Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Piramitlerin Sırrı

N/A8

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
31 May 2007
Mesajlar
1,155
Tepkime puanı
73
Zaman: İÖ 2551-100
Mekân: Mısır


Piramit merdiven basamağı gibi sıra sıra inşa edilmişti. Bu şekilde tamamlanınca kalan taşları yerlerine kısa tahta kütüklerden yapılma makinelerle kaldırdılar. HERODOTOS, İÖ YAKLAŞIK 430.

Herodotos'un yaşadığı zamanlardan bu yana Mısırlılar'ın piramitleri nasıl inşa edip dikili taşları nasıl kaldırdıkları hakkında pek çok tartışma yapılmıştır. Ne yazık ki, Mısırlılar'dan günümüze bu konuları anlatan fazla bir belge kalmadığından, ortaya atılan bütün kuramlar, ancak deneysel arkeolojiyle sınanarak inanırlık kazanabilmektedir.

Taşların ham olarak taşocaklarından çıkarılması, yontulması ve yontulmuş bu taş blokların ve dikilitaşların nakliyesi konularında pek çok yanıtlanmamış soru varsa da, belki de en büyük esrar, piramitlerin ve dikilitaşların gerçekten hangi teknikle yapıldığıdır.

giz164.jpg
giz165.jpg


(Solda) Piramit yapımının erken bir aşamasını gösteren kroki. Piramitin kenarlarının tabanına birbirine paralel çakılmış kazıklar ayar ve düzleme için kullanılmış olabilir. (Sağda) Ahşap bir beşik modeli. Günümüze kadar tam boyutlu örnekler kalmamışsa da, piramit bloklarının nakli için bunların kullanılmış olması mümkündür.

PİRAMİTLERİ NASIL O KADAR DÜZGÜN OLARAK İNŞA EDEBİLDİLER?

Mısır'da modern arkeolojinin tartışmasız babası olan Flinders Petrie, 1880-2'de hepsi de 10 üçüncü binyılın ortalarında yaşamış 4. Hanedan hükümdarlarından Keops, Kefren ve Mikerinos'un (büyük ölçüde angarya yöntemiyle inşa edilen) piramitlerinin bulunduğu el-Gize platosunda çok titiz bir araştırma başlatmıştır. Bulguları arazinin belki de bir ızgara gibi hendekler kazıp bunları suyla doldurarak ve sonra da çevredeki "taş adalar"ı istenilen düzeye indirerek düzeltildiğini akla getiriyordu.

Yüz yıl sonra Amerikalı Mısırbilimci Mark Lehner, el-Gize piramitlerinin çevresindeki kaya tabakasına açılmış çeşitli delik ve hendeklerin krokisini çıkarttı ve bu hassas düzleştirme işinin arazinin tümünde değil, piramitin en alt taşlarının yerleştirileceği yerin kenarında dar şeritlerde yapıldığı kanısına vardı.

Gize piramitlerinin her birinin ortasında masif bir kaya kütlesi bulunmaktadır (bunlar piramitlerin içinde birkaç yerde görülebilir). Bu doğal kaya göbekleri, inşaatçıların tam bir dörtgen elde etmek için köşegenleri ölçmelerini de engellemiş olabilir.

Günümüze kalan aletlerden anladığımıza göre Mısırlı mimarlar, kadastrocular ve inşaatçılar özellikle iki alet kullanmaktaydılar: Düz çizgileri ve dik açıları yapmak ve yapıların köşe ve kenarlarını astronomik düzenlemelere göre yerleştirmek için merkhet ve bay.

İngiliz Mısırbilimci I. E. S. Edwards, gerçek kuzeyin, herhalde batıda ve doğuda belirli bir yıldızın doğuş ve batış noktasını ölçüp sonra bu iki nokta arasındaki açıyı iki eşit parçaya bölerek bulunduğunu iddia etmiştir.

Daha yakın zamanlarda Kate Spencer, Büyük Piramit'in mimarlarının, kuzey kutbu çevresinde dönen iki yıldızın (Büyük Ayı ile Küçük Ayı'nın) Keops piramitinin inşa edildiği sanılan İÖ 2467 yılında bir hizada olduğunu görmüş olabileceklerini ileri süren ikna edici bir kuram geliştirmiştir. Daha önceki ve sonraki piramitlerin yönlerindeki hataların, bu hizanın gerçek kuzeyden sapma derecesiyle bağlantılı olması da bu varsayımı desteklemektedir.

giz166.jpg
giz167.jpg


(Solda) Çizimde, İngiliz arkeologu Reginald Engelbach'ın tasarladığı kum çukuru yöntemi görülüyor. Dikilitaş kızak üstünde çukura çekilir. Kum boşaltılarak dikilitaş kaidesine oturtulur. Son dengeleme ve yerleştirme taşın tepesindeki iki yöne çekilen halatlarla yapılır. (Sağda) 18. Hanedan'ın üç dikilitaşından ikisi hâlâ Karnak'ta Amon Tapınağı'ndaki orijinal mekânlarındadır.

PİRAMİTLER NASIL İNŞA EDİLDİ?

Sakkara'daki ve Gize'deki günümüze kalan kanıtlar (özellikle de tamamlanmamış piramitlerden) taş blokları piramitler üzerindeki nihai yerlerine kaldırmak için en az beş farklı rampa sisteminin kullanıldığını göstermektedir. En kolay ve en aşikâr yöntem doğrusal rampadır (Sakkara'da 3. Hanedan'ın Sekhemkhet piramitinde kullanılmış olabilir). Ancak genelde bu rampalar için gereken genişlik, bunların seyrek olarak kullanılmış olduğu anlamına gelir.

Piramitin bir yüzünde dar basamaklardan oluşan merdiven rampası ise diğerlerinden daha dik bir açı gerektirecektir. Bu tipin izleri Sinki, Meidum, Gize, Ebu Ghurob ve Lisht'te bulunmuştur. Belki de I. Anasatasi'nin 19. Hanedan papirüsünde anlatılan sarmal rampaya başlıca itiraz bunun neyin üzerine dayanacağı ve piramitin büyük bir kısmı sarıldığı takdirde düzeltme hesaplarının ve kontrollerin nasıl yapılacağı sorusudur. Piramitin bir yüzünde zigzaglı bir yol basamak piramitlerinin yapımında en etkili yol olacaksa da, Sakkara, Sinki ve Meidum basamaklı piramitlerinde bunun kullanıldığını gösteren bir ize rastlanılmamıştır.

İç rampa izleri Ebusir'de Sahure, Niuserre ve Neferirkare'de ve Sakkara'daki Pepi H'de görülmektedir ama iç doldurulduktan sonra yine de bir tür dış rampa gerekecekti. Piramitin içinin teraslı olmasının piramitin kenarında basamak basamak daha küçük rampalar dizisinin kullanılmasını daha uygun yapacağı iddia edilmiştir.

Dış kaplama yapıldığında bunların kalıntıları hiç kuşkusuz kaybolacaktı. Piramitten vadideki tapınağa uzanan geçitlerin de rıhtımdan inşaat yerine inşaatçı rampası olarak kullanılmış olması da mümkündür (rıhtım, Nil'e bir kanalla birleştirilmişti).

Kullanılan rampa tiplerinin sorunu dışında tartışmalar, taş blokların yerlerine kaldırılma yöntemleri Üzerinde de yoğunlaşmıştır. Mısırlılar vinç ya da palanga yöntemleri kullanmadıkları için, blokları yerlerine yerleştirmede ahşap ve bakır kaldıraçlar kullanıldığı kabul edilmektedir.

giz168.jpg


Ebusir'de 5. Hanedan piramitleri. Arkada Gize'deki 4. Hanedan öncelleri. Eski çağlarda piramitlerin dışlarını örten ince kireçtaşı tabaka alınmışsa da, bunların ana blokları günümüze kadar kalmıştır.

DİKİLİTAŞLARIN SIRLARI NEYDİ?

Eski Mısır uygarlığının en belirgin ikonlarından biri, İğneyi andıran ve incelerek yükselen, tepesinde küçük bir piramit örneği bulunan (buna pyramidion ya da benben-taşı âdı verilir) dikilitaştır, ilk dikilitaşların Eski Krallık zamanında (10 2575-2134) Heliopolis'de güneş tanrısı tapınağına yerleştirildiği anlaşılmaktadır. Yeni Krallık döneminde (10 yaklaşık 1550-1070) büyük monolitik örnekler, genelde Karnak ve Luksor'da olduğu gibi tapınakların önüne çifter çifter dikilirdi.

Yeni Krallık döneminden kaldığı sanılan tamamlanmamış bir granit dikilitaş, Assuan'ın kuzey taşocaklarında hâlâ yatmaktadır. 41,75 metre boyu ve tahmin edilen 1150 ton ağırlığıyla bu dikilitaş, çıkarılmasının geç aşamasında tehlikeli bir jeolojik kusuru ortaya çıkarılarak bırakılmasaydı, dünyanın bir taşocağından çıkarılan en büyük taşı olacaktı.

Assuan dikilitaşını ilk inceleyen İngiliz Mısırbilimci Reginald Engelbach'ın yaptığı deneyler, bir insanın bazalt bir keski kullanarak ham dikilitaşın üzerinden, yarım metre eninde ve beş milimetre kalınlığında bir parça yontmak için bir saat çalışması gerektiğini ortaya koymuştur.

Dikilitaşlar'ın çoğunun boyutları ve ağırlığı, son aşamanın -taşı dengeli, dikey duruma yerleştirmenin- en tehlikeli riskini oluşturan sorunuydu. Ama dikilen taşlar gösteriyordu ki, bütün risklere rağmen, ortaya konan da, Mısırlıların azimli ve tehlikeli teknolojik ustalıklarının başarısıydı. Mısırbilimciler'in ve mühendislerin, bunun nasıl başarıldığı hakkındaki görüşleri farklıdır.

Mısır'dan kalma kesin bir bilgi yokluğunda ileri sürülen yöntemlerden birine göre, kaldıraçlarla birlikte temele doldurulan taşların çıkarılmasıyla ve son birkaç derecede iplerle çekerek dikilitaş yerine oturtulur. Ancak bu teknik, yalnızca küçük örnekler için uygulanabilir bir yöntemdir. Daha büyük dikilitaşlar için ileri sürülen bir görüş ise dikilitaşın çok dik yapay bir rampadan yukarı çekilmesiyse de, bu yöntem taşın kaidesine kayışını kontrol için, neredeyse imkânsız bir güç kullanımını gerektirir.

Her kaidenin üzerinde dikilitaşın yerine yerleştirilmeden tam olarak ayar edilebilmesi için bir döndürme oyuğu yontulmuştur. Dikilen dikilitaşların tepeleri, eklenen elektrum denen altın-gümüş karışımıyla pırıl pırıl parlardı.

Engelbach, dikilitaşın huni biçimli ve kum dolu bir çukura kaydırıldığı fikrini ileri sürmüştür. Kum çukurdan kontrollü bir biçimde boşaltılınca, dikilitaş dikey durumuna getirilecekti. Bu kuram yukarıda sözü edilen 19. Hanedan'dan kalma I. Anastasi Papirüsü'nden esinlenmiştir. Papirüste bu durum, bir öğrenci kâtibin çözümleyeceği bir problem olarak sorulmuştur. Bu belgede şu emir de vardır: "Kızıl Dağ'dan getirilen efendinin anıtının altındaki nehir kumuyla doldurulmuş 100 bölmeyi boşalt..."

giz169.jpg


Assuan'daki tamamlanmamış dikilitaş 18. Hanedan'dan kalmış olmalıdır. Ciddi bir doğal kusur bulunmamış olsaydı, bu taş, dikilebilmiş en büyük dikilitaş olacaktı.

DİKİLİTAŞLARLA DENEYLER

1999'da arkeologlar ve mühendislerden oluşan bir ekip, 25 tonluk yeni yontulmuş bir dikilitaşla iki farklı yöntem kullanarak deneyler yapmışlardır. Assuan'da yapılan birinci deneyde dikilitaşı bir rampanın ucundan aşağı sarkıtmak için karmaşık bir halat ve kereste sistemi kullanılmıştır. Eksen olarak bir kütüğün ve karşı ağırlık olarak bir granit blokunun kullanıldığı deneyde, dikilitaşın sallanımı ekseni rampanın ucuna tehlikeli bir biçimde yaklaştırdığı için deneme sonunda başarısız olmuştur.

Engelbach'ın kum çukuru deneyimi Massachusets'de Boston yakınlarında yapılmış ve başarılı olmuştur. Bu yöntemde bir rampa önüne kumla doldurulan bir bölme yapılmıştı. Dikilitaş rampanın kenarından kaydırılmış, kum yavaş bir biçimde boşaltılarak dikilitaş dikey duruma getirilmiştir.

Dikilitaşların nakliyesi ve dikilmesi, bunların Londra, Paris ve New York'ta başarıyla dikildikleri ve teknolojinin Mısır'dakilerin dönemleriyle karşılaştırılmayacak kadar ileri olduğu 19. ve 20. yüzyılda bile güçlükler çıkarmıştır.

Günümüz dikilitaşlarının en tanınmışı, 1884 yılında Washington D. C.'de inşa edilen George Washington anıtıdır. 169 metre yüksekliğindeki bu dikilitaşın tepesine asansörle çıkılmakta ve oradaki seyir yerinden çevreye bakılabilmektedir.

giz170.jpg


Assuan'da granit taşocaklarının yakınında çok uluslu bir arkeolog ve mühendis ekibinin yaptığı denemede dikilitaşı yerleştirmek için sallama yönteminin kullanılması

Alıntıdır...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Benzer konular

N/A8

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
31 May 2007
Mesajlar
1,155
Tepkime puanı
73
Piramitlerin altında ne var?

Üçüncü Piramit´in yani Mikerinos´un yeri benzer bir yaklaşımla kuzeydoğu köşesindedir ve onun da doğu kıyısında aynı yapay destek sağlanmış, doğal kayalar kırılmış ve yaklaşık beş metre yüksekliğindeki bir kütle dayanak olarak yapılmıştır. Aynı soruyu yine sorabiliriz; Niçin piramit doğal yüzeye ve batıya doğru yapılmadı? Demek ki, İkinci ve Üçüncü Piramitler doğal olmayan zeminlere yapılmayıp, yapay zeminlere oturdular ve neden birbirlerine göre daha uyumlu bir proje oluşturulmadı? Bu detaylar bize aynı nedeni telkin ediyor gibi daha da önemlisi mimari proje veya piramitlerin konumları bizi düşündürüyor veya neden daha kolay bir inşaatın tercih edilmediğini merak ediyoruz, sonuçta üç piramitin şu andaki gibi değil, daha düzenli ve uygun konumlarda olmaları gerekmez miydi? Bilindiği gibi kare, kesin dört temel noktadan oluşur, Büyük ve İkinci Piramit doğuya doğru yönelerek iki derecelik bir yay çizerler, her üç piramitte kuzeydoğudan güneybatıya doğru diagonal bir çizgi çizerler, temellerin kenarlarının uzaklıkları eşit değildir; kuzeyden güneye ve doğudan batıya doğru peşpeşe dururlar. Temel dayanağımız olan bu birbirine yapışık proje bizlere üç piramitin bir yeraltı planının üzerine yapılmış olduğunu açıklayabilir ama bunu nasıl test edebiliriz?

Pi sayısının orada işi ne?

1880 yılında, bir arazi ölçeri İngiltere´den Mısır´a geldi amacı Büyük Piramit´in kesin ölçümlerini yapmaktı. Bunu doğru olarak yapmak istiyordu; ama sonradan amacı değişecekti; boyutlar kuramına göre, "bir piramit inç" ölçüsünün İngiliz ölçülerine çok yakın olduğunu kanıtlayacak ve bir devrim yaratacaktı. O sırada orada bulunan ünlü arkeolog W.M. Flinders Petrie, bu genç memurun tüm çalışmasını bu işe adamasından memnun değildi. Oysa o, İkinci ve Üçüncü Piramitler´in konumlarını da ölçüp oluşturdukları üçgeni ölçümleme çabasına girmişti ve bu amaçla elli nokta işaretledi. Tüm karşı çıkmasına rağmen bu ölçümlemeler, Petrie´nin Egyptology alanındaki uzun kariyerinin temeli olacaktı, buradan yola çıkarak üç piramitin orjinal temellerini bulmak için sayısız kazı yaptı. Petrie yayınladığı kitabında, üç piramidin boyutlarını ve yönelimlerini yazdı, ayrıca temellerin birbirlerine uzaklıklarını da belirtiyordu. Bu bilgileri adı bilinmeyen ölçü memurunun çalışmalarından almıştı ve sonuçta bir yeraltı planının varlığından emin oldu ve bu inancını da yazdı ama kazılarda istediği kanıtları bulamadı, oysa plan çok basit ve dikkate değerdi. Petrie, Eski Mısır´da kullanılan Kraliyet Mısır Kübit ölçüsünü de referans alarak, Büyük Piramit´i ölçtü; 628 metreydi. Sonra Büyük Piramit´i temel alarak, diğerlerinin uzaklıklarını da hesapladı ve ana projeye ulaştı, tüm hesaplamaların sonucunda ortaya çok net olarak tek bir sayı çıkıyordu; ünlü Pi sayısı.


Karmaşık hesaplara doğru...

Büyük Piramit (Keops), Pi sayısı demektir; yüksekliği Eski Mısır ölçüsüyle 280 kübit, temelin iki boyutlu çevre uzunluğu 1760 kübittir, bir dairenin çapının çevresiyle uyumu gibi; temelin kenar ölçümü 440 kübiti veriyor, bu sayılar düzenlenince ortaya 280xPi2 çıkıyor, bu da 439.8 kübiti veriyor. İkinci Piramit´in Büyük Piramit´le olan boyutsal lişkisi çok basit bir planlamadır. Küçük bir hesap sonucunda da, Üçüncü Piramit´in yeri bu şekilde bulunabiliyor.Büyük Piramit´in güney kenarından başlayan 250 kübitlik bir çizgi İkinci Piramit´in kuzey kenarına ulaşıyor ve İkinci Piramit´in güney kenarı ise küçük bir hesap sonucunda, Büyük Piramit´in kuzey kenarına ulaşıyor. Sonuçta bu ölçümler bize, kuzeyden güneye Pi sayısını veriyor. Kuzey-güney ilişkisinin bir benzeri doğu-batı ilişkisinde de görülür; kısacası hesaplamalar bilinçli ve ustacadır.

Giza Piramitlerinin farklılığı;

Üçüncü Piramit´in konumu bize yine aynı planı gösterir. Yine kuzey-güney ve doğu-batı hesapları yapılmıştır. Sonuçta, Giza Piramitleri belli bir plan üzerine yapılmıştır ama yapanların amacı nedir? Veya inşaat neden böyle düşünülmüştür? Eğer bu üç yapı MÖ 2660´de IV. Hanedan döneminde yapılan birer mezarsa görünüyor ki sonraki firavunlar ölçüleri kavramışa benzemiyorlar. Giza´daki diğer tüm tapınaklarda çok farklı bir karakter görüldüğü gibi, Sakkara´da bulunan III. ve VI. Hanedan firavunlarının mezarları da bu tarz değil. Farklılığı anlamak için öyle bilimci olmak falan da gerekmiyor. Petrie, Giza Piramitleri´nin içinde düzenli ve hesaplı geçitlerin bulunduğunu da düşünüyordu ama bunların yerlerini bulmak imkansızdı. Demek ki, piramitleri yapanlar çok boyutlu hesaplamayı veya uzay-geometriyi biliyorlardı. Ama bunlar hiç sevilmeyen üç firavuna, birer mezar mı inşa etmişlerdi yoksa Giza Piramitleri´ni bulan üç firavun burada mı gömülmek istediler? Cevap için biraz daha bekleyeceğiz, araştırmalar daha da geliştirilip, sonuçlandırılıncaya kadar; Gizemin çözümü büyük olasılıkla temellerin altında yatıyor; bakalım hangi şanslı ve cesur araştırmacı bir gün oraya inebilecek...
 

N/A3

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
5 Tem 2007
Mesajlar
850
Tepkime puanı
15
Kazma ve kürekleri hazırlayın, pramitlerin sırlarını çözelim. :)
 

N/A8

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
31 May 2007
Mesajlar
1,155
Tepkime puanı
73
Siz önden buyurun Hakan Bey, biz sizi takip ederiz. =)
 

thematrix

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
19 Ara 2007
Mesajlar
1,633
Tepkime puanı
52
Yaş
43
işçi lazımmı corel, freehand, photoshop biliyorum :D
 

N/A8

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
31 May 2007
Mesajlar
1,155
Tepkime puanı
73
:D Gece gece güldürdün beni sağol :D
 

nirvanabest

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
verdiðin bilgiler için teþekkürler. Zevkle okudum.
 
Üst