Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Mesleğime Saygımı Yitirmek Üzereyim :(

secem

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
2 Tem 2009
Mesajlar
90
Tepkime puanı
1
maalesef haklısın nazmiye... insanlar yaptığımız işi çok basite alıyor. emeğe saygı yok. iş veren herşey kendi istediği gibi olsun istiyor. bende çalıştığım iş yerinde grafikerlik ve aynı zamanda yarı sekreterlik yapıyorum. isyan çıkarttım en sonunda kovulmayı bekliyorum ama bulamazlarkı grafıkerın telefona ve kapıya bakan cinsini. :(
 

N.design

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
10 Mar 2010
Mesajlar
451
Tepkime puanı
29
Web sitesi
www.stropiyerci.com
Bu kadar da sitem etmekle dert yanmakla onu bunu çekiştirmekle bir yere varılmaz, o ajans bu ajans diyip diyip içimi kemirdiniz grafik tasarıma olan merakımıda daha da bir perçinlediniz teşekkür ederim, demekki bir gün bu işi yaparsam kendi ajans ımda yapacağım bunuda buraya yazıyorum.
tabiki yazılanlar gayet açık yaşanmışlıkların bir yansıması, bu olayların sizi yıldırmaması gerekiyor, aksine 3-4 grafik tasarımcısı kendilerine kendi işlerini yapabilecekleri bir yer açabilirler ve o ajansların iş aldıkları firmaları ziyaret edip birde bizimle çalışın diye teklif sunmaları zor gibi görünsede zor olmayan bir yola çıkmaları sadece zerre kadar cesaret işi olsa gerek, şunu unutmayın 21. yüzyılda günümüz Türkiye sinde istisnasız her sektörde 1-para 2-tecrübe ile başarı elde edilmektedir ya paranızla en iyi tasarımcıları bünyenize katarak başarabilirsiniz, yada kendi tasarım ve becerilerinizle başarı elde edebilirsiniz, burda umut dağıtmıyorum gerçekleri dillendiriyorum 27 yaşındayım ve 17 yıldır çalışıyorum, demek istediğim ya birilerinin egosu altında çalışacaksın yada kendi ayaklarının üzerinde duracaksın, Rabbim herkesin yardımcısı olsun, birinin hakkını yemek inanın sadece bilinçsizce kendi kesenizden yemektir, daha iyi şekilde örgütlenmek gerekmektedir bu konuda... herkese iyi çalışmalar ...
 

hsyngl

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
5 Kas 2011
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
ben matbaada çalışıyorum yeni yerimde 6 ay oldu başlayalı
patronlara göre 2 tuşa bas işi baskıya yolla grafikerlik budur onlara göre gelir başında durur hadi abi hadi abi iş acil diyip başının etini yer sonra işin kalıbını 2 gün sonra almaya giderler yine acil acil diye sıkıştırır seni iş yanlış oluncada körmüsün göremiyomusun derler bizim meslek eğer kendi işini yapmıyorsan çok sıkıntılı bir meslektir 4. yılıma girdim meslek hayatımda ama mutluyum sevdiğim işi yapıyorum
 

twinblade

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
14 Ara 2007
Mesajlar
216
Tepkime puanı
4
bende bir olarak aynı sıkıntılarla ugraşıyorum. Uzun süre çalışmak istesek bile işyerlerinde muhakkak problem var. benim en büyük problemim çalışılan firmalarda tasarımın bedel olarak hafife alınması ve emeğe saygı duyulmaması. vasıfsız en insanın yapabileceği bir meslek grubu haline dönüştü bu meslek. ve o vasıfsız olan yeni başlayan arkadaşların yapamadığı işlerin bizim başımıza patlaması üzücü... bu meslek bitmek üzere. üzgünüm
 

creedwar

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
7,974
Tepkime puanı
104
bende bir olarak aynı sıkıntılarla ugraşıyorum. Uzun süre çalışmak istesek bile işyerlerinde muhakkak problem var. benim en büyük problemim çalışılan firmalarda tasarımın bedel olarak hafife alınması ve emeğe saygı duyulmaması. vasıfsız en insanın yapabileceği bir meslek grubu haline dönüştü bu meslek. ve o vasıfsız olan yeni başlayan arkadaşların yapamadığı işlerin bizim başımıza patlaması üzücü... bu meslek bitmek üzere. üzgünüm

İşin içinde ticari kaygılar bulunmakta. Bu iş bitmez. Sanat yerine para derdimiz olduğu sürece devir devam eder.
 

twinblade

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
14 Ara 2007
Mesajlar
216
Tepkime puanı
4
para derdi olduğu sürece muhakkak devam edecek lakin 3/5 kuruşa değil. asgari ücretle bile bu işle başlayıp ucuz olarak çalışan çok oluyor piyasada. kendim bizzat freelance iş alıyorum. adam 48 sayfalık katalok tasarımını 200/250 yapıyor. düşünsene saatlerce süren bir dekupe,birkaç tasarım alternatifi sunmak. değermi acaba bu rakama.. ben açıkcası ne elimi sürerim öle bir tasarıma. nede o rakamı kabul asla kabul etmem... ha yeni başlayıp hevesli olanlara yardımcı olurum. ama bu kadar düşük bedellerle çalışmalarına karşıyım.
 

creedwar

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
7,974
Tepkime puanı
104
para derdi olduğu sürece muhakkak devam edecek lakin 3/5 kuruşa değil. asgari ücretle bile bu işle başlayıp ucuz olarak çalışan çok oluyor piyasada. kendim bizzat freelance iş alıyorum. adam 48 sayfalık katalok tasarımını 200/250 yapıyor. düşünsene saatlerce süren bir dekupe,birkaç tasarım alternatifi sunmak. değermi acaba bu rakama.. ben açıkcası ne elimi sürerim öle bir tasarıma. nede o rakamı kabul asla kabul etmem... ha yeni başlayıp hevesli olanlara yardımcı olurum. ama bu kadar düşük bedellerle çalışmalarına karşıyım.

Söylediğim gibi ticari kaygı var :) Fötümü yırtarım, günlerimi heba ederim, gözlerim kan çanağı modunda takılır ve garanti olmayan 200-250 tl peşinde koşarım kafası bir çok yeni arkadaşta var. Heves, para kazanma kaygısı...

Ama farkında değiller..Bugün onlar ucuza iş yaparken arkadan daha da yeni elemanlar geliyor..Ama elbet anladıkları zaman da sektörün zaten fok olmuş durumuna daha da fok etmiş olacaklar..

İsyan etsekte bir kısım bu mantalitede.
 

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
isyana gerek yok, nasıl insan bedeni, vitaminlere ihtiyaç duyduğu kadar, bakterilere de ihtiyaç duyuyor. Sektör de aynı şekilde... Ucuz eleman Patron eğitir. Çok güzel eğitir... :)
 

muhendisane

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
75
Tepkime puanı
3
De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.
(Zümer - 9)
(Allah) Hikmet'i dilediğine verir. Kime de Hikmet verilmişse, şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar.
(Bakara - 269)
İnsanlar dört sınıftır:
Bilen ve bildiğini bilen; o, alimdir. Ondan ilim öğreniniz.
Bilen ve bildiğinden haberi olmayan; o, uyuyandır. Onu uyandırın.
Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olan; o, câhildir. Onu bilgilendirin.
Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olmayan; o, ahmaktır. Ondan sakının."

İbnü'l Cevzî
Bilmiyorum demek ilimdendir.
Hz. Peygamber
İnsanın cahil olduğunu bilmesi, ilme atılmış ilk adımdır.
Benjamin Franklin
Bildigimizi zannetmemiz, ögrenmemizin en büyük düşmanıdır.
Dr. C. Bernard
Allah rızası için, bilmediği bir hususta susanın aldığı sevap, bildiği hususta konuşanın aldığı sevaptan az değildir. Zira cehaleti kabul etmek nefse çok ağır gelir.
Şabi
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
George Bernard Shaw
Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir.
La Bruyere
Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Çünkü Allahü teâlâ, “Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun” buyurdu.
Hz. Peygamber
Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi. Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi.
Hz. Ali
Güzel soru sormak, ilmin yarısıdır.
Hz. Peygamber
İlim hazinedir. Anahtarı sual sormaktır. Sual sorun ki, Allahü teâlâ sizlere merhamet etsin. Çünkü sual sormakla dört kişi mükafat alır: Soran, cevap veren, dinleyen ve bunları seven.
Hz. Peygamber
Câhil sual sormaz.
Benjamin Disraeli
Kuru gürültü, boş yere vakit harcamaktır.
İmam-ı Gazali
İnsan iki küçük et parçasıyla ölçülür: Kalbi ve dili. Öyleyse insanların bu iki değerinden faydalanmaya çalış; gerisi et, kan ve kemiktir.
İmam-ı Gazali
Bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur.
Sadi
Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istediği var. Aptal konuşur, zira kendini bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.
Plato
Boş kap, dolu fıçıdan çok ses çıkarır.
John Lyly
Konuşmadan önce düşün, hareket etmeden önce ölç.
William Shakespeare
Câhil ile sohbet etmek güçtür bilene, çünkü câhil ne gelirse söyler diline.
La Edri
Bazen susmak, söylenen bir çok sözden daha tesirli olur.
Montesqueiu
Câhil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Mevlânâ
Câhillerle tartışmaya girmeyin, Ben hiç yenemedim.
İmam-ı Gazali
Câhillerle girdiğim her tartışmayı kaybetmişimdir.
Ebu Hanife
Malûmdur ki bir adamın bir günde harab ettiği bir sarayı, yirmi adam yirmi günde yapamaz.Bediüzzaman
Öğrenmek pahalıdır ama cehalet ondan da pahalıdır.
Henry Clausen
Câhil, cesur olur.
(...)
Büyük cinayetler ancak büyük câhiller tarafından işlenmiştir.
Voltaire
Cehalet insanın isteyerek talihsizliğe talip olmasıdır.
G.İpsen
Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder.
Hz.Osman
Hareket halindeki cehaletten daha korkunç hiçbir güç yoktur.
Bernard Shaw

Konuşma balonları da patlar!

İnsanın her aklına geleni söylemesinin(ya da söyler gibi her tarafa yazadırmasının) yadırganmadığı, aksine teşvik edildiği günlerdeyiz. Herkes önüne gelen topa zerre kadar tereddüt etmeden vuruyor; bahis açılan her konuda ehliyet sahibi olup olmadığına bakmadan kendi golünü en havalı şekilde atmaya gayret ediyor. Bize acayip gelen bu hal; bu yeni insanı imal eden mekanizmalarca bireyselliğin gelişimi yolunda bir ilerleme sayılıyor. Dizini kırıp her meseleyi ehlinden dinleme yükünden kurtulan heveskâr egolar içinse zaten ortada hayret ve şikayet edecek bir durum yok. Bu pratik olarak dilin kemiğinden kurtulduğu, zihnin frenlerinden boşaldığı, her türlü atışın serbest olduğu bir yeni dünya ortaya çıkarıyor. Bu dünyada herkes kendi fikrini kendi zihninin imkanlarıyla üretiyor ve piyasaya çıkarıyor. Her insanın yiyeceği balığı kendi akvaryumundan tutması gibi bir şey bu! Evet, oltaya her zaman bir balık gelmesi garanti böyle bir avda; ama hep aynı balık, aynı tad ve aynı mönü! Teknik olarak bu yolla açlığın yatıştırılması bir süre için mümkün olabilir, ama ya sonra...

Bir adım geriye çekilerek bakmanız mümkün olabiliyorsa eğer, kemiğinden kurtulmuş dillerin, freni boşalmış zihinlerin söylediklerine ya da sağda solda çalaklavye yazdıklarına bir göz atıverin. Kahir ekseriyetinin demlenmeden önünüze getirilen bir bardak çayın damağınızda bıraktığı çiğliğin tadını taşıdığını göreceksiniz. Biraz heva ve heves, biraz gurur ve kibir, ezilmişliğin karınlarda biriktirdiği bilumum ekşime ve gazlardan biraz, bolca gösteri, bolca nefsaniyet, azıcık da çay tadı... İnsana, hakedilmemiş bir bireylik gömleği giydiriyor, onu bilgi ve hikmetin söz sahibi olmadığı bir sahnenin milyarlarca kralından biri ilan ediyorsak, adam gibi bir çay demlemesini bekleyebilir miyiz bir yandan? Çay kimin umurunda, kral sanıyor o kendini şimdi! Perde inip gerçek ortaya çıktığında anlayacak elbet; herkesin aynı anda krallık ettiği bir kraliyetin ne kadar para etmez bir şey olduğunu. O zaman da çaya hacet yok zaten, bir bardak soğuk sudur bu finale yakışan!

Dağarcığına bakmadan herkesi söz sahibi kılan, heybesindekileri sormadan herkese fikirbazlık yetkisi dağıtan, bunun imkan ve teknolojilerini de her heveskârın evinin önüne bonkörce yığan bir yeniçağ tornasından geçiyoruz hep birlikte... İnsanı özgür kılanın ne olduğunu bilmemkaçıncı kez yine unuttuk. İçi gazla doldurulmuş zavallı uçan balonlar gibiyiz. Sanıyoruz ki ipimizi tutan elden kurtulursak gökyüzüne yükselip özgürlüğe kavuşacağız. Sanıyoruz ki içimizdeki boşluk bizi hafifletiyor ve yukarılara taşıyor. Oysa kısa bir zaman sonra tahammülümüz olan basınç sınırına gelip dayanacak, içimizde biriktirdiğimiz bütün havayla birlikte patlayıp gideceğiz. Çünkü balon olmak böyle bir şeydir.

İnsanın aklına geleni söylemesi neden yanlış olsun ki! Olmaz, eğer aklına gelenin nereden geldiğini biliyorsa...

İnsanın kendi fikrini söylemesinde ne kötülük var? Yok, eğer bir fikri varsa...

Akla gelen şeylerin sadece bir kısmı hakikattir ve insana dosttur. Bir kısmı vesvesedir, insanı fıtratından uzağa taşır. Öyleyse her söz bir muhasebeden geçmeli, geçirilmelidir. Ama nasıl? Muhasebe dediğimiz şey az çok bir bilgi ve hikmet mihengine sahip olmayı gerektirmez mi?


Öyleyse dile kemik, zihne fren, insana insaf şarttır. Böyle olmadığı için bugün hepimiz hızla karikatürleşiyoruz ve sözlerimiz de sadece konuşma balonlarını doldurmaya yarıyor. Benim konuşma balonlarım patlamaz diyenler, dün söyledikleri sözlerin bugünkü sönmüş, patlamış, pörsümüş cesetlerine iyi baksın!
Konuşma balonları da patlar! - Gökhan Özcan
 
Son düzenleme:

muhendisane

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
75
Tepkime puanı
3
Güneş olmasa bile, bir güneş ihtimali

Geçmişine samimi gözlerle bakma cesaretini gösteren her insan, yüzünü kızartacak kimi mahcubiyet durumları ile karşılaşır. Mesela her insanın iki kitap okuyunca hayatın daha önce hiç kimse tarafından keşfedilmemiş sırlarına ulaşayazdığını sandığı bir zihin acemiliği dönemi vardır. Kimileri kısa zamanda atlatır bu adı konmamış ikinci ergenlik dönemini... Kimisi atlatamaz; kurbağalama tekniğiyle ömür boyu sürdürür sığ sularda bu tatlısu bilgeliğini. Yüzmekle çimmek arasındaki farktan zerre kadar haberdar olmamanın getirdiği acınası bir coşkuyla. Öyle ki şaşırırsınız cehaletten nasıl böyle sağır, korunaklı ve kurumsallaşmış bir ego inşa edilebildiğine.

Çoktur böyleleri, her köşede rastlarsınız. Rastlar ve "bilmediğini bilenler"den olduğunuza şükredersiniz. "Bilenler" tamamen ayrı bir kategoridir; "bilenler"den olmak her yönüyle istisnaî bir durumdur, herkese nasip olmayan, herkesin harcı da olmayan bir şeydir. Bizim gibiler için uygun kategori bilmediğinin bilincinde olmaktır ve bu da az şey değildir aslında. Bizi bir ego palyaçosu olarak ortalıkta dolaşmaktan korur. Bu sayede; "bilenler"in ilminden, hikmetinden, feyzinden tabağımıza birşeyler konur, açlığımız gıdalanır, insanlığımız tatlı tatlı titreşir diye bir "ihtimal" sahibi oluruz. Umutlarını kendi cilalı ve fakat kof olmuşluklarına bağlayanlar için böyle bir ihtimal de yoktur; çünkü bu kapı kapalıdır, sımsıkı sürgülüdür, arkasından dayaklıdır. Güneş girmeyen penceresiz bir oda gibidir onların halleri. Bizim odamız da yeterince aydınlık olmayabilir, ama şükür ki duvarında bir pencere vardır. İşte o pencere bir ihtimaldir, güneş nöbetinde. Güneş gelir birgün, o pencerenin yüzüne bakar. Hem güneşin ihtimali bile bir parça ısıtır ve aydınlatır zifiri karanlığı. Öyle derler eskiler; umut saksısına ekilen her tohum gün gelir çiçek açar.


Hayatın iki kitap okumakla sırrını fâş etmeyeceğini öğrenmek için egosunu değil, yaşama tecrübesini büyütmesi yeterlidir insanın. Kendinize takılıp kalmazsanız eğer, hayatın çok daha fazlası demek olan genişliğiyle karşılaşma imkanınız olur. Bu serüven, harfin kelimeyi ve hatta cümleyi keşfi gibi bir şeydir. Bu noktada hayrete düşer, uçsuz bucaksız bir alemin ortasında küçülür, küçülür, neredeyse hiç kalmazsınız. Ayağınızı bastığınız o yer, "bilmediğini bilme" noktasıdır. Fazladan bir şey değildir, sizi "bilenler"den yapmaz, ama hayatı tanımanıza yarayacak "bilgi"nin bilmediğiniz bir şey olduğunu anlamanızı sağlar. Bu farkediş size bilgiyi değilse bile sezgiyi getirecektir. Odalara pencereler açan mimari usul adımlarla bu sezgiden doğar.

Yine eskiler, ilmin bir nokta olduğundan sözetmiştir. Madem öyle harften noktaya doğru atmak varken adımlarımızı, neden kelimeye ve cümleye doğru yürüyoruz. Çünkü "bilenler"den değiliz ve tabiatıyla uzun ve meşakkatli yolumuz. Biz belki de sadece bu yolculuğuz. Harften kelimeye, kelimeden cümleye, cümleden yeniden kelimeye, kelimeden yeniden harfe ve nihayet kendini harfte sırlayan noktaya... Araya araya sadece acziyetimizi bulduk. Bile bile sadece bilmediğimizi bildik. Demek tek kazancımız var bu yolculuktan; o da istikametimiz...

Adımlarının yavaşlığı çok mu önemli bir kaplumbağa için? Eğer tavşanla yarışmayı bırakıp istikametini Kâbe'ye çevirmişse...
Güneş olmasa bile, bir güneş ihtimali - Gökhan Özcan
 

memetemin

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
6 Nis 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Arkadaşlar her sektörde inovasyon'un zaruri olduğu malesef 2012 yılında iyice netleşmiştir.

Kimse kusura bakmasın ama halen Freehand'de estetik formlar yakalamak'la zaman kaybederken sizden 10 yaş küçük biri artık illustrator, Photoshop, web, baskı vb..hem Flash ile animasyon yapıyor içine 3DSMax ile 3D sekanslar katıp farklı boyutlara dalabiliyor.
Aynı anda 48 sayfalık katalogla siz 1 hafta zaman harcarken, adam indesign'da grafik ve metin stilleri ile pratik ve el çabukluğu ile 3 satte tamamlayıp revizeleri 25 dakikada toparlayabiliyor...

Okullu olup az para kazanıyorum, meslek elden gidiyor diyen bence okuldan öğrendiğinin üstüne hiç bir şey koymadan yıllar geçirdiği için geri kalmışlığının esiridir, modern donatılarla hızlı bir tasarımcı bir çok reklam ajansının aradığı insan.

Aynı anda 3D bir program öğrenip (C4D her grafikerin kolayca öğrenebileceği bir software'dir) yanına web tasarımı Video ve baskı işleri üretebilecek programlarla desteklemeniz gereken bir dünyada yaşıyoruz.

Ülkemize bk atmayın Avrupa'da, Amerikada Freehand ile kıyrıtık çizimlerle iş felan yapamazsınız direk operatör olursunuz. Türkiye'de sürekli sektörel değişimler geçiren bir ülkedir, siz sadece grafikerlik üstüne gözlem paylaşmışsınız ama yenilenemediği için kaybolan veya daha az yetenekli ve eğitimli kişilerin eline kalan o kadar çok meslek var ki. Sinema afişlerini bir dönem işinin ehli abiler yapardı, örneğin sektörün bildiği ustalardan Tuna Küçükenez işin erbabı bi abiydi lakin 150 tl'ye afiş tasarlayan gençler çıkınca çekildi sahalardan.

Kısacası size tavsiyem daha çok şey öğrenip meslek elden gidiyor, bitiyor yaygarası yapacağınıza kendinizi geliştirip fiyatınızı arttırmak.

Değişen Türkiyede size tavsiyem freelancer iseniz bir sektör belirleyip o yönde her disipline / Programa en ince ayrıntısına kadar hakim olmanız. (Sektör derken 3D mimari görselleştirme ihtiyaçları olan yada Web animasyon, banner vb.. gibi ihtiyaçları olana göre sınıflanmış sektörlerden bahsediyorum. Hastahaneler / Yemek şirketleri vb.. gibi spesifik bile olabilir insanlara sadece Catering şirketlerinin tasarımlarını yapıyorum derseniz güven verirsiniz)

ve artık mutlaka ama mutlaka bir 3D program öğrenin yapabilecekleriniz ve sunabilecekleriniz zenginleşir, bağlantılı olarak siz'de zenginleşirsiniz. C4D tavsiyemdir reklamcılık sektöründe bolca kullanılmakta örneklere bi göz atın bence.

MAXON | 3D FOR THE REAL WORLD: Illustration & Advertising
 

design_tolga

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
18 Eyl 2010
Mesajlar
282
Tepkime puanı
2
:kiss1::kiss1::kiss1::kiss1::kiss1::kiss1::kiss1::kiss1::kiss1:
Arkadaşlar her sektörde inovasyon'un zaruri olduğu malesef 2012 yılında iyice netleşmiştir.

Kimse kusura bakmasın ama halen Freehand'de estetik formlar yakalamak'la zaman kaybederken sizden 10 yaş küçük biri artık illustrator, Photoshop, web, baskı vb..hem Flash ile animasyon yapıyor içine 3DSMax ile 3D sekanslar katıp farklı boyutlara dalabiliyor.
Aynı anda 48 sayfalık katalogla siz 1 hafta zaman harcarken, adam indesign'da grafik ve metin stilleri ile pratik ve el çabukluğu ile 3 satte tamamlayıp revizeleri 25 dakikada toparlayabiliyor...

Okullu olup az para kazanıyorum, meslek elden gidiyor diyen bence okuldan öğrendiğinin üstüne hiç bir şey koymadan yıllar geçirdiği için geri kalmışlığının esiridir, modern donatılarla hızlı bir tasarımcı bir çok reklam ajansının aradığı insan.

Aynı anda 3D bir program öğrenip (C4D her grafikerin kolayca öğrenebileceği bir software'dir) yanına web tasarımı Video ve baskı işleri üretebilecek programlarla desteklemeniz gereken bir dünyada yaşıyoruz.

Ülkemize bk atmayın Avrupa'da, Amerikada Freehand ile kıyrıtık çizimlerle iş felan yapamazsınız direk operatör olursunuz. Türkiye'de sürekli sektörel değişimler geçiren bir ülkedir, siz sadece grafikerlik üstüne gözlem paylaşmışsınız ama yenilenemediği için kaybolan veya daha az yetenekli ve eğitimli kişilerin eline kalan o kadar çok meslek var ki. Sinema afişlerini bir dönem işinin ehli abiler yapardı, örneğin sektörün bildiği ustalardan Tuna Küçükenez işin erbabı bi abiydi lakin 150 tl'ye afiş tasarlayan gençler çıkınca çekildi sahalardan.

Kısacası size tavsiyem daha çok şey öğrenip meslek elden gidiyor, bitiyor yaygarası yapacağınıza kendinizi geliştirip fiyatınızı arttırmak.

Değişen Türkiyede size tavsiyem freelancer iseniz bir sektör belirleyip o yönde her disipline / Programa en ince ayrıntısına kadar hakim olmanız. (Sektör derken 3D mimari görselleştirme ihtiyaçları olan yada Web animasyon, banner vb.. gibi ihtiyaçları olana göre sınıflanmış sektörlerden bahsediyorum. Hastahaneler / Yemek şirketleri vb.. gibi spesifik bile olabilir insanlara sadece Catering şirketlerinin tasarımlarını yapıyorum derseniz güven verirsiniz)

ve artık mutlaka ama mutlaka bir 3D program öğrenin yapabilecekleriniz ve sunabilecekleriniz zenginleşir, bağlantılı olarak siz'de zenginleşirsiniz. C4D tavsiyemdir reklamcılık sektöründe bolca kullanılmakta örneklere bi göz atın bence.

MAXON | 3D FOR THE REAL WORLD: Illustration & Advertising



ALKIŞLIYORUM
 

qozde

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
22 Ağu 2007
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
ya benim halime ne demeli ?
grafikerlik maaşları 6 sene önce 1.000 tl alıyorken şimdi bile 1.000 tl maaş verebiliriz denmesi...
hadi diyelim çok iyi bir ajans 2.000-3.000 tl veriyor ama oraya da beni almazlar çünkü çok iyi yerlerde çalışmadım, çok iyi referanslarım yok diyerek web kursuna gittim ve freelance işlerimden kazandığım 5.500 + 3.300 de actionscript ileri eğitim olarak kursa para verdim. şimdi diyorum ki bu kurs parasını çıkartayım bari hak edeceğim bir yerde çalışayım, gelişeyim, uzmanlaşayım....
ama karşıma bu sefer de bedava çalışmalısın gibi bir şey çıkıyor
ben normal grafiker kalsam daha iyiydir
bilemedim
 

Abdullahhate

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
17 Tem 2009
Mesajlar
119
Tepkime puanı
0
Web sitesi
www.adminpanpa.blogspot.com
Açıkcası benim durumumda çok farklı değil... üstelik bende konuyu açan arkadaş gibi 5-6 yer gezdim. Fakat hepsi acayip absürd dü... Neden mi? Özetleyeyim...

Bir ajansa gittim, maaş falan konuşuyoruz adam asgari ücret diyor... Pazarlığa girişiyor benle ve tüm fiyatlara "olsada versek" diyip işi yine asgari ücrete götürüyor... Sonra kendi kendime neyse ya en azından işi öğrenirim diye avunup giriyorum, 2 ay sonra maddi sıkıntıdayız denerek işten çıkartılıyorum.

Bir kuyumcuya takı tasarımcısı olarak girip rhinoceras falan öğreniyorum. Şartlar güzel gibi. Fakat sonra farkediyorumki şirket bildiğin aşiret. Herkes amca kızı teyze oğlu dayı oğlu. Patronda asmalı konaktan fırlamış gibi bana sürekli "Abdullah yaverim olurmusun?" "şuyum olurmusun" "buyum olurmusun" tarzında sorular yöneltiyor. Anadolu yakasında ikamet ettiğimi bildikleri halde kışın vapur seferleri iptal olmadan yetişeyim diye elimde iş olmadığı halde işten tam saatinde çıkarken bile laf yiyorum. 8-9 ay sonrasında yine ekonomik sıkıntı bahanesi ve benle beraber 3 kişi işsiz...

Bir dergiye editör olarak giriyorum. Adamlar "dergi senin, tasarımını nasıl istiyosan yap" diyorlar. Fakat patronlar enteresan tipler, ellerinden sabah akşam tespih sallayarak ofiste gezen, yakaları açık kılları dışarı fışkıran tipler. 2 haftada 300 sayfalık dergiyi gece gündüz çalışarak tasarlıyorum. İşin komik yanı tek grafiker benim, işe alırken bana diğer elemanların hepsini hatalarından dolayı çıkardık yeni ekip kuruyoruz dediler. Ne hikmetse ekibede katılan olmadı ya neyse. Tasarımı yapıyorum falan. Elinde tespihle patron gelip "Bu sayfa ne abicim? Böyle tasarımlar 1900 lerde kaldı" falan diyor. Yada bir röportaj sayfasına hunharca bir ton yorum yapıyor. Kimse demiyorki adam işimizi yetiştirmeye çalıştı 2 haftada dergiyi yetiştirdi ancak bu kadar oldu. Velhasılkelam diğer elemanların maaşlarını almadığı için çıktığını, patronların mafya bozuntusu adamlar oldugunu anlayınca ayrıldım.

Bir yayın evine 15yılı aşkın süredir çizim yapıyordum freelance olarak. Fakat öyle komik paralara yapıyordumki yazmaya utandım. İlerde düzelir falan dedim hep kendi kendime. Fakat 15 yıl sonra adam bana daha az bi fiyat verdi :D Yani bir insan 15yıl sonra aldığı komik rakamdan daha komik bir rakam nasıl alır şaştım kaldım. Bahanesi ise yine para yok... Fakat parası olmayan bu adamlar benden 500 kuruşa resim çizmemi beklerken sabah akşam land rover jiple fink atıyorlar...

Şuan işsizim,
Bugün bir ajans grafikerlik için çağırıyor, şerefsizimki üstümü giyindim, hazırlandım falan, fakat ayağım kapıdan dışarı çıkmıyor. 1-2 saattir gitsemmi diye düşünüyorum. Sanırım vazgeçtim, bu yazıyıda o yüzden yazıyorum. Grafikerlik sanırım 5-6 yıllık çabadan sonra benim için bitmiştir.

Üstelik hiç anlayamadığım şey ise grafikerim , yada grafikerim ama işsizim dediğimde çevremdeki insanların "Grafiker adam işsiz olurmu?" yada ne 900tl si ya teyzem bilmem nerede grafiker 2000tl alıyor, yok dayım şurda grafier 2,500 alıyor demeleri...
Sanırım bende bir gariplik var.

Bu kadar şeyi yaşadıktan sonra dayanamayıp gözlemlerimi mizah blogumda yazdım, okumak isteyen arkadaşları beklerim.
ESNEK ÇALIŞMA SAATLERİ ?-Admin Panpa
İŞ DÜNYASI VE GÜVEN-Admin Panpa
PATRON BİŞEY DER Mİ ?-Admin Panpa
İşsiz kardeşinizden selamlar, kalın sağlıcakla...
 

muhendisane

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
75
Tepkime puanı
3
Bahanesi ise yine para yok... Fakat parası olmayan bu adamlar benden 500 kuruşa resim çizmemi beklerken sabah akşam land rover jiple fink atıyorlar...

Belki icat edildiğinden beri tedavülde olan köhne bir yalan:
“Para yok!..”

Bedava sirkenin baldan tatlı olduğunu hepimiz biliyoruz, lâkin üç kuruşa beş köfte olmadığını da… Memlekette, “valla olsa dükkan senin ama görüyorsun paramız şu kadarcık gözüm bea!” (ayıpsın; icabında canını bile verir) gibi ucuz bahaneleri ve peşin refleksleri olan müşteri kitlesinden bolca bulunur(hiç tanımadığı birine serveti hakkında bilgi vermek bir, bunu söylemek için tasarımcıyı taa bilmem neredeki ofisine çağırmak iki terbiyesizlik). “En yetkili Merciden” davranış kalıplarını ve gizemlerini öğrendiğimiz şu insanoğlundan aksi yönde bir yaklaşım beklemek de doğrusu pek safça olurdu. Hattâ vaziyet o hale geldi ki; neredeyse yaptırdığı işin üstüne para bile isteyecek kadar arsız tipler çıkarsa şaşırmayın.

Eskiden beri, kendisini alemin akıllısı zanneden bazı acemi kurnazların, gülünç argümanlar, türlü laf cambazlıkları, hattâ laubali salvolarla muhatabına salak muamelesi yapmaya çalışmasını(çakalların diş geçiremedikleri insanlar için anında istimal ettikleri iki tip çamur vardır: Birincisi: Hasta! İkincisi: Ukalâ! Eğer her havlayana “meee”leyen uysal bir koyun olursan, işte o zaman “sağlıklıdır” damgasını k.çına yiyebilirsin ancak) “ulan, çok mu enayi görünüyorum acaba?” diyerek hep hayretle karşılamış ve bu trajikomik hallerini kendi beyinsizliklerine vermişimdir açıkçası. Şaşmaz bedahet duygusuyla, bazı gizemleri ve başa gelebilecekleri bile sezebilen feraset ehli bir yana, boş beleş vaadlere kanan her adam süzme ahmaktır zaten. Ancak ahmaklardan tasarımcı olamaz ve hiç kimse de böyle biriyle çalışmak istemez; yani istememeli!

Bahaneler boştur; zira tasarımcı, müşterisinin kasasının bekçisi veya muhasebecisi değildir; varını yoğunu, kârını zararını, alacağını vereceğini, taşınırını taşınmazını veya eğlence ve tatiller için ne kadar para harcadığını bilmez ve ilgilenmez. Derinliklerine nüfuz edemediğimiz ve kapalı kapılar ardında konuşulanlardan bîhaber olduğumuz yapılara kırk yıllık dostmuşcasına muamele edecek kadar saftirik değiliz çok şükür. Eğer yeterli miktarda sermaye yoksa, patronluk hayalleri bir başka bahara ertelenir, olur biter. Bir işletme kuracak kadar birikimi olan, nitelikli ürün ve hizmetlerin yok pahasına satılamayacağını da bilen aklı başında bir işverenin, muhakkak tasarımcısını da mağdur etmeyecek seviyede reklam/tasarım bütçesi ayırması gerekir... Ancak, profosyonellerin verdiği fiyatları çok aşırı bulan bazı tipler, ucuza; çok daha ucuza(1/10, hattâ 1/100) başka bir tasarımcı bulabileceğini zannederek fellik fellik aranmaya koyulurlar ama nafile…
https://justcreative.com/2008/05/22/why-logo-design-does-not-cost-5-dollars/

Davul çalmaya gerek yok; hiç kuşku duyulmasın ki ustalar da akıllıdır. Beceri skalasındaki mevkilerini, tasarımcı geçinen operatörlerle farklarını ve işlerine harcadıkları emeği herkesden daha iyi bilirler. Yani yıllar boyu çalışarak sanatsal becerilerini geliştirmiş hiç bir tasarımcı, makûl seviyelerin çok altındaki ölü fiyatlara asla tasarım yapmayacaktır ve beklemeyiniz. Hem niye yapsın ki kardeşim; bu zorlu ve istikrarsız hayat şartlarında arsız bir mirasyedi değilse niye yapsın?(inananlar, muhtaçlara zekatını veriyor ve infakını yapıyorlardır zaten, bunun dışındaki tüm ilişkiler ise alışveriş denklemi üzerinden yürütülebilir ancak)

Lâkin ne tuhafdır ki; fabrikasına, hastanesine, okuluna, dersanesine veya restoranına milyonları gözden çıkararak yatırım yapabildiği halde, karşıki mahallenin tabelacısında çalışan ortaokuldan veya liseden terk “düşük donlu Corel’ci yeniyetmeye” 100 Liraya logo yaptırmaya kalkarak kâr etmeye çalışan vizyoner ama gariban(!) işverenler de az değildir ha:

- "İki tık tık bir şık şık bee abisi, nedir yaani..! Sen bitir hemen logoyu, ben çarşıdan dönüşte uğrar alırım!.. Şöyle afili bir şey olsun ama haaa!..”

- "Ayıpsın başkan, hemmenn geliyoo!”

Böylesi kafalarca yönetilen hiç bir işletme geniş kitlelerce tanınamamış ve asla markalaşamamıştır. Yok; bir tane bile gösteremezsiniz.
İbrahim Ergüden: GRAFİK TASARIM ve TASARIMCIYA DAİR

Müşteri replikleri 8: Bizden de az kazanın…(Reklamcıların inanılmaz paralar kazandığı sanılır. Özellikle de son krizde bunun böyle olmadığını biraz anlamışlardır, diyordum ama anlaşılamamış. Bazı müşteriler, ısrarla bütçeleme yapılırken ajanslara bu repliği aktarırlar. Ajansın bir hayır kurumu olduğunu düşünüyorlar sanırım.)

Müşteri replikleri 11: Biz bu parayı kazanmak için ne çok çalışıyoruz, biliyor musunuz? (İstedikleri işlerin bütçesini duyunca bazı müşteriler çıldırıyor. Ama onlara söylediğimiz fiyata daha dün lüks iki adet otomobil aldığını da arada ağzından kaçırıyor. Tabii ki bir de Rusya’da tatil için harcadığı paralar da işin cabası. Tüm oteli kapatmak bir iki yıllık reklam bütçesine denk geliyor ama bunu ona hatırlatmıyoruz. Unutmadan, biz de o parayı kazanmak için çok çalışıyoruz.)
Müşteri replikleri « Marka Günlüğü

Başka bir örnek, basit bir şey düşünelim. Mesela broşür. Her firmanın dönem dönem ihtiyaç duyduğu bir basılı malzemedir. Ajans bir broşürü hazırlarken ciddi bir çalışma yapar ve bunun bir bedeli vardır. Sonra kalitesine güvendiği bir matbaa da bunu basar. Ajans için matbaanın kalitesi çok önemlidir; iyi bir iş, kötü bir baskı yüzünden tüm şansını kaybedebilir. Bu noktada reklamveren, pazarlama departmanında çalışan birinin tanıdığı herhangi bir matbaacıdan aldığı fiyat daha düşük diye ajansına diretebilir. Bunu bir pazarlık unsuru olarak kullanabilir. Sonuç ne olacaktır? İş daha iyi mi çıkacaktır yoksa şişirilecek midir? Ajansın işi benimsememesinin şöyle bir riski vardır. Müşteri madem böyle istiyor, tamam öyle olsun dediği noktada işin yaratıcılığından taviz verecektir. Halbuki ajansa ödenen tasarım bedeli bu yaratıcılık için verilmektedir. Böylece reklamveren tarafındaki sorumlu birim, belki de farkında olmadan, çalışmayı şirketine daha faydalı olmak adına baltalamış olacaktır.
Kısaca, param yok ama reklam yaptırayım diye bir mantık pratik değildir. İyi bir iş bekleniyorsa bunun bedeline de katlanmak gerekir. Özellikle, yaşanan kriz ile birlikte bazı firmalar böyle tutumlar sergilemeye başladı. Bunu alışkanlık haline getirmeleri ise sonuçta kendilerine zarar verecektir.
Eğer bir şirket bir ajansı kendine seçtiyse ona güvenmek zorundadır. Güvenmediği bir ajansla da çalışmaması gerekir. Aksine davranmanın her iki tarafı da boş yere yıpratmasının yanında, bundan asıl zararlı çıkan reklamveren tarafı olacaktır.
[ Marjinal Porter Novelli ]
 
Son düzenleme:

hzlgtmz

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
11 Şub 2012
Mesajlar
235
Tepkime puanı
0
Müşterim benden biraz önce bir logo çalışmamı istedi. Tamam dedim. Ardından ne dedi dersiniz "15dk içinde ortaya çıkartıp gönderir misiniz?" bu sözler üzerine ne söylenebilir ki. İşte mesleğimizin getirildiği nokta bu!
 

crldrw

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
12 Eyl 2012
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Arkadaşlar her sektörde inovasyon'un zaruri olduğu malesef 2012 yılında iyice netleşmiştir.

Kimse kusura bakmasın ama halen Freehand'de estetik formlar yakalamak'la zaman kaybederken sizden 10 yaş küçük biri artık illustrator, Photoshop, web, baskı vb..hem Flash ile animasyon yapıyor içine 3DSMax ile 3D sekanslar katıp farklı boyutlara dalabiliyor.
Aynı anda 48 sayfalık katalogla siz 1 hafta zaman harcarken, adam indesign'da grafik ve metin stilleri ile pratik ve el çabukluğu ile 3 satte tamamlayıp revizeleri 25 dakikada toparlayabiliyor...

Okullu olup az para kazanıyorum, meslek elden gidiyor diyen bence okuldan öğrendiğinin üstüne hiç bir şey koymadan yıllar geçirdiği için geri kalmışlığının esiridir, modern donatılarla hızlı bir tasarımcı bir çok reklam ajansının aradığı insan.

Aynı anda 3D bir program öğrenip (C4D her grafikerin kolayca öğrenebileceği bir software'dir) yanına web tasarımı Video ve baskı işleri üretebilecek programlarla desteklemeniz gereken bir dünyada yaşıyoruz.

Ülkemize bk atmayın Avrupa'da, Amerikada Freehand ile kıyrıtık çizimlerle iş felan yapamazsınız direk operatör olursunuz. Türkiye'de sürekli sektörel değişimler geçiren bir ülkedir, siz sadece grafikerlik üstüne gözlem paylaşmışsınız ama yenilenemediği için kaybolan veya daha az yetenekli ve eğitimli kişilerin eline kalan o kadar çok meslek var ki. Sinema afişlerini bir dönem işinin ehli abiler yapardı, örneğin sektörün bildiği ustalardan Tuna Küçükenez işin erbabı bi abiydi lakin 150 tl'ye afiş tasarlayan gençler çıkınca çekildi sahalardan.

Kısacası size tavsiyem daha çok şey öğrenip meslek elden gidiyor, bitiyor yaygarası yapacağınıza kendinizi geliştirip fiyatınızı arttırmak.

Değişen Türkiyede size tavsiyem freelancer iseniz bir sektör belirleyip o yönde her disipline / Programa en ince ayrıntısına kadar hakim olmanız. (Sektör derken 3D mimari görselleştirme ihtiyaçları olan yada Web animasyon, banner vb.. gibi ihtiyaçları olana göre sınıflanmış sektörlerden bahsediyorum. Hastahaneler / Yemek şirketleri vb.. gibi spesifik bile olabilir insanlara sadece Catering şirketlerinin tasarımlarını yapıyorum derseniz güven verirsiniz)

ve artık mutlaka ama mutlaka bir 3D program öğrenin yapabilecekleriniz ve sunabilecekleriniz zenginleşir, bağlantılı olarak siz'de zenginleşirsiniz. C4D tavsiyemdir reklamcılık sektöründe bolca kullanılmakta örneklere bi göz atın bence.

MAXON | 3D FOR THE REAL WORLD: Illustration & Advertising


adam lafı koymuş hacı şimdi herkes dağılabilir...
helal
 

Abdullahhate

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
17 Tem 2009
Mesajlar
119
Tepkime puanı
0
Web sitesi
www.adminpanpa.blogspot.com
adam lafı koymuş hacı şimdi herkes dağılabilir...
helal

adam lafı koymuş diyorsunda adamın anlattıklarını yapmakla bitmiyor ne yazıkki bu iş. Biz bu işin özellikle işverenler ve zihniyetleri yüzünden battığını söylüyoruz adam program öğrenin kendinizi geliştirin diyor. Güzel kardeşim grafikerlikte gelişimin sonu yok zaten. Geliştir git 3d program öğren ne yaparsan yap ama şuan sana işverenlerin ve müşterilerin zihniyetini, grafikerliğin değerini ne yazıkki "değiştiremezsin"
adam lafı koydu ama ben dağılmıyorum...
 
Üst