Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

sizce bir kadını tanımak bu kadar güzel birşeymi?:)

fatihcee

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,171
Tepkime puanı
27
bildiğinizi bizde bilsek

Kusura bakma geç oldu :)

Bildiğim şeyi aslında herkes biliyor, ama farkında olmayanlar var sanırım, bence dünyadaki en önemli şeydir farkındalık. Yaşamın, insanın, zamanın, aşkın, dinin, gibi lisetesi uzayacak olan şeylerin farkında olmak. Bu farkında olmak durumuda şöyle değil:(örnek) Allah var abi, evet abi Allah var,farkındayım, gibi değil. Var ama niye var, niçin var, insanlara söylediklerindeki şeylerin farkındalığı gibi. Misal dedikodu, dedikodu birinin kendisinden habersiz hakkında konuşulmasıdır. Ama dedikodu halk arasında olumsuzluk çağrıştırır, çoğukişi benim hakkımda iyi konuşsada dedikodu yaptığını bilmez. Farkındalıktan kastım o yani bir şeyi özünü tam anlamak, irdelemek.

Şimdi bildiğime gelince, açıkçası çok uzun geldi yorumları okumadım. Dünyada varlık sıfatıyla ve akıllı olarak yaratılmış tek biz insanlar varız. Dünyayı ( Allah'ın etkisi dışında )
kullanımı, kirletmesi,yaşaması ve özellikle yönetmesi insanlara ait.Çünkü hayvanlarda insalarla birçok özelliği paylaşıyor. Şimdi burdan hareketle Hz Adem ve Havva' dan bu yana sadece iki cins insan var ( zamani durumlar hariç yada istisnalar ) Kadın ve Erkek .
Bu konu buraya yeni açıldı ama ne ilk nede son değil tabi. Ee geçmişten günümüze kaç bin yıl geçmiş, her iki cinste şikayet ede ede ede bu zamana kadar gelmişiz. Demekki bu bi döngü yani olucak kıyamete kadarda böyle gidecek, bu belli. Çünkü senden öncede bir yaşanmışlık var ve bu yaşanmışlıktada çözümlenmiş değil ve tek sorun sadece kadın erkek arasında değil insanlar birbirlerini anlamıyorlarki, ama toplumun ve sosyalliğin gereği bir aradayız. Bence düşünürken böyle düşnmek lazım diye düşünüyorum yani geneli, evreni, konunun derinlerine geçmişine bakıp farkındalığına varmamız lazım diye düşünüyorum. Eminim buraya şikayetçi bir dille yazan arakdaşların çoğunun karşı cinle birlikteliği vardır yada olmuştur. aynı şekilde erkeklerinde. Ama buna rağmen burayada bu cümleler yazılmıştır. Demekki öyle yada böyle her insan şikayet ede ede belki bu sefer düşüncesiyle hareket ederke bu birlikteliği bu zmaan kadar getrimiştir ve bundan sonrada böyle gidecektir. İşin özü budur diye düşünüyorum. Ben kendimden örnek verirsem benim hiç karşı cins ilişkim olmadı ( basit çıkmak tabirleri dahil ) ama çok rahat bayanların ve ilişkilerin hakkında sentez yapabilirim , diğer bormal arkadaşalıklarım kız - erkek onlardada çok sağlıklı sonuçlar elde etmiş değilim. Nitekim insanlar tek olan varlıklardır bence. yani günü geliyor annenle kardeşinle babanlada ayrı düşüyorsun tanımadığını hissediyorsun. Buda insanların aynı düşünceyi duyguyu yakalayamamsından kaynaklanıyor ve sonra tanımadığın hissine kapılıyorsun. Zaten bu insan psikolojisinde kanıtlanmış bir şeydir, bir insanın bir insanı en iyi tanıması için mutlaka öfkeli anlarını yaşamaları görmeleri lazım.Klasik aşık oldum, yürümedi, evlendim yürümedi hikayeleride burdan kaynaklanıyor. İnsanlar birbirlerini tanımaları için önce ne istediklerini farkına varması lazım ki bu kişiler çift ise partnerinin ne istediğinin farkındalığında olması lazım ki bu durum bu zman kadar gerçekleşmemiş. Yani atıyorum iki sevgili var birine souyosun işte sevgilinin olması nasıl bir duygu ? oda diyorki işte birirni seni sevmesi güzel merak etmesi güzel ksıkanması güzel. Dierine souyorsun oda aynı cevapları veriyor. EE sonuç burda yatıyo aslında sen sevilmek güzel diyip bişi bekliyorsun o sevilmek güzel diyip birşey bekliyor gün geliyor beklentiler karşılıksız kalıyor ( aslında başından beri karşılıksız ama farkındalık yok ) ve sonuçta bitiyor sonra beni anlamadı öbürü o beni anlamadı gibi bir sürü yazılıp çiziliyor. Bir ip gerginse bunda iki tarafında suçu vardır zaten diye bir söz var buda herşeyi açıklıyor.

Toplamak gerekirse sadece birbirimizi tanıma konusunda değil her konuda farkındalık çok öenmli farkındalığa sahip olup doğru kararlar verip doğru hareket etmek ama içinde bulunduğumuz bize bunları yazmaya vesile olan olay sırasında ben dahil insanlar doğru şeyleri yapmakta zorlanıyor ve oalyda bu noktalara geliyor :)

nacizane düşüncelerim bunlar yanlışım varsa affola
vesselam :)
 

mavi gül

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
262
Tepkime puanı
2
Yaş
46
Kusura bakma geç oldu :)

Bildiğim şeyi aslında herkes biliyor, ama farkında olmayanlar var sanırım, bence dünyadaki en önemli şeydir farkındalık. Yaşamın, insanın, zamanın, aşkın, dinin, gibi lisetesi uzayacak olan şeylerin farkında olmak. Bu farkında olmak durumuda şöyle değil:(örnek) Allah var abi, evet abi Allah var,farkındayım, gibi değil. Var ama niye var, niçin var, insanlara söylediklerindeki şeylerin farkındalığı gibi. Misal dedikodu, dedikodu birinin kendisinden habersiz hakkında konuşulmasıdır. Ama dedikodu halk arasında olumsuzluk çağrıştırır, çoğukişi benim hakkımda iyi konuşsada dedikodu yaptığını bilmez. Farkındalıktan kastım o yani bir şeyi özünü tam anlamak, irdelemek.

Şimdi bildiğime gelince, açıkçası çok uzun geldi yorumları okumadım. Dünyada varlık sıfatıyla ve akıllı olarak yaratılmış tek biz insanlar varız. Dünyayı ( Allah'ın etkisi dışında )
kullanımı, kirletmesi,yaşaması ve özellikle yönetmesi insanlara ait.Çünkü hayvanlarda insalarla birçok özelliği paylaşıyor. Şimdi burdan hareketle Hz Adem ve Havva' dan bu yana sadece iki cins insan var ( zamani durumlar hariç yada istisnalar ) Kadın ve Erkek .
Bu konu buraya yeni açıldı ama ne ilk nede son değil tabi. Ee geçmişten günümüze kaç bin yıl geçmiş, her iki cinste şikayet ede ede ede bu zamana kadar gelmişiz. Demekki bu bi döngü yani olucak kıyamete kadarda böyle gidecek, bu belli. Çünkü senden öncede bir yaşanmışlık var ve bu yaşanmışlıktada çözümlenmiş değil ve tek sorun sadece kadın erkek arasında değil insanlar birbirlerini anlamıyorlarki, ama toplumun ve sosyalliğin gereği bir aradayız. Bence düşünürken böyle düşnmek lazım diye düşünüyorum yani geneli, evreni, konunun derinlerine geçmişine bakıp farkındalığına varmamız lazım diye düşünüyorum. Eminim buraya şikayetçi bir dille yazan arakdaşların çoğunun karşı cinle birlikteliği vardır yada olmuştur. aynı şekilde erkeklerinde. Ama buna rağmen burayada bu cümleler yazılmıştır. Demekki öyle yada böyle her insan şikayet ede ede belki bu sefer düşüncesiyle hareket ederke bu birlikteliği bu zmaan kadar getrimiştir ve bundan sonrada böyle gidecektir. İşin özü budur diye düşünüyorum. Ben kendimden örnek verirsem benim hiç karşı cins ilişkim olmadı ( basit çıkmak tabirleri dahil ) ama çok rahat bayanların ve ilişkilerin hakkında sentez yapabilirim , diğer bormal arkadaşalıklarım kız - erkek onlardada çok sağlıklı sonuçlar elde etmiş değilim. Nitekim insanlar tek olan varlıklardır bence. yani günü geliyor annenle kardeşinle babanlada ayrı düşüyorsun tanımadığını hissediyorsun. Buda insanların aynı düşünceyi duyguyu yakalayamamsından kaynaklanıyor ve sonra tanımadığın hissine kapılıyorsun. Zaten bu insan psikolojisinde kanıtlanmış bir şeydir, bir insanın bir insanı en iyi tanıması için mutlaka öfkeli anlarını yaşamaları görmeleri lazım.Klasik aşık oldum, yürümedi, evlendim yürümedi hikayeleride burdan kaynaklanıyor. İnsanlar birbirlerini tanımaları için önce ne istediklerini farkına varması lazım ki bu kişiler çift ise partnerinin ne istediğinin farkındalığında olması lazım ki bu durum bu zman kadar gerçekleşmemiş. Yani atıyorum iki sevgili var birine souyosun işte sevgilinin olması nasıl bir duygu ? oda diyorki işte birirni seni sevmesi güzel merak etmesi güzel ksıkanması güzel. Dierine souyorsun oda aynı cevapları veriyor. EE sonuç burda yatıyo aslında sen sevilmek güzel diyip bişi bekliyorsun o sevilmek güzel diyip birşey bekliyor gün geliyor beklentiler karşılıksız kalıyor ( aslında başından beri karşılıksız ama farkındalık yok ) ve sonuçta bitiyor sonra beni anlamadı öbürü o beni anlamadı gibi bir sürü yazılıp çiziliyor. Bir ip gerginse bunda iki tarafında suçu vardır zaten diye bir söz var buda herşeyi açıklıyor.

Toplamak gerekirse sadece birbirimizi tanıma konusunda değil her konuda farkındalık çok öenmli farkındalığa sahip olup doğru kararlar verip doğru hareket etmek ama içinde bulunduğumuz bize bunları yazmaya vesile olan olay sırasında ben dahil insanlar doğru şeyleri yapmakta zorlanıyor ve oalyda bu noktalara geliyor :)

nacizane düşüncelerim bunlar yanlışım varsa affola
vesselam :)


biraz karışık olmuş ama ne demek istediğinizi anladım. Aslında bu konuda çok haklısınız. Biz bazen yaşadığımız kötü anların tepkisiyle cevap yazıyoruz aslında. tartışmalar burdan kaynaklanıyor. kimileri haklıdır kimileri haksız. kimi çift tarafta haksız oluyor ama kimse kimseyi anlamıyor . buda kişilik çatışmasıyla alakalı birşey aslında. herkesin düşüncesi anlayışı başkadır ve hep bir beklenti içindedir. Ve biz insanlar genelde duygularımızla hareket ederiz malesef. Dediğiniz gibi sadece kadın erkek çatışması yok aslında bazen kadınlar kadınları anlamıyor, erkekler erkekleri anlamıyor. buda genelde herkesin farklı bir düşünceye sahip olmasından kaynaklanıyor. birbirine uyan okadar az düüşnce varki bu hayatta malesef....
 

fatihcee

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,171
Tepkime puanı
27
evet dediğimi anlamışsınız ve karışıklık için üzgünüm çok iyi bir ifade sanatına sahip değilim
 

Harika Yıldız

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
25 Tem 2008
Mesajlar
284
Tepkime puanı
14
Aslında sorun eskiye dayanıyor… Kadınlar uzun zamanlar öncede hep kısıtlanırdı erkeğe yakışan (çoğu konularda) bayana yakıştırılmıyordu, eskiden beri erkek egemenliği vardı. Evlilikler hep bayanların fedakârlıkları sayesinde yürütülüyordu kadın hep susan ve bir şey olduğu zaman haksız taraf olarak gösterile(hem toplum hem eş tarafından)ama artık zaman değişti zamanla beraber insanlar eğitim ve bununla beraber kadınlarda bu değişime uyum sağlamaya başladı yani artık ezilen değil kendini savunan fikirlerini her ortamda ve de en önemlisi karşı cinse anlaşılır bir şekilde anlatabilen bireyler oldu…
Gel gelelim anlaşmalarına kadınların yapısıyla erkeklerin yapısı birbirine ters erkekler katı (görüntüde)kadınlar ise duygusal insanlardır ama bazı erkekler ve bazı bayanlar bunu kabullenmek istemiyorlar hep karşı tarafı kendilerine benzetmeye çalışırlar ki buda imkânsız… Hâlbuki mutluluk çok basit, zaten bire bir fikirleriniz uyuşacak diye bir şey de olamaz bu beklentide ulursanız da hayal kırıklığı yaşarsınız bence insanları olduğu gibi kabul edin demeyeceğimde kendi kişiliğinize yakın kişilerle birlikte olun bu daha da kolay olur ve de en önemlisi saygı gerisi kolay… Hayat zor değil… Hayatı zorlaştıran biziz…
 

mavi gül

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
262
Tepkime puanı
2
Yaş
46
Aslında sorun eskiye dayanıyor… Kadınlar uzun zamanlar öncede hep kısıtlanırdı erkeğe yakışan (çoğu konularda) bayana yakıştırılmıyordu, eskiden beri erkek egemenliği vardı. Evlilikler hep bayanların fedakârlıkları sayesinde yürütülüyordu kadın hep susan ve bir şey olduğu zaman haksız taraf olarak gösterile(hem toplum hem eş tarafından)ama artık zaman değişti zamanla beraber insanlar eğitim ve bununla beraber kadınlarda bu değişime uyum sağlamaya başladı yani artık ezilen değil kendini savunan fikirlerini her ortamda ve de en önemlisi karşı cinse anlaşılır bir şekilde anlatabilen bireyler oldu…
Gel gelelim anlaşmalarına kadınların yapısıyla erkeklerin yapısı birbirine ters erkekler katı (görüntüde)kadınlar ise duygusal insanlardır ama bazı erkekler ve bazı bayanlar bunu kabullenmek istemiyorlar hep karşı tarafı kendilerine benzetmeye çalışırlar ki buda imkânsız… Hâlbuki mutluluk çok basit, zaten bire bir fikirleriniz uyuşacak diye bir şey de olamaz bu beklentide ulursanız da hayal kırıklığı yaşarsınız bence insanları olduğu gibi kabul edin demeyeceğimde kendi kişiliğinize yakın kişilerle birlikte olun bu daha da kolay olur ve de en önemlisi saygı gerisi kolay… Hayat zor değil… Hayatı zorlaştıran biziz…



doğru haklsın harika.. O kadar güzel anlatmışsınki teşekkür ederim.
 

ilkeali

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
27 Mar 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
KADIN DİLİ...( BÜKÇE )



Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak, ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim, dedim. Deniz kenarında ki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.
Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

-Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.
Kaç dil biliyorsun oğlum sen?

-İngilizce, Fransızca bir de kendi dilimi de sayarsak Türkçeyle üç dil oluyor.

-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna "kadın dili" de diyebilirsin.

-Kadınların ayrı bir dili mi var?

-Tabi ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir.
Ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir.
O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.

-İyi de niye Bükçe?

-Çünkü kadınlar konuşurken genellikle, söyleyecekleri sözü, net söylemezler. Eğip bükerler onun için dilin adını "Bükçe" koydum.

-Bükçe zor bir dil mi baba? Diye sordu gülerek.

-Bana bak, çok önemli bir konu, eğleniyor gibisin biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek Bükçe konuşurlar sonrada senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor.

-Tamam, baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar.

-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, 'hayır', cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından dolayı, sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim yetenekleri çok güçlü.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. işin kötüsü kendiler 'leb' demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için, leb, deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb, demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. Niye, leb, demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor, diye canları sıkılır.

-Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. Niye düşünmedin, diye kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli olmamızı beklerler fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?

-Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?

-Hazırım baba.

-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana "bu gün bir elbise aldım." diye söylemez.

Elbise almak için dışarı çıktığı andan başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikâye anlatır.

-Hikâye dili yani.

-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, "Hikâye anlatma, ana fikre gel, kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde, bittin demektir. İster öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de. İki durumda da "seni sevmiyorum" demiş olacaksın.

-Ne alakası var, baba. Seni sevmiyorum demekle, kısa anlat demenin.

-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.

-Bu önemli, Bükçe'de dinlemek sevmektir, diyorsun.

-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken, bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkeklerde imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve sözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.

-Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım." dedi. Ben de "Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı bir kaç saat surat astı.
"Neyin var." diye sordum. "Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence nerede hata yaptım?

-Böyle de iyisin, derken o "de" ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin."

-Peki, ne demem gerekiyordu?

-Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün "Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok." deseydin, o günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup, ağır mıyım, derse sakın "evet, biraz" falan deme "hayır" de. Yoksa bir daha kucağına oturmaz.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.

-Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin.
Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir, ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar, değil mi?

-Aynen öyle. Yıllar önce annene, annesi için "biraz cimri" demiştim. Hala "Sen benim annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama "sen şunu mu demek istiyorsun." diye asla yüzüne vurmayacaksın. İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor.

"Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin."dedim.

"Tamam" dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de kepekli ekmek arasına yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde, bu sıralar.

-Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, "Neyin var" diye. "Hiçbir şeyim yok." diyorsa, aman bir şeyi yokmuş, diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.

-Bükçe'de "Hiçbir şey yok" demek "Çok şey var, benimle ilgilen" demek oluyor, o zaman.

-Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir şey vardır ama şu anda konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım." demek istiyordur.
Çok nadirdir, gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.

-Bir arkadaşım da kadınların "peki" demesi tehlikelidir, demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan "kuru bir peki, olur, tamam" her zaman tehlikelidir.
Bu Bükçe de "Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir.
Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında "peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok, yok gözün korkmasın. Bükçe, konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay değil ama.

-Korkma o kadar zor değil. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak konuşurlar fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana "ne zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma, seninle gezmek canı istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. "Daha geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam, canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.

-Küçük ama önemli detaylar.

-Aynen öyle. Mesela karın "üşüdüm" diyorsa, üstünü kalın giy demeni, ya da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik, belki.

-Haklısın aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.

-Not mu? Alsaydım, epeyce detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem.
Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük "Fark etmezdir. Fark etmezi kadınlar "Hiç umurumda değil, ne? Yaparsan yap " diye anlarlar.

-En değerli sözcük nedir?

-Sen bil, bakalım.

-Seni seviyorum, demek herhalde.

-Evet, kadınlar "seni seviyorum" sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler söylemiştim, zaten biliyor diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.

-Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.

-Ben de tam ona geliyordum. Kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.

-Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.

-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler, değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama eğer sen hep alıp vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.

-Tamam, baba bunlara dikkat edeceğim.
Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.

-Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun perdelerini ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte m i baksak." dedi. Tam "Fark etmez, sen seç" diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi "Ev de perde de umurumda değil" gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabi canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen," dedim çok mutlu oldu. Kendi seçecek.

-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler.
Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi öğretmeseydin halimi düşünmek bile istemiyorum.

-Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu.
Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı.
Sen yine iyisin, hazıra kondun.
Güle güle kullan,
 
Üst