Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Yeni profil mesajları

Bazen insan öyle bir özlenir ki... Özlenen bilse, yokluğundan utanır...
Onurlu olmalı gelişler...
Bir kadının ANA oluşu, bir erkeğin ADAM oluşu gibi...
Asil ve olgun gelmelisin...
Başın dik, alnın açık, tüm kalbinle gelmelisin...
Ne kadarına yetiyorsa yüreğin yettiği kadar sevmelisin...
Aklını başından alacak kadar değil, aklı başında olacak kadar sevmelisin...
Az olsun, öz olsun ama yürekten...
CAN'ı Gönülden olsun.
İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime.
Buralar çok karışık...
Kaç defa geldim, gene de hep kayboluyorum.
Onunla ben hep sevişecek gibi baktık birbirimize,
Bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık....
Bir gün bir adam bir çölün ortasında bir vaha gördü.
Önce sevindi, sonra “Bu olsa olsa bir seraptır” diye düşünerek endişelendi.
Yine de o tarafa doğru koşmaktan kendini alamadı. Koştu koştu.
Siz deyin kırk dakika, ben diyeyim 40 yıl boyunca…
Nihayet varması gereken yere vardı.
Heyhat, orada gerçekten bir vaha vardı.
Serap olan adamdı...

Gökhan Özcan
Kadınlara hep gülümsemelisin; güzellerse sen zevk alırsın, çirkinlerse onlar zevk alır.
Yanımda olsaydın anlatacak çok şeyim vardı sana.
Belki de susardım saatler boyu.
Konuşmam gereken hiçbir yerde konuşamadığım gibi.
Çizginin öbür yanı intihardır.
Öyleyse yaşamak, intiharın kenarında kıyısında, belki de tam eşiğinde zıplayıp durup, zaman zaman ayaklarını boşluğa sarkıtmak pahasına oynamak, oynamak, hiç yanmayacakmış gibi oynamaktır.
Bazen herşeyden, kendimden bile kaçıp sana sığınmak istiyorum. Öyle güvenilir ki yüreğin, hep orda kalayım...
Senin için buldum :angel: al da gel Nunu, fıstığım bekliyor, parti yapıciz :kiss1::kiss1::kiss1::kiss1:

Ertelemek, yaşamın mayasını kaçırır.

Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, acıktıysan ye, uykun geldiyse yat, özlediysen arkasından koş, sıkıldıysan çarp kapıyı çık, konuşmak istiyorsan konuş.

Sonraya ertelenen ne varsa ruhunu, kokusunu, tazeliğini, öz suyunu yitirir....
Babamın küçük kızıydım ben.
Elinden tutup bakkala götürdüğü, şeker alıp mutlu ettiği küçük kızı.
Küçücük bir kızdım ben kanayan dizleri olan,
Pembe pembe elbiseler içinde saçı iki yana örülüp prenses ilan edilen.
Yetmedi bana bu mutluluk büyümek istedim.
Ve bir gün geldi büyüdüm.
Babam artık elimden tutmuyor, şekerle alınacak bir gönlüm bile yok.
İnsan kanayan dizlerini özler mi?
Ben özledim...


:heart::heart::heart:
Öğrendim ki;
Hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey:
'Yapayalnız' hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır...!
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni....

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
‘Nereden çıktın bu vakitte’ dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; gözünün dilini bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin.Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi… Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş..Gözbebekleri bulutlandığında, yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş…Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri…‘Parkurun bütün zorluklarına rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız’ diyebilmeli…Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa ama ümit var bir yazıyı yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
‘Bunu da aşacağız!
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
‘Nereden çıktın bu vakitte’ dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; gözünün dilini bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
‘Nereden çıktın bu vakitte’ dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; gözünün dilini bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin.Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi… Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş..Gözbebekleri bulutlandığında, yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş…Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri…‘Parkurun bütün zorluklarına rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız’ diyebilmeli…Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa ama ümit var bir yazıyı yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
‘Bunu da aşacağız!
Üst