Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

herkes tasarımcıdır

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

:::AmbrosiA:::

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
4 Nis 2008
Mesajlar
1,868
Tepkime puanı
27
Yaş
48
neden çünkü iki program öğrenen kendine tasarımcı, grafik tasarım kursu adı altındaki kurumlardan grafiker sertifikası alan ve grafik tasarımcı ilan edilen operatörler olursa sizin deyiminizle o canavarlarında piyasada çoğalması normaldir...
 

superclarkie

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
229
Tepkime puanı
9
evet dikkat ederseniz grafikerlik kursları adı altındaki tüm kurslar sadece program öğretiyor..
benim arkadaşım marmara güzel sanatlarda grafik okuyor 4. sınıf ve daha freehand bilmiyor.
bu onun için kayıp mı tabiki hayır program dediğiniz 2 3 ayda öğrenilir fakat tasarım yönü çok gelişmiş ..ve de vektörel programlar sadece birer araç. program bilmek kişiyi grafiker yapmaz ...
 

creedwar

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
7,974
Tepkime puanı
104
neden çünkü iki program öğrenen kendine tasarımcı, grafik tasarım kursu adı altındaki kurumlardan grafiker sertifikası alan ve grafik tasarımcı ilan edilen operatörler olursa sizin deyiminizle o canavarlarında piyasada çoğalması normaldir...

Aslına bakarsanız forumda sürekli tartışılan konuda bu değilmi zaten?

Kime göre neye göre grafik tasarım..Kime göre okul..kurs..operatörlükten grafikerliğe yatay geçiş..kime göre sadece hobi..Çok garip bir piyasa..

Okullu arkadaşların eskikleri..Terimler sözlüğü olmaları okey ama yapılan hatalar? RGB, Program eskiklikleri..

5 haftada verilen kurslarla piyasaya atılan Gra(m)fikerler..?

Belki isteyerek belki şirket içi politikadan zorunlu grafikerlik yapan ve işten ayrıldıktan sonra bildikleri sınırlı veya sınırsız program bilgisiyle makinasız ortamda grafikerlik yapanlar?

Sadece hobi olarak başlayarak yaptığı işlerle parmak ısırtan veya etrafı kokutan hobiciler?

Şuan araştırıyorum çok güzel bir konu vardı bunlarla ilgili..Abilerimiz den ustaca yorumlar ustaca cevaplar..gelicem birazdan..

Buldum:)
okunması gereken bir yazı

Faruk Cagla Abimizin konusu
BENZER ya da KOPYA TASARIMLAR
 

muratiff

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
8 Eyl 2008
Mesajlar
84
Tepkime puanı
2
Sen grafikerlikten ekmek parası kazanıyorsan, gerisi boş. Bizim meslete çekmemezlik kıskançlık çoktur. Adam photoshop da 2 tane layer açmasını öğrenir, sonra buraya bakın kartvizit yaptım diye çıkar, basarız yorumu sonra kalbi kırılır. Hayat bölee...önemli olan para kazandıgın mesleğin olması. Nasıl yaptığın nerden öğrendiğinin önemi yok. Akşam masanda yemek varmı boşver gerisini. Hayatta başarılar.
 

creedwar

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
7,974
Tepkime puanı
104
Aksam eve daha fazla şeyler götürmen gerekirken cebine maaşın zor girer, yaptığın işin hakkını tam alamssın, müşteriyle tam anlaşamaz işin standartı aşmasını sağlayamassın ozaman:) Mantık önemli olan para kazandıpın mesleğin olması dersen taaa konunun en başına döneriz..
Neyse konular uzar uzar..Ama sonuç = 0..
 

bar.20

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
206
Tepkime puanı
0
eğitim şart tabi ama malesef gözlemlediğim kadarıyla grafik tasarım bölümü okumayan programları bir kursta yada herhangi bir ajansta sadece gözlemleyerek öğrenen lise mezunu olan bir arkadaşım çok kaliteli bir şirkette çalırken yüksek maaşla çok iyi tasarımlar çıkararken diğer tarafta fakülte grafik tasarım bölümünden mezun olan bir arkadaşımda malesef küçük bir ajanta çalışmaktadır ve coreldraw - frehand tasarım programlarınıda iyi kullanamamaktadır sadece şahit olduğum bu yaşamı sizinle paylaşmak istedim
 
Son düzenleme:

mesburcum

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 May 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
eğitim şart temelini öğrenmeden kişi yerinde sayar. dikkat edin bu tasarım yüzlerce yıldır hala gelişmekte ve gelişiyorda bunlar günümüze kolay gelmedi bütün bilgiler toplanıp kurallar konuluyor. .. trafik kurallarını bilmeden trafikte kaç dakka yaşarsınız..

Trafik kurallarını ve verilen eğitimi ezberleyerek sürücü belgesini başarıyla aldığı halde, direksiyonun başına geçip trafiğe bir kez çıkmayanlara ne diyelim öyleyse?
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Trafik kurallarını ve verilen eğitimi ezberleyerek sürücü belgesini başarıyla aldığı halde, direksiyonun başına geçip trafiğe bir kez çıkmayanlara ne diyelim öyleyse?

xxxxxxxxxxxxxxxx

Baskın sistem, grafiker yerine mac operatörü yetiştirilmesi sistemidir.
Gelişmekte olan taraf cehalettir. Cehalet gelişmeyi kendi çıkarına biçimlendirmiştir. Bu; gelişme değildir. Zararlı gelişmedir, zararlı büyümedir...

Kontrol edilemez ve kural tanımaz bir gelişme ya terordür ya anarşidir, anarşi de hiyerarşi olmaz. Büyük küçük usta çırak tanımaz... mOnarşi bile anarşiden iyidir...Bir hücrenin zararlı gelişmesi kanserdir.

Baskın sistem ise bataklıkta sivrisinek üretir gibi grafiker değil bilgisayar operatörü üretip bunu grafiker diye ambalajlayıp seri üretim olarak piyasaya sürmektedir.İşin tuhafı operatörler de grafikerim demekte... müşteri de patron da öyle demektedir.

Baskın sistem budur.

Parayla kurstan ehliyet alanlar TRAFİK KAZASI, 2 aylık kurstan çıkanlar GRAFİK KAZASI yapmaktadır.

TRAFİK CANAVARI ile GRAFİK CANAVARI üreten bir sistem BASKIN SİSTEM içinde bulunuyoruz.

Terörden 15 şehit verince duyuyoruz, hergün trafikte 15 şehit veriyoruz, duymuyoruz, saklıyorlar, bildirmiyorlar. Ya da önemsenmiyor, alıştık, alıştırıldık.

GRAFİK KAZALARINI önlemenin çaresi vardır;
1-Üniversitelerde öğrencilere mükemmel bir kültür-sanat eğitimi verilmekte, çok iyi bir TEORİK eğitim verilmekte ve BEYİNLERİNİ kullanmaları öğretilmektedir.
2-İki-üç aylık özel kurslarda Grafik programları öğretilmekte, hiç bir kültürel sanatsal ders verilmemekte sadece MAKİNE KULLANMALARI öğretilmektedir.

ÇÖZÜM ÇOK BASİTTİR;

Dersane ile Üniversite eğitimi birleştirilmelidir. Bu yapılabilir, çok kolaydır ama yapılamıyor.Buna engel olan iki güç vardır;
1-Üniversite patronları ( Zavallı KOç'un, Sabancı'nın vs. nin bir günahı yoktur. Onlar gençler okusun diye bu okullara servet yatırdılar. Üniversite rektörleri okulun patronlarıdır, bölüm başkanı olup da grafik sanatında program kullanmanın önemini idrak edemeyen suya sabuna dokunmadan kendi çıkarlarını koruyan piyasanın gidişatından habersiz veya bilip de susan grafik bölümü yöneticileridir.)
2-Dersane patronları; bunlar zaten devletin beceremediği alanlardaki boşluğu doldurarak oradan servet sağlayan menfaat gruplarıdır. Yoğun bilgisayar ağırlıklı derslerin üniversite ve meslek lisesi bünyesinde verilmesini kendilerini zarara uğratacağı gerekçesiyle doğal olarak istemezler.

Bu engeller aşılırsa HERKES RAHAT EDER. Grafik canavarı yerine Grafik TASARIMCI oluşur. Operatör-Grafiker ayrımı azalır. Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır.

1-EL ALET KULLANIR, ALET İŞLER EL ÖĞÜNÜR...
2-ELE HÜKMEDEN BEYİNDİR. ELİ GÖRMEYEN İŞİ ALET YAPTI SANIR.
3-BEYİN GELİŞTİKÇE EL GELİŞİR, EL GELİŞTİKÇE BEYNİ GELİŞTİRİR.
4-BU BÖYLE SARMAL (HELEZONİK) BİR GELİŞME HALİNDE YUKARI DOĞRU GELİŞİR.
5-BUNA TEORİ-PRATİK BİRLİĞİ denir.

Bunları anlamayıp da hala konuyu ANLAMSIZca ve İNATLA uzatanlara BİLMEM Kİ NE DENİR?
 

mesburcum

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 May 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
xxxxxxxxxxxxxxxx

Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır.


Bunları anlamayıp da hala konuyu ANLAMSIZca ve İNATLA uzatanlara BİLMEM Kİ NE DENİR?

Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır.

Gerçekten yetenekli ise ona tasarımcı demek için eğitimli olması şart değilldir diyorum. Nacizane fikrimdir. Cahilde olsam, anlamsızca inatla da iddia etsem...

Ben grafiker ile operatör tartışması yapmıyorum. Böyle bir şey de düşünmek haddime değildir. Her bir programı öğrenen ben grafikerim derse elbette bir yanlışlık vardır. Ama insanın tasarımcı olması için gerçekten yetenek gerekir.
Bende yetenek yoksa, hangi güzel sanatlar fakültesi bunu bana kazandırabilir?
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır.

Gerçekten yetenekli ise ona tasarımcı demek için eğitimli olması şart değilldir diyorum. Nacizane fikrimdir. Cahilde olsam, anlamsızca inatla da iddia etsem...

Ben grafiker ile operatör tartışması yapmıyorum. Böyle bir şey de düşünmek haddime değildir. Her bir programı öğrenen ben grafikerim derse elbette bir yanlışlık vardır. Ama insanın tasarımcı olması için gerçekten yetenek gerekir.
Bende yetenek yoksa, hangi güzel sanatlar fakültesi bunu bana kazandırabilir?

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Siz yine anlamsızca inat da etseniz iddialarınıza devam ediniz.
Bakalım bu yazdıklarımı okuyunca ne diyeceksiniz?

Yetenek deyip tutturuyorsunuz. Yeteneği savunmakta ısrar ederek çaktırmadan üniversite eğitimini yok sayıyor ve gereksiz görüyorsunuz.

Yetenekli kişiler üniversiteye girmesin 2 aylık kurs onlara yeter, üniversite bilgileri gereksizdir demek istiyorsunuz.

Yetenek ve pratik eğitim gereklidir, teorik ve kültürel eğitim gereksizdir demeye getiriyorsunuz.

Böylelikle CAHİLLİK ve KÜLTÜRSÜZLÜĞE PRİM veriyorsunuz.
Sürekli YETENEĞİ öne çıkartarak, KÜLTÜRÜ ve BİLGİYİ yok sayıyorsunuz.

Oysa kimse yetenek lazım değildir demiyor. Üniversiteler güzel sanatlar bölümüne öğrenci alırken genel yetenek sınavı yaparak alıyor. Ayrıca sözlü sınavda (buna mülakat deniyor) öğrencinin kültür ve sanata bakış açısı da az buçuk kontrol ediliyor.

Sizin mantığınıza göre REKLAM KÜLTÜRÜ OLMAYAN, RENK BİLGİSİ veya PERSPEKTİF bilmeyen bir CAHİL bile eğer YETENEKLİYSE, grafik proglamları KULLANABİLİYORSA GRAFİK TASARIMCI OLABİLİR !

BU TÜMÜYLE GERÇEK DIŞI, BİLİMSEL OLMAYAN ve milleti KANDIRMAYA YÖNELİK ART NİYETLİ bir İDDİADIR.

Kendi KUSURLARINI, EKSİKLERİNİ kamufle etme AMAÇLIDIR.

Göremediğiniz veya özellikle görmek istemediğiniz şeyi, anlayacağınızı sandığım ve size uygun olduğunu düşündüğüm bir örnek vererek anlatmaya çalışayım (bunu da anlamazsanız Sarayburnundan denize atlayacağım zaten) :

Mahalle takımında top oynayan yetenekli genç kendini ne kadar zamanda ispatlayıp büyük takımlarda oynayabilir? Veya mahalle takımında yeteneklerini ne kadar geliştirebilir?

Oysa aynı yetenekli genç bir büyük takımın futbol okulunda yetişerek yeteneklerini daha çabuk geliştirir ve daha hızla ilerler. Çünkü orada daha usta hocalar vardır, daha bilimsel çalışma yöntemleri, işin teorik altyapısı, futbol kültürü vs. vardır.

Şimdi grafik okullarındaki TEORİ nedir? ÇOK MU GEREKLİDİR?

Grafik tasarım bölümlerinde fotoğrafçılık dersi vardır, desen, çizim, teknik resim,genel illüstrasyon, çocuk kitabı illüstrasyonu dersleri vardır, yabancı dil dersi vardır, bazen işletmecilik dersi de vardır... tipografi ve Kaligrafi (HATTATLIK-Güzel Yazı, Hüsn-ü Hat) dersleri vardır, Türk Dili, Sanat Tarihi, Uygarlık Tarihi, Atatürk İnkilapları Tarihi (TÜRK DEVRİM TARİHİ), geleneksel baskı sanatları, el pedalı, tipography, linolyum baskı, litography, gravur baskı, Sanat yorumu ve Kritiği (eleştisi) gibi dersler vardır.

Reklamcılık Bilgileri ve Tarihi de anlatılır.

Kısaca yeteneğini geliştirmek isteyen genç burada her türlü kitaba, bilgiye, kültüre ulaşır...

Eğer grafik üretim tekniklerine uygun bilgisayar programlarını da sıkı bir şekilde öğrenirse, her yıl yaz tatillerinde 2 ay staj yapıp, okul döneminde de ayda 1 hafta staja staja yollanırsa, hem matbaalar tahsilli adamın ne olduğunu görür, hem kültürlü grafiker piyasanın ne olduğunu görür.

Bunlar yapılmıyorsa, grafik işçileri kendilerini grafik tasarımcı diye görür, ben yetenekliysem kültür ve eğitim gereksizdir der.

Bu durumda suç onların değildir, ONLAR ne YAZIK Kİ kendilerini koruma refleksi içinde BU NEFS-İ MÜDAAFAYI yapacaklardır.

Kendi inandıkları bu YANLIŞI MİLLETE DE İNANDIRMAK İÇİN ÇABA GÖSTERECEKLERDİR.

Ama asıl SUÇLU, onlara bu fırsatı veren ve EĞİTİMDE TEORİ-PRATİK BİRLİĞİNİN kurulmasını istemeyen ŞER ODAKLARIDIR.

Bunlar milletin HAYRINA çalışmıyor, grafikerlerin CAHİL kalmasını ve EMİR ERİ olmasını istiyor.

Buna da itiraz edin, bekliyorum !

(Eğer hiç üniversite eğitimi görmeden kendi kendine kendisini eğitmiş ünlü grafikçiler de var deyip onları örnek gösterirseniz ve haklı olduğunuzu ispat etmeye bu mantıkla baş vurursanız, ona Sarayburnundaki balıklar gülecektir;çünkü bu örnekler istisnadır, genele örnek teşkil etmez, aman bunu iddia ederek komik olmayın. Biz binlerce insanı yetiştiren eğitim kurumları veya kurslardan bahsediyoruz.Bunları gereksiz sayan, sadece yeteneği öne çıkaran zihniyeti eleştiriyoruz.)
 
Son düzenleme:

mesburcum

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 May 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Sayın faruk çağla,

Birincisi sizin medeni çerçevede tartışamadığınız ve artık saldırı aşamasına geçtiğiniz bu mesajla apaçık ortadadır. Hepimiz görmüş geçirmiş (siz yaş olarak elbette bizden büyüksünüz, saygım sonsuzdur) insanlarız… şim gücüm var sizinle uğraşamam kardeşim diyip her gün saatlerce tükenmek bilmeyen çevirilerime de gömülebilirim, ama ben medenice tartışmak istedim sadece… Siz bana cahil ve kültürsüz diyemezsiniz, bunu savunduğumu iddia edemezsiniz. Siz bana art niyetli, şerci ve kişinin anlama kapasitesine göre hatta ve hatta sahtekar ithamında bulunuyorsunuz sizi kınıyorum ve son derece üzüldüğümü belirtmek istiyorum! Bu sitede 13 yaşında photoshop tutkunu da var, 40 yaşında art direktör de. İnsanların düşünceleri hakkında yorum yazarken lütfen daha dikkatli olun. Sanal bir ortamda olduğumuza ve şahısların düşüncelerini etkileyeceğimizi unutmayın.

Ben burada boş vakit geçirmiyorum, bir yandan işimi yetiştirmeye çalışırken bir yandan sizlerle medenice fikirlerimizi tartışmak istiyorum, ama sanırım siz hakaret etmek istiyorsunuz… Benim burada bulunma amacım bu değildir, sadece birkaç mesajla hakkında bilgi sahibi olduğum insanlar için sanal ortamda son derece talihsiz kelimeler kullanmam.

Kendinizi Sarayburnu’ndan atmanıza ne hacet! Bana mesburcum senin fikirlerin kendin için kabul görmüş sabir bir fikir olsa da, biz profesyoneller için böyle değildir” derseniz ben yeri gelince sizin fikirlerinizi başım üstüne de almasını bilirim. Ki ben her mesajımda fikirlerimin nacizane olduğunu belirtmiş ve kimseye hakaret etmemiş, dayatma yapmamıştım. Yeri geldi sizin upuzun yazılarınızı sabırla ve gıpta ederek de okudum. Burada ki çalışmaları her zaman alkışlayarak takip ettim. Madem bize karşı bu kadar dayanıksızsınız yönetimden siteden uzaklaştırılmamı da isteyin…

Ben oturup sizinle sayfalarca dolusu mesajlaşmayı fikirlerimizi paylaşmayı da bilirim, ama sizin buna dayanacak gücünüz yok anladığım kadarıyla, buyurun alan sizin olsun… Üyeliğimi sildiriyorum, bir CAHİL'i grafikerler.netten uzaklaştırıyorum!
 
Son düzenleme:

yoSa

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
88
Yaş
40
-Eğitim sadece üniversitede (eğitim kurumlarında) verilmez (kişi kendi kendinide eğitebilir)...
Ama ilk olarak üniversite yada eğitim kurumları tercih edilmelidir!...

-Kültür sadece Üniversitede kazanılmaz...
Ama orada kazanacağınız farklı ,kalıcı ve en doğrusu olacaktır...

-Yetenek doğuştan ortaya çıkmaz...
Ama doğuştan fark edilen yetenekler başarıya en hızlı şekilde ulaştıracaktır...


Ben Üniversite mezunuyum...Yeteneklerimin bazılarını sonradan fark ettim...Bazılarını çok erken...
Üniversite sınavına hazırlandığım süreçte geliştim (4 yıl) , üniversitede pekiştim...

Nedense ayrılıkçı düşünceler var??????
Kanımca bunlar bir bütün...Biri yoksa diğeride yok (istisnaları tartışmayalım)
Önce kişisel gelişim...Sonra sanat ................

Çok iyi bir eser , yaratıcısının kişisel bozukluk izlerini (belkide kültürsüzlüğünü) taşıyabilir...
Çok iyi bir kişilik , yarattığı esere eğitimsizliğini( sanat vs eğitimi) yansıtabilir...

Tam donanımlı bir insan kendini hayranlıkla izletir!


Bunlar benim şahsi fikirlerim....
Ayrılıkçı düşüncelere kapılmadan aynı paydada mutlu olunabilir, başka paydalarda ikna edilebilir
.......

Saygılar...
 
Son düzenleme:

ultracoust

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
12 May 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
1
arkadaş güzel bi konuya değinmiş tanrı insanı yarattığı zaman tasarlama özelliğini okuma özelliğinden önce vermiştir. insana bilmediği şeyleride okumakla öğrenmesi gerektiğini bildirmiştir. bence öğrenmenin yaşı yoktur.yeride yoktur.
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Arkadaşlar;

Demişim ki;

Bu engeller aşılırsa ( YANİ TEORİ-PRATİK UYUMU SAĞLANIRSA, YANİ ÜNİVERSİTELERE DERSANELERDEKİ PROGRAM KULLANMA DERSLERİ İLAVE EDİLİRSE) HERKES RAHAT EDER. Grafik canavarı yerine Grafik TASARIMCI oluşur. Operatör-Grafiker ayrımı azalır. Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır. (Niçin yeteneksizler operatör olarak kalır? Çünkü hem genel yetenek sınavıyla üniversiteye giriyor, hem teorik sanat bilgisi ve kültürü dersleri alıyor, hem de dijital grafik tasarım tasarım programları dersleri alıyor ve buna karşılık bu öğrenci hala yeteneksiz oluyorsa BİLGİSAYAR OPERATÖRÜ OLARAK KALMAYA MAHKUMDUR, ÇÜNKÜ TASARIMI BECEREMİYOR, bir türlü GRAFİKER OLAMIYOR. Öyleyse operatör olacak, gayet doğal. Ne var bunda itiraz edecek?)

Yine demişim ki;

“1-EL ALET KULLANIR, ALET İŞLER EL ÖĞÜNÜR...
2-ELE HÜKMEDEN BEYİNDİR. ELİ GÖRMEYEN İŞİ ALET YAPTI SANIR.
3-BEYİN GELİŞTİKÇE EL GELİŞİR, EL GELİŞTİKÇE BEYNİ GELİŞTİRİR.
4-BU BÖYLE SARMAL (HELEZONİK) BİR GELİŞME HALİNDE YUKARI DOĞRU GELİŞİR.
5-BUNA TEORİ-PRATİK BİRLİĞİ denir.

Bunları anlamayıp da hala konuyu ANLAMSIZca ve İNATLA uzatanlara BİLMEM Kİ NE DENİR?”
demişim...

Buna karşılık Sayın MESBURCUM demiş ki;

“Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır.

Gerçekten yetenekli ise ona tasarımcı demek için eğitimli olması şart değilldir diyorum. Nacizane fikrimdir. Cahilde olsam, anlamsızca inatla da iddia etsem...

( BAKINIZ; “CAHİL” DİYEN KENDİSİDİR, ben demedim kendisi diyor... ANLAMSIZCA İNAT ve ISRAR ETTİĞİNİ KABUL DE EDİYOR.)

Ben grafiker ile operatör tartışması yapmıyorum. Böyle bir şey de düşünmek haddime değildir. Her bir programı öğrenen ben grafikerim derse elbette bir yanlışlık vardır. Ama insanın tasarımcı olması için gerçekten yetenek gerekir.

Bende yetenek yoksa, hangi güzel sanatlar fakültesi bunu bana kazandırabilir?”

Evet, mecburcum böyle demiş ama sanki ben; üniversite yeteneksize yetenek kazandırır demişim gibi konuşuyor. Sonra da kendi uydurduğuna kendi karşı çıkarak bana karşı çıkıyormuş gibi yapıyor. Sonra da bu oyunları tutmayınca hakaret ettiğimi, sahtekar dediğimi iddia ederek ve onun fikirlerine dayanamadığımı öne sürerek sitedeki üyeliğine son verdiğini veriyor.

BAKINIZ; ben diyorum ki adamın berberlik yapması için berberlik okuluna girmesi lazımdır, berberlik okuluna da AŞÇILIĞA yeteneği olanı değil, BERBERLİĞE YETENEĞİ OLANI ALIRLAR.

MESBURCUM diyor ki; berber olacak çocukta berberlik yeteneği yoksa hangi BERBERLİK OKULU ona YETENEK KAZANDIRABİLİR?

SORUYA BAKIN! BUYRUN BURADAN YAKIN;

1-Bir kere berberlik yeteneği olmayan çocuğu berberlik okulu “sende yetenek yok” der ve almaz !
2- Okula girmeden önce yapılan yetenek sınavları bu amaçla yapılır.
3-Sınavı kazanmış çocuğa okul yetenek kazandırmaz, yetenekli olduğu için okula alınmıştır. OKUL SADECE BİLGİ VE KÜLTÜR verir. BUNA EĞİTİM DENİR. BU EĞİTİM onun VAROLAN YETENEĞİNİ GELİŞTİRİR, DİSİPLİN ALTINA ALIR. METODLU VE SİSTEMLİ HALE SOKARAK GELİŞTİRİR.
4- Mesburcum adlı üyenin YANILDIĞI NOKTA BURASIDIR. OKUL YETENEK KAZANDIRMAZ. VAR OLAN YETENEĞİ GELİŞTİRİR. Balıkların güldüğü nokta ve Sarayburnundan atlama noktası burasıdır.
5-Yeteneğini okulda geliştiremeyen öğrenci başarısızsa sınıfta kalır. Ya da okuldan atılır. Atılmadan mezun olursa benim dediğim olur, ve

“Gerçekten yeteneksizler operatör olarak kalır.”

Bunun neresi yanlıştır? Niçin MESBURCUM adlı üye rahatsız olmuş?

Ben kime hakaret etmişim? Kime cahil demişim? Kime saldırmışım?

Çeviri yapacağı zamanlarda bana cevap veriyormuş, isterse vermezmiş, benim uzun yazılarımı okumak zahmetine katlanıyormuş... Allah razı olsun, zahmet etmiş. Yazılarımı okuduğu için ona teşekkür edeceğim yerde hakaret ettiğimi ima ediyor.

Kimse kimseye yazılarını zorla okutmaz.

Okumak isteyen okur. Beğenen beğenir, eleştiren eleştirir. Hakaret, aşağılama, küfür, edepsizlik, kabalık ve terbiyesizlik olmadığı müddetçe; eleştiri, yergi, hiciv, ironi veya mizah çerçeveleri dahilinde; yasaların ve ahlakın izin verdiği her türlü tartışma (münakaşa veya münazara) yaşanabilir.

Fikir çarpışmalarından hayırlı sonuçlar elde edilir.

Site kurallarına aykırı davranılmadıkça, yöneticiler dışında kimse kimseyi bu siteden kovamaz, atamaz.

Ben kimseye git demedim. Ben kimseye cahil demedim. Ben şunu dedim;
“Bunları anlamayıp da hala konuyu ANLAMSIZca ve İNATLA uzatanlara BİLMEM Kİ NE DENİR?”

TEKRAR EDİYORUM;
Kendisine cahil diyen kendisidir. İnatçı olduğunu belirten kendisidir. Bakınız bu soruma cevap olarak ne demiş;

“Gerçekten yetenekli ise ona tasarımcı demek için eğitimli olması şart değilldir diyorum. Nacizane fikrimdir. Cahilde olsam, anlamsızca inatla da iddia etsem...”

Anlamsızca inatla iddia ettiğini söylüyor mu söylemiyor mu? Cahil de olsam inat ederim diyor mu demiyor mu?

Ben kimseye hakaret etmedim. Hele hele, iddia ettiği gibi SAHTEKAR hiç demedim. BU açıkça bir İFTİRADIR.

“Her türlü eğitim şartları sağlandıktan sonra, ancak yeteneksiz olduğu belli olanlar bilgisayar operatörü olarak çalışabilirler” dedim.

“Üniversiteler yeteneksizlere yetenek kazandırmaz, var olan yeteneği geliştirirler” dedim. “Bunu kabul etmezseniz kendimi denize atayım” dedim.

Kendisinin iddialarının; “GERÇEK DIŞI, BİLİMSEL OLMAYAN ve milleti KANDIRMAYA YÖNELİK ART NİYETLİ bir İDDİADIR,” dedim.

Hakaret bu mu? Nerede sahtekar demişim? Art niyetli demek sahtekar demek mi? Bunu yazmak saldırmak mıdır? Eleştiri, ne zamandan beri saldırı sayılıyor?

MESBURCUM diyor ki;
“Ben oturup sizinle sayfalarca dolusu mesajlaşmayı fikirlerimizi paylaşmayı da bilirim, ama sizin buna dayanacak gücünüz yok anladığım kadarıyla, buyurun alan sizin olsun.”

Benim onun fikirlerine dayanacak gücüm yokmuş. Ben DAYANIKSIZMIŞIM.

Arkadaşlar,
Dayanacak gücü olan kalır, fikrini aslanlar gibi savunur. DAYANIKSIZSIN deyip, terketmez!
Kimin dayanıksız olduğu belli oldu.

Bir de boş konuşma diyenler var. Ben boş konuşuyormuşum.

Eee, ak koyun kara koyun belli olmaya başladı. Takke düşüp kel gözükmeye başladı. Eteklerdeki taşlar dökülmeye başladı... Bulanık su durulmaya, dumanlı ve sisli hava dağılmaya başladı...
Göz gözü görecek, koyunlar uyanacak... Kurtlar bundan rahatsız olacak.

Bence “herkes tasarımcıdır” , 'Kimse GRAFIKERIM diyemez!' ve 'Herkes Tasarimciyim Demesin' başlıklı 3 konu artık bir başlık altında toplanmalıdır. Dağınıklıktan kurtulunmalıdır, bu üç konu birbiriyle iç içedir.

Kimin kim olduğu, kimin tasarımcı olup olmadığı bu tartışmalar sayesinde iyi netleşecek ve berraklaşacaktır.

Bundan rahatsız olanlar elbette çıkacaktır.

Sürmekte olan karmaşık sistemden çıkarı olup eğitim eksiklerinin üzerini örtmek için YETENEĞE EVET, EĞİTİME HAYIR diyenler; iyice niyetlerini ve konumlarını belli edeceklerdir.

Saygılarımla.

Faruk ÇAĞLA

ULTRACOUST'a cevap;

arkadaş güzel bi konuya değinmiş tanrı insanı yarattığı zaman tasarlama özelliğini okuma özelliğinden önce vermiştir. insana bilmediği şeyleride okumakla öğrenmesi gerektiğini bildirmiştir. bence öğrenmenin yaşı yoktur.yeride yoktur.

1-Tanrı Kuran-ı Kerim'de "IKRA (oku)" demiş. "Allahın adıyla oku" demiş de niçin "tasarla" dememiş?
2-"İlim Çin'de de olsa gidiniz" sözü niçin "tasarım Çin'de de olsa gidip tasarlayınız şeklinde söylenmemiş?
3-Tasarım denilen şey, eğitimden bağımsız ve eğitime ihtiyaç duyulmadan yapılabilecek bir şey midir?
4-Çin Seddi, Partenon tapınağı, Mısır Piramitleri, Eyfel kulesi, Boğaz köprüsü, Özgürlük anıtı, Maslaktaki gökdelenler EĞİTİMSİZ ama YETENEKLİ kişiler tarafından MİMARLIK ve Mühendislik eğitimi almadan mı yapılmıştır?
5-Eğitime HAYIR, yeteneğe EVET mi diyorsunuz?
6-Çok sevdiğiniz Sultan Süleyman eğitimsiz bir olarak mı PADİŞAH olmuştur?
7-EĞİTİME ve OKUMAYA niçin BU KADAR KARŞISINIZ?
8-Siz neyin KAVGASINI veriyorsunuz? EĞİTİMSİZLİĞİN mi?
9-Eğitimsizliği savunarak MİLLETİN EĞİTİM şevkini kırdığınızın FARKINDA mısınız?
10-Eğitimsiz asker, savaşta başarılı olur mu? Eğitimsiz grafiker tasarımda başarılı olur mu?
11-Pardon, sizin EĞİTİMİNİZ nedir?
12- İlk insanlar okuma bilmeden tasarım biliyorlardı demeniz, tasarım yapmak için okuma bilmeye gerek yok anlamında mıdır?
13-Öğrenmenin yaşı vardır diyen mi oldu da siz yaşı yoktur diyorsunuz?
14-Öğrenmenin yeri yoktur derken öğrenme illa da okulda olmaz mı demek istiyorsunuz?
15-Çok samimi bir soru; okullar sizce gereksiz midir? Kapatılsın mı?
16-Siz okuma yazmayı okula gitmeden evinizde mi öğrendiniz?
17-Siz okuma yazmayı tek başınıza ve hiç bir eğitmenden yardım almadan ve sırf yeteneğinizle mi öğrendiniz?
18-Bu sorularım da BOŞ konuşma mıdır?
 

marduk23

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
17 Ağu 2008
Mesajlar
113
Tepkime puanı
0
Sayın Faruk Çağla :
burda kimse üniversite gereksiz neden gidiliyo gidilmemeli falan demiyo.ama üniversite okumadanda grafiker olunabilir. hap savunduğunuz bişey var . üniversitede kültür sanatı beyni kullanmayı tasarım tekniklerini falan öğretiyolar die. doğrudur.ama bunları ders olarak görmeyen biride tamam üniversitedeki kadar olmasa biraz araştırma yaparak internetten ve gazete dergilerden öğrenebilir. kaç tane grafiker üniversite mezunu. bu sebepten dolayı iyi grafiker ve sadece grafiker vardır.ayrıca matbaa grafikerleri yani oparatörlere de ihtiyaç vardır.iyi ve kötü grafikerlere görede bi maddi kazanç var.
eğer biri güzel sanatlar fakültesinden mezunsa zaten matbaa da oparatörlük yapmaz görsel tasarımcı yada konsept tasarımcısı die adlandırılır ve buna görede maddi kazancı diğer grafikerlere göre fazladır.kaldıki iyi ve kötü die ayrılan birsürü meslek dalı var.o kurslarda muhasebe sistem mühendisliği yazılım mühendisliği gibi bölümler var ve bu mesleklerin hepsinin fakülteside mevcut. yani bu olay sadece grafiğe has deil.
burda böle bi ayrım yapmanın anlamı olmadığını düşünüyorum.
keşke fırsatım olsaydıda bende üniversite okuyabilseydim.okuyana saygım sonsuz.ama ben ve benim arkadaşlarımın hepsi grafikerdir.ajansta çalışıyo ve bişeyler tasarlıyosa da tasarımcıdır.
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Sayın Faruk Çağla :
burda kimse üniversite gereksiz neden gidiliyo gidilmemeli falan demiyo.ama üniversite okumadanda grafiker olunabilir. hap savunduğunuz bişey var . üniversitede kültür sanatı beyni kullanmayı tasarım tekniklerini falan öğretiyolar die. doğrudur.ama bunları ders olarak görmeyen biride tamam üniversitedeki kadar olmasa biraz araştırma yaparak internetten ve gazete dergilerden öğrenebilir. kaç tane grafiker üniversite mezunu. bu sebepten dolayı iyi grafiker ve sadece grafiker vardır.ayrıca matbaa grafikerleri yani oparatörlere de ihtiyaç vardır.iyi ve kötü grafikerlere görede bi maddi kazanç var.
eğer biri güzel sanatlar fakültesinden mezunsa zaten matbaa da oparatörlük yapmaz görsel tasarımcı yada konsept tasarımcısı die adlandırılır ve buna görede maddi kazancı diğer grafikerlere göre fazladır.kaldıki iyi ve kötü die ayrılan birsürü meslek dalı var.o kurslarda muhasebe sistem mühendisliği yazılım mühendisliği gibi bölümler var ve bu mesleklerin hepsinin fakülteside mevcut. yani bu olay sadece grafiğe has deil.
burda böle bi ayrım yapmanın anlamı olmadığını düşünüyorum.
keşke fırsatım olsaydıda bende üniversite okuyabilseydim.okuyana saygım sonsuz.ama ben ve benim arkadaşlarımın hepsi grafikerdir.ajansta çalışıyo ve bişeyler tasarlıyosa da tasarımcıdır.


Sayın Marduk,
Söylediklerinizde doğrularla yanlışlar içiçe ve karışık, ayıklayalım;

1- Üniversite yeteneksizi yetenekli yapmaz deniyor, aslolan üniversite değildir yetenekli olmaktır deniliyor, eğitim önemsizdir, yetenek önemlidir deniyor. Dolayısı ile resmen kafa bulandırılıp doğru imiş gibi yanlışlar savunuluyor. Bu nedenle bunun iyice farkına varınız. Demagoji ve aldatmacaya uyanık olup, kanmayınız.

2-"kaç tane grafiker üniversite mezunu". diyorsunuz. İşte meselenin can damarı burası, bataklıktan sivri sinek üretir gibi, 2 aylık kurs mezunu grafikerler piyasaya yüzbinlerce sayıda çıkınca üniversite mezunu grafikerler azınlıkta kalıyor ve değeri düşüyor. Bunu söyleyip duruyordum, şimdi az sayıda üniversite mezunu var tespitini siz yapmış oldunuz. Az sayıda olmasının nedeni üniversiteli grafikerin suçu mudur? Az sayıda olunca değerli olması gerekmez mi? Niçin değersiz? Ve niçin az sayıda? Bunu düşünürseniz GERÇEĞİ kolay bulursunuz. Ucunu söylüyorsunuz, devamını getirmiyorsunuz.

3-Diyorsunuz ki; "üniversitedeki kadar olmasa bile biraz araştırma yaparak internetten ve gazete dergilerden eğitim öğretim alınabilir" Buna katılmıyorum. Üniversite döneminde 17-22 yaşındaki genç sadece öğrenmeye odaklanır ve okul binası içinde bu kolay olur. Ama dışarda onu dağıtan çok etken olur. Üstelik Üniversitede bir çok ders topluca bir çatı altında ve birlikte verilir. Öğrenci psikolojisi denilen bir şey duymadınız mı? Evde kendi kendine ingilizce öğrenmek zordur ama kursa gidip kurs atmosferine şartlanarak daha etkili öğrenme olur. Dolayısı ile içi boşaltılmış kavramlarla tartışmak kolaydır. Evde dans etmekle disco ortamındaki dans bir olur mu? Tersini söylemek gerçekleri bilerek çarpıtmaktır.Eğitim okulda yapılır. Buna karşı çıkmak bahane bulmaya çalışmak boşunadır.

4-"ayrıca matbaa grafikerleri yani oparatörlere de ihtiyaç vardır.iyi ve kötü grafikerlere görede bi maddi kazanç var." diyorsunuz... Yarısına katılıyorum. Katılmadığım nokta şudur; MATBAA GRAFİKERİ= OPERATÖR diyorsunuz. BU YANLIŞTIR. Operatör başkadır matbaa grafikeri başkadır. Bütün okullu grafikerler matbaa tecrübelerini arttırmak, baskıyı öğrenmek için matbaalarda çalışır. Sadece matbaalarda çalışan çok ama çok değerli grafik tasarımcılar vardır ve bunlar art direktör seviyesindedirler. Operatör olmak çok ama çok başka şeydir. Tasarım bilmeyen, uygulamacı grafiker, yardımcı grafiker ve operatör kavramları birbirlerine yakın şeylerdir. Her matbaada çalışan grafiker operatör değildir. Bu yanlışı lütfen yapmayın. Ama elbette OPERATÖRE EKMEK SU GİBİ İHTİYAÇ VARDIR. Ameliyat yapan doktor, hemşireye nasıl ihtiyaç duyuyorsa, narkozcuya, hastabakıcıya nasıl ihtiyaç varsa, GRAFİKER; ART DİREKTÖR de OPERATÖRE İHTİYAÇ DUYACAKTIR ve DUYMALIDIR. Kimse operatörler var olmasın, kahrolsun operatörler demiyor, diyene ilk ben karşı çıkarım. DEMOGOJİ VE KANDIRMACA KASITLI OLARAK öyle boyutlara ulaştırılıyor ki, sanki OPERATÖRLER yok olsun demişiz gibi sunuluyor. Biz diyoruz ki, operatöre grafiker denmesin ! Operatör gaza gelip kendini grafiker sanmasın. Elmaya elmaya, armuta armut dersek herkes ne yediğini bilir. BUnu İSTEMEK YANLIŞ mIDIR? HASTABAKICI DOKTORUM DERSE AMELİYAT YANLIŞ OLUR, diyorsak, yanlış mı diyoruz? Doktorun yerini almaya kalkan hastabakıcı BEN DOKTORLUĞA YETENEKLİYİM, İLLA DA OKUL BİTİRMEK GEREKMEZ derse DOĞRU OLUR MU? BU hastabakıcı DOKTORUN ekmeğini çalıyor deyince YALAN mı söylüyoruz? Haaa, piyasada doktor az olduğundan hastabakıcılar doktorluk yapıyorlar demek ayrı şeydir, ne yapalım yani bu kadar az doktor olmasaydı da hastabakıcılar doktorluk yapmak zorunda kalmazdı, bu da doktorların suçudur, hastabakıcılar suçsuzdur demek ayrı şeydir.Bilmem anlatabildim mi? Yoksa hala anlamayan var mı?

5-"Herkese seviyesine göre bir maddi kazanç var" demişsiniz ama, gerçek öyle değil. Hastabakıcı hastabakıcı olarak çalışırsa söylediğiniz doğru olurdu.Yani operatör kişi, grafiker olarak çalışmaya başladığında herkese göre iş ve ekmek var kuralı bozuluyor. Bunu anlamamak için çok saf olmak gerek.

6-Aynı meslek dalı içinde elbette iyi doktor kötü doktor, iyi mühendis kötü mühendis var... Ama burada yine saptırma var. Omuzu keserli laz inşaat kalfası ben mühendisim deyip mühendisin işini yapıyorsa bu inşaat kalfasına kötü mühendis diyemezsiniz, çünkü o mühendis değil. Hastabakıcı beyaz önlük giyip hasta muayene ediyorsa, yeşil önlük giyip ameliyat yapıyorsa ve hasta vefat ediyorsa o hastabakıcıya kötü doktor demek için ya salak olmak gerek ya bile bile gerçekleri örten art niyetli biri olmak gerek.

7-"Üniversite bitirmeyen grafiker ajansta çalışıyor ve bir şeyler tasarlıyorsa grafikerdir" cümleniz var ya... Olayı koparıyor zaten. Üniversite bitirmeyen inşaat kalfası belediyede mühendis olarak çalışıyorsa.... o kalfa mühendistir zaten diyebilir miyiz? Tıp fakültesi mezunu olmayıp hastanede doktor olarak çalışan sağlık lisesi mezunu bir pansumancı veya sünnetçi, madem ki o hastanede doktor olarak çalışıyor, o halde doktor demektir kadar yanlış mantıktır bu mantık.

Laz kalfayı mühendis, pansumancıyı doktor zanneden kişiler ya bilgisiz ya çok saftır.
Lazkalfanın mühendis olmadığını, pansumancının doktor olmadığını bilip de onları mühendis ve doktor diye sunanlar art niyetli kurnazlardır, çıkarları için yalan söylemektedirler.

Operatörü grafiker sananlar grafiği bilmeyenlerdir. Operatörün operatör olduğunu bilip grafiker diye yutturanlar, yutmayanlara düşman olanlar bu işten haksız menfaati olanlardır.
 
Son düzenleme:

aquarius34

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
14 Ağu 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
yeteneği olan herkes sa-nat-çı-dır

Önce bunu böyle bilin ...
Ve şu sorumun cevabını kendinize verin. (bana değil çünkü ben biliyorum zaten)
Aşık Veysel, Yunus Emre, Karacaoğlan vb.
Adına sempozyumlar düzenlenen, anma törenleri yapılan, doktora tezlerine konu olan ve hepsinden önemlisi şiirleri dillerden düşmeyen bu ve benzeri dehalar sanat tarihi filan okumadı. Biz sanattan bahsediyoruz arkadaşlar dikkat edin! sa-nat. Eğitimin önemli olmadığını söyleyen filan yok ki size. Ama konu sanat olunca ille de eğitim diye tutturmanın da bi anlamı yok.
Kırıcı olmak değildi niyetim.
Herkese saygılar...
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Önce bunu böyle bilin ...
Ve şu sorumun cevabını kendinize verin. (bana değil çünkü ben biliyorum zaten)
Aşık Veysel, Yunus Emre, Karacaoğlan vb.
Adına sempozyumlar düzenlenen, anma törenleri yapılan, doktora tezlerine konu olan ve hepsinden önemlisi şiirleri dillerden düşmeyen bu ve benzeri dehalar sanat tarihi filan okumadı. Biz sanattan bahsediyoruz arkadaşlar dikkat edin! sa-nat. Eğitimin önemli olmadığını söyleyen filan yok ki size. Ama konu sanat olunca ille de eğitim diye tutturmanın da bi anlamı yok.
Kırıcı olmak değildi niyetim.
Herkese saygılar...

Değerli Arkadaşlar;
Benim de amacım kırıcı olmak değil, özellikle eğitimi niçin illa da görmezden gelmekte ısrar ediyorsunuz anlamıyorum.

Yetenek diyorsunuz bunun üzerine basa basa söylüyorsunuz, hani; illa da
ye-te-nek!
diyorsunuz da; illa da
e-ği-tim
demeye dilimiz varmıyor gibi.

Arkadaşlar;
Zülfü Livaneli saz akademisinden mezun olmadı, lise yıllarında saz çalmaya istidatı vardı (eğilimi vardı, hevesi vardı, isteği vardı)... Ama hevesi olanın kaabiliyeti olmazsa bu heves kursağında kalır, ister ama beceremez, olmayınca morali bozulur bırakır. Kaabiliyet demek, yetenek deyip tutturduğunuz şeydir.
Unutulan bir nokta var;
Heves ve kaabiliyet (yetenek de) yetmez, bunlara ilave olarak disiplinli bir çalışma ortamı gerekir. Buna ilave olarak bir mürşid (yol gösterici), bir hoca (bir eğitmen) gereklidir.

Ayrıca bunlar da yetmez, marifet iltifate taabidir, iltifat görmeyen marifet zaayidir diye bir sözümüz vardır. Buna göre beceri ve yetenek övgü ve ödül görmek ister, bunlar olmazsa zayi olur, kaybolur derler. Yani toplumun ve devletin de bunu cezalandırıcı veya görmezden gelici değil, teşvik edici olması lazımdır. Nice yetenekli çocuklar, sırf ailesi istemiyor diye başka mesleklere yönelmiştir, biliriz...

Disiplinli çalışma ortamı ise apaçık ortadadır ki, ya okuldur, ya mekteptir, ya medresedir, ya dergahtır, ya tekkedir, ya da buna müsait işyerleridir.

Mürşid ise; kültür ve uygarlıklara göre, zaman ve çağlara göre değişiklik gösteren; ya sarıklı hoca, ya cübbeli şeyh, ya ayağı çarıklı eli asalı derviş, ya kravatlı öğretmen, ya doktoralı masterli profesör olabilir.

Nitekim Zülfü Livaneli de bir saz yapım ustası ile tesadüfen tanışmış ve bu usta onun saz çalma tekniğinde çok büyük değişiklere neden olmuştur.

Bu ustayla, Livaneli arasındaki ilişki ne derseniz deyin, usta çırak ilişkisi, mürid mürşid ilişkisi, veya öğrenci öğretmen ilişkisi olmuştur ve eğitim dediğimiz de bir çeşidiyle budur.

Eline sazı alan Zülfü Livaneli sadece yeteneği var diye vahiy gelir gibi sanatçı olmamıştır.

Biz VAHİY gelir gibi GRAFİKER olan, eğitimsiz kültürsüz, usta çırak ilişkisinden geçmeyen, mesleğin kurallarını, sanatın inceliklerini bilmeden ben ham idim oldum çok şükür, çiğ idim piştim çok şükür demeden GRAFİKER olduğunu iddia eden ve herşeyin yetenekte düğümlendiğini işlerine öyle geldiği için iddia eden kişilere eğitimi teklif ve ısrar ediyoruz.

Bunu anlamayanlar itiraz etsin; onlarla Yunuz Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Mevlana vs. gibi ustaların hangi eğitimlerden geçtiklerini de tartışalım.

İbrahim Tatlıses ne büyük bir adammış ki, Urfa'da Oxford yokken bir büyük sanatçı olmuş; eğitim önemli değil yetenek lazım diyenlere örnek ve dayanak olmuş.

Şimdi kendisi aynı zamanda bir büyük film yıldızı, büyük bir senaryo yazarı ve yönetmen.

Duyduğuma göre Oxford'da şan dersleri veriyormuş.

Arkadaşlar, ben de yeteneği reddetmiyorum ama eğitimi ıskalarsak bu bizi İbrahim Tatlıses modeli sanatçılığa götürür ki, bu örnek doğru örnek olmaz, tıpkı Karacaoğlan örneği gibi. Elbette Karacaoğlan ile İbrahim Tatlıses aynı yerde buluşmuyorlar, ama eğitimsiz grafikerleri bu örneklerle savunmak çok yanlış.

Türkiyenin bir çok pavyonunda, barında, gece kulubünde, türkü evlerinde, meyhanelerinde elinde bağlamasıyla türkü çığıran, yanık sesiyle avaz avaz bağıran anadolunun her bir yanından kopmuş binlerce saz ve ses sanatçısı var. Veya onlar kendilerine saz ve ses sanatçısı diyorlar.Bunlar tıpkı matbaalarda, filmcilerde, etiketçilerde çalışan binlerce grafiker gibi YETENEKLİ oldukları için İŞ BULUYORLAR ve EKMEK yiyorlar...

HADİ BUNLARI DA Aşık VEYSEL ile, KARACAOĞLAN ile ve hatta ZÜLFÜ LİVANELİ ile karşılaştırsanıza ! HADİ !

Varacağınız yer bunları İBO ile karşılaştırmaktır, sadace budur. BU varılan yer ise ÇOK ama ÇOK yanlış bir yerdir.
Saygılarımla.
 

yoSa

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
88
Yaş
40
Kızdırmayın Hocamı :)

E-ği-tim!!! + Ye-te-nek!!! = So-nuç ( Sa-Nat!!!!!)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst