özel ve mekanik bir sistem fotoğraf çekmek için deklanşöre basana diyaframı açık tutmaya yarar (diyaframın açık tutulmasındaki amaç yetersiz ışık koşullarında netlemenin kolay yapılması içindir.); deklanşöre basıldığı zaman diyafram otomatik olarak tayin edilmiş açıklığa dek kapanır.

Diyaframın görevi, objektiften giren ışığın miktarını ayarlamak ve netlik derinliğini azaltıp çoğaltmaktır. Diyaframın objektiften geçip film üzerine düşen ışığı kontrol görevi poz ayarı için önemlidir. Diyafram açıldıkça giren ışık çoğalır, kısıldıkça da azalır. Diyafram çemberinin üzerindeki rakamlar içeriye ne kadar ışık girdiğini gösterir. Rakamlar küçüldükçe içeriye daha fazla ışık girerken rakamların büyümesi içeriye giren ışığın azalması anlamına gelir. Diyaframın ne kadar açılacağı kadranındaki numaralara göre ayarlanır. ŞEKİL Genel olarak kullanılmakta olan diyafram açıklık değerleri şunlardır: 1,4 - 1,7 - 1,8 - 2,8 - 4 - 5,6 - 8 - 11 - 16 - 22 - 32 - Bir diyafram rakamları grubunda en küçük rakam, yani diyaframın en açık hali; objektifin aydınlık veya parlaklık değerine eşittir. Her iki diyafram rakamı arası bir misli açılma veya kısalmayı ifade eder. Bir başka ifadeyle diyafram değeri f/4 iken f/5,6 ya göre iki misli fazla ve f/2,8�e göre iki misli az ışık film üzerine düşer. Film üzerine düşürülen ışık miktarını, ayarlayan diyafram, ışık çok olduğu zaman büyük numaralara doğru (azaltmak için) az olduğu zaman ise küçük numaralara doğru (içeriye giren ışık miktarını artırmak için)ayarlanır. Diyafram kadranındaki en küçük rakam en büyük diyafram açıklığına en büyük rakam ise en küçük diyafram açıklığına karşılıktır.

İnce çelik levha üzerine açılmış değişik çaptaki deliklerden oluşan diyafram sistemine sürgülü diyafram denir. (Şekil, 1) Bunların çalışması prensibi ise istenilen büyüklükteki diyafram açıklığını sürgü aracılıyla objektifin önüne getirmektir. Bir başka ifadeyle objektifin önüne hangi delik sürülürse, filme o miktarda ışık girer.

ENSTANTANE (Örtücü) ve ÇALIŞMA PRENSİBİ

Filmin üzerine düşmesi gereken ışığın sadece diyaframla sağlanması yeterli değildir. Işığın ne kadar süre ile filmin üzerine düşmesi gerektiği de düşünülmelidir. Işığın miktar ve süresinin beraber ayarlanması işine poz verme denmektedir. O halde uygun poz ayarı için mutlaka diyafram ve enstantaneyi birlikte ayarlamalıyız.

İyi bir görüntü elde edebilmek için (film üzerinde görüntünün oluşabilmesi) yeterli miktarda ışığın (diyafram ile) yeterli sürede (obtüratör ile ) objektiften geçmesi gerekir. Işığın çok olduğu durumlarda süreyi saniyenin kesirleri olarak ayarlarken yetersiz ışık şartlarında saniyenin katları olarak ayarlarız. Diyaframdan geçtikten sonra miktarı ayarlanmış olan ışığın, film düzlemini ne kadar süreyle etkileyeceğini belirleyen mekanizmaya obtüratör denir. Obtüratörün açılıp kapanma hızına Enstantane denir. Enstantane değerleri belirli standart seride toplanmıştır. Bunlar; T, B, 1, 2, 4, 8, 15, 30, 60, 125, 250, 500, 1000, 2000, 4000 ve 8000 gibi ederlerdir. Enstantane değerleri aslında tam bir saniyeden başlamak üzere (bazı makinelerde 2, 3, 4, 8, gibi saniyeleri de belirten değerler vardır.) saniyenin kesirleri olarak devam eder. Bir başka ifade ile 4 saniyenin 4 de 1 olarak 1000 saniyenin 1000 de biri olarak değerlendirilir. Yani Enstantaneyi 4 Enstantane aldığımızda perde saniyenin 4 de biri kadar 1000 Enstantane aldığımızda saniyenin 1000 de biri kadar süre açık kalıp tekrar kapanır. Enstantane değerleri dizisinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, ararda gelen iki hızdan birinin süresinin, diğerinin süresinin iki katı (ters yönde yarası) kadar olduğudur. Örneğin 1/60 saniye 1/30 saniyeye göre iki kat daha fazla film üzerine ışık düşmesini sağlarken 1/125 değerindeki Enstantane 1/60 saniyenin yarısı kadar ışık geçirir. Enstantaneyi (B) ayarına getirdiğimiz zaman elimizi deklanşörde basılı tutuğumuz sürece perde açılacaktır. (T) ayarında ise deklanşöre basıldığında perde açılır ve ikinci kez basıldığında perde kapanır. Özellikle gece fotoğrafçılığında ve zayıf ışık koşulları altında fotoğraf çekerken bu işleme başvurmak gerekmektedir.

Gelişmiş fotoğraf makinelerinde Enstantane hızını belirten rakamlar ve (B), (T), harflerinden başka (A), (P), (L), (X) gibi şimşek işareti şeklinde semboller olabilir. (X) veya şimşek sembolü flaşlı fotoğraf çekimlerinde kullanılması gerektiğini gösteren Enstantane değerini ifade eder. (L) sembolü makinenin kilitlendiğini hiçbir fonksiyonunun çalışmadığını belirtir. Özellikle çekem yapılmadığı durumlarda makineyi kilitlemeyi unutmayalım. (A) harfi makinede diyafram öncelikli programın bulunduğunu belirtir. Enstantane (A) konumunda iken bizim seçeceğimiz Enstantane değerine uygun (makine içerisinde bulunan mikro işlemci sayesinde) yüksek şartlaryna göre bir diyafram değerinin makine tarafyndan otomatik olarak seçilece?ini belirtir. (P) harfi ise fotoğrafı çekilecek konunun yakına uygun Enstantane ve diyafram deşerlerinin yine makine tarafyndan belirleneceğini ifade eder.

İyi bir fotoğraf çekebilmek için gerekli miktarda ışığın gerekli süre ile filmin duyarkatının üzerine düşmesi gerekir. Genellikle film duyarkatının ışığa maruz kaldığı süre bir saniyenin kesirleri ile ölçülür. Özellikle hareketli konuların bir anı tespit edilmek istendiğinde bu ışığa maruz kalma süresinin önemi artar. Zira objektiften geçecek olan ışığın geçiş süresi saniyenin kesirleri olarak ayarlanmazsa konu objektif açık kaldığı süre zarfında hareket edeceğinden film üzerinde bu hareketler birtakım çizgiler halinde karmaşık bir görünümle çıkar karşımıza. Hem fotoğrafın düzgün çıkması için hareketin verdiği çizgili durumu önleyecek hem de ışığın duyarlı film üzerinde ekti edebilmesi için gerekli süreyi ayarlayabilecek mekanizma obtüratördür.

DİYAFRAM – ENSTANTANE (ÖRTÜCÜ) İLİŞKİSİ:

Pozlamayı, ışığa karşı duyarlı filmin ışıktan etkilenmesi olarak tanımlamıştık hatırlarsanız. Pozlama sırasında film yüzeyine ulaşan ışık 2 temel sistem tarafından kontrol edilir. Bunlar yukarıda bahsedilen.Diyafram ve örtücüdür. Daha basit bir ifade ile, filmin pozlanabilmesi için bir diyafram açıklığı ve bir örtücü hızı belirlenmelidir.

Objektiften geçerek filmin üzerine düşen ışığın miktarını diyafram, süresini ise örtücü hızı belirler demiştik. İşte bu iki sistem arasında çok önemli bir ilişki vardır.

Fotoğraf çeken kişinin amacı , film yüzeyine net ve doğru ışık yoğunluğunda görüntü elde etmektir. Görüntünün doğru ışık yoğunluğunda olması Pozlama ile ilgilidir.

Işık, film üzerine ne gereğinden az (az pozlama), ne de gereğinden çok (fazla pozlama) düşmelidir. Hem miktar hem de süre açısından doğru ışığın filme ulaşması gerekmektedir. Pozlama esnasında hangi diyafram açıklığı ile , hangı örtücü hızının kullanılacağının bilinmesi önemlidir. Bu nedenle diyafram ile örtücü arasındaki ilişkinin bilinmesi gerekmektedir.

Pozlamayı belirleyen 3 ana unsur şunlardır:

1) Aydınlanma: Fotoğrafı çekilen konunun bulunduğu ışıklandırma durumu
2) Konunun Yapısı: konunun dokusu ve ton değerlerine bağlı olarak üzerine düşen ışığın ne kadarını yansıtacağı
3) Filmin ISO–ASA Değeri: Üçüncü olarak da kullanuılan filmin ışığa duyarlılığı yani ISO değeri önemlidir.

Pozlamayı belirleyen etkenleri gördük; şimdi de bu etkenlerden haraket ederek bir konunun fotoğrafını çekerken diyafram değeri ve örtücü hızının nasıl belirlendiğini görelim:

Diyelim ki yürüyen bir kişinin dışarda güneş ışığı koşullarında net bir fotoğrafını çekmek istiyoruz. Konumuz haraketli ve biz bu haraketi dondurmak istiyoruz: O halde 1/125 bizim için gerekli olan örtücü hızıdır. (veya üzeri) İçinde bulunulan ışık koşullarında, 100 ASA lık bir film kullanıyorsak, diyelim ki pozometremiz bize 1/125 Enstantane hızı (örtücü hızı) için f:5,6 değerini versin.

O halde bizim 100 ASA lık filmimizle bu kareyi çekmek için kullanacağımız değerler:

t: 1/125 – f:5,6 dır…

Peki biz aynı kareyi bir başka değer sistemini kullanarak çekemez miyiz? Elbette çekeriz.

t: 1/500 yaparsak karşılık gelecek değer: f:2,8
t: 1/1000 yaparsak karşılık gelecek değer ise: f:2 dir.

Diyelim ki aynı kareyi çekerken fikrimiz değişti ve yürüyen adamı dondurmak yerine, haraket netsizliğini de fotoğrafımıza katmak ve karemize biraz ritm kazandırmak istedik:

O halde yapacağımız daha uzun bir örtücü hızı belirlemek:

t: 1/15 seçersek örneğin: f ne olur? Berberce düşünelim. T:1/125 ken f: 5,6 dı. t: 1/125 den ; 1/15 e kaç stop ilerledi?

Yazalım beraber:

1/125 1/60 1/30 1/15

Yani 1/125 den 1/60 a 1 stop ; 1/30 a 2 stop, 1/15 e 3 stop..

Biz t : 1/125 den 1/15 e uzatırsak (süre uzuyor dikkat edin) 1/125 e göre 3 kat uzun süre filmimiz ışığa maruz kalacak. O halde süre uzayınca miktarı azaltmamız gerekiyor: ne yapacağız , f : değerini kısacağız.. Ne kadar? 3 stop..

5,6 8 11 16

f: değeri 5,6 dan 8 e kısılırsa 1 stop, 11 e kısılırsa 2 stop, 16 ya kısılırsa 3 stop:

O halde:

1/125 – 5,6 yerine 1/15 – 16 diyafram kullanabiliriz.

(1/125 – 5,6 ) ile ( 1/15 – 16) değerleri aynı yoğunluktaki ışığa karşılık gelirler ve iki değer sistemi de filmimizi başta varsayılan koşullarda doğru miktarda pozlar.. Ancak iki halde çekilen fotoğraflar farklı fotoğraflardır.. ( Şekil 03 ve şekil 04 ü düşünün)

(1/125 - 5,6) ile çekilen karede yürüyen insan haraketi donmuş bir halde kayıt edilirken, (1/15 – 16) sistemi ile çekilen karede yürüyen insanın ardında bir haraket netsizliği çizgisi (iz) olur ve haraketli alan flu olur..

Kullanabileceğimiz değerler özetle:

(1/1000-2), (1/500 - 2,8 ), (1/250-4), (1/125-5,6), ( 1/60-8 ), ( 1/30-11), (1/15-16)

Aynı şekilde ASA (ISO) değerinin de etkısı vardır . Mesela biz örneğimizde başta ASA'yı 100 ASA olarak belirlemiştik

Yani 100 ASA da, 1/125 e 5,6 diyafram.

Peki aynı koşullarda kullandığımız film 200 ASA olsaydı ne olurdu?

Yine Enstantane seçimimizin sabit olduğunu düşünelim:

t: 1/125 e karşılık bu kez , 200 ASA için pozometremiz 8 diyafram isteyecekti.

Yani 100 ASA için 1/125 e 5,6 doğruysa
Aynı koşullarda 200 ASA için 1/125 e 8 olacak.

ASA değeri arttıkça, filmin ışığa karşı duyarlılığı artar, yani hızı artar, yani daha az ışıkta pozlanabilir.

Bir örnek verelim: 400 ASA bir film, 200 ASA flme göre 2 kat daha duyarlıdır, yani 400 ASA bir filmin 200 ASA bir filme göre pozlanması için 2 kat az ışık gerekir.. Daha az ışıkta pozlanabilir. Zor ışık koşullarında yüksek ASA lı filmler hayat kurtarırlar, ancak unutulmamalıdır ki, ASA arttıkça filmin fotoğraf kalıtesinde (veya matbaa kalıtesinde) basılabileceği boyut küçülür.

ODAKLAMA (NETLEME) SİSTEMLERİ: Odaklama sistemleri (metre ayarı), film üzerine, fotoğrafı çekilen cismin net bir görüntüsünün düşürülmesi amacıyla yerleştirilmiştir. Objektiflerin odak uzunlukları, metre ayarları sonsuza getirilmiş durumda iken ifade edilir. Bu durumda, sonsuzdaki cisimler nettir. Buna karşılık yakındaki cisimlerin makineye olan uzaklıkları, objektifin odak uzunluğu ile çakışmadıklarından net değillerdir. Objektif üzerindeki odaklama bilerciği ile oynayarak objektif içindeki mercek elemanları ileri-geri hareket ettirilir ve böylece odak uzunluğunda küçük değişiklik yapılmış ve yakındaki cisimler üzerinde de netlik sağlanmış olur.

Netlik odak noktasının üzerinde oluşmaktadır. Odaklama sistemi, vizörden bakıldığı zaman görünen

görüntünün gözümüzle gördüğümüz netlikte film üzerine düşebilmesi için objektiflerin genellikle ön tarafında bulunan ve objektifin Odak uzunluğunu (Konu ile makine arasındaki mesafeye bağlı olarak) çok az değiştirerek film üzerine net görüntünün düşmesini sağlayan mekanizmadır. Yeni üretilen (AF) otomatik netleme yapan objektiflerin dışında tüm objektiflerde bu iş elle mekanik olarak yapılır. Burada amaç, Odak noktasında teşekkül eden hayalin net olabilmesi için. Objektif - film arası mesafenin ayarlanması içindir. Bunun için yapılmış tertibata; mesafe ayar taksimatı veya metraj tertibatı denir.

Görüntünün Odak noktasında oluşması çok özel bir durumdur. Uygulamada sonsuz (&) kabul edilen 10-20 metreden daha yakındaki konuların görüntüsü Odak noktasının biraz uzağında oluşur. Bu nedenle film üzerinde net görüntü oluşturabilmek için filmin bir miktar geriye çekilmesi gereklidir. Film düzlemini ileri geri hareket ettirmek yerine objektifin hareket ettirilmesi veya objektif Odak uzunluğunun -çok az miktarda- değiştirilmesi aynı sonucu verecektir. Pratikte mesafe kadranın sağa sola döndürülmesiyle yapılan da budur. Konu uzaklığı değiştikçe objektifin Odak uzunluğunda yapılacak çok küçük oynamalar görüntünün film üzerinde oluşarak net bir biçimde saptanmasına imkan tanır. Objektifin ön tarafındaki bir halkanın (mesafe kadranının) sağa sola hareketiyle yapılan bu işleme Odaklama ya da netleme denir. Netleme her makine ve objektife göre farklı şekillerde yapılır. Bunların en çok kullanılanlarını sırayla açıklayalım.

1. Vizörden bakıldığı zaman iç içe iki daire gözükür. Bu dairelerden içerdeki dairede eğer netleme yaptığımız obje net ise tek görüntü yoksa iki görüntü oluşur. Eğer iki görüntü gözüküyorsa, metraj kadranını sağa sola döndürmek suretiyle bu görüntü teke indirilir. Böylece filmin üzerine düşecek görüntü netleşmiş olur. Bu tip netlemenin bulunduğu makinelerdeki, netleme sistemine, telemetreli netleme sistemi denir.

2. Bazı telemetreli makinelerde ise içteki dairenin içinde yatay bir çizgi vardır. Bu çizgi fotoğrafı çekilecek konunun üzerine getirildiğinde konu net değilse hedefin üst ve alt yarıları birisi sağa diğer sola kaymış vaziyettedir. Yine metraj kadranının sağa sola kaydırılmasıyla görüntü düz bir şekle dönüşür ve konumuz Odak noktasında net olarak teşekkül eder.

3. Vizörden bakıldığında tam ortada sarı bir nokta vardır. Fotoğrafı çekilecek konunun üzerine bu noktayı döndürdüğümüzde konu net ise burada bir görüntü, net değilse iki görüntü oluşur. Mesafe kadranından sağa sola doğru yapılan ayarlamalarla görüntü teke düştüğünde netleme yapılmış demektir.

4. Bazı makinelerde ise Vizörden bakıldığı zaman konu net olarak görülemez. Bu durumda yine mesafe kadranının sağa sola döndürülmesiyle konunun en net şekli yakalanarak istenilen netleme ayarı gerçekleştirilmiş olur. Bu tür netlemede Vizörden bakarken görüntünün tamamına değil ortadaki daireye dikkat etmek gerekir.

5. Auto-focus (AF) sistemiyle çalışan otomatik makinelerde ise makine fotoğrafı çekilecek konuya döndürüldüğünde makine auto- focus sistemiyle netlemeyi kendisi yapmaktadır. Bu sistemlerde, netlenecek noktanın uzaklığının saptanması için Kontrastı karşılaştırma, kızıl ötesi ışınlarla tarama ve ses Dalgalarıyla uzaklığın ölçümü gibi üç yol vardır.

Kontrast karşılaştırmalı auto-focus sistemler, telemetre gibi çalışırlar. Auto-focus ünitesinden ve hareketli bir aynadan gelen görüntünün her ikisi de, netleme sistemi üzerinde ışığa duyarlı bir panel üzerine gönderilir. Burada aydınlık ve karanlık bölgeler makine içerisine yerleştirilmiş olan özel bir bilgi işlemci tarafından karşılaştırılır. Bu bölgelerin Kontrastı aynı olduğu zaman objektif hareketini durdurur.

Kızıl ötesi auto-focus sistemlerinde makine üzerindeki bir pencereden kızıl ötesi ışınlar objeye doğru gönderilir. Başka bir pencereden ise hedef noktadan yansıyan kızıl ötesi ışınların toplandığı bir detektör vardır. Deklanşöre hafifçe basmak taramayı başlatır ve detektörden en güçlü sinyal alındığında ayna ve objektif hareketini durdurur.

Ses dalgalarıyla ölçüm sisteminde ise insan kulağı ile duyulması imkânsız 1/1000 frekanslı ses sinyalleri kullanılır. Gönderilen sinyalin ne kadar sürede geri döndüğü , zamanlamayı sağlayan devre tarafından ölçülür ve objektif ölçülen mesafeye göre makine içindeki motor aracılıyla döndürülür ve netlik yapılmış olur.

6. Birçok AF sistemi, görüş alanının merkezini esas alarak netleme yapmaktadır. Fakat fotoğrafını çekmek istediğimiz nesne, bazen görüntünün ortasında olmayabilir. Bu durumlarda makine farklı noktayı göreceğinden bizim için net olması gereken yeri net göstermeyebilir. Bu olumsuz durumu önlemek için gelişmiş makinelerde üç netleme noktası vardır. Fotoğrafçı ekrana yerleştirilmiş üç netleme noktasından birini seçerek uygun noktaya göre netleme yapmasını makinesinden isteyebilir.

7. Bazı makinelerde ise seçilen diyafram ayarına bağlı olarak belli mesafeden (genellikle 50 santim) başlamak üzere sonsuz net olarak film üzerine düştüğünden fotoğrafçının netleme için özel bir çaba harcamasına gerek kalmadan net fotoğraflar çekebilir.

8. Bir diğer yöntem ise tüm mekanik makineler için gererli olan; fotoğrafı çekilecek konu ile makinemiz arasındaki mesafenin tayin edildikten sonra objektif üzerindeki mesafe kadranında tahmin edilen mesafe ayarına getirmek suretiyle olur. Örneğin konu ile bizim aramız 5 metre ise kadranı 5 metreye göre ayarlarsanız konunun net görüntüsünün film üzerine düşmesini sağlamış olursunuz.

Fotoğraf makineleri, üzerinde normal objektif bulunması koşulu ile genellikle 50 cm. den sonsuza kadar netlik yapmak mümkündür. Bu sınırlar dışında yapılacak çekimlerde netlik sağlamak için körük, yakınlaştırıcı mercekler (close-up) ve uzatma tüpleri (konvektör) gibi yardımcı malzemelerin kullanılması gereklidir.

1. KÖRÜK: Fotoğraf makinesinin gövdesi ile objektif arasına takılarak objektifin Odak uzunluğunu artırmaya yarayan parçalardır. Özellikle negatiften pozitif görüntü elde edebilmek ve pozitif filmden pozitif kopya elde edebilmek için kullanılmaktadır.

2. CLOSE-UP: Cisimlerin çok yakın çekimlerinin yapılmasında kullanılır. 1, 2, 3 ve 4 gibi büyütme katsayılarına bağlı olarak numaralandırılmış olan bu özel mercekler objektifin önüne takılırlar. Bunlar sayesinde cisimlere 3-4 cm. kadar yaklaşmak mümkün olur.

3. KONVEKTÖR: Objektiflerin odak uzunluklarını 2-3-4 kat artırabilen optik araçlardır. Makine gövdesi ile objektif arasına takılarak kullanılırlar. Odak uzunluğunu iki kat artıran bir konvektör ile 50 mm. odak uzunluğuna sahip bir objektifin kullanılması durumunda objektifin odak uzunluğu 100 mm'ye yükseltilmiş olur. konvektörlerde, odak uzunluğunun kaç kez büyütüldüğü 2x, 3x, 4x, gibi simgelerle belirtilir. Konvektörlerin kullanımı belli avantajları beraberinde getirdiği gibi, bazı sakıncaları da getirmektedir. Avantajları arasında ucuz olmaları ve kolay taşınabilir olmaları sayılırken dezavantajları arasında aydınlatma indisinin büyümesi ve görüntü kalitesinin bozulması sayılabilir.

Konvektör olarak makine ve objektif arasına yerleştirilebilen içleri boş tüplerde kullanılmaktadır. Bunların mercekli konvektörlere göre sakıncaları çok fazladır. En önemli sakıncaları sürekli en açık diyafram değerinde çalışmak zorunda olmak gelir.
 

Benzer konular

Üst