Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

herkes tasarımcıdır

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

zozz

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
20 Eki 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
2
Nüket HOTALI yazımı önyargılı okumuşsunuz ve sadece istediğiniz kısımları yorumluyorsunuz.
Takıldığınız sözler bnm fikrim degil genel müşterilerin fikridir. Hiç merak etmeyin bende yaptım tasarım grafik yada sizin tercümenizle hangisiyse.

Grafik tasarımci, zamanın grafikerleri kendilerini, operatorlerin kendilerini ve toplumu kandirarak, ben grafikerim demesi sonucunda, farklarını ortaya koymak için grafik tasarimcilari eklentisine sahip olduğu bir süreçtir... Bu psikoljik bir süreç sanırım.
Bu cümleniz tamamen hatalıdır. Bir grafiker, tasarımcı da olmalıdır zaten. Tasarım yapmalı yeni fikirler üretebilmelidir. Kandırdığı için eklenti sonucu oluşmuştur demeniz yanlıştır. İşini kötü yapan ya da yapamayan hiç kimse -müşteri odaklı piyasada- toplumu kandıramaz. Bu hangi meslek olursa olsun. İşinizi iyi yaptıktan sonra her yerde iyisinizdir. Okulunuz eğitiminiz(*den kastım diplomanız) ne olursa olsun.
Çünkü yazinizdan anliyorumki grafik tasarim egitimde verilen bilgilerin neler oldugunu bilmiyorsunuz. Demişsiniz.
Bir doktor olabilmek için eğitimini almalısınız. Yada tarih profesörü. Ama şiir yazmak için eğitim alamazsınız.
Soldaki paletin ne olduğunu anlamak için eğitim alabilirsiniz.Yada renklerin karışımını. Ama Göze hitap eden bir tasarım harikası yaratabilmek için buna gerek yoktur. Kimse bunu eğitimini veremez zaten.
Tasarım harikasını yarattınız. Bundan sonrası için eğitim alırsınız. Baskıdan önceki son kontroller, baskıya hazırlık, geri dönen projelerin düzenlenmesi vsvs. Bunların eğitimini alırsınız.
Ama aynı bilgiye tecrübe olarak ta ulaşabilirsiniz.


Teoriği alırsınız okulda. Ama artık internette var.
“Zaman geçmekte.Artık internet var. Farkında olmasanızda artık herkes grafik tasarımcı. Herkes programcı. Artık herkes yerbilimi yada faylar hakkında yorum yapabiliyor. Çünkü bilgisi var. Açıyor google a soruyor! Ya da birçoğunun genel kültür bilgisi en üst seviyede internet sayesinde. Daha çoğaltayım mı? yeni bir tasarım lazım. Ya da Brezilya da son bir senedir ekonomik kaosun sonuçları..”

Okulun verdiği bilgiyi internetten de rahatlıkla bulabilirsiniz. Ücretli yada ücretsiz sitelerde.özelliklede forumlarda.

Okul size kaos anında ne yapmanız gerektiğini gösteremiyor.
hata anında; “anında müdahale”yi nerelerde yapmanız gerektiğini gösteremiyor.geri gelen bir projede şirketi “en az masrafla nasıl kurtarırırım” ı ögretemiyor. Kendini akıllı sanan müşterilere karşı nasıl projeler sunmanızı öğretemiyor. vs vs vs.. tüm bunların hepsi pratik gerektiriyor. Ben okulunu okudum derseniz başkası da size gelip ben Adobe sertifikalıyım der.O ana kadar yaptığınız emek verdiğiniz her işi hiçe sayarak.”

Bence daha fazla açıklamaya gerekte yok.
Keşke herkes bir uzmanın yanında staj eğitimini tamamlasa da, ben eğitimini aldım diyerek geri arka sıralara kaçmasa!



Konuyu hafife aldığım yok. Aksine “bırakın bu tartışmalarla boğuşmayı” cümlesini ön plana cıkarıyorum.
“Bir şaire bana şiir yazmayı öğret diyemezsin. Sadece kafiyeleri gösterebilir. İçindeki ahengi, ilhamı karşıya nasıl aktarsın?
yada birine şiir yazmayı öğretemezsin .Bu içten gelen bir duygudur.yoğunlaşmadır.”

Tasarım Grafik tamamen bir sanattır, kişisel yetidir,bunu hiç kimse hiçbir şekilde öğretemez.

Ve artpro
Ben herkes artpro öğrenmeli demedim. Artproyu bilmeli nerelerde ve niçin kullanıldığını bilmeli. Eğitim aldım diyerek ,sadece Pshop acıpta ben grafikerim dememeli.Kendini geliştirmeli.Yeni program, yeni konseptler her şeyi kovalamalı.Artpro sadece bir örnektir.
.
ambalaj tasarimcisinin işide en az bir silindir kazima (artprocu) operatoru kadar çok zordur. (artpro ögrenilmezi zor bir program)
Bu arada silindir işlenir, kazınmaz. Bir ambalaj tasarımcısı silindire işlenen gradyasyon değerlerini öğrenmek zorunda değildir. İğnenin duruş açısını ya da baskı değerlerini vs öğrenmek zorunda değildir.
Ama bilmelidir meslek gereği..Tasarımı ona göre yapabilmelidir. Benden bu kadar diyemezsiniz ve okulda bunun eğitimini alamazsınız!

Benim diyen grafikeri de siler tekrar çizerim. Cümlenizin açiklamasini buraya yazar mısınız?

GS vs okumamama rağmen ,ya da elimde bununla ilgili diploma olmamasına rağmen bu işin eğitimini almış bir çok kişiden daha tecrübeliyim daha iyiyim. Bu benim iddiamdır. Güzellik görecelidir. Önemli olan ne bildiginiz, hangi eğitimi aldığınız değil, karşıya ne verebildiğinizdir.
 

demente

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
37
Tepkime puanı
0
burada uzun uzun yazılanları okumak isterdim ama şu an işteyim ve vaktim yok. ama örnek vererek yorum yapmadan da geçemeyeceğim.

Ben coğrafya mezunuyum, şu anda bir reklam şirketinde çalışıyorum ve işe gireli daha 3 hafta oldu. Ben işe girmeden 3 hafta önce bi bayan da burada işe girmiş ve dün o yeteneği olmadığı için kovuldu.

O 4 yıl resim öğretmenliği okuduğu halde işi yapamadı.
Ben 4 yıl coğrafya okudum, bu işe "haziranda çıkacam" diye girdim, ama patron daha şimdiden "sen hep bizimle çalış" diyor.

Tamam resim öğretmenliği okuyan tasarımcı değildir ama, coğrafya okuyandan daha fazla tasarımcı olması gerekir!
 

Nüket HOTALI

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
27 Ocak 2008
Mesajlar
1,139
Tepkime puanı
35
Yaş
52
Web sitesi
www.hotali.com.tr
zozz,
Düşünceler kişilere aiitir. Ön yargılı oldunumu düşünmüşnüz .Yanılmışsınız.Okuduğum yazınız üzerinde yazdım yok yere var edip fikir yürütmedim. O zaman siz yanlış yazmış olabilirsiniz?İstedigim kısımlara degil yanlış bulduğum bölümleri için yazdım.
Meslegimizin ismi "GRAFİKER"dir... grafik tasarimci biçimlemesi 90'li yillarda oluştu....Sizin yazdiginiz pragrafin benim tanimlamamla bir ilişkisi yok...
Evet bir doktor eğitim aliyor ve doktor oluyor. Yoldan geçen herkez doktor olamaz, hekezin grafiker olamiyacaği gibi... tek fark devletin koyduğu kurallar...Doktor diplomasi olmadan muayene açamiyorsa... Grafiker diplomasi olmadanda bir tasarim atölyesi açılamamali... benim için eş değerdir...
İşini iyi yapmak? kime göre? neye göre? çok göreceli.... bir kısıma göre çok iyi? bir kısıma göre çizginin altı, ölçüt nedir? bizler ses sanatçi değiliz, ne yazik ki halkin alkişlari ile var olamiyoruz. Yaşadiginiz çevre sizi takdir ediyor olabilir. Bu çevrenin mesleğimize olan yeterliğini kim ölçebilirki. Küçük çevre aferim diyebilir. Bunun en güzel göstergeside çevremizdeki grafik kirligi... yollarda ne çirkinlik görüyoruz:(

https://www.grafikerler.net/ideal-grafik-egitimi-nasil-olmalidir-t28849p2.html
yukaridaki sayfada grafiker olabilmek için temel sanat eğitimi dersi almak gerekiyor doğrusunu anlatmaya çaliştim. Grafik tasarim eğitimi uyğulama gerektirir... internet ne yazik ki bu durum için yeterli olmuyor. Konun detayini bilemedginiz ve bu uyğulamaları yapmadiginiz için yanlış bir fikre sabitlenmişsiniz.

Program bir araçtir... bilgisayarda öyle... Ben, hiç program ve bilgisayar olmadan tasarım yapar, baskıya hazırlarım. Ben programin esiri degilim. Program benim aracım. Olay bu açıdan bakarsanız grafikerin hangi konuda kendisini geliştirmesi gerek anlayabilirsiniz....

Türkiyede, esnek ambalaj fabrikalarinda bu sistemin ismi silindir kazima olarak yerleşmiştir. Uzun yıllar böyle bir işletmede çalıştım.

Aksine grafiker, kazıma açı değerini cok iyi bilmedir ve operatoru bu yönde yönetmelidir. Baskını kalitesisini kontrolu elinde tutmalıdır.

Okularımız ne yazik ki 4 yil... temeli vermekle yükümlü gerisi kişiye kalmıştır. Biz bunada pratik diyoruz. Her meslekte olduğu gibi... staj denen bir dönem var.. İş pratiğini öğrenmek için.
Bir nik idda ediyor, ben bir grafikeri, silerim yeniden çizerim diye... hatta grafikerim bile demiyor... Programciyim diyor... bende bir niki ciddiye alip cevap yaziyorum... bu nike hitaben degil aslında... bu yaziyı okuyan grafiker adaylari için,
Doğru bir tanedir... Bütün dünya yaniliyor olamaz dimi? Okullar kapanmıyor. aksine yenileri açılıyor...

burada uzun uzun yazılanları okumak isterdim ama şu an işteyim ve vaktim yok. ama örnek vererek yorum yapmadan da geçemeyeceğim.

Ben coğrafya mezunuyum, şu anda bir reklam şirketinde çalışıyorum ve işe gireli daha 3 hafta oldu. Ben işe girmeden 3 hafta önce bi bayan da burada işe girmiş ve dün o yeteneği olmadığı için kovuldu.

O 4 yıl resim öğretmenliği okuduğu halde işi yapamadı.
Ben 4 yıl coğrafya okudum, bu işe "haziranda çıkacam" diye girdim, ama patron daha şimdiden "sen hep bizimle çalış" diyor.

Tamam resim öğretmenliği okuyan tasarımcı değildir ama, coğrafya okuyandan daha fazla tasarımcı olması gerekir!



Resim öğretmenliği okuyan bir tasarımcıdır....Verdiginiz örnek ile kendinizi mutlu etmişsiniz... Size yalan söylüyorsunuz demiyorum. Fakat çok istisna bir örnek...yetersiz birisi yanliş bir okul okumuş. Tıpkı sizin gibi. Cografya okumak isteyen başka birisinin hakkını yemişsiniz... Tipki grafiker olmak isteyen birisinin, coğrafya okumuş halde grafiker olarak, hakkını yemek gibi. Keşke Türkiye koşulları daha iyi olasaydida grafik okuyabilseydiniz. Böylece bahsettiginiz yeteneğinizi çok daha verimli kulanmayı öğrencektiniz. Hiç bir şey için, geç değil özel yetenek sınavlarına hazırlanmalısınız. Sırf özel yetenek sinavi ile resim bölümünü kazanmış bir bayanı yeniden halt etmek için yeniden deneyin derim...
 
Son düzenleme:

zozz

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
20 Eki 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
2
Herkesin doğrusu kendinde saklı. herkese iyi çalışmalar..
 

Nüket HOTALI

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
27 Ocak 2008
Mesajlar
1,139
Tepkime puanı
35
Yaş
52
Web sitesi
www.hotali.com.tr
Herkesin doğrusu kendinde saklı. herkese iyi çalışmalar..

Elbette insanlar özel yaşamlarında kendi doğru ile yaşar... Fakat bizim bahsetigimiz konu doğru toplumsal bir doğru...
Yeni gelen mesleştaşlarımın kişisel doğrulardan etkilenmesini istemiyorum. Hatta etkilenler içinde üzülüyorum...
Bu konuda doğru gerçekten bir tane...
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
burada uzun uzun yazılanları okumak isterdim ama şu an işteyim ve vaktim yok. ama örnek vererek yorum yapmadan da geçemeyeceğim.

Ben coğrafya mezunuyum, şu anda bir reklam şirketinde çalışıyorum ve işe gireli daha 3 hafta oldu. Ben işe girmeden 3 hafta önce bi bayan da burada işe girmiş ve dün o yeteneği olmadığı için kovuldu.

O 4 yıl resim öğretmenliği okuduğu halde işi yapamadı.
Ben 4 yıl coğrafya okudum, bu işe "haziranda çıkacam" diye girdim, ama patron daha şimdiden "sen hep bizimle çalış" diyor.

Tamam resim öğretmenliği okuyan tasarımcı değildir ama, coğrafya okuyandan daha fazla tasarımcı olması gerekir!

Sayın Demente,
Hep söylüyoruz;
1-Cahil patronlar gerçek tasarımcı istemiyor, ucuz eleman istiyor diyoruz.
2-Cahil patronlar tasarımcı değil GRAFİK AMELESİ istiyor diyoruz.
3-Cahil patronlar hak edene yüksek maaş değil, ezebildiğine az maaş veriyor ve sömürü temeli üzerinden çalıştırıyor diyoruz.
4-Cahil patronlar iyi tasarımı bile bozuyorlar, müşterinin istediğini yapıp para kazanmak uğruna müşteriye itiraz etmeyecek eleman barındırıyorlar diyoruz...

Şimdi bütün bunları yok sayarak;

Nasıl olur da resim öğretmeni GRAFİKERLİKTE başarısız oldu da Coğrafya mezunu başarılı oldu dersiniz?

Lütfen Grafika Lintas, Parajans, Moran, Leo Burnet Markom, Pars Mac Cann gibi ajanslarda COĞRAFYA MEZUNU OLARAK GRAFİKERLİK YAPIN, ondan sonra kendinizi başkalarıyla kıyaslama yapın.

Zaten bütün mesele burada, cahillerin egemen olduğu piyasada kimin hangi prensiplere ne olduğu belli değil.

Şalgam pazarında kristal bir cam elmas gibi değerlendirilirse suç kristalin değildir.

Hata, şalgamcıların kuyumculuk yapmasındadır. Hoş, kristale de elmas parası ödenmiyor, o da ayrı konu...

Yanlışlarla yanlışı kıyaslayarak doğru elde edemezsiniz. Eksi ile eksinin çarpımı her zaman artı etmez...
 
Son düzenleme:

grafiker.iso

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
19 Kas 2007
Mesajlar
81
Tepkime puanı
1
Ortaokul ve liselerde bize münazara ve münakaşa müsabakaları yaptırırlardı. Münakaşada taraflar iki zıt konuyu ele alır, aldıkları konunun sahibi olur ve o konuyu ölümüne savunurlardı. Konunun haklılığı, doğruluğu önemli değildi. Çünkü o konu sahiplenilmişti.
Bu forumda da bu münakaşayı görüyorum. Herkes kendi sahip olduğu özelliğini ölümüne savunuyor. Haklı olan da haksız olan da kendi haklılığını ortaya koymaya çalışıyor. Dolayısıyla ortaya herkesin kendi doğrusu ile oluşan bir karmaşa çıkıyor.
Bu karmaşayı herkes lehine çevirebilir.
Nasıl mı?
Birbirlerine karşı nezaket kurallarına riayet ederek hitap ederek.
Acaba diğeri benim düşüncemden farklı daha iyi bir düşünce ye sahip olabilir mi? sorusunu kendine sorarak.
Benim çözemediğin problemi başkası nasıl çözüyor? diye merak ederek.
....................
Saygılar
İsmail EV
 

Nüket HOTALI

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
27 Ocak 2008
Mesajlar
1,139
Tepkime puanı
35
Yaş
52
Web sitesi
www.hotali.com.tr
Ortaokul ve liselerde bize münazara ve münakaşa müsabakaları yaptırırlardı. Münakaşada taraflar iki zıt konuyu ele alır, aldıkları konunun sahibi olur ve o konuyu ölümüne savunurlardı. Konunun haklılığı, doğruluğu önemli değildi. Çünkü o konu sahiplenilmişti.
Bu forumda da bu münakaşayı görüyorum. Herkes kendi sahip olduğu özelliğini ölümüne savunuyor. Haklı olan da haksız olan da kendi haklılığını ortaya koymaya çalışıyor. Dolayısıyla ortaya herkesin kendi doğrusu ile oluşan bir karmaşa çıkıyor.
Bu karmaşayı herkes lehine çevirebilir.
Nasıl mı?
Birbirlerine karşı nezaket kurallarına riayet ederek hitap ederek.
Acaba diğeri benim düşüncemden farklı daha iyi bir düşünce ye sahip olabilir mi? sorusunu kendine sorarak.
Benim çözemediğin problemi başkası nasıl çözüyor? diye merak ederek.
....................
Saygılar
İsmail EV

Haklısın...Başka bir sayfada da ipin ucu kaçınca... kaçtı...
Ben kendi adima yeni sayfalarda daha nazik olmaya çalışacagim...
 

zozz

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
20 Eki 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
2
peki neden okul okuyupta yeterince iyi olamayanlar var diyemiyorsunuz? şiddetle karşı cıkıyorsunuz bu duruma? Şu an yerli piyasada okuyamayıpta cok iyi tasarımcılar var programcılar, web programcılarvar.
 

Nüket HOTALI

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
27 Ocak 2008
Mesajlar
1,139
Tepkime puanı
35
Yaş
52
Web sitesi
www.hotali.com.tr
peki neden okul okuyupta yeterince iyi olamayanlar var diyemiyorsunuz? şiddetle karşı cıkıyorsunuz bu duruma? Şu an yerli piyasada okuyamayıpta cok iyi tasarımcılar var programcılar, web programcılarvar.

Bence, okuyupta yeterince iyi olamayan grafiker yoktur. Çünkü okullar özel yetenek sınavi ile grafik öğrencisi alıyor. (Özel yetenek sinavi ile bir okula girdim. Torpil iddalarina innamiyorum. Sadece okul kazanamayanların uydurmasıdır)
Yeterince pratik yapamayan,, teori ve uygulamasını iş hayatina uyarlamayı beceremeyen vardır. Birde bu pratigi kazanmasına izin vermeyen bir kitle var. Yeni okul mezunu, gözü kapalı program kullanın yanina düşüyor. Programcı bu program bilmiyor diye dalga geçiyor ve eziyor...Hatta bu sayfalar ayaziyor yeni mezun program bilmiyor yazik diye. Heves kiriyor....Firsat tanimiyor... Okularda program ögretilmez.
Programci ve web programcilari bence bu konunun disindadir...
Bir okul mezunda kursa gidip program ögrenebilir. Herhangi bir vatandaşta.
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Herkesin doğrusu kendinde saklı. herkese iyi çalışmalar..

Sayın Zozz,
Ortalığa yalan yanlış fikirler atarak ve suyu bulandırdıktan sonra herkesin doğrusu kendine deyip bir kenara çekilemezsiniz.

Söz ağızdan çıktı mı sizi iktidara da götürür idam sehpasına da götürür.

Bu nedenle adam dediğin adam fikrini sonuna kadar savunur...
Baktı ki, karşısındaki haklıdır, yanlış düşündüğünü kabul eder...Eğer hatalı ise özür diler.

Tartışma adabı da budur.

Hatasız olduğunu iddia ediyorsa tartışmaya devam eder, haklı olduğunun gerekçelerini sıralar...

Herkesin fikri kendine deyip çekip gitmez.

Eğer bu herkesin fikri kendine lafı doğru olsaydı, biz de oturup o kadar yazmak zahmetine katlanmazdık, senin fikrin sana ait, benimki de bana ait derdik. Kestirip atardık.

O zaman Forum diye de bir şey olmaz, herkesin fikri kendine aitse tartışmaya ne gerek var derdik...

Ayrıca herkesin fikri kendine dediğin zaman tartışmayı bitirmiş olmuyorsun, reddetmiş oluyorsun. Uzatmıyorum, kısa kesiyorum, sen beni ikna edemezsin, ben de seni ikna edemem demek istiyorsunuz ki, bu da doğru bir tutum değildir.

BU idafe tarzı, mahalle kültürü tarzıdır.

Herkesin aile sorunu kendinedir ama, Türk ailesinin ortak sorunları Türk milletini ilgilendirir.

Daha anlaşılır yazayım; herkesin geçim sıkıntısı kendinedir demekle ülkedeki yaygın geçim sıkıntısını yok sayamazsınız, sadece beni ilgilendirmiyor demek istemiş olursunuz.

Bu sefer de madem seni ilgilendirmiyordu da niye tartışmaya katıldın derler. O senin fikrin, ben gidiyorum dersen de, şimdi niye tartışmadan kaçıyorsun derler.

Sayın Zozz;
Sanat, bilim, kültür gibi konularda 1000 kişi tartışıyorsa bin tane doğru fikir olmaz.

Mao Tse Tung demiş ki, Bin fikir yarışsın, yüz çiçek açsın...demiş.
Herkesin fikri doğrudur dememiş.

Türkçede bir söz vardır, fikir çarpışmalarından hakikat doğar !

Yüzlerce hakikat yoktur.

O tartışmanın olduğu zaman diliminde, o şartlar altında, o tarihte bir tane doğru fikir çıkar... Aradan 20 yıl sonra şartlar değişir başka fikirin doğru olduğu anlaşılır...

Dolayısı ile tartışmamızla ilgili şu son kullandığınız ifade bile yaklaşımınızın doğru olmadığını kanıtlıyor.

Ortaokul ve liselerde bize münazara ve münakaşa müsabakaları yaptırırlardı. Münakaşada taraflar iki zıt konuyu ele alır, aldıkları konunun sahibi olur ve o konuyu ölümüne savunurlardı. Konunun haklılığı, doğruluğu önemli değildi. Çünkü o konu sahiplenilmişti.
Bu forumda da bu münakaşayı görüyorum. Herkes kendi sahip olduğu özelliğini ölümüne savunuyor. Haklı olan da haksız olan da kendi haklılığını ortaya koymaya çalışıyor. Dolayısıyla ortaya herkesin kendi doğrusu ile oluşan bir karmaşa çıkıyor.
Bu karmaşayı herkes lehine çevirebilir.
Nasıl mı?
Birbirlerine karşı nezaket kurallarına riayet ederek hitap ederek.
Acaba diğeri benim düşüncemden farklı daha iyi bir düşünce ye sahip olabilir mi? sorusunu kendine sorarak.
Benim çözemediğin problemi başkası nasıl çözüyor? diye merak ederek.
....................
Saygılar
İsmail EV


Sayın İsmail Ev,
Bu site ve öteki sitelerde sizin ve benim yazılarımız defalarca yayınlandı. Gördüğüm o dur ki, görüşleri bir birine yakın az sayıda 3-4 kişi varsa biri siz, biri de benim.

Şimdi biz burada hitabet sanatı veya demogoji sanatında yarışıp, kim yanlış fikri en güzel üslupta savunup yanlışı doğru gibi kabul ettirme becerisi göstermiyoruz.

Fikir yanlış olursa ne kadar ustalıkla ve kibarca savunun, yanlışsa yanlıştır...Haksızlık ne kadar nezaketle yapılırsa yapılsın haksızlıktır.

Bu grafik sanatı o hale getirilmiş ki; yetenek ve kişinin kendini eğitmesi önemlidir tezlerinin arkasında okul-eğitim-mektep-medrese-tedrisat vs gibi şeyler boştur, gereksizdir propagandası yapılıyor.

Ben bunu savunanlara karşı çıkıyorum. Siz de bunu savunuyorsanız size de karşı çıkıyorum.

Ayrıca, bir insanda edep olmalı, terbiye olmalı, seviye olmalı... İnsan marangozluk hakkında bile usta marangozların arasında biraz çekinerek konuşur...

Nedir bu yahu? Elini sallasan grafikere çarpıyor. Elini sallasan webciye çarpıyor. Herkes grafiker olmuş, herkes reklamcı olmuş...Herkes bilip bilmeden ahkam kesiyor. Fikir tartışması adı altında fetva veriyor, hüküm veriyor... Hem de yüksek perdeden, hem de meydan okuyarak... Hem de pervasızca...

Adam ben benim diyen grafikeri siler yeniden çizerim diyor, ben programcıyım ama web tasarımcıyım diyor.... Buna cevap vermeyenler şimdi burada nezaket dersi veremez...

Hele hele ortaya konuşmak nezaket değildir. Nezaketle birlikte cesaret gösteremezsek korkak nazikler olarak kalırız, kaba cesurlar bizi ezer geçer.(hatta siler, yeniden çizer...)

Dünyada hiç bir meslek grafikerliğin Türkiyede ayaklar altına alındığı kadar yerlerde süründürülmemiştir. Önüne gelenin bedelsiz bir öpücük aldığı fahişeyi dünya tarihi yazmaz... Fahişeye bile tecavüz suçtur, grafikerlik Türkiye'de bundan daha ağır bir durum altındadır...

Tecavüzcülerin haklılığına destek olacak tutumlardan kaçınmanız gerektiğini hatırlatırım.

Meslek yolgeçen hanı olmuştur.

Ben sizden bu konularda daha fazla duyarlılık beklerim.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

zozz

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
20 Eki 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
2
sadece ilk cümlenizi okuyabildim,
sözlerimin her kelimesinin sonuna kadar arkasındayım.
ama hala
okul okuyupta aramızda yeterince iyi olamayanlar var diyemiyorsanız ya da
Nasıl olur da resim öğretmeni GRAFİKERLİKTE başarısız oldu da Coğrafya mezunu başarılı oldu dersiniz?
gibi tamamen yanlı bir cümle kurabiliyorsanız.
fazla söylenecek söze gerek yok diye düşünüyorum ve bundan sonra da yazacagımı sanmıyorum.

saygılar,iyi çalışmalar
 

grafiker.iso

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
19 Kas 2007
Mesajlar
81
Tepkime puanı
1
Merhabalar Faruk Bey.
Yanlış gördüğünüz düşüncelere karşı ısrarlı, kararlı ve gayretli cevaplarınızı ilgi ile takip ediyor ve takdirle karşılıyorum.
Benim şahsi düşüncem, birbirine 180 derece zıt fikirlerin, sınırsız ve kontrolsüz bir platformda karşıkırşıya geldiğinde ya çok nazik bir üslupla farklılıkları ortaya koymak; eğer omuyorsa böyle bir ortamda girmemek.
Hz. Muhammed birgün ashabına "Annenize küfretmeyin" buyurduğunda, ashab şaşkılık içinde: "Bu nasıl olur ya RasülAllah?" sordular. O da: Siz karşınızdakinin annesine küfrederseniz; o da sizin annenize küfreder. Böylelikle kendi annenize küfretmiş olursunuz" buyurdular.
Belki bu örnek çok uç bir nokta ama, bu forumda doğrular bilimsel bir şekilde izah edildiği halde bazıları ısrarla "benim dediğim tek doğrudur" demeye devam ediyor. Bu tavıra karşı çıkmak yerine cevap vermemek en doğrusudur. Çünü siz ona ne kadar doğruları anlatırsanız anlatın o sizi dinlemiyor. Sadece size karşı kendi haklılığını haykırmaya çalışıyor.

Gelelim konuya.
Estetiğin bir tanımı vardır. "Olumlu çokluğun birliği" Bu çokluk, iyi, güzel, hoş, doğru, orantılı, çekici,... Bunların hepsinin birarada olması esastır. Bunlardan bazılarını alıp bazılarını reddederseniz sonuç estetik olmaz, sadece seçtikleriniz olur.
Grafiker olmak için de bazı şartlar vardır. İlgi, istek, yetenek, gayret, eğitim, pratik(tecrübe). Bunların bütünü grafikeri tanımlar. Bu bütünlüğe sahip olmadan kendisine grafikerlik payesi verenlerin yaptıkları, birilerinin hoşuna gidecek taklit çalışmaların ötesine geçemez. Bir grafiker, çalışmalarını müşterisine beğendirmekle yetinmez. Aynı zamanda müşterisini bilgilendirerek onun beğeni kalitesini de arttırır. Bu da Tanım bütünlüğünün tamamını özümsemekle olur.
Saygılar.
İsmail Ev
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
sadece ilk cümlenizi okuyabildim,
sözlerimin her kelimesinin sonuna kadar arkasındayım.
ama hala
okul okuyupta aramızda yeterince iyi olamayanlar var diyemiyorsanız ya da
Nasıl olur da resim öğretmeni GRAFİKERLİKTE başarısız oldu da Coğrafya mezunu başarılı oldu dersiniz?
gibi tamamen yanlı bir cümle kurabiliyorsanız.
fazla söylenecek söze gerek yok diye düşünüyorum ve bundan sonra da yazacagımı sanmıyorum.

saygılar,iyi çalışmalar

Sayın Zozz,

Minderin dışına kaçarsanız hükmen yenik sayılırsınız. Gelin , kaçmayın, şu tartışmanın sonunu adam gibi getirelim.

Siz bir cümleyi cımbızlayarak alıyorsunuz ve önünü arkasını göstermiyorsunuz. Buna hukuk dilinde kötü niyetli alıntı, gerçekleri tahrif eden (çarpıtan) alıntı denir.

Sizin canınız namaz kılmak istemiyor ve bunu kanıtlamak için işte ayet diyorsunuz;
Ayette "namaza durmayın" diyor diyorsunuz.

Oysa ayetin tamamında içkili haldeyken, sarhoşken, kafanız dumanlıyken, kendini bilmez iken namaza durmayın diyor.

Bunu ne de güzel çarpıtıyorsunuz!

Siz haklı olduğunuzu belirtmek için önce “benim diyen grafikerleri silerim, tekrar çizerim” deme cüretini gösterdiniz.

Grafikerlere “kan emici” deyimini kullandınız… Bunu direkt söylemeyip patronlara söylettiniz.

Sonra kenara kaçıp “herkesin fikri kendine” deyip, bana ne bana ne, ben oynamıyorum yaptınız.

Bunlar da kabul görmeyince bir açık yakaladığınızı sanarak , konunun anlam bütünlüğünü bozarak sadece bir cümleyi alarak aklınızca delil yakalamış gibi

"Nasıl olur da resim öğretmeni GRAFİKERLİKTE başarısız oldu da Coğrafya mezunu başarılı oldu dersiniz?"

ifademi kendi haklılığınıza dayanak yapıyorsunuz.

Bir kere ben o cümleyi size değil, kendisinin coğrafya mezunu olduğunu söyleyen Sayın Demente’ye yazdım ve alıntı sizin cımbızla çektiğiniz gibi değil, aşağıdaki gibidir;

Sayın Demente,
Hep söylüyoruz;
1-Cahil patronlar gerçek tasarımcı istemiyor, ucuz eleman istiyor diyoruz.
2-Cahil patronlar tasarımcı değil GRAFİK AMELESİ istiyor diyoruz.
3-Cahil patronlar hak edene yüksek maaş değil, ezebildiğine az maaş veriyor ve sömürü temeli üzerinden çalıştırıyor diyoruz.
4-Cahil patronlar iyi tasarımı bile bozuyorlar, müşterinin istediğini yapıp para kazanmak uğruna müşteriye itiraz etmeyecek eleman barındırıyorlar diyoruz...

Şimdi bütün bunları yok sayarak;

Nasıl olur da resim öğretmeni GRAFİKERLİKTE başarısız oldu da Coğrafya mezunu başarılı oldu dersiniz?

Lütfen Grafika Lintas, Parajans, Moran, Leo Burnet Markom, Pars Mac Cann gibi ajanslarda COĞRAFYA MEZUNU OLARAK GRAFİKERLİK YAPIN, ondan sonra kendinizi başkalarıyla kıyaslama yapın.

Zaten bütün mesele burada, cahillerin egemen olduğu piyasada kimin hangi prensiplere ne olduğu belli değil.


Sayın Zozz;
Akıl fikir sahibi ve art niyetli olmayan her kişi görecektir ki, ben sizin alıntı yaptığınız o cümle ile Sayın Demente’ye;
“Cahil patronlar resim öğretmenini değil de sizi seçti diye cahil patronların tercihi doğrudur, anlamı çıkmaz…okul mezunları berbattır anlamı çıkmaz… Böyle bir genelleme olmaz… Bu tercihte başka faktörler rol oynamış olabilir, bütün bunları dikkate alarak konuşun” demek istedim…

Ama siz bu bölümünü makaslamışsınız… Nedense bu saydığım 4 maddeyi yok sayarak sadece bir cümlemi almışsınız.

Dolayısı ile amacınıza ulaşmak için ne yazık ki tartışma edebine sığmayan yöntemler kullanmaya devam ediyorsunuz.

Sayın Zozz çok kurnazca ama etik olmayan bir tartışma yönteminiz var;
1-İsim belirtmeden ortaya yazıyorsunuz, kime ne cevap verdiğiniz belli olmuyor. Kurt dumanlı havayı sever tarzınız var, hoş değil, ahlaki değil.
2- “okul okuyupta aramızda yeterince iyi olamayanlar var diyemiyorsanız”
demişsiniz. Bunu beni kast ederek mi söylediniz Nüket hanımı mı? BU alıntının muhatabı ben değilim, Nüket hanımdır. Bana cevap verirken başkasına da arada laf sokuşturmayın, bu ahlaklı bir tartışma şekli değil. Nüket hanıma cevap verecekseniz ona verin, arada bana laf sokuşturmayın, kime ne dediğinizi bilelim. Bulanık suda balık avlayanları sevmem.
3- okul okuyupta aramızda yeterince iyi olamayanlar var diyemiyorsanız”
İfadenizi beni kastederek kullanmışsanız, yalan ve haksız bir ithamda bulunmuşsunuz. Ben size az önce yazdığım, “ideal grafiker nasıl olmalı” adlı konu başlığı altındaki mektubumda şunları demişim;

BU berbat grafik tasarımları yapanların içinde asla ve asla GRAFİK EĞİTİMİ ALMIŞ GERÇEK GRAFİKERLERİ GÖREMEZSİNİZ veya yüzde 5 i geçmez. 95 i ise eğitimsiz grafikerdir. BU BİLE SİZİN TEZLERİNİZİ ÇÜRÜTMEYE YETER.

Sayın Zozz, demek ki ben okul mezunu olanlar hiç kötü tasarım yapmaz, dememişim, kötü tasarım yapan okul mezunları azdır ve yüzde 5’i geçmez demişim. Peki nasıl oluyor da benim bunu diyemediğim iftirasını yazabiliyorsunuz?

Sayın Zozz, kimin kimi nereden silip nereye yazdığı belli oluyor.

Sadece ilk cümlemi okuyabilmişsiniz. Nedendir? Diğerlerini okumaya tenezzül etmediniz mi? Okumaya değer bulmadınız mı?

Sayın Demente'ye yazdığım mektubu sonuna kadar okuyabilmiş ve oradan alıntı bile yapmışsınız, ama size yazdığım mektubun ancak ilk satırını okuyacak kadar sabır ve tahammül göstermişsiniz.

Zahmet olmuş, keşke onu da okumasaymışsınız...

İlk cümlesini okuyabildiğiniz mektubumun sadece ilk cümlesine mi cevap verdiniz?
Pek öyle gözükmüyor.

Peki şimdi bu mektubumun hangi cümlesini okuyabildiniz?

Sayın Zozz, biraz tutarlı olun lütfen… Doğru alıntı yapmayı bile beceremiyorsunuz. Bir mektubu sonuna kadar okuyamıyorsunuz. Sonra da artık yazmayacağım diyorsunuz.

Benim diyen grafikerleri silip sonra tekrar yazacağınızı söylemiştiniz… Ama ilk önce tartışmalardan silinmemeyi öğrenmeniz gerekecek.

Büyük lokma ye büyük konuşma diye bir söz vardır, hatırladığınızı ümit ederim.

Ben buradayım, her zaman beklerim.

(Not ;
1-Bana uzun yazıyorsun diyenler
2-Herkesle muhatap olup kendini yoruyorsun diyenler.
3-Anlamayacak olanı boşu boşuna ikna etmek için uğraşma, anlamayan anlamaz diyenler…

Bu mektubu bir daha, bir daha okusunlar. Benim niçin böyle yaptığımı anlayacaklardır. Kuyudaki taş çok derinde, bu yüzden uzun oluyor diyorum, anlayana…)
 
Son düzenleme:

zozz

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
20 Eki 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
2
aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz.
uzun cümlelerinizin tamamı ince hakaretler dolu. tüm yazılarıma sayın diyerek başladım düşüncelerimi söyledim. iyi çalışmalar diyerek bitirdim
Hakaretlerle galip geleceginizi düsünüyorsanız buyrun meydanı size bıraktım oyüzden yazmıyorum. Son yazım demiştim. Tekrar hakaretler duyunca yazıyorum ve gerisini getirmeyi de istemiyorum.
Ben kimsenin bilgisi, kültürü ,yaratıcılığı, edebiyat yetenegi, meslek bilgisi, meslek tecrübesi vs gibi konularda yorum yapmadım. bu konular hakkında HAKARET etmedim. Bu konuları yargılamaya CÜRET’de etmedim. İddiamı koydum. Tüm sözleriminde arkasındayım.Ama siz tüm uzun yazılarınızda daha beni tanımadan tüm bu konular hakkında yorum yapabildiniz.
Ben programcılık okudum, Grafik bölümü bitirmedim dedim.
Ama Edebiyat eğitimi almadım demedim,
Resim eğitimi almadımda demedim, ( ki bir coğrafyacı, edebiyatçı, matematik profesörü bile benden ya da başka birisinden çok daha iyi olabilir bu konuda)
Dünya Edebiyatı ve toplumlar üzerindeki kültürel etkileşimi hakkında tez yazmadım demedim. Dünya üzerindeki edebiyat akımlarının birbirleri arasındaki benzerlikler ve bunun yanında, İspanyol edebiyatı üzerindeki Türk İslam edebiyatı etkisi hakkında tez yazmadım demedim. Sanatsal akımlarda Antik Bizans etkisi, yada
Rönesans sonrası çatışan fikirlerin rönesans etkisinde kalması hakkında tez çalışmalarında görev almadım demedim. Mimar Sinan'ın Selimiye Harikası - Modern Yapılaşmaya Uyarlanabilmesi ana başlıklı tezde görev almadım demedim
Ama siz bunları bilmeden uzun cümlelerinizde bu konular hakkında yorum yapma cüretini gösterdim vs gibi hakaretler ettiniz.
Bildiğim her konuda konuşurum, yorum da yaparım, yapıcı fikirler de sunarım. İddiamı da sunarım. (Genetik bilimi hakkında konuşacak halim yok.)

Ama kimsenin bilgisi, kültürü, ahlakı, adamlığı, mesleki kariyeri, mesleki tecrübeleri konusunda yorum yapmam. Hakarette Etmem.
El Elden üstündür. Bir gün de birisi çıkacak diyecektir ki, sanat konusunda senden tabi ki daha yetenekliyim. Program konusunda senden çok çok daha iyiyim. Edebiyat, dünya edebiyatı konusunda seni ezerim de diyecektir. O zaman ben de hakaretler etmektense "Bravo neden bilgilerini paylaşmıyorsun, fikirlerini herkese sunmayalım demekten, Herkes gibi senin de eksiklerin olabilir, Ama bizlerinde eksikleri olabilir deme konusunda tereddüt bile etmeyeceğim
Saygılar iyi çalışmalar
 

Önder Adem

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
8 Eki 2008
Mesajlar
2,046
Tepkime puanı
62
Yaş
48
Web sitesi
www.istanbulletiket.com
Ortalık bir hayli karışmış:)

Neden tartışmalar sonunda kişiselleşiyor, bu tip forumlarda GENEL yorumladan uzaklaşıp kişiler ve onların kalifikasyonları tartışılıyor...? Konu başlığı ve konuşulması gerekenler hep sınırlarını zorluyor. Sanırım bu, sivri fikirler, şahsi görüşler ve iğneleyici sözlerin bireyleri veya belli bir grubu hedef aldığında bu hale geliyor...

Şöyle bir söz duymuştum..

"Sizin özgürlük sınırlarınız bir başkasının özgürlük sınırlarının başladığı yerde biter..."

Yorumlar maalesef bu sınırları altüst etmiş..

Forumlarda bir konuyla ilgili yorum yaparken mümkün mertebe kendi özelliklerimle ilgili bilgi vermekten kaçınırım çünkü bunun objektif olmayacağını bilirim.. Hiçkimsenin benim neyi ne kadar bildiğim veya bilmediğimle ilgilendiğini, eğitim seviyemle, hayat görüşümle, yetenek ve yaratıcılığımla ilgilendiğini düşünmüyorum..

son iki sayfadan çıkardığım sonuç şu...

Birinci Görüş
Biz okuduk, bu işin mektebine gittik, diplomamız var, işin teorik kısmında oldukça tatminkar bir eğitim aldık, bunu da gerek staj yaparak, gerek biryerlerde çalışarak tecrübelendirdik ve sonucunda iyi şeyler yapıp işi layığıyla yerine getiriyoruz, işin hakkını veriyoruz... Bu işin eğitimini almayanlar da var elbette ama lütfen bizimle aşık atmasınlar...

İkinci Görüş
Okuyanları, diploması olanları da gördük, piyasada birşey yapamıyorlar, ben şunu, şunu bir de şunları biliyorum, bu da bana yetiyor, e bir de şimdi teknoloji ve iletişim çağı, her bilgiye anında ulaşabiliyoruz.. okula gitmeye ne hacet... biz okumasak da bu işi sizden iyi biliyor ve yapıyoruz...


Bunlar benim fikrim değil, burada yazılanları birileri yazmış da demiyorum, bunlar benim önceki yazılardan çıkardığım sonuçlar.. Kabaca böyle anlaşılıyor...

Benim fikrim şu.. Keşke herkes okuyabilse... Hiçkimse bir meslek hakkında (hangi meslek olursa olsun) o işin uzmanlık eğitimini görmüş insanlar kadar profesyonel olamaz... Profesyonel olmak farklı birşey, başarılı olmak farklı... Belli bir altyapıya sahipse ve gereken enstrümanlarla donanmışsa, doğru zamanda, doğru şeyler yapan herkes başarılı olabilir... Biz grafikerler açısından bazı gerçekler var Türkiye'de ki benzer bunların birçoğuna Faruk Hocam ve birkaç arkadaşım daha yazılarında değinmişti... Bu işin okuluna giderek yapan da var, gitmeden yapan da var.. Ve er ikisi de başarılı olabiliyor.. Hedefe farklı yollardan ulaşılsa bile amaç gerçekleştirilebiliyor.. Ama hedefe farklı yollardan gidenler birbirleriyle anlaşamıyor:) bu anlaşmazlıklar dahilinde kendimizi bize ihtiyacı olanlara da yanlış aktarıyoruz.. Becerimizi anlatırken, bir diğerinin beceriksizliğini öne sürüp prim sağlama yöntemini kullanıyoruz.. Gerçekler ortada... Taş yerinde ağırdır... Bu işi okuyanlar okul bittikten sonra kendini kısa zamanda geliştirebiliyor ve gerçekten başarılı projelere imza atıyor.. Okumayanlar da şanslıysa iyi bir ustanın yanında çıraklık yapıp hergün yeni bir tecrübe ediniyor ve bunları bilgi ve yeteneğiyle yoğurup yine başarılı projelere imza atabiliyorlar...

Bence bu işi iyi yapıp yapmama tartışmasının ölçütü eğitim almak ya da almamak olmamalı...

Dört sonuç var
Her diplomalı kendini yetiştirirse önünde sonunda profesyonel ve başarılı olur...
Bazı diplomalılar kendini yetiştiremediğinden profesyonel ve başarılı olamayabilir...
Her alaylı kendini yetiştirirse önünde sonunda profesyonel ve başarılı olur...
Bazı alaylılar kendini kendini yetiştiremediğinden profesyonel ve başarılı olamayabilir...

Asıl tartışılması gerekense bazılarının kendine grafiker demesi ve bu kendini bu şekilde pazarlaması...

Fakat bu konuda son zamanlarda bir gözlemim var... (Maaşla ölçütlendiriyorum yanlış anlaşılmasın) Sanırım bu grafikerlik kurslarının ilk açıldığı zamanlarda kendilerine 500 ytl maaş isteyen grafiker iş bulabilirken 1.000-2.000 ytl maaş isteyen grafikerler bir süre açıkta kaldı... Gerçi bu uzun sürmedi çünkü profesyonel insan olağanüstü bir durum olmadığı sürece açıkta kalmaz... Peki bu 500 ytl maaşla işe başlayanlara noldu söyleyeyim, tel tel döküldü... Kendini geliştirebilen nadirdir.. Peki 500 ytl maaşla eleman alan patronlar napıyor.. Şu anda iyi bir grafikere o zamanlar istediğinin iki katı maaş veriyorlar veya bunu vermeye hazırlar... Yani sistem kendi kendine bir seleksiyon sürecine geçti.. Çünkü bu işin 2 ayda 6 ayda ve hatta 1 senede öğrenilecek kadar basit olmadığı anlaşıldı... Çünkü insanlar, güzel ve kaliteli ürünler talep eden müşteriye cevap vermek için 500 ytl harcamanın yetmeyeceğini anlıyor...

Sonsöz
Diplomalı olsun olmasın gerçek tüm grafikerlerle aynı yolun yolcusu olduğumuzu düşünüyorum ve saygı duyuyorum...

Diplomalı olsun olmasın kısa günün karı mantığıyla düşünüp kendini grafiker diyerek ticari kaygılarla pazarlayan arkadaşlara da yazık diyorum... Geçit önünüzde akkoyun karakoyun belli olacak...

Saygılarımla
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz.
uzun cümlelerinizin tamamı ince hakaretler dolu. tüm yazılarıma sayın diyerek başladım düşüncelerimi söyledim. iyi çalışmalar diyerek bitirdim
Hakaretlerle galip geleceginizi düsünüyorsanız buyrun meydanı size bıraktım oyüzden yazmıyorum. Son yazım demiştim. Tekrar hakaretler duyunca yazıyorum ve gerisini getirmeyi de istemiyorum.
Ben kimsenin bilgisi, kültürü ,yaratıcılığı, edebiyat yetenegi, meslek bilgisi, meslek tecrübesi vs gibi konularda yorum yapmadım. bu konular hakkında HAKARET etmedim. Bu konuları yargılamaya CÜRET’de etmedim. İddiamı koydum. Tüm sözleriminde arkasındayım.Ama siz tüm uzun yazılarınızda daha beni tanımadan tüm bu konular hakkında yorum yapabildiniz.
Ben programcılık okudum, Grafik bölümü bitirmedim dedim.
Ama Edebiyat eğitimi almadım demedim,
Resim eğitimi almadımda demedim, ( ki bir coğrafyacı, edebiyatçı, matematik profesörü bile benden ya da başka birisinden çok daha iyi olabilir bu konuda)
Dünya Edebiyatı ve toplumlar üzerindeki kültürel etkileşimi hakkında tez yazmadım demedim. Dünya üzerindeki edebiyat akımlarının birbirleri arasındaki benzerlikler ve bunun yanında, İspanyol edebiyatı üzerindeki Türk İslam edebiyatı etkisi hakkında tez yazmadım demedim. Sanatsal akımlarda Antik Bizans etkisi, yada
Rönesans sonrası çatışan fikirlerin rönesans etkisinde kalması hakkında tez çalışmalarında görev almadım demedim. Mimar Sinan'ın Selimiye Harikası - Modern Yapılaşmaya Uyarlanabilmesi ana başlıklı tezde görev almadım demedim
Ama siz bunları bilmeden uzun cümlelerinizde bu konular hakkında yorum yapma cüretini gösterdim vs gibi hakaretler ettiniz.
Bildiğim her konuda konuşurum, yorum da yaparım, yapıcı fikirler de sunarım. İddiamı da sunarım. (Genetik bilimi hakkında konuşacak halim yok.)

Ama kimsenin bilgisi, kültürü, ahlakı, adamlığı, mesleki kariyeri, mesleki tecrübeleri konusunda yorum yapmam. Hakarette Etmem.
El Elden üstündür. Bir gün de birisi çıkacak diyecektir ki, sanat konusunda senden tabi ki daha yetenekliyim. Program konusunda senden çok çok daha iyiyim. Edebiyat, dünya edebiyatı konusunda seni ezerim de diyecektir. O zaman ben de hakaretler etmektense "Bravo neden bilgilerini paylaşmıyorsun, fikirlerini herkese sunmayalım demekten, Herkes gibi senin de eksiklerin olabilir, Ama bizlerinde eksikleri olabilir deme konusunda tereddüt bile etmeyeceğim
Saygılar iyi çalışmalar

Sayın Zozz,
Mektubun sonuna saygılar yazmakla, saygılı olunmuyor.

Saygısız olan ve hakaret eden sizsiniz;
1-Diyorsunuz ki;
"Ben kimsenin bilgisi, kültürü ,yaratıcılığı, edebiyat yetenegi, meslek bilgisi, meslek tecrübesi vs gibi konularda yorum yapmadım. bu konular hakkında HAKARET etmedim. Bu konuları yargılamaya CÜRET’de etmedim"....Benim diyen grafikeri silerim, sonra yeniden çizerim diyen sizsiniz, bunun neresinde saygı var?Bu ifadeniz bile HAKARET ve CÜRETTİR, daha neye itiraz ediyorsunuz? Çırpındıkça batıyorsunuz.
2-Grafikerler kan emicidir cümlesini kullandınız, bunun neresinde saygı var?
3-Haklı çıkmak için tartışma ahlakına aykırı olarak cümlenin önünü ve arkasını budayarak alıntı yaptınız, bunun neresi saygı?
4-Grafiker olmadığınızı söyleyip, programcı olduğunuzu söyleyerek grafikerlere meydan okumanın neresi saygı? (hani programcılara meydan okusanız bir dereceye kadar hak vereceğim)
5-Edebiyat tahsili yapmışsınız, tez yazmışsınız. Daha -de ve -da eklerinin nerede ayrı nerede bitişik yazıldığını bilmiyorsunuz. Sizi eleştirmek saygısızlık mı oluyor? Siz eleştirilmeyecek kadar dokunulmaz mısınız?
6-Size yaptığım eleştirileri HAKARET diye niteleyeceksiniz, ama siz dilediğiniz gibi saçmalayacaksınız, biz de susacağız, bunu mu istiyorsunuz?
7-Ben her mektubumda sizin adınızı (zozz adınız ise) belirterek size hitaben yazıyorum, siz bana yazdığınızı tahmin ettiğim mektuplarınızda adımla bile hitap etmiyor ve ortaya yazıyorsunuz, sonra saygıdan söz ediyorsunuz...
8-Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz atasözünü başlık diye kullanmışsınız, evet aynası iştir kişinin benim laflarıma bakmayınız. Benim web siteme gidiniz, orada bir kalemde sileceğiniz grafik tasarımcının işlerini görünüz, o zaman belki grafiklerler için daha saygılı konuşursunuz.
 

Önder Adem

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
8 Eki 2008
Mesajlar
2,046
Tepkime puanı
62
Yaş
48
Web sitesi
www.istanbulletiket.com
Faruk hocam ben işi özelden genele taşımaya çalışıyorum ama pek başarılı olamadım galiba:) bu karşılıklı mesajlaşmalar birnevi kısırdöngü oluyor, hakkında yazı yazılana cevap hakkı doğuyor... böyle müdahale ederek haddimi aşmıyorumdur umarım ama, bir başka forum üyesi olarak ben genel konulardaki fikirlerin çatışmasını okumayı tercih ederim... Yani meselenin özüne geri dönelim demek istiyorum:)

Saygılarımla...
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
Faruk hocam ben işi özelden genele taşımaya çalışıyorum ama pek başarılı olamadım galiba:) bu karşılıklı mesajlaşmalar birnevi kısırdöngü oluyor, hakkında yazı yazılana cevap hakkı doğuyor... böyle müdahale ederek haddimi aşmıyorumdur umarım ama, bir başka forum üyesi olarak ben genel konulardaki fikirlerin çatışmasını okumayı tercih ederim... Yani meselenin özüne geri dönelim demek istiyorum:)

Saygılarımla...

Meleklerin Efendisi kardeşim,
Nihayet FLOOD yapmadan sana da yanıt verme şansım doğdu. Ama bu arada Sayın İsmail EV'e de bu satırlar arasında yanıt vermeye mecburum, çünkü FLOOD diye bir kural var.Sana yanıt verince ona veremiyorum. İkinize bir mektup içinde yanıt vereceğim.

Şimdi önce ÖZELden GENELE meselesine gelelim.

Özel konu, genel konu ayrımını öne çıkarmak pek doğru gibi gelmiyor bana.

Sayın Zozz kimseye özel cevap yazmadı, ortaya yazdı ama Nüket hanım ile Gökhan bey ve ben cevap verdik. Şimdi bu cevap verenler arasında 2-3 mektupla Nüket hanım, 4-5 mektupla ben vardım.

Genel konu yine çok tekrarlanan ve ağızlara sakız olan;
Diplomalı grafikerler ve diplomasız grafikerler konusu idi.

Konu başlığı ise çok ilginç; HERKES TASARIMCIDIR !

Konu böyle olunca, mezarcı Mahmut ağa da "ben yetenekliysem ben tasarımcıyım" diyor ve işin içinden sıyrılıyor.

Bu arada diğer bir konu başlığı da "ideal grafik eğitimi nasıl olmalıdır" idi ve bu konuya da aynen HERKES TASARIMCIDIR konu başlığı altındaki ifadeler ve görüşler tıpkısının aynısı olarak yazılmıştı...

Ben ise bir kaç gün önce AYNI veya BENZER KONULARIN tek BİR KONU BAŞLIĞI ALTINDA TOPLANMASINI ve BİRLEŞTİRİLMESİNİ önermiştim, olmadı.

Şimdi; kimsenin kimseye özel husumeti ve garezi yoktur.
Ama eğitim almış grafikerlere yapılan bu düşmanlığı da anlamak mümkün değildir.

Her fikir sahibi kendi fikrini eninde sonunda kişisel fikri olarak beyan ettiği için, tartışma sonuç itibariyle KİŞİSEL FİKİR TARTIŞMASI haline gelmektedir.

Bunun neresini eleştirdiğinizi anlamıyorum.

KİŞİSEL TARTIŞMA haline gelmesin, GENEL TARTIŞMA OLSUN demek istiyorsanız, bu İFADE MUĞLAKTIR, belirsizdir.

Genel tartışma isteyen, Zozz kardeşim sen şurada haklısın, Faruk kardeşim sen şurada haksızsın, Nüket hanım sen şurada haklısın, İsmail bey filanca görüşüne katılıyorum dersin ve tartışmaya KATKI sağlarsın.

Böyle olursa TARTIŞMA yine 4-5 kişi arasında olur ve yine KİŞİLER arasında olur.

GENEL dediğin şey, GENELİN katılımıyla olur.
OYUNA KATILMAKLA olur, TRİBÜNDEN SEYRETMEKLE olmaz.

Eğer, Kİşisel tartışmaya karşıyım demekle; Faruk Çağla'nın münazaracı üslubuna karşıyım demek istiyorsan... BU konuyu açıkça ifade edersin, bunu da görüşür, bir sonuca bağlarız...

Ama, kişisel tartışma dediğin şey; Tartışmanın ÖTESİNE GEÇEN KİŞİSEL SÜRTÜŞME veya HAKARET noktası ise... Önce bu konuda etkili ve yetkili MODERATÖRLER vardır, UYARI onlardan gelir.

Onlar UYARMA GÖREVİNİ yapmıyorsa, önce onları uyarmamız gerekir...

Ama ben Zozz ile yazışmamda HAKARET etmedim. Etmem de... Ama kimseye de hakaret ettirmem...

Bence kimin kimi nasıl aşağıladığı o mektuplarda yazılıdır.

Kimin neyi savunduğu da yazılıdır...

Aynı konuya değişik bir AÇIdan yaklaşan İsmail EV dostumuz da münazara ve münakaşa deyimlerini kullandı. Nezaket ölçülerinden bahsetti.

Ben de ona kibar nazikler olarak ezilmememiz gerektiğini, zalimliğin kibarca yapılanının bile zalimlik oduğunu anlatmaya çalıştım.

Kaldı ki; Sayın İsmail EV; benim bu tartışmalardaki kararlı, ısrarlı ve gayretli cevaplarımı takdir ettiğini de belirtmiştir.

Kendisi bir öneride bulunmuştur; ya nazik olarak tartışın ya da nezaket olmuyorsa tartışma ortamına girmeyin...

Ben de ona grafikerlik mesleğine sahip çıkmamız gerektiğini söyledim.

Kendisine de şimdi buradan ilave olarak şunları söylemek istiyorum:

Küfr dediğimiz şey ana avrat sövmek değildir İslamda...

Küffar da söven kişiler demek değil... Kafir de küfürbaz değil...

Küfr her ne kadar inanmayan, inançsız demek olarak yerleşmişse de; sözden anlamayan, iflah ve ıslah edilmesi mümkün olmayan, yalıtkan, söz geçirilemeyen anlamındadır.

Yani tüm akıl ve mantık metodlarını kullanarak, tüm bilimsel verileri sunarak doğru yola (sırat-ı müstakim'e) davet ettiğiniz kişi veya kişiler sırf anladıkları halde anlamamazlıktan gelerek, veya gerçekten anlamayarak inkar ederler , münkir olurlar, allaha şirk (şirket-ortak) koşarlar müşrik olurlar, LAF KAR ETMEZ, SANKİ DUVARA ANLATIYORSUNUZDUR, hiç bir güzellikle ikna METODU onlara işlemez bunlar KÜFR içindedir, KAFİR olurlar. Bu tip insanlardan oluşan topluma da küffar denir... (Müşrik ve Münkirler konumuz dışındadır)

Şimdi karşımızda bulanık suda balık avlamak isteyen, dumanlı havayı seven, sürekli ortaya nifak tohumları serpip köşesine çekilen, doğruları sunuyormuş gibi yaparak aslında yanlışın propagandasını yapan bir düşünce sistematiği karşısındayız.

BU düşünce sistemi sürekli YETENEK önemlidir, TAHSİL önemsizdir tezini ısıtıp ıstıp önümüze sürmektedir.

Bunu sürenler bir gün ZOZZ adında, bir gün MOSS adında, bir gün COZZ adında bir gün CAZZ adında karşımıza çıkmaktadırlar.

İslamda küffarla (kafirle ve küfr içinde olanla) mücadele etmek caizdir. İsmail beyin dediği gibi olmuyorsa kenara çekilin diye bir şey yoktur.

İslamda kısas vardır. Suratınıza tokat atana öteki yanağınızı çeviremezsiniz.

Ama bu mücadele ederken, nefsimizi müdafaa ederken ahlah ve edep dışı yollara başvurmamızı gerektirmez.

Ama mukabele dediğimiz karşı duruş da rakibin üzerinde etkili olacak şekilde ayarlanmalıdır.

Buradaki centilmenlik olsa olda belden aşağı vurmamak olmalıdır ama nakavt edici yumruğu da atmak zorundasınız. Yoksa size atarlar ve diz üstü çökertirler, ya da silip yeniden çizerler.

Şimdi gelelim küür, kafir ve küffar çeşitlerine; internasyonal bir site olan
Types of Kufr (Disbelief) (Islaam.Com)
linkinde İngilizce olarak;
Types of Kufr (Disbelief) /Küfrün-İnançsızlığın-Tipleri bahsinde bakınız kaç tip küfür çeşidi sayılmıştır;
1-Kufrul-'Inaad: (inat küfürü)
2-Kufrul-Inkaar:(inkar küfrü-münkirliğe de girer)
3-Kufrul-Kibr: (büyüklenme küfrü-başkasını küçümseme küfrü)
4-Kufrul-Nifaaq:(Nifak küfrü-karıştırma-provakasyon-doğru yoldan sapıtma küfrü)

Daha bir kaç tip küfr daha vardır, benim konumla ilgisi yoktur, bu nedenle almıyorum.

Yukarıda aldığım küfür tipleri ile ilgili İNAT etme, İNKAR ETME, KİBİR İÇİNDE OLMA, PROVAKE ETME-NİFAK SOKMA-ORTALIĞI KARIŞTIRMA konularında sayın ZOZZ adlı üyeye TAA BAŞINDAN ve EN BAŞTAKİ CEVABIMDA GEREKLİ UYARILARI ve İKAZLARI yaptım.

Adeta bir ağabey gibi nasihat verdim, sen böyyle yapıyorsun demedim, böyle yapanlar var dedim...

Anlamadı, sen ortalığı bulandırıyorsun dedim.

Kısaca ben ilmen de dinen de rahatım. Kimseye hakaret etmedim. Özel bir husumet beslemedim.

Yanlış olanı, zararlı olanı TEŞHİR ETTİM, İKAZ ve İKNA ETMEYE ÇALIŞTIM.

BU özel-genel meselesi değildir. OLMASI gerekendir.

BElden aşağı vurmadım. EDEBE ve HAYSİYETE dokunan şeyler söylemedim. ELEŞTİRİ çerçevesi dahilinde kaldım. ADALETİN terazisini çarpıtmadım.

Herkese de bu BİLİMSEL ve AHLAKİ tartışma biçimini TAVSİYE ederim. BUNUN DIŞINDAKİ yöntemler ZALİMİN ve HAKSIZIN ekmeğine YAĞ SÜRMEKTEN başka işe yaramaz.

Külli cahilun cesur diye bir laf vardır... Bütün cahiller cesurdur. derler. Cesurluk bazen Cehaletten de doğar. Cahillerle mücadele etmek için onlar kadar cahil olmak değil onlar kadar cesur olmak gerekir. Bizim cesaretimiz inancımızdan gelir.

Son olarak; İsmail beyin sanat için estetik için söylediği olumluların bileşkesinin toplamıdır ifadesine katılıyorum.

Körün fili tarif etmesi gibi kulağını tutan kör zar gibi ince demiş, kuyruğunu tutan ip gibi uzun demiş, bacağını tutan kütük gibi kalın demiş ama filin tamamını görmek bakımından İsmail bey haklıdır.

Grafik tasarımcılık mesleği sadece okul değildir, sadece yetenek de değildir... Bunların yanı sıra; istek, azim, müsait ortam, heves, pratik, deneyim vs gibi bir çok faktörlerle birlikte değerlendirmelidir.

Ama sadece birisini savunmak büyük yanlıştır... Hele hele eğitim olmasa da olur demek abesle iştigaldir. Ya cehalettir, ya ihanettir...

Hele hele herşeyi müşteri beğenisine göre değerlendirmek ise affedilmez büyük bir hatadır. İsmail beyin dediği gibi, sanatçı halkın düzeyini bir basamak yukarı çıkarmakla da görevlidir, bu bakımdan müşteri de eğitilmelidir. Halk böyle istiyor dersek, hiç bilenle bilmeyen bir olur mu sözüne ihanet etmiş oluruz.

O zaman tasarımı da müşteri yapsın deriz...

Bütün problem yaygın cehaletin yarattığı iflah ve ıslah olmaz bir ortamda hak ve adalet mücadelesinin toz duman arasında körün fili tarif etmesine dönüştürüldüğüdür.

Meseleyi bir bütün olarak görürsek; kimin knifak tohumları saçmakta olduğu,i kimin bölücülük yaptığı, kimin kibir ve böbürlenme içinde olduğu, kimin gerçekleri inkar ettiği daha iyi görülür... VE BUNLARLA MÜCADELE bizim GÖREVİMİZ OLMALIDIR.

Sayın sirofAngels, bence meselenin ÖZÜ BUDUR.

Bunun böyle bilinmesinde ve bu konunun böyle noktalanmasında hayır vardır.

Saygılarımla.
 
Son düzenleme:

Önder Adem

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
8 Eki 2008
Mesajlar
2,046
Tepkime puanı
62
Yaş
48
Web sitesi
www.istanbulletiket.com
Öncelikle "umarım haddimi aşmamışımdır" demiştim ama galiba aşmışım, yazınızdan çıkardığım sonuç bu...Bu sebeple özür dilerim...

Yazıda duyguları ifade edememek gibi bir kısırlık var... Ortamı yumuşatmak adına araya birkaç gülücük işareti serpiştirmiş olmama rağmen ılımlı ve olumlu bir ifade sergileyememişim galiba...

Birilerini uyarmak mı, asla, ne haddime... Bu iş elbette forum yetkililerinindir... Birçok insanın kullandığı, fikirlerini tartışıp paylaşımda bulunduğu bu sitede bir başlık altında şahsi fikirlerimizi yazıyoruz... Derdim şuydu; Eğer ben de bu forumun bir üyesi isem, bir başlık altında Ali, Veli, Ayşe vs. kişilerin konudan uzaklaşarak, kendi beceri veya beceriksizlikleri, "ben edebiyat okudum, ben uzay bilimi okudum, benim sitem var, ben buyum, ben şuyum, ben silerim, ben çizerim" şeklinde ibarelerle birbirleriyle mesajlaşmalarını, atışmalarını okumak yerine, konuyla ilgili eğitici, bilgilendirici ve olumlu fikirleri okumayı tercih ederim... Yani bu bir temenni, uyarı değil..

Yazı bu şekilde giderse muhtemelen 1-2 yazı sonra artık bu konu sıkıcı gelmeye başlayacak ve takip etmemeye başlayacağım, naçizane düşüncelerimle müdahil de olmayacağım ve eminim ki benim gibi düşünen arkadaşlar da vardır... umarım başlıkla ilgili GENEL mesajlar görürüz... Bu şekilde bir yazı yazarak ben de ATIŞMA gurubuna dahil olduğumun farkındayım ama temennimin 1 kişiden çok fazla kişiyi ilgilendirdiği ve yine benimle aynı fikirde olan üyelerin olduğunu tahmin ettiğim için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim... Hata ettiysem yine özür dilerim...

Saygılarımla
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst