bu meslekle ilgili bir eğitimim olmamasına rağmen bundan 2 sene önce bu işe başladım. freelance olarak çalışıyordum. serbest olmak, rahat olmak ve aynı zamanda evden para kazanmak hoşuma gitti. bir süre sonra müşteriler arttı, doğal olarak iş de arttı. ben artık gün boyunca şehri turlayan, müşterileri tek tek gezen, teslimat yapan biri haline geldim ki artık tasarım için geriye sadece akşam ve gece geç vakitler kalmaya başladı. bir süre sonra bu durum beni yormaya başladı ve netten iş paslayabileceğim genç arkadaşlar buldum, ancak o da pek sağlıklı yürümedi. kazancım bir ay 2000 lirayı bulurken, bir ay 500 liraya kadar düşebiliyordu. yani bir ay havamdan geçilmiyor, bir ay boynumu büküp oturuyordum. bu durumda hayata dair ne birikim yapabiliyor, ne de plan yapabiliyorsunuz.
neyse gelelim esas meseleye, yani grafiker maaşlarına...
2 senenin sonunda şehrimde bulunan en iyi reklam ajanslarına mail gönderdim, içlerinden biri hemen geri dönüş yaptı ve beni çağırdılar. ne eğitimim var, ne de ajans tecrübem, elimde sadece 2 sene boyunca yaptığım çalışmalar var. gittiğimde tüm çalışmalarımı gösterdim. dergiler, bültenler, kataloglar, kurumsal kimlikler, web siteleri, video-fotoğraf çekimleri, vs. önce hepsini tek başıma nasıl yaptığımı sordular, eğitimin olmadan bu kadar farklı şeye nasıl merak sardın, nasıl öğrendin bu kadar kısa sürede filan dediler. sonra ne kadar istediğimi sordular. hiç tereddütsüz 2000 lira dedim. sonra kıyasıya bir pazarlık başladı aramızda. 2 görüşme yaptık ve pazartesi günü 3. ve son görüşmeye gideceğim, tahminim 1500+sigorta+yemek şeklinde bir ücretle işe başlayacağım. ve şundan eminim ki yakın bir zamanda bu ücret 2000 liraya çıkacak ve dışardan yaptığım işlerle birlikte daha da artacak.
benim bu durumdan şahsen çıkardığım ve özellikle genç-yeni arkadaşların da dikkate almasını tavsiye ettiğim nacizane dersler şunlar:
1) portfolyosuz grafiker, yoğurtsuz iskenderdir. başvurduğum ajansın bana beklentilerimin üstünde bir ilgi göstesi ve 2000 lira istediğimde yüzüme şaşkın şaşkın bakmamalarının tek bir sebebi vardı, o da önlerine koyduğum portfolyoydu. istanbul'daki arkadaşlar 1500 lirayı küçümseyebilirler belki ama burada en baba grafikere maksimum 2000 lira ödenir. o yüzden ben hiçbir eğitimim, tecrübem olmamasına ve sadece 2 senelik freelance geçmişim olmasına rağmen başlangıç olarak bu rakamı gayet tatminkar buluyorum.
2) grafiker bulunmaz hint kumaşı değildir. şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki etraf grafikerden geçilmiyor ve kendine grafiker diyenlerin bir çoğu 100 sayfalık dergiyi corel draw veya photoshop ile yapmaya çalışan, estetikten-tipografiden bihaber, yurtdışındaki güncel tasarım akımlarını takip etmeyen insanlardır. bu arkadaşlar kusura bakmasınlar, ama onların yeri küçük ve orta büyüklükteki matbaalar, tabelacılar, ozalitçilerdir. bu işletmeler şehirlerindeki büyük firmalarla, istanbul-ankara firmalarıyla rekabet etmeye ve zar zor ayakta kalmaya çalışırken bir grafikere kalkıp da 2000-3000 tl maaş verebilmeleri mümkün değildir. (kaldı ki ortada bu kadar çok grafiker varken!) bence grafikerlerden önce ayaklanması gereken matbaa-tabela ustalarıdır. çünkü malum, piyasada usta sıkıntısı var ama yine de bunların bir çoğu grafikerler kadar, hatta bazıları grafikerlerden az maaş almaktadır. üstelik şöyle de bir türkiye gerçeği var, siz üniversite okuyun, üstüne yüksek lisans yapın, askere gidin gelin ve en baba şirketlerden birinin finans departmanında işe başlayın. başlangıç maaşınız 800-1000 liradan fazla olmayacaktır. yani grafikerler bulunmaz hint kumaşı değildir, biraz gerçekçi olmak lazım.
3) nasıl başlarsa öyle gider. bugünün şartlarında küçük bir matbaada veya tabelacıda işe başlayıp daha sonra bir ajansa geçmek veya tam tersinin olması pek mümkün değildir. mutlaka vardır ama bunlar gerçekten az rastlanan durumlardır. çünkü böyle yerler genelde bütün işi tek bir elemana yüklerler ve bu ortamda hem çalışmak, hem de kendine mesleki gelişim için zaman ayırmak neredeyse imkansızdır. üstelik etrafında senin gelişimine destek olacak birileri de yoktur. o yüzden bu işe yeni başlayan benim gibi alaylı arkadaşlara tavsiyem, eğer bir süre idare edebilirim derseniz freelance olarak bu işe başlayın. bir süre deli gibi çalışmanıza rağmen muhtemelen pek para kazanamayacaksınız ama bu süreçte etrafa mesleğinizi kabullendirecek, piyasayı tanıyacak, çevrenizi genişletecek, matbaacı-tabelacı ile pazarlık yapmayı öğrenecek, yeri gelecek acı tecrübeler yaşayacak ve bunlardan ders çıkaracaksınız. ve en önemlisi de, evde oturup kendinizi geliştirmeye zamanınız olacak. ne zaman ki portfolyonuzu hazırlar ve kendinizi hazır hissedersiniz, işte o zaman istediğiniz yere başvurup ben 2000 lira istiyorum, 3000 lira istiyorum diye talepte bulunabilirsiniz ve yadırganmazsınız. bunun eğitimini alan arkadaşlara tavsiyem ise direk bir ajansa stajyer olarak kapak atmaları. bu arkadaşlar bu işin okulunu okudukları ve genç oldukları için ajansta çalışanlar tarafından benimsenir, ''bizim çömez'' diye kafası okşanır ve ajans sahipleri de bu arkadaşları düşük maaliyetleri sebebiyle çok severler. stajyer arkadaş da aldığı ücrete bakmadan bu süreçte kendini geliştirmelidir, çünkü etrafında buna müsait bir ortam vardır. birkaç sene sonra hem pozisyonu, hem de maaşı tatmin edici seviyelere gelecektir. en kötü ihtimalle cv'sine yazabileceği bir ajans referansı olacaktır. bu referans ile çoğu ajansın, hatta kurumsal firmalardaki reklam-ilan departmanlarının kapıları da kendisine açık olacaktır.
evet, baya uzun bir yazı oldu ama umarım birileri okur ve faydası dokunur.
hepinizin yolu açık olsun...