Faruk hocam çok özür dileyerek şunu belirtmek istiyorum. Yazınızda diplomalı grafiker isteyenler oldu, diplomam var mı diye bakmadılar bile demişsiniz... Bence can alıcı nokta bu.. Yıllarca dirsek çürüt, binbir zorlukla eğitim almaya çalış, sonra ÖNYARGILI birisi dipolamalı grafiker arasın, bulsun ama bunun ne kazandıracağını bile bilemesin, kişinin diplomalı olup olmamasının senin için bir önemi olmayacaksa ne diye bunu ararsın... Güzel döşenmiş CV ye mi ihtiyacın var, kalifiye elemana mı, yoksa bir sanatçıya mı... Bir tabak bulgur altın kapta gelse n'olur, tahta tabakta gelse n'olur, vitamini mi artar... Sakın ola ki burada diplomalı diplomasız ayrımı yapıp birilerini küçümseme şeklinde bir tutum sergilediğim izlenimine kapılmayınız... Ama bu işte bir yanlışlık yok mu hocam?
Acaba bunun sebebi grafikerim diyip kendini pazarlamaya çalışan acemi insanları ayıklamak adına yapılmış bir filtreleme olabilir mi? Peki bir diplomaya sahip olmayan profesyonel alaylılar n'olacak? Bu filtreleme doğru mu? Bu ayrım başka türlü yapılamaz mı? Bunlar gerçekten merak ettiğim sorular hocam... Aydınlatırsanız sevinirim...
Not: Son 3-5 senedir Türkiye'de onlarca grafikerlik kursu binlerce kursiyer mezun etmiş, yine onlarca üniversite bir o kadar mezun vermiş, bunun yanında bilmem kaç genç biryerlerde çıraklık yapıp kendini öyle ya da böyle yetiştirmiş olmasına rağmen şu anda grafik piyasasında ciddi bir kalifiye eleman sıkıntısı var... 2004 yılında çalıştığım firmada grafiker alınması için ulusal bir gazeteye ilan verilmiş, 40-50 başvuru olmuş, bunlar elemler sonucu 8-10 a düşmüş, mülakat ve deneme süresi sonucu kalan arkadaşlar da elenmiş ve ben 1 kişi bile bulamamıştım. 2 ay elemansız kalmıştık.
Saygılarımla
Meleklerin Efendisi kardeşim,
Yazılacak çoook şey var. Bir paragrafta temas ettiğin konunun bendeki cevabı bir sayfa. 3 paragraf yazmışsan 3 sayfa cevabım var.
Bu benim gevezeliğimden değil, konunun öneminden ve büyüklüğünden. Dünyanın hiç bir yerinde bir satırlık soruya bile 1 satırlık cevaplar verilmiyor.
Bütün söyleşileri okuyunuz, bir satırlık soruya bile en az bir paragrafla cevap veriliyor, bazen iki, bazen 3 paragraf tutuyor.
Mahkemelerde bile 3 sayfalık iddianame ve suçlamalara en az 15-20 sayfalık cevap ve savunma vermek icap ediyor.
Şimdi; kısaca cevap vereyim;
1-Diploma istemediler, yaptıklarıma baktılar, beğendilerse işe aldılar.
2-Diploma sordular, görmediler, var dedim, inandılar, diplomanı göster demediler, yine yaptıklarıma baktılar. Beğendilerse işe aldılar.
3-Diploma sordular, CV'mi gördüler, sen bize 2 numara büyük gelirsin biz daha boyumuza göre adam arıyoruz dediler (ki bu çok oldu). Mesleği fazlasıyla bilince de işsiz kalıyorsun , az bilince de... (Bu da çok ilginçtir, piyasanın ucuzlatıldığını gösterir)
4-Bu işte bir yanlışlık vardır. Bu yanlışlık ŞUDUR; Patronların büyük bölümü eğitimsizdir, hangi göreve hangi eleman alacağını bilmiyorlar.
Ben BU SİTEDE İLGİNİZİ ÇEKEN, ACAYİP ve KUSURLU ELEMAN İLANLARINI belirtiniz gibi bir KONU AÇMAK istiyorum.
Bu konu açılırsa, gelen ilanlardan görülecek ki yüzde 70 oranında yanlış ve tuhaf ilan veriliyor ve çoğu da kalitesiz grafiker, ucuz eleman isteyen ilanlar. Deneyelim görelim, iddiasına varım. 5-Diploma istenmesinin nedeni, kendisini hak etmediği halde grafikermiş gibi gösteren kişileri elemektir elbette, ama
bu düşünceniz ANCAK ALMANYA'da doğru olabilir. Çünkü;
bizim ülkede diplomayı ancak iyi ajanslar ister... İyi ajans dışında kalanlar, küçük ve orta boy ajanslar, matbaalar vs. daima iki şeyi ister; yetenekli olmak ve filanca programları seri-hızlı kullanmak...
Onlar
eğitim istemez, diploma istemez ve aslında TASARIM istemez. 6-KISACA, BENDEN DİPLOMA istenmeyişinin bir nedeni de budur...
7-AYRICA,
diploma; bir yönüyle de PAHALI eleman demektir, ucuzcu patronun işine gelmez. Tasarıma pahalı fiyat çeken pahalı ajans pahalı adam alır.
8-Her PAHALI GRAFİKER DİPLOMALI mıdır?
DİPLOMASIZ PAHALI grafiker yok mudur? Sizin sorunuz; "Peki bir diplomaya sahip olmayan profesyonel alaylılar n'olacak? Bu filtreleme doğru mu? " Elbette piyasadan yetişmiş ilk okul mezunu alaylı ustalar da vardır, grafik bölümü mezunu olmayıp, mimarlık mezunu olan daha tahsilli ama grafik diploması olmayan ustalar da vardır. Bunun filtrelenmesi ancak grafik diploması ile olmaz.
Bunun filtrelenmesi AVRUPA ülkelerinde 2 yolla olmaktadır; a) Mektepli hocalardan oluşmuş bir kurul (ki bizdeki gibi çoğu palavra grafik hocası değil, gerçek usta hocalardan oluşmuş bilimsel ve sanatsal bir kurul) bu kardeşimizin tüm yapıtlarını inceler, bu eserlerin ona ait olduğuna kanaat getirir ve bir küçük sınav yaparak ona ustalık belgesi veya meslekte yeterlilik sertifikası verir. BU ise üniversite diplomasına eşittir.
Böylece mektepli-alaylı FARKI ORTADAN kalkar. Sorun gider, kavga biter. b) Alaylı grafikeri yetiştiren USTA, bu kişi benim çırağımdır der, onu ben eğittim, o benim yanımda kalfa oldu der, ben onun usta olduğuna KEFİLİM der. BU bizim TIPKI eski LONCA SİSTEMİMİZE benzer. Dergahlarda, tekkelerde, loncalarda ustanın veya hocanın EL VERMESİNE benzer metoddur. Bizdeki CENAZE NAMAZINDA "bu kişiyi nasıl bilirdiniz" sorusuna benzer, ve yine bir kişiyi bir işe teklif ederken bizdeki "ben ona kefilim" dememize benzer. Biz bunların bir kısmını UNUTMUŞKEN, batılılar HALEN uygulamaktadır. İşte ustası tarafından usta olduğu teklif edilen bir kişi, ortaya hiç bir eser koymadan, ustalık sınavına girer, ama bir usta tarafından aday gösterilmesi şarttır, kendisi baş vuramaz.
BU DA USTASINA bağlılığı ve saygıyı gerektirir. Ustasını kızdıran çırak, ömür boyu kalfa kalabilir, ustalığa aday gösterilmez. Ya da ustasını terk ederse sertifikasız iş yapar ve daha az ücret alır. Yani usta değil, kalfa ücretiyle iş yapar.
Almanyada bunu düzenleyen yasalar vardır. Grafikerlerin kartvizitlerinde diplomalı grafiker diye yazarsa onun ücreti daha çoktur. Diplomalı mühendis, diplomalı tekniker diye de kartvizitlerinde belirtilir.
Bakın gördünüz mü, yazı yine uzadı. Belki de ben kısa yazamıyorum. Mesela bu yazımın kısa yazılmış hali;
Türkiye farklı bir ülke, bu diploma konusunu Avrupa çözmüş, onların sistemleri farklı... şeklinde olabilirdi, ve anlayan anlardı.
9-Bu konularda ben çok araştırma yaptım. Grafikerler Meslek Birliğinin kurma girişimlerim oldu. ABD'den grafikerlerle yazıştım. Alman Grafikerler Meslek birliğinin tüzüğünü aldım, inceledim. Elimde Fransadaki fotoğrafçıların mektepli ve alaylı durumlarına göre nasıl diploma (veya yerine geçecek sertifika)aldıklarını gösteren hukuksal belgeler var. Türk avukatların bu konudaki incelemeleri var. Gerekli konular açılırsa veya ilgili sorular olursa herkesle paylaşırım. 10- Çok duyduğumuz bir yakınma vardır;
Sadece grafik sektöründe değil, plastik imalatçıları sektöründe, demir çelik sektöründe, ahşap işleme ve mobilya sektöründe ve daha bir çok sektörde bütün sanayiciler diyor ki;
“YETİŞMİŞ KALİFİYE ELEMAN BULAMIYORUZ. MİLLET İŞSİZ ama ELEMAN BULAMIYORUZ. HER işi YAPARIM diyen ELEMAN çok AMA, bir işi İYİ YAPARIM diyen eleman YOK."
Bu konu sizin ;
"2004 yılında çalıştığım firmada grafiker alınması için ulusal bir gazeteye ilan verilmiş, 40-50 başvuru olmuş, bunlar elemler sonucu 8-10 a düşmüş, mülakat ve deneme süresi sonucu kalan arkadaşlar da elenmiş ve ben 1 kişi bile bulamamıştım."
şeklindeki şikayetinize ÇOK benzemektedir veya aynısıdır.
GRAFİK TASARIM sektöründe de İYİ ve KALİTELİ TASARIMCI yok denecek kadar azalmıştır. BUNUN NEDENİ 2 AYDA GRAFİKER YETİŞTİRDİĞİNİ iddia eden kurslar değildir. O KURSLARA , O BOŞLUĞU doldurma şansı veren ve grafik eğitiminde BOŞLUK YARATAN
yanlış EĞİTİM SİSTEMİDİR ; üniversiteler, meslek yüksek okulları grafik sanatını layık olduğu şekilde ele alıp mükemmel bir eğitim verseler; 2 aylık kurslardan grafikten anlamayan grafikerler yetişmeyecektir bu bir.
Bunlara iş veren, diploma aramayan, tenek ve program bilgisi isteyen,
grafikten anlamayan cahil patronlar bu kadar etkili olmayacaktır bu iki.
2 ayda grafiker yetiştirdiğini iddia eden
Grafik kursları bu kadar çoğalmayacak ve daha kontrollü ve disiplinli eğitim vereceklerdir, bu üç.
Kendilerini grafiker sananlar azalınca, onların usta grafikçilerin ekmekleriyle oynama meselesi de azalacak,
gerçek grafiker gerçek değerini bulacaktır, bu dört.
Gerçek usta ustalığına tekrar kavuşunca, yanına gerçek çıraklar alabilecek ve
gerçek bir usta-çırak ilişkisi TEKRAR sağlıklı olarak KURULABİLECEK, bu da grafik eser kalitesini daha da yükseltecektir, bu beş.
Okullarda
daha kaliteli öğretmenler ile,
daha kaliteli eğitim verilmesi sayesinde; saçma sapan kursların azalması,
eksik ve yarım grafiker mezun edilmesi, denetimsiz kurslara piyasanın terk edilmesi son bulacak ve iyi grafiker mezun edilmesiyle
iyi usta adayları oluşturulacak, bu iyi eğitimli kişiler cahil patronlar ve geleneksel yanlışları devam ettiren piyasayı da etkileyerek GRAFİK SANATINDA TOPTAN BİR KALİTE ve ÜCRET ARTIŞINA neden olacaktır bu altı...
Yukarıda bahsettiğim, diplomasız ustaları sertifikaya kavuşturacak sınav ve ustalık belgesi sistemi işletilirse;
diplomalı-diplomasız ayrımı yok edilecek, alaylı mektepli olma durumu rekabetten dayanışmaya dönüştürülecek, gereksiz sürtüşmeler ve gizli küskünlükler yok edileceltir, bu yedi!!!
Bundan, başta sanayiciler, sonra grafik sanatı kazançlı çıkacak,
daha iyi grafik eserler üretilecek, ülkemiz, milletimiz ve devletimiz kazanacaktır, bu sekiz...
BUNLARIN ÇÖZÜM YERİ DEVLETTİR, GRAFİKERLERİN tek YUMRUK OLARAK bu sorunlarını DEVLETE anlatıp, çözüm için kurallar ve sınırlar getirilmesini istemelidir.
Unutmayalım her millet, layık olduğu devlet ile yönetilir.
Grafiker milleti, bu sıkıntılarını devletine anlatmalıdır ve benim yaptığım gibi çözüm yollarını göstermelidir.
Bunu yapmazsa şikayet eder durur, bir şey değişmez.
Grafiker milleti,
birbiriyle uğraşacağına bu sorunların çözümüyle uğraşmalıdır.
Küçük adamlar kişilerle, büyük adamlar fikirlerle uğraşır.
Saygılar sunarım.
Faruk ÇAĞLA