Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

İbrahim Balaban

Sonay Görkem

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
27 Kas 2007
Mesajlar
3,149
Tepkime puanı
187
İbrahim Balaban (1921, Bursa, - *). Ressam, yazar.

1921'de Bursa - Seçköy, Osmangazi'de dünyaya geldi. Doğduğu köyün 3 yıllık okulunda eğitim gördü. 1937 yılının son günlerinde, henüz 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi, böylece ilk defa köyünden dışarı çıktı. Cezaevinde kendini avutmak için resim çizmeye başladı. Resimlerini zeytinyağına batırdığı renkli kalemlerle yapıyordu. Altı ay hapis ve üç ay da para cezasına çarptırılmıştı. Ancak para cezasını ödeyemeyince üç yıl cezaevinde kaldı. Cezasının bitmesine çok az bir zaman kala dört mahkumun saldırısına uğrayan Balaban, cezaevinden çıktıktan sonra evlendiği gün düğün evini basan hasmını öldürdü ve yeniden cezaevine girdi. 1942 ile 1945 ve 1948 ile 1950 yılları arasını Bursa Cezaevi'nde geçirdi.

Cezaevindeyken önce babası Hasan Çavuş'un cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberini aldı.

Balaban, Bursa Cezaevi'nde kendisinden 20 yaş büyük olan Nazım Hikmet Ran'la tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. Nazım Hikmet, Orhan Kemal’i hikâyeci, Balaban’ı ise ressam olarak yetiştirmek istiyordu. İbrahim Balaban cezaevinde resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi. Ressam, Nazım Hikmet'li günlerini ileriki yıllarda yazdığı Şair Baba ve Damdakiler kitabında anlatmıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye konan "Aslolan Hayattır" adlı tiyatro oyununda ve "Mavi Gözlü Dev : Nazım Hikmet" adlı sinema filminde (Yönetmen: Biket İlhan) bu kitaptan alıntılar vardır. Ayrıca kitabın oyunlaştırılmış hali Devlet Tiyatroları repertuarına alınmıştır.


Balaban, “Konu bir özdür, her öz kendi kabuğunu, yani sanatsal biçimini oluşturur. “ kuramını ortaya koyduktan sonra yaptıklarını sanat olarak değerlendirmeye başladı ve ilk sergisini 1953'te İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi'nde açtı. Sonraki yıllarda hem Türkiye'de, hem de yurtdışında pek çok sergi açtı. 1961'de Yeni Dal Grubu sergisindeki bir tablosundan dolayı yargılandı, ancak aklandı. Yine 1968'de Gazi Dergisi'nde basılan bir tablosundan dolayı yargılandı; ondan da aklandı. 1969’da Adana’da sergilediği resimleri saldırıya uğradı.

Resim eleştirmenleri kendisini "Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten ressam" olarak tanımlarlar. Balaban, sanat hayatını Dağınık, Nakışsı, Ağır Aksak, Oyuncaksı, Tutsak, Özgürlük gibi dönemlere ayırır. Önceleri köy yaşamının yoksulluğunu, köylü üretim araçlarını resmeden sanatçı, giderek destanlara, halk inançlarına, kahramanlarına, söylencelere, mitolojiye uzanır. Giderek kente göçü, kentteki yaşam ve demokrasi mücadelesini ele alır. Son dönemde Anadolu Erenleri ve Bereket Anaları'nı resimler.

Kendisi aynı zamanda yazar olup, yayımlandığı çeşitli kitapları bulunmaktadır.

Ressam, son olarak desen çalışmalarını 2005'te İstanbul'da sergilemiştir. Bu desenler Balaban-Yaşamın Çizgileri / Desenler (Remzi Oğuz Yılmaz) kitabında toplanmıştır.

1990 yılında yayınlanan İbrahim Balaban-yaşamı sanatı anılar yankılar (Ahmet Köksal) kitabından sonra; resimlerini içeren Balaban-Yaşantının İzdüşümü (Zafer E. Bilgin) 2008 yılında yayınlanmıştır.

Hapiste birlikte yattığı Nazım Hikmet de, onun "Bahar" adlı tablosundan etkilenerek "İbrahim Balaban'ın Bahar Tablosu Üstüne" adlı şiri yazacaktır: "İşte seyreyle gözüm, hünerini Balaban'ın /.........../İşte sürülen toprak / İşte insan: / dağın, taşın, kurdun kuşun efendisi. / İşte çarıkları, işte poturunda yamalar / İşte karasaban. / İşte sağrılarında kederli, korkunç oyuklarıyla öküzleri. / On yıl mapusta yattı ama, kaybetmedi umudunu Balaban. / İşte Seçköyünden Ali'nin kızı geliyor al taylarıyla tarlaya. "

Ayrıca Nazım Hikmet, İbrahim Balaban'ın "Mapushane Kapısı" ve "Harman" tabloları için de birer şiir yazmıştır.

Mart 2008 de vizyona giren Reis Çelik'in yönetmenliğini yaptığı "mülteci" filminde "Bülbül hoca" rolüyle yer almıştır.

İkinci evliliğinden iki erkek, bir kız çocuğu ve beş torunu vardır. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi ressamdır.

BalabanTablo.jpg


Balaban'ın bir tablosu

• Kitapları •

Balaban (1962)
İz (1965)
Şair Baba ve Damdakiler (1968)
İzdüşümü (1969)
Dağda Duruşma (Roman-1990)
Kalıba Sığmayanlar( 1997)
Nazım Hikmet Ve Biz (1998)
Avrupa'da Dolaşanlar (Gezi Notları-1999)
Tahliyeci Yusuf(Hikayeler-2000)
Tek Bıyık (Hikayeler-2002)
Nazım Hikmet'le Yedi Yıl (2003)​

Alıntıdır.
 

Benzer konular

FlameDance

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
30 May 2009
Mesajlar
1,090
Tepkime puanı
16
bende bursalıyım hemde seçköye çok yakınım bu bilgi öğrenmek beni etkiledi çok teşekkür ederim...
 
Üst