Tamda bunu demek istemiştim.. o garip politik cümleyle.. Gençler bir anlasa benim gibi 3-5 genç değil.. tüm gençler.. bi anlasa..
Valla anlayan gençlerle meyve ağacını sallamaya başlarsak, meyve toplamaya gelecek diğer gençler de gelir ve ağaç epey bir silkelenmiş olur. Çokca da meyve toplanır.
Armut piş ağzıma düş diye ağacın altında elimiz kolumuz bağlı beklersek meyveyi başkaları yer.
Ben sinemaya gitmiyorum, gezmiyorum, tozmuyorum, bu konuda yazıp çiziyorum.Hakkımda açılan dava ve suç duyurularına tam 7 defa savunma yazdım ve hala da yazıyorum. Benim adım Hıdır, Benim tek başıma yapacağım budur !
Taşın altına elini koy diye niçin diyoruz?
Timur karşısında Nasrettin Hoca gibi beni yalnız bırakma, diye niçin diyoruz?
Sabırla koruk helva olur diye niçin diyoruz?
Varamaz isek de yolunda ölürüz diye niçin diyoruz?
Emek çekmeden yemek yemek isteyenler oldu diyoruz... Araba devrilince yol gösteren çok oldu diyoruz... Niçin?
Hadi lumpenleri, cahilleri, eğitimsizleri, bilinçsizleri, dalgacıları, adam sendecileri, tuzu kuruları kenara koy...
DEvrimcileri, ilericileri, demokratları, sosyal demokratları, aydınları, münevverleri, idealistleri, zulme karşı koyanları, emeğine ve göz nuruna sahip çıkanları, milliyetçileri, ulusçuları, yurtseverleri, inananları, inançlıları, kul hakkına riayet edenleri, güce değil hakka tapanları nerede bu grafikerlerin?
Her grafiker kendine bu soruyu sormalı...
Bu konuda çaba sarfedenlere destek olunmalı, birlik yolunda herkes üzerine düşeni yapmalı. Ucunda ölüm yok...
Tarlada bile imece usülü çalışılır. Çorbaya kaşık banmak isteyen çorbaya tuz koymalı...
Yoksa koyun koyuna yaşayıp çobanın kavalını dinleriz.
( Not,; Gökhan beyin eğitim konusuna katılıyorum. Grafikerlerin bu hale gelmesinin sebebi teknolojiyi yakalayamayan ve çağdaş grafik eğitimi veremeyen, üniversite, yüksek okul ve liselerimiz ile bu durumdan rant sağlayan geri kafalı eğiticiler ile onların okul dışındaki özel dersane vs gibi bu boşluğu kendi kafalarına göre dolduran menfaat çevreleridir. Buna ilave olarak, insanımızın genelini eğitemeyen belki de özellikle eğitmeyip cahil kalmasından fayda uman iç ve dış kötülük odaklarıdır ki, bunlar cahil-eğitimsiz fakat paralı patron modeli geliştirerek grafikerlerin (ve her tür çalışanın) başına musallat etmektedirler. Bu ise cahil zengin, yoksul eğitimli yetiştir ki koly yönet politikasının bir ürünüdür.
Her işin başı eğitimdir ama, biz grafikerler olarak milli eğitimi düzeltmeye kalkarsak yanlış noktadan başlarız ve gücümüzü aşarız. Önce grafikerleri önceki mektubumdaki ortak paydalarda birleştirip, sonra milli eğitim ve çalışma bakanlıkları ile, sonra adalet bakanlığı, üniversiteler, kültür bakanlığı ve YÖK ile oturup konuşarak mesleğimizin doğru tanımlarını ilgili yasa ve yönetmeliklere geçirmeli, daha sonra da ideal grafik eğitiminin yolunu göstermeliyiz.
BU olursa çok tartışılan alaylı-mektepli ayrımını da kaldırırız, her alaylının kapı gibi sertifikası olur.
İşte o zaman "her yerde her işte hep beraber" oluruz ve "ballı incirleri hep beraber" yeriz. O zaman yok olur "ekonomik kriz".)