Dikkatsizlik ve acelecilik ile kültürsüzlüğün bağlantısını kuramadım? Ne alakadır size sorsam bilir misiniz? Sahi siz o güzel kültürünüzle kaç tane mesajı okuyup anladınız sorabilir miyim bu güzide bölümde?
xxxxxxxxxxxxxx
Alıntı yaptığınız Erdem Çağla'nın mesajından 2-3 mesaj sonra benim aşağıda yer alan mesajım vardı.
Bu mesajımda oğlum Erdem Çağla adına da ben özür diliyordum.
Ya gözünüzden kaçmış, ya da uzun mesaj olduğu için okumamışsınız.
Uzun da olsa okumanızı rica ederim.
Faruk ÇAĞLA
xxxxxxxxxxxxxxxx
Oğlum Erdem adına özür diliyorum.
Babalar ve oğullar, birbirlerinin başarısı ile övünmeye hakları olduğu kadar, başarısızlıklarını da paylaşmak zorundalar. Adım geçtiği için ben yazmak zorunda kaldım. Geçmeseydi, yazmayacaktım.
Erdem; dizgi yanlışları ile imla yanlışlarını karıştırmış.
Biz oğlumla hep; -de ve -da eklerinin yanlış yazıldığını, derviş kelimesi yerine devriş, kibrit yerine kirbit yazıldığını ve bunların dikkatsizlikten değil cahillikten kaynaklandığını konuşur dururuz. Hatta bu Türkçe katliamına ne yapsak da engel olsak diye Volkan beyle de yazışmışlığımız vardır.
Erdem, konuyu böyle zannetmiş olmasının üzüntüsünü yaşamaktadır. Konuyu bana kendisi söyledi, nerede ne yanlış yaptım ki eleştirildim diye sordu.
Ben de bunun üzerine konuyu şimdi inceledim... Gördüm ki; konu eskilerin mürettip (tertip eden-dizgiyi dizen) hatası dedikleri türden olaylarla ilgili...
Yazılanların tümünü okuyunca konunun kültür ve bilgi hatası ile veya Türkçenin yanlış kullanılmasıyla ilgili olmadığını, sadece dikkatsizlikten kaynaklanan hataları yansıttığını anladım.
Erdem de buna dikkat etmemiş… Aceleci ve dikkatsiz davranıp bu kez dizgi hatası yerine yanlış anlama hatası yapmış.
Bunu kendisi de kabul etti.
Şimdi bu vesile ile bir teklifte bulunmak istiyorum, içimizden birileri de TÜRKÇE’nin HATALI KULLANIMINA ÖRNEKLER diye bir konu açsın, gördüğümüz dil yanlışlarını (dizgi yanlışı değil, imla ve gramer yanlışlarını) yazan kişiden alıntı yaparak oraya yazıp, doğrusunu da göstersin.
Sanırım işte o zaman bir kaç ay önce Volkan beyin sorduğu Türkçe yanlışlarına karşı ne yapabiliriz, sorusuna gecikmeli de olsa çözüm ve yanıt bulmuş oluruz...
Yine dizgi yanlışları ve dikkatsizlikten kaynaklanan istenmeyen olaylara dönersek; bir anı da ben anlatayım; çok büyük bir ajansta çalışıyordum. Yıl 1987... Koç holdingin faaliyet raporunu hazırladık. Giriş sayfasında Vehbi Koç-Yön. Kurulu Başkanı ve yanında da Rahmi Koç- Yön. Kurulu Başkan Vekili yazması gerekiyordu.
Faaliyet Raporu baskıya verildi, baskıdan geldi. Bir de gördük ki; Vehbi Koç'un altında Yön. Kurulu Başkan Vekili, Rahmi Koç'un altında da Başkanı yazıyor.
Herkes atlamış. İmzalar, onaylar, müşterinin onayı falan hepsi tamam. Ama herkesin gözünden kaçmış.
Bir daha basılması için zaman yok. 10 grafiker ellerine çok keskin gretuarları aldı, sabaha kadar çalıştı... Cetvel yardımıyla 3 mm yüksekliğinde 2 cm genişliğinde alanı kapsayan 9 puntoluk yazıları basıldığı kağıttan en üst tabakasını yolarak baskılı kısmını soğan zarı gibi sıyırıp almak suretiyle, aynı ölçüde olan diğerinin kesilmiş alınmış çukur yerine yapıştırarak yer değiştirdiler. Sadece çok ince bir çizik izi vardı...
Estetik cerrahları kıskandıracak bir doku nakli gerçekleştirdik. Basılı satır veya kelime nakli.
İş kurtarıldı, koskoca Koç holdingin toplantısı aksamadı... Üstelik fazla mesai parası da aldık. Grafikerlere gündüzki ücretinin iki mislini fazla mesai olarak ödeyen ender ajanslardan biriydi.
Bir de Aziz Nesin anlatmıştı. 1975-1980 yılları arasında İstanbul'da Şişli Kültür Merkezi diye bir yer vardı, orada kültür ve sanat gösterileri olurdu. Bir gün Aziz Nesin "Dizgici ve mürettip hataları" başlıklı bir konferans vermişti. Bu konuşmada her matbaada bulunması zorunlu olan musahhihlerin (tashih yapan düzeltmenlerin) ne kadar önemli bir görevde olduklarını özellikle belirtiyordu...
Yazar doğru yazabilir, dizgici (mürettip) yanlış dizebilir.
Yazar kazara yanlış yazabilir, dizgici de aynı yanlışı görmez, doğru sanır, yazar diyordu...
İşte düzeltmenin görevi burada çok önemlidir diyordu...
Bir gün aynı şey onun başına gelmiş... Bir kitabının bir satırında "biz gözümüzü budaktan sakınmayız" şeklindeki cümlesinde yer alan göz kelimesindeki "z" harfi yerine dizgi hatası olarak başka bir harf yer almış... Ve kitap öyle basılmış...
Rahmetli A.Nesin bunu söylediğinde dinleyiciler kahkahayı koyvermişlerdi...
Eskiden her kitabın sonuna gerekli düzeltmeler diye bir sayfa eklenirdi, kitap basıldıktan sonra yanlış basılmış kelimeler bu son sayfada doğrusu verilerek tekrar basım masrafından kurtulunurdu.
Elbette grafik tasarımcıların hazırladığı broşürlerde, afişlerde, dergilerde bu imkan yok.
Bu nedenle grafikerin dizgici gibi kullanılmaması, metin yazarı ve düzeltmen gibi de kullanılmaması gerekir.
En çok dizgi yanlışı doğru gibi algılanan kelimelerde çıkmaktadır. Mesela ;
Yunus bir memeli hayvandır , cümlesinde Yunus bir mameli hayvandır yazılmış olsa hemen dikkat çekip düzeltilebilmektedir. Oysa Yunus bir memneli hayvandır, cümlesindeki m ile n birbirine çok yakın olduğundan a ile e arasındaki fark kadar dikkat çekmemektedir.
Ayrıca; herkesin nasıl oldu da kimse fark edemedi, dediği yanlışların başında, yanlışlığın fark edilemeyecek kadar doğru gibi gözüktüğü biçimlerde olmaktadır. Mesela; bu masa buraya konmamalı, cümlesinin son kelimesini konmamamalı şeklinde yazarsak sanki doğru gibi algılanma oranı çok yüksek olmaktadır.
Son söz olarak şunu söyleyebilirim ki, 35 yılı bulan meslek hayatımda grafikerin yaptığı öne sürülen ve sebebi dikkatsizlik olduğu iddia edilen bir sürü dizgi yanlışı veya kompozisyon yanlışlarının sebebi;
1-Aşırı uykusuzluk nedeniyle trafik kazası yapan şoföre benzer bir biçimde; aşırı yorulmuş ve üzerine fazla iş yüklenmiş, panik ve stres içinde iş yapmaya zorlanan grafikerlerin adeta hataya ve dikkatsizliğe itilmiş olmaları olabilir.
2-Grafikere mac (pc) operatörlüğü, dizgicilik, metin yazarlığı, düzeltmenlik, hatta müşteri ilişkileri, telefonlara cevap verme, sekreterlik ve bazen çaycılık vs. gibi tasarımın dışında tutulması gereken görevlerin verilmesi de olabilir.
1 ve 2 no.lu maddeler dışında hata oluyorsa ancak o hataya dikkatsizlik, konsantrasyon eksikliği, ilgisizlik, yetersizlik vs. diyebiliriz ve hata tümüyle grafikere aittir diyebiliriz.
1 ve 2 no.lu maddeler üzerinde düşünülmesini, grafikere daha fazla değer verilmesini öneririm.
Saygılar sunarım.