Yaa... Biraz konu dışı olacak ama sizde de çoğu yorumda da gördüğüm noktalama eksiklikleri yüzünden yazılar çok zor okunuyor. :S Hele ki yazı bu kadar uzun ise takip iyice zorlaşıyor.
Neyse, konumuza dönecek olursak; Ben de İzmir'de yaşıyorum. Sizin 8 yılınız nasıl geçti bilmiyorum ama 4 yıl ilgili lise ve 2 yıl ilgili bölüm + 3 yıl mezuniyet ile toplam 9 senedir grafik tasarım benim hayatımda.
Her dediğinize hak veriyorum. İşin daha da acı tarafı daha geçen haftalarda bir veletin 2tl'ye logo tasarlanır ilanında şahsi tanıdığım bir tasarımcı arkadaşın bir tasarımının çalındığını gördüm. O sinir ile yazdım uzun bir yazı. (Bu sitede değil) Aldığım cevap ise şu; tabii kendim yapmıyorum. Yoksa 2tl ye satar mıyım? E arkadaşım, dediğim de ciddi ciddi 18yaşında bile olmayan bir velet, madem bunların değerlerini biliyorsun, neden bizim emeğimizi yok pahasına satıyorsun? Beni şikayet etmekle tehdit etti. Neymiş, ona nasıl hırsız dermişim? Bir de bu olaya dikkat çekmek istedim. Bizim işimizde 3-4 program hilesi, 1-2 kopyala-yapıştır bilip yapan insanlar kendisini GRAFİKER adı altında pazarlıyor. Eh insanların da işine gelmiyor değil hani. Ben asla kendimi "Süperim, herşeyi biliyoroum." diye anlatmıyorum ama illa ki bu sözde grafikerlerden bilgiliyimdir. Lakin çalıştığım her yerde yaptığım iş basite indirgendi.
Çalıştığım bir yerdeki olayı anlatayım sizlere; isim vermek istemediğim bir ajansta çalıştım 2.5 ay. Çalıştım ama ne çalışmak. Her yerde olduğu gibi başta verilen vaatler yerine gelmedi. Küçük bir yerdi, biliyordum ama bu muameleyi göreceğimden kimse bahsetmemişti. Sabah 8.30da kepenkleri aç. Bir önceki günden patron ve arkadaşları kesin birşeyler içmiştir sen gittikten sonra. Onları topla, bulaşıkları yıka. Etrafı süpür, sil. Toz al. (Neymiş, burada bayanların çalıştığı belli olsun muş.) E saat ister istemez 9'u geçiyor ben bunları yaparken. Saat 9, hoop patron arıyor. Sen hâla işlere girişmedin mi? E etraf ile ilgileniyorum. Sonra işlerin başına geç. Bir işlem için 2dk bekleten bilgisayarın başına geç. Sonra patron gelsin ve söylensin. Söylenecek illa birşey bulurlar ya zaten. Neyse, sizin anlayacağınız günüm bu şekilde başlıyor, gün içinde telefon, tasarım, kahve, bulaşık, oraya git, buraya bunu götürler ile geçiyordu çalışma günlerim. Verdiği para ne? Asgeri cret. Peki onu veriyor muydu? Hayır! Sigorta da yok. Bir gün de demez mi; Sen şu muasebe işlerini de öğrensene. Boşu boşuna para vermeyelim. diye.
Gel orada boğ o kadını. Şimdi siz diyeceksiniz, neden orada durdun ki? Genç mezunları bilirsiniz. Uzun bir süre duramazlar ve bulunca orada tutunmak isterler. İşin aslı ben de gerek ailem gerek çevreden gelen görüşler üzerine orada elimden geldiğince tutunmak istedim. Ne öğrenirsem, ne katar isem kendime kardır, dedim. Ve bir gün başka bir iş yeri ile görüştüm, anlaştım. O gün ofise gittiğimde dedim; Ben cuma gününden sonra yokum. (Bunu söylediğimde gün salı idi.) Ona göre birini ayarlamaya çalış. Patronun bana bir bakışı vardı ki gören der gözleri ateş saçıyor. Ağzındaki lokmayı yuttu ve başladı bağırmaya. SEN KENDİNİ NE SANIYROSUN? EN AZ 2HAFTA ÖNCE BUNU BANA HABER VERME ZORUNLULUĞUN VAR SENİN! 3 GÜNDE Mİ ELEMAN ALICAM? Elimden geldiğince soğuk kanlı bir şekilde döndüm ve ciddi ciddi konuşmaya başladım; Emin misin? Sence benim böyle bir zorunluluğum var mı? Cuma gününe kadar durmayabilirdim de. Sen birini bul diye duruyorum. Yoksa beni burada tutan hiçbir yasal durum yok. O anki suskunluğu ve siniri görülmeye değerdi gerçekten de. Sustu ve kahvaltısını yapmaya devam etti. Tabi içten içe ben sinirden köpürüyordum. O cümleye sinir olmuştum. Sen bana maaş verme, sigorta yapma, özel işlerin için koşuşturt, senin dağınıklığını toplayamıyorum diye kız, bağır, azarla... Babamın hayrına mı duruyorum ben burada be! Kim katlanır ki bu muameleye? Cuma gününe kadar durmak da benim insanlığım olsun.
Bakın düşündükçe sinirlerim oynuyor. Bu tip insanlar adamın sinir sistemini de çökertir. Buradan sonra çalıştığın yer daha mı iyiydi? derseniz artıları da vardı eksileri de. Daha büyük bir yerdi ama 4 ay çalıştım sadece. Oradaki ustalara bakılırsa iyi bile dayanmışım. Peki şimdi ne yapıyorum? Freelance iş almaya çalışıyorum. Başarılı mıyım? Pek sayılmaz zira öğrendim ki bu iş internet ortamında yapılmaz. Lakin ailem de yasal zorunluluklar yüzünden kart bastırmak, broşür yapmak ve iş toplamak gibi şeyleri yapmamı istemiyor. Eeee? Ne olacak şimdi dersiniz? Hani başka bir iş yapayım diyorum gene suçlu ben oluyorum. Bu sefer ailem kızıyor, madem bu işi yapmayacaktın ne diye okudun o kadar?nŞimdi onlar da haklı bir bakıma ama lütfen benim açımdan da baksınlar biraz. Hayat zor ve artık düzenli bir yaşama, işe ihtiyacım var. Ayy içim karardı.
Kusura bakmayın. Çoğu kişi bu yazıları okumayacak bile ama içimdekilerin bari bir kısmını anlatıp rahatlamam lazımdı. Ne kadar işe yaradı? Ehh... Ne diyelim? Hayat zor, bizim mesleğimiz daha da zor.