Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

grafiker olmak istiyorum.ama nasıl?

gedo

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
4 Eki 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
melih beyin yazısına teşekkur ederim ve diğer arkadalarına bilgilendirmeleriniz için teşekkurler mektepli yada alaylı tartışması bencede yapmayalım kım iyise o kazansın sonuçta bu ülke kazanacak biz bu ülke olarak once iş gücümüzü sonra beyin gucumuzu kaybettik hayal gucumuzude kaybetmeyelim diyorum hepinize tasarım dolu gunler
 

designatör

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
25 Mar 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
arkadaşlar ben bir grafik kursuna gitmeyi düşünüyorum, hangisine gitmemi önerirsiniz?

bilge adamı hiç kimse önermiyor zaten çok pahalı
netronda biraz pahalı
edu time nin fayatı makul eğitimi nasıl
gidenler bilgi verirse sevinirim

herkese şimdiden teşekkür ederim
 

MDURUKAN

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
2 Kas 2008
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Sayın Melih YONGACI
Düşüncelerinizin çoğu beraberinde bir çok fikre, soruya ve düşünceye kapı açıyor. Aslında devletin sadece sanatla uğraşanlara değil tüm topluma kazandırması gereken asgari düzeydeki estetik duygusunun eksikliği 'sanatçı' nın öcü olmasına neden olabiliyor. Sanatçı kavramı bir ismi nitelemeye kalkıştığında, muhalif, sıradışı, bazende kabul edilemez uçuklukta (bence olması gerektiği gibi) çağrışımlara yol açması nedeniyle, sürü psikolojisi içerisinde, hayatı sıfır noktasında yaşamayı kabullenmiş sürülerde korkuya ve endişeye yol açıyor. Zira 'anne bak kral çıplak' diyebilenler dokuz köyde horlanabiliyorlar. Bu yüzden belki de, özellikle dünya sanatının etkilerine açık (evrensel) sanat dalları ile uğraşanlar, ait oldukları toplumda sürüleri korkuturken kendileride sanat mücadelesinin sıkıntılarını yaşıyorlar. Hele ki o toplum aynı sanat dalını kolay yoldan paraya çevirmek gibi kaba hesaplara maruz bırakıyorsa.
Yıllardır müzikle uğraşan ve yaklaşık 1 aydır photoshop sayesinde görsel sanatların keyfine ulaşmaya çalışan biriyim. İzlediğim görselleri sanatsal açıdan değerlendirebilirken garfik tasarım sanatı disiplini açısından değerlendirmemin daha uzun yıllar alacağının farkındayım. Bir kaç program diyerek geçmemek diye düşünüyorum. Photoshop ile tanıştıktan sonra kendimi inanılmaz iyi hissettim. Yıllardır gitar çalarken hissettiğim şeylerin farklı bir renge dönüştüğünü görüyorum. Bir gün bu işten para da kazanmak istiyorum. Bilmiyorum belki de yarın. Ama inandığım bir şey varki hiç para kazanamayacağımı da bilsem yine aynı tutkuyla peşinden gideceğim bu sanatın. 4 yıllık bir okula gitme lüksüm artık yok. Keşke olabilseydi. Ancak bu benim garfik tasarımcısı olmamı engelleyemez. Ya bir yol bulacağım, ya da kendi yolumu yaratacağım. Bu nedenle bu ve buna benzer paylaşım ortamlarının önemini hissediyor emeği geçenlere minnetimi sunuyorum. Hele ki uzunca yollar yürümüş ve o yollardaki tecrübelerini üşenmeden burada paylaşan ve bu ortamı dinamik, canlı ve akışkan tutan sizin gibi güzide insanlar da teşekkürü sonuna kadar hak ediyor.
Herkese sanat dolu tasarımlar diliyorum.
ARS LONGA VITA BREVIS
 

cisil

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
166
Tepkime puanı
9
öncelikle konudaki bütün mesajları okuyamadım pek zman olmadığı için bazılarını okuyabildim aynı şeyleri yazdıysam kusura bakmayın..ben kendimden örnek vermek istiyorum... 2 yıllık bilg. prog bölümü okudum programcılığa kafam yatmadı.. photoshop dersimiz vardı okulda onu çok sevdim... mezun olunca üstünde çalıştım hep ama kısa sürtede öğrenmek istedim hep kursları duydum az bir araştırmayla hemen kayıt oldum istanbulda bir kursa öğrendimde kendi çabamla amanasıl mühendislik programlarını bilene mühendis denmiyorsa tasarım programlarını bilenede grafik tasarımcı denilebileceğine inanmıyorum.... vew şimdilerde güzel sanatlara hazırrlanmaya başladım grafik bölümü için inşş. seneye sınavlarına gireceğim
 

burcu doğan

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
çok teşekkür ediyorum melih bey.tüm kapıları kapattığınız için

okuma imkanım olmadı.şartlar nedenler.hatalar.ama kafamın içindeki onca rengi,renksizliği,var ve yoku dokunur hale getirebileceğimi sanarak yani 'mesleğini severek yaparsın ancak başarılı olursun'tezini ele alarak grafiker olmak değilde grafike etmeye çalışmaya başladığımanada bu yazıı benii üzdü.diyecek birşey bulamıyorum.teşekkür ediyorum.ben 26 yaşındayım.siz benden buyuksunuz belliki.belkş tecrübeleriniz size bunları gösterdi.dilerim birgün insanın isterse çok şey başarabileceği tecrübesinide yaşarsınız.imkansızlıklar dahilinde bile...
 

linesix69

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
23 Ağu 2009
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
:)

Mütevazılık ve ukalalık çok iç içe kavramlar.. Her mütevazılık içerisinde korkunç bir kibir ve ukalalık barındırabilir..Dikkatli olmak gerek ..! :)
"ben sanatçı değilim" "sanatçı olmaya çalışan bir emekçiyim" gibi "yapay" "karaktersiz" söylemler bana sadece "komik" geliyor..
Gitar çalmak istersiniz..birisi çıkar der ki "o öyle değildir, böyledir"
resim yapacak olsanız birileri çıkar..renkleri bilmen gerek, komposizyon bilmelisin, şöyle olmalısın böyle olmalısın falan filan..
Yaratım süreci teorik ısrarlar ile aşılamaz.. Denersiniz..Çalışırsınız..başarır ya da başaramazsınız..
Bırakınız denesinler..Bırakınız çalışsınlar..
Kimseyi kandırmayalım ki yaptığınız iş, yaptığımız işler öyle amerikanın yeniden keşfi falan değil..Aman grafikerlik sanattır, aman şöyle zordur, böyle kavramlara dayanır..Geçin efendiler bu ağızları. Mesleğin zorluklarını anlatarak, olmazlarından bahsederek kendimize pay çıkarmayalım.
Dünyanın en basit mesleklerinden biridir. Benim de mesleğim. Güzel paralar kazanan, güzel işler yapan bir grafikerim. Grafik tasarımcı falan da diyebilirsiniz.
Grafiker olmak istiyorum diyen birine asla "zordur" demem..Onun bilgisizliğini, acemiliğini kendime eğlence yapmam. Doktor değiliz arkadaşlar..Grafikerlik yapıyoruz. Gayet beğeniye açık, gayet göreceli bir iş yapıyoruz. Tabiki nizamı, kuralları var ama lütfen işimizi yüceleştirmeyelim..
Gelsin genç arkadaşlar..İddialı olsunlar..Bakir zihinler eminim ki bizlerden çok daha ileri seviyede fikirler barındırabilirler..Onlar yeni çağın grafikerleri olacak. Ukala olsunlar, narsist olsunlar. Onların kendilerine fazlasıyla güvenme hakları var ama bizim yok.
 

nosradamus

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
7 Eyl 2007
Mesajlar
264
Tepkime puanı
10
Bazı arkadaşlar nerdeyse "grafiker olunmaz grafiker doğulur." demeye getiriyorlar konuyu. Eğitim her meslekte olduğu kadar bu meslekte de gerekli olduğunu bende düşünüyorum ve kaldı ki eğitimin üstünlüğünü kimse tartışamaz, ama bu demek değildir ki eğitim almadan grafiker olunmaz. İllaki bu işi okuluna gidip öğrenmek zorunda değil kimse, gitmesi kendisi için bir avantajdır, gitmemesi bir dezavantaj değildir. Hayat zaten bir okuldur ve okulda da hem tecrübeyi hem bilgiyi ve de belki de en önemlisi görselliği öğrenebilirsiniz.
Eminim ki aramızda veya çevremizde bu işin okuluna giden ve doğru düzgün bir tasarım bile yapamayan insanlar vardır ve mutlaka da olacaktır. Bu kişilerin tasarım yapamamasının bir çok nedeni olabilir ama bu aldığı eğitimin eksikliğinden değildir. Tamamiyle kendisinden kaynaklanan bir kaç durumdan ibarettir.
Alınan eğitimler çoğu zaman teorik olur ve gerçek hayatla uzaktan yakından alakası olmadığı zamanlar olabilir.
Örneğin okulunu okumuş bazı mühendisler bir motor arızasında veya bir makine arızasında bir takım testler yaparak sorunu tespit etmeye çalışırken sanayide yetişmiş bir usta motorun sesinden arızanın nerede olduğunu bilir ve yanılma paylarıda oldukça düşüktür.
Demek istediğim tasarım bir yetenek işidir bu işte yeteneği olmayan bir insan ne kadar da eğitim alırsa alsın yine de doğru düzgün tasarım yapamaz. Bu bir doğa kanunudur bence.
Bu meslekte diğer önemli olgular görsel hafıza ve yaratıcılıktır. Alınan eğitimler her zaman bu olguları geliştirmeye yönelik olur. Bir tasarım programını tam anlamıyla kullanımını orada öğretemezler. Her zaman temel eğitim verilir geri kalanını öğrenmek bizlere kalır.
Sonuçta kullanılan programlar bellidir, photoshop, illustrator, corel draw, indesign vs. vs, bu programların kullanımını öğrenmek çok zor değildir. Bu programları öğrenmek için illaki eğitime de gerek yoktur. İnternet bulunmaz bir nimettir. Önemli olan bu programları kullanarak veya kullanmayarak yaratıcı tasarımlar yapabilmektir. Yaratıcı olamayan bu işin eğitimini almış insanlar devamlı okullarda öğretilen belli tasarım olguları içinde kalacaktır, bunların dışına hiç bir zaman çıkamayacaktır.
Ben kursları hiç bir zaman bir eğitim kurumu olarak görmem, eğer bir kurs ücretli ise benim için tamamıyla bir zaman kaybıdır, çünkü hiç bir zaman benim kapasitemin dışında eğitim veremezler bana. Ben zaten kendi kapasitemi biliyorum neden internetten veya bazı kaynaklardan bulabileceğim bilgileri öğrenmek için gidip bir ton para vereyim.
Ama resmi eğitim kurumları için böyle bir düşüncem yok. Zaten bu kurumlar öğrenci kabul ederken belirli yetenek sınavları yapıyorlar, senin yeteneğin yoksa zaten seninle uğraşmıyorlar bile.
Bu mesleği düşünen insanlar öncelikle eğitim almaya baksınlar ama imkanı olmayan veya bazı fırsatları kaçırmış kişiler içinde çok geç değildir, çeşitli kaynakları kullanarak ve çok çalışarak belirli yerlere gelebilirsiniz. Ama kendinizi geliştirmediğiniz sürece bunlarda fayda etmeyecektir.

Yazı biraz uzun oldu. Kendi düşüncelerim, katılır veya katılmazsınız, size kalmış.
Ama lütfen bu mesleği öğrenmek isteyen, öğrenmek için çabalayan insanların heveslerini kırmayalım ve unutmayalım ki bu meslek tamamıyla görsellikle alakalıdır, bu da göreceli bir durumu ortaya çıkarır, benim beğendiğim tasarımları bir başkası beğenmez veya onun beğendiğini ben beğenmem, göreceli bir durumdur ve bence "En güzel ve en yaratıcı tasarım en sade olanıdır."

Teşekkür ederim, iyi çalışmalar.
 

mizoo

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
85
Tepkime puanı
0
Mütevazılık ve ukalalık çok iç içe kavramlar.. Her mütevazılık içerisinde korkunç bir kibir ve ukalalık barındırabilir..Dikkatli olmak gerek ..! :)
"ben sanatçı değilim" "sanatçı olmaya çalışan bir emekçiyim" gibi "yapay" "karaktersiz" söylemler bana sadece "komik" geliyor..
Gitar çalmak istersiniz..birisi çıkar der ki "o öyle değildir, böyledir"
resim yapacak olsanız birileri çıkar..renkleri bilmen gerek, komposizyon bilmelisin, şöyle olmalısın böyle olmalısın falan filan..
Yaratım süreci teorik ısrarlar ile aşılamaz.. Denersiniz..Çalışırsınız..başarır ya da başaramazsınız..
Bırakınız denesinler..Bırakınız çalışsınlar..
Kimseyi kandırmayalım ki yaptığınız iş, yaptığımız işler öyle amerikanın yeniden keşfi falan değil..Aman grafikerlik sanattır, aman şöyle zordur, böyle kavramlara dayanır..Geçin efendiler bu ağızları. Mesleğin zorluklarını anlatarak, olmazlarından bahsederek kendimize pay çıkarmayalım.
Dünyanın en basit mesleklerinden biridir. Benim de mesleğim. Güzel paralar kazanan, güzel işler yapan bir grafikerim. Grafik tasarımcı falan da diyebilirsiniz.
Grafiker olmak istiyorum diyen birine asla "zordur" demem..Onun bilgisizliğini, acemiliğini kendime eğlence yapmam. Doktor değiliz arkadaşlar..Grafikerlik yapıyoruz. Gayet beğeniye açık, gayet göreceli bir iş yapıyoruz. Tabiki nizamı, kuralları var ama lütfen işimizi yüceleştirmeyelim..
Gelsin genç arkadaşlar..İddialı olsunlar..Bakir zihinler eminim ki bizlerden çok daha ileri seviyede fikirler barındırabilirler..Onlar yeni çağın grafikerleri olacak. Ukala olsunlar, narsist olsunlar. Onların kendilerine fazlasıyla güvenme hakları var ama bizim yok.

size sonuna kadar katılıyorumm.. agzınıza saglık
Bende 3 aylık eğitim aldım ve grafık tasarım meslegıne adım attım, 3 yıldır bu meslekle ugrasıyorum ve grafık tasarım meslegını cok sevıyorum, bu alanda iyiyim, çalıştıgım yılar boyunca ılk gunden bu gune hiç bir işte hatayla karsılasmadım, işlerimi hep baskıya uygun vşekilde teslım ettim, ve yaptıgım işler hep beğenildi, bu işte bır cok akademık almış grafıkere taş cıkartacagımı düşünüyorum, ilk tecrubemı bır ajansta yaptım ve tek başıma bir dergiyi baştan sona tasarladım, ve sonrasında kendımı denemek ne kadar ileriye ulatıgımı anlayabılmek amacıyla yıllarını bu meslege adamıs olan bir üstadımı ziyaret ettım, dergimi gösterdım ben cok begendığini bu işte iyi oldugumu söledi, demem o ki sadece eğitim değil yetenekte önemli, lğtfen kimse 3 ay grafık eğitimi almıs insanları (bende dahil) küçümsemesın, ve bilinizki kimseninde küçümseye hakkı yoktur olamaz!!!
 

tuncer özkan

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
12 Ağu 2009
Mesajlar
84
Tepkime puanı
9
Herkese merhaba,

Konuya, geçenlerde kaybettiğimiz, Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi Nail Çakırhan'dan bahsederek girmek istiyorum.

Ağa Han Mimarlık Ödülü, saygın bir ödüldür. Sanatçının yaptığı işlere bakılarak verilir. Nail Çakırhan'a, Akyaka'da kendi oturduğu ev baz alınarak bu ödül verilmiştir. Bilen bilir, kendisi önemli bir şairdir, ayrıca Nazım Hikmet'in de yakın arkadaşıydı.
Detaylara girmeyelim.
Yine geçenlerde, bir televizyon kanalında, kendisi ile yapılmış bir röportajı izlemiştim. Konuyu Ağa Han Ödülü'ne getiren muhabir, "Mimarlık eğitiminizi nereden aldınız? Hangi okulu bitirdiniz?" diye sorunca aldığı cevaba dikkat edin:
"Ne okulu? Ben mimarlık eğitimi almadım ki!"
Mimarlık gibi son derece disiplinel bir konuda, eğitimini almadan, dünyaca saygın bir ödülü alan bu sanatçımızın başarısı, "Sanat yapacaksan, mektebine git" diyen, okuluna gitmeden biryerlere gelmeye çalışanları, "alaylı!" diye aşağılayanlara iyi bir yanıttır. Kendi kendisini geliştirip, başarıları kanıtlanan pek çok insanı, okulunu oku(ya)madığı için küçümseyen kimseler, sanat okumuş, ama sanattan nasibini almamış kimselerdir. Sanatçı, tabii ki kendine güveni olmalıdır. Ama bu kendine güvenin sınırı çoğu zaman kibir ile içiçe girmemelidir.

Gelelim eğitim meselesine.
Geçmiş yıllardaki bir çerez reklamında Cem Yılmaz ne diyordu?
"Eğitim şart!"

Eğitim tabii ki gereklidir. Özellikle okullarda verilen sistematik bilgi, oldukça değerlidir. Kişi, özellikle işini seven kişi, kendisini okulu olmadan da pekala geliştirebilir. Bir tıp eğitimi, mühendislik eğitimi için bu durum geçerli olmayabilir ama resim, grafik, fotoğraf.. (hatta mimarlık gibi!) konularda okuyarak, araştırarak, kendisini geliştirebilir. Sanat tarihi'ni okuyanlar, böyle destansı kişilerin hayatlarına tanık olmaktadırlar. Hem uzak geçmişte, hem de Nail Çakırhan örneği gibi yakın geçmişte örnekleri çoktur. Sergisini açan ressam veya fotoğrafçı, eserlerinin altına diploma numarasını mı yazmalı?
Ya da tersinden bakalım. Diploması olan herkesin işleri güzel midir? Ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmaz sözü boşuna mı söylenmiştir?
Kişisel olarak, diploması olup, istikrarlı olarak kötü işler üreten pek çok tasarımcı gördüm.
Diploması olup, gayet başarılı işler üretenleri de gördüm.
Ve nihayet diploması olmayan, ama gayet güzel işler üretenleri de gördüm.
Tabii ki diploması olmayan, sıradan ve kötü işler üretenleri de..

Bu saptamalardan, sonucu lütfen siz çıkarın. Ya da başka bir önermede bulunun.

Yok, hayır, olamaz, bu işi diploması olmayanlar asla yapamaz, yapmamalı diyenlerin bu sözleri, "Bu işi sadece biz biliriz, işte kapı gibi de diplomamız var!" diyerek bu mesleği elitist bir havaya sokmaktadırlar. Kendilerine akıllarınca bir sınıf yaratmaya çalışmaktadırlar.

Diploman varsa, yaptığın herşey, güzeldir.
"mi acaba?"

Okul kavramını kimse küçümseyemez. Buna ben de dahilim. Sistematik bir bilgi, bize zaman kazandırır. Konuları derinlemesine incelememize yardımcı olur.

Yetenek, yapısaldır. Eğer sizde bu ışık yoksa, diploma, duvarda asılı duran kağıt parçasıdır.
Bilgi, artırılabilen, üst üste konabilen bir şeydir. Bunu okulla düzenli olarak alırsınız, ya da kendinizi geliştirerek çabayla da alırsınız. Okuldaki süreç de kuşkusuz böyle bir çabadır, ama okul dışındakiler, daha çok çaba sarfetmelidirler.

Demek ki, işimizi öğrenmek için çok çalışacağız, çok okuyacağız, çok araştıracağız, çok gözlemleyeceğiz.

Daha güzel işler yapmak için çabalarken, önünüze çıkıp "hani diploman?" diyenlere güzel işler yaparak cevap veriniz. En kötüsü, "göster diplomanı, işe başla" diyecek patronlardır. Allah hepimizi bunlardan korusun. Çok şükür ki, işverenlerin önemli bir kısmı, prodüktiveye bakar. Yani verimlilik.. İşini en iyi şekilde yapıyorsan, sen bu işin profesörüsün.

Haa, bu işin profesörü isen, karşılığını da söke söke almalısın! İster alaylı ol, ister mektepli.Bu da ayrı bir konu.

Efendim, şimdi biz diploması olanlar, boşuna mı okuduk, dirsek çürüttük?. Boşuna mı ailemizin, ülkemizin kaynaklarını tükettik?

Tabii ki hayır. Karşınızda sözdiziminde bulunan ben, bu şekilde katagorize olmaya karşıdır. Okumak, hele hele üniversite havasını solumak dünyanın en güzel şeylerinden biridir. Diplomanız, sizin taşları üst üste koyarken destek aldığınız yapınızdır. Hangi taşı nereye koyacağınız sizin derslerinizde vardır. Diplomanıza son derece saygılıyım. Ama insan bilgi sahibi oldukça kuşkucu olur. Sosyal, siyasal, iktisadi ve de sanat eğitimini üniversite veya yüksek okul düzeyinde alan herkes, birşekilde bazı hocalarıyla ters düşmüştür. Bazen, hocalarına karşı, haklı bile olmuşlardır..Tartışmışlardır, hocalarını bile geliştirmişlerdir. Öte yandan, öğrendiklerimizin pek çoğu, okul sonrası edindiğimiz bilgilerdir.
Diplomamız olsa bile kendimizi sürekli geliştirmeliyiz, yukarıda diplomasızlar için önerilerim sizin için de geçerlidir: "Daha çok okumak, daha çok araştırmak, daha çok gözlemlemek..." Benim diplomam var, ben her şeyi bilirim derseniz, Nail Çakırhan gibi birileri gelir, bütün ödülleri siler, süpürür, siz de diplomanıza bakar, bakar, bakarsınız!

Asla hiç kimseyi küçümsemeyeceksin!
Asla bir elit gibi diplomanı öne çıkarmayacaksın!
Yaptığın başarılı işlerle sen övüneceksin!
Asla ben herşeyi bilirim demiyeceksin!
Emekli oluncaya kadar, belki de sonrası için bile, sürekli okuyacak, araştıracaksın!

Okullardaki eğitimin kalitesi için ise başka bir gün yeniden buluşacağız.

Herkese başarılar

Tuncer ÖZKAN
 

Onur KARADAĞLI

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Eyl 2007
Mesajlar
2,439
Tepkime puanı
110
Syn. Tuncer ÖZKAN

İlk mesajınızda değerli bilgi ve ön görülerinizi güzel bir hikaye ile birleştirip bizlerle paylaşmışsınız, şahsım adına teşekkür eder ve minik bir öngörüdede ben bulunmak isterim;

Alaylı ve Mektepli kavramları var olduğu sürece, mektepliler alaylıları, alaylılar mekteplileri karşı taraf olarak görecek, hiç bir zaman bitmeyecek bir yarış içinde olacaklardır, SANAT kavramını benimsenmesi SANAT'a bakılan açıyla ilgili olup, insanların egoları ile dile getirilmektedir. Bu ironik durumun kaba tabirli örneği ise şu şekilde verilebilir;

Mekteplinin ürünü mektepliye güzel, Alaylının ürünü alaylıya güzel, ortada SANAT yok!. Ne zaman kitleler karışıp (halk) ürünü beğendi işte ozman ne mektep nede alay.. İşte ozman SANAT var...


İşin özü şu ki: Grafiker - Tasarımcı olarak ne kadar iyi olursanız olun, ürettikleriniz sadece kendi ekseni etrafında dönen kişi yada kişilerce görülüyorsa hiç boşuna heveslenmeyin!.. Ürettiğiniz SANAT değil üründür, işe yarar ama sizin işinize değil.. Dolayısıyla da SANATCI değilsiniz.
 
Son düzenleme:

vatandas2009

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
3 Tem 2009
Mesajlar
398
Tepkime puanı
10
Grafiker olmak istiyorsun demek.olmak istiyorsan olursun zaten. zamana bırakmak lazım bence. olmak yada olmamak işte bütün mesele bu :smile:
 

tuncer özkan

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
12 Ağu 2009
Mesajlar
84
Tepkime puanı
9
Sayın Onur Karadağlı,
Konuya ilginiz için teşekkür ederim.
Yazınızın son paragrafını daha iyi anlayabilmem için konuyu biraz açabilir misiniz?
Şimdiden teşekkürler.
Tuncer ÖZKAN
 

artraktor

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
14 Ocak 2008
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Merhabalar,

örnek: Marmara Grafik Tasarım bölümünde 25 öğrenci var 4sene okudular hepsi mezun oldu 25 öğrenciden 5 tanesi azimle çalıştı boş zamanlarında eğlenmedi kitap okudu belgesel izledi boş kağıtlara resim çizdi anlam yükledi vs. geri kalan 20 öğrenci gezdi eğlendi pek ilgilenmedi eğitimleri ile kısaca.

Şimdi bu 5 grafikeri aynı teraziye koyarmısınız diğerleri ile tabiki hayır eğitim sadece kampüse gidip sınavları geçmek değildir grafikerlik çünkü grafikerliğin bana göre en büyük majoru kültürdür hayal nasıl kurulur ? ne kadar bilgi o kadar geniş hayal gücü.

Alaylısıda aynı sistemde hatta bazı durumlar onlar için çok daha karamsar çıkmazları daha çok diyelim çünkü öğrenme kaynakları bir öğrenceye göre yok denecek kadar az.

Bugün piyasaları gidip gezdiğinizde alaylı grafikerlere daha çok rastlamanız mümkün bunların nedenlerinden biri ise teknik olarak basılı işlere daha hakim yetişmiş olmalarıdır. Bunada bir örnek verecek olursak bir öğrenci 4 sene hayal gücünü geliştirmeye uğraşırken alaylısı renk ayrımda tecrübe sahibi olabiliyor dolayısı ile bu alanda gerçekten ciddi bir fark ortaya koyabiliyor. Benim kanaatim grafik tasarımdan mezun olan öğrencilerin yetenekli ise yeri zaten matbaa ortamı olmamalıdır, ajans ortamları çok daha iyidir gelişimlerine katkıda bulunur. Matbaa ortamlarında grafiker olan insanların genelinin zaten amacı katalog broşür vs. yapmayı öğrenip doğru montajı gerçekleştirip teknik olarak bir sorun yaşamadan işi sonuçlandırmaktır öğrenir ve grafikerlik hayatı bu şekilde devam eder.

Şimdi ben 26yaşındayım tam 10senedir grafikerlik yapıyorum güzel bir ajansta iyi bir ustad tarafından yetiştirildim şanslıydım aslında şu an ajans ortamlarında çalışıyorum ama alaylıyım tanıtım cd'leri web siteleri basılı işler etc. yapıyorum ama tabiki de aklıma ilk takılan soru okumadan doktor olunmaz peki okumadan grafiker olunurmu sorusu aslında olunur peki ya gidip okuyan emek harcayan para vererek bu mesleği öğrenenler? bizler para kazanarak öğreniyoruz. Grafik tasarımdan mezun olan grafikerler arkadaşlarımız genel hayal gücü olarak ileri düzeydedir bu yüzden alaylı ve eğitimlinin grafikerlik bilgileri pekişmez belirli alanlarda ikisinin farklı üstünlükleri vardır.

Saygılar...
 
Son düzenleme:

aStroS

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
3 Kas 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
bravo

selamün aleyküm.üstadlar!ben üç yılı aşkındır photoshop la ilgileniyorum.photoshopta ileri seviyedeyim diyebilirim.ama ben hep hobisine uğraştım.bu forum sitesine girine kadar.şimdi benim grafiker olabilmem için neler gerekli photoshop yeterli mi.bu işte çalışma alanları nerelerdir?eğer cevaplandırırsanız sevinirim.

Yaklaşık 1 yıl önceydi. Bir gün çalıştığım işyerine bir arkadaş geldi. Kendisi işyerimizde yardımcı grafik tasarımcı olarak çalışmak üzere işe alınmış bir kişiydi. Tanışma anında yüzüne ilk baktığımda temiz bir yüz ve masum bir bakış ilk göze çarpan özellikleriydi. Sanırım 1 dakika kadar yüzüne hiç bir şey sormadan baktım. Sahip olduğu yüz ifadesinden ve karşımda oturduğu koltuktaki duruşundan ve en önemlisi de sahip olduğunu ifade etmek için göstermesi gereken duruşundan nasıl bir psikolojiyi üzerinde taşıdığını anlamaya çalışıyordum.

Çalıştığım reklam ajanslarına çeşitli dönemler stajyer olarak gelen öğrencilerin dönemsel olarak bulunmaları ve mezun olanların ise aramıza yeni katıldıklarında sahip oldukları bilgi düzeylerini belirlemek adına ve kendileriyle iyi bir başlangıç yapabilmek düşüncesiyle yaptığım konuşmaların bir benzerini bu yeni gelen arkadaşla yapmak ve birbirimizi tanıma sürecini olumlu bir şekilde başlatabilmek için bazı şeyleri sormam gerektiğini düşündüm.

- Sanırım kurs mezunusun, yani okullu değilsin..?
- Evet abi. Ben falanca kursa gittim. 3 ay boyunca Photoshop ve FreeHand programlarını öğrendim.
- Peki bu programları ne kadar öğrendiğini düşünüyorsun?
- Abi dört dörtlük olmasa bile dört üçlük biliyorum. Bundan eminim.
- Hııı. Tamam. Anladım. Şimdi bu masa ve bilgisayar senin. Bundan sonra bu bilgisayarı kullanacaksın. Hayırlı uğurlu olsun.

Konuşmamızı kısa kestim. Huyum kurusun karşımda iddialı konuşan kişilerin söylediği sözleri ağızlarına bilgim doğrultusunda tıkmak gibi bir özelliğim olduğunu yıllar öncesinde yani çocukluğumda kazanmanın bana verdiği hazzı bir çok kez tatmaktan geri kalmadım. Fakat bu arkadaşın kendisine özgü iddialı ama mütevazi tavrı nedeniyle kendisini terslemedim. Herşeyin zamanla ortaya çıkacağını bildiğim için durumu sürece yaymayı yeğledim...

Bir çok kişi kendisini " Grafiker " olarak tanımlar aslında tanımlamanın orijinali şöyledir. Grafik tasarım işiyle uğraşan kişiye, " Graphic Designer " denir. Bunun türkçesi " Grafik Tasarımcı " dır. Bu tanımlamayı ukalalık olsun diye değil tanımlamanın doğru bir şekilde ortaya konulması anlamında belirtiyorum. Bunun yanında grafik sanatı denen şey tek başına bir anlam ifade etmez. Tasarımcı grafik öğeleri kullanarak ortaya sanatsal bir çalışma çıkartır yani ortada mevcut bir hamur vardır ama bu hamuru yoğuracak olan da grafik tasarımcıdır. Bu kişi düşünce olarak somuttan soyuta, soyuttan somuta gidiş sürecinde tasarlanması gereken her şeyi, grafik sanatının bütün gerekli unsurlarını kullanır ve ortaya bir eser çıkartır. Bu sanatın gereklerini en iyi bir şekilde uygulamaya koyan bu insan yani grafik tasarımcı yoktan bir şey yaratmadığı gibi, varolan bir şeyi de yok etmez. Doğada bulunan mevcut öğeleri düşüncel gücü, sanatsal disiplini ve bilgi birikimi çerçevesinde yoğurur, dönüştürür, biçimlendirir ve yine bize sunar. Kitapsal tanıtım ve anlatımların dışında varolan mevcut etkileşimleri de göz önünde bulundurduğumuzda sanat denen olguyu ortaya çıkartan insanoğlu tasarım denen dönüşümü de bilinçli bir şekilde kendi dağarcığına katmasını bilmiştir. Tüm bunlar bir araya geldiğinde ise " Grafik bakış açısına sahip tasarımcı " ortaya çıkar.

Günümüzde ve öncesinde aile yaşamı içerisinde bulunan çocuklara büyüdüklerinde ne olmak istedikleri sorulduğunda genellikle ve çoğunlukla;

- Doktor, yok yok mühendis olmak istiyorum...

sözcükleri küçüğümüzün ağzından dökülür. Toplumun genel yapısı gereği sanatla uğraşan ailelerin dışında kalan kesimler ( bunlar ne yazık ki çoğunluğu oluşturuyor ) çocukları için meslek seçimi telkinlerinde daha düzenli ve gelir düzeyi oldukça iyi olduğu düşünülen meslek dallarını önermektedirler. Sanatçı olmanın düzensiz, disiplinsiz ve kazancı iyi olmayan durum oluşturduğunu düşünen azımsanmayacak düzeyde aile, çocuklarının sanatçı ve bizi ilgilendiren anlamda " Grafik Tasarımcı " olmaları yönünde herhangi bir etkide bulunmadıklarını bilmek için sanırım ileri görüşlü olmaya gerek yok. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Bu onlar için bilinememezliğin getirdiği ürkeklik, karamsarlık ve korkunun düşüncelerine yansımasının bir ifadesidir. Bu anlamda ebeveyler çocuklarının kendilerine sanatçı olmaya karar verdiklerini söylediklerinde bu noktadan başlayarak onları caydırmak hatta bu düşünceden alıkoymak için baskı yapmaya başlarlar. Oysa ki bir toplumun can damarlarının sanatçılar olduğu düşünüldüğünde ve en önemlisi de sanatçı olmanın ayrıcalıklarının olduğu tüm dünyada bilinmesine karşın toplumumuzun düşünce yapısının bu noktaya gelemememiş olması onları bilmedikleri bir meslek dalında yönlendirememe ve en önemlisi de bu noktada çocuklarıyla övünememe durumuna sokar.

Herhangi bir aile toplantısında kendisine sorulduğunda çocuğun;

- Sanatçı olmak istiyorum amca... demesi ortamın bir anda buz kesmesine neden olabilir.
- Sanatçı da neymiş? Ne sanatçısı olacaksın bakim... sözleri en iyimser olanların ağzından dökülürken anne ve babanın çocuklarına tuhaf ve anlamsız bir yüz ifadesiyle bakıyor oldukları gözlerden kaçmaz.

Yıllar öncesinde katıldığım bir dost toplantısında mesleğimle ilgili kimsenin bilgi sahibi olmadığı bir dönemde içlerinden birisinin merakından;

- Ne iş yapıyorsun..? diye sorması sonrasında kendisine,
- Grafik tasarımcıyım... dediğimde uzaydan gelmiş bir kişiye bakar gibi olduklarını gördüm ve kendilerine mesleğimle ilgili genel bir açıklama yapmak gereğini duydum. Sonrasında sanki anlamışlar gibi başlarını bir aşağı bir yukarı salladıklarını gördüğümde ise gülmekten kendimi alamadım. Konuşmaların bundan sonraki sürecinde karşımdaki kişiler sanki onların içerisinde bulunduğu durumdan anlamayacakmışım gibi davranmaya başladılar. Onlarla yaptığım konuşmalar sonrasında bana daha da tuhaf bakmaya başladılar. Herhangi bir sanat dalıyla ilgilenen bir kişinin başka konularda düşüncesinin ve önerilerinin olabileceği hatta bunun o sanatçıyı genel durum gereği daha sağlıklı kılacağını kendilerine belirtmeme karşın konuyu anlamadıkları hallerinden açıkça belli olan bu kişiler bana daha da tuhaf bakmaya başladılar. Neden mi..? Çünkü ben sanatçıydım ve onların çok dışında bir özelliğe sahiptim.

Sanatçı olmak, özellikle de grafik tasarımcı olmak, bir toplum yapısı içerisinde bulunan diğer meslek katmanlarının tümü hakkında genel ya da en azından yüzeysel bir bilgi sahibi olmayı, genel kültür olarak asgari bir bilgi birikime sahip olmayı, bakış açısı olarak toplumun algılama biçiminden bağımsız olarak konulara ve olaylara daha geniş bir şekilde bakmayı, mantıksal olarak bakıldığında sağlam bir bütünlüğe sahip olmayı, sanatsal olarak bakıldığında ise tüm bunları yoğurabilme becerisi ve birikimini özünde barındırabilme yeteneğini beraberinde getirir.

Grafik tasarımcı özünde bir sanatsal psikologdur. İçerisinde bulunduğu ekonomik yapının, üretimden tüketime kadar olan zinciri içerisinde önemli bir halkadır. Bu derece önemli olan bu grafik tasarımcı üç aylık ne tür bir birikime sahip olduğu belli olmayan sözde eğitimcilerin savsaklayan bakış açıları, sanatsal olmayan ve salt program öğretmeye dönük davranış biçimlerinin ürünü olamaz. Genel amacı kursuna kayıt olan kişilerin ödediği ücretin sonucunda genel geçer bilgileri sınırlı bir süre içerisinde gaza getirme noktasında mahir, sanatsal yaklaşım yönünde kısır, tümüyle ticari tarzda sertifika odaklı eğitim verdiğini övünerek belirten adı " Grafik Tasarım Kursu " olan yerler olamaz.

2001 ekonomik krizi sonrası ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan tüccar düşüncesine sahip işverenlerin akademi mezunları dışında bir insan gücü yaratma noktasında geçici ve o döneme özgü can simidi olarak gördükleri " Grafik Tasarımcı Kursu " bitirmiş kişilerin salt kendi işlerini gördürmek ve en önemlisi de kendi kar hırslarından taviz vermemek adına düşündükleri bu çarpık yapı daha sonra sistematize olmaya ve kişilerin ekonomik kurtuluşu için iyi bir çözüm noktası olmaya başladı.

- Meslek sahibi olmak mı istiyorsun..? Seni 3 ayda grafiker yapalım. İstediğin her şeye bizim sana vereceğimiz eğitimle kavuş.

Koskoca bir yalan. Temel sanat eğitimi almayan bir kişinin sahip olduğu sığ kişisel kültür düzeyi ile bir şekilde öğrendiği bilgisayar programları sonrasında grafik sanatının temel prensiplerine uygun yaklaşım biçimi ve çalışma tarzını hayata geçirip içerisinde bulunduğu topluma sunum yapabileceğini varsaymak en hafif anlatımla saflıktır. Ortadaki mevcut duruma kayserili tüccar bakış açısıyla yaklaşan kişilerin boş hayallerle avuttukları insanlara çözüm yolu olarak sundukları bir meslek dalının 3 aylık bir eğitimle elde edilemeyeceğini anlamaları sonrasında içerisine düştükleri psikolojik durumu anlatmaya ise kelimeler yetmez. Kişisel kurtuluşun çözüm yolu olarak gördükleri gaz verici kurslarla bu işin olmayacağını anlayan kişiler giden paralarına mı yoksa kazanmadan kaybettikleri hayallerine mi yanacaklarını bilememe noktasına gelmektedirler. Grafik tasarımcı olmanın birkaç program üzerinde bilgi sahibi olmadığının insanlara bu güne kadar gerektiği şekilde anlatılmadığı da düşünüldüğünde kendisini elit olarak gören bir takım kişilerin topluma karşı sorumluluk duygusu içerisinde olmak yerine esen bu rüzgarın kendi yelkenlerini nasıl dolduracağının telaşı içerisine düşmüşlerdir.

- Bu durumdan kendimize parsa çıkartmanın zamanıdır...

düşüncesinde olanlar aldatılan kişilerin vebalini üzerlerinde taşıdıklarını unutmamalıdır. Yaptıklarının iyilikten çok bu noktada doğal olarak bilgisiz ve çaresiz olan kişilere gerçeği anlatmadıkları için kötülük olduğunu nedense anlamak istememektedirler. Bu ortamdan yararlanıp ceplerini doldurmanın ötesinde başka bir düşünceye sahip olmayan bu kişiler bir süre sonra gaza getirilip kandırılan kişilere nasıl hesap verecekleri şimdiden düşünmeye başlamalıdır. Geçen zaman onların lehine değil aleyhine işliyor bunu da bilsinler.

Türkiye'de çeşitli dönemler bazı meslek dalları popüler olmuştur. Bir dönem İnşaat Mühendisliği, başka bir dönem ise doktorluk. Liseyi bitirip üniversiteyi kazanamayan ve kahvede boş oturmaktan bıkıp eline aldığı bir gazetede koskoca puntolarla yazılmış bir ilanı okuyan bir gencin büyük ümitlerle başladığı bir macerada hüsrana uğramasıyla sonuçlanan hatta bir çok kişinin iş bulamadığı için başka işler yapmaya yöneldiği, bu düşüncesini de bir şekilde bazı yerlerde isyan eder türden yazılarla belirttiği bir meslek dalı seçimi öncesinde büyümüşte küçülmüş bir kişiye adam olması için hangi mesleği seçmesi gerektiği sorulduğunda;

- Grafiker olmak istiyorum abi...

diye cevap vermesi sonun başlangıcının tipik bir örneği olarak ne yazık ki karşımızda durmaktadır. Oysa ki adam olacağı varsayılan bir tasarımcının geniş bir bakış açısına, gelişmiş güncel bir mesleki bilgi düzeyine, gerektiğinde sınırları aşabilecek ama gerektiğinde ise nerde duracağını bilecek bir mantık yapısına, kıvrak ve pırıltılı bir zekaya, anlatımı geniş sözcük dağarcığı zengin bir konuşma ve ikna yeteneğine ve daha saymakla bitmez kişisel becerilere sahip olması şarttır.

Bu şartları yerine getiremeyen kişilerin, istedikleri kadar o, bu, şu türünden program bilgisine sahip olması hiç bir anlam oluşturmamaktadır. Tasarımcıya hangi programları bildiği değil hangi düşüncelerin hangi düzeyinde dans edebildiği sorulur.

Saygılar...

:alkis: hocam bravo benim yıllardır kelime haznemin yetmediği bi düşünceyi yazmışsın bu yazıyı okuyan herkes biraz olsun kendine ibret almıştır. Benim düşüncem sizin yönünüzde kesinlikle katılıyorum ama bundan 2 yıl öncesinde böyle değildi BİGLEADAM a kayıt yaptırmıştım grafiker olcam die kayıttan 1 hafta sonra arkadaşın biri olamazsın dedi kayıt sildirmeye gittim iptal için 1 milyar istediler paramın ziyan olmaması için bende hadi dedim sistem mühendisliğini bari alim tamamen ticari bi döngü öğrencilere çok yazık oluyor. neise bu bu şekilde devam etti hiç bilmediğim bi konu hakkında 7 ayda sistem mühendisi olamayacaımı ilk ayda anladım ve iptal istedim etmediler siz gelmezsiniz ama ücretinizi ödemeye devam edersiniz dediler. Hoca die cami hocasına benzer birini verdiler dolayısıyla 7 ay sonunda herkes dökülüyordu. Herneyse arkadaşlar BİLGEADAM ı kimseye tavsiye etmiyorum inanmayın bunlara. 2.si ben grafikerlik düşünüyordum kurslara bi nezrede olsun tekrar bi başlamayı düşündüm ama sağolsun abimizin yazısı beni kendime getirdi 2 yıldır hazırlandığım Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Müzik Toplulukları bölümüne daha inançlı hazırlanıcam bu saatten sonra, bu üniversiteler boşuna açılmadı ve dikkat ederseniz iş ilanlarında genelde üni mezunu arıyorlar çok teşekkür ederim.
 

yunisher

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
26 Ara 2008
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
17 yaşındayım ve anadolu lisesine gidiyorum tabiki sanat eğitimi alamıyorum.Siz bu işi bilen ,bu piyasanın içinde olan benden büyük abiler ve ablalar olarak sizce kendimi bu yolda geliştirmeye başlamalı mıyım? başlamamalı mıyım?Bu mesleğin geleceği nedir? Bu yaştan kendimi geliştirmeye başlasam ilerde iyi bir yere gelip iyi bi yerlerde çalışabilir miyim(yetenek farkını gözardı edip sadece tecrübe olarak düşünürsek)?Grafikerliğin artıları ve eksileri nedir ? çok soru sordum galiba ama cevaplarsanız çok sevinirim :)
 

nosradamus

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
7 Eyl 2007
Mesajlar
264
Tepkime puanı
10
17 yaşındayım ve anadolu lisesine gidiyorum tabiki sanat eğitimi alamıyorum.Siz bu işi bilen ,bu piyasanın içinde olan benden büyük abiler ve ablalar olarak sizce kendimi bu yolda geliştirmeye başlamalı mıyım? başlamamalı mıyım?Bu mesleğin geleceği nedir? Bu yaştan kendimi geliştirmeye başlasam ilerde iyi bir yere gelip iyi bi yerlerde çalışabilir miyim(yetenek farkını gözardı edip sadece tecrübe olarak düşünürsek)?Grafikerliğin artıları ve eksileri nedir ? çok soru sordum galiba ama cevaplarsanız çok sevinirim :)

Eğer bu mesleği düşünüyorsan kendini elbette şimdiden geliştirmeye başlamalısın, düşünmüyorsan uğraşma bile derim, yetenek ise yaratıcılıkla, hayagücüyle birleşirse bu meslekte daha da yükselmeni sağlar ama "yetenek yoksa bu mesleği yapamazsın" anlamına gelmez, işin içine tecrübeni ve hayalgücünü katar her zaman yoluna devam edersin.
 

bluedark

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
22 Tem 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
perspektif, hayal gücü, yanılsatabilme...
 

bluedark

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
22 Tem 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
estf. vatandaş... Allah'ın verdiği yeteneği keşfeden cevherlere şans tanınmalı.. tecrübenin o kadar önemli bi kriter olduğunu düşünmüyorum... tasarım konusunda özellikle... sonuçta tasarımcıdan kampanyanın tümünü yönetmesi beklenmez... aynı zamanda yöneticidende logo tasarlaması...

Ne ceketler gördüm, içinde adam yok. Ne adamlar gördüm, üstünde ceket yok... ;)
 
Üst