Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Kimler, hangi Türkçe yanlışlarını yapıyor? (TÜRKÇE'NİN HATALI KULLANIMINA ÖRNEKLER)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

blueden

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
7,264
Tepkime puanı
176
Adaşım olduğunu tahmin ettiğim için seni ayrıca seviyorum. Ama seni dövmek istiyorum:D

"yine de"

"de" bitişik olursa "nerede?" "kimde?" sorularının cevabı olmalıdır, cümle içinde. Bu, o kelimeyi "dolaylı tümleç" yapar. :)

Bende öyle tahmin ediyorum.:))

Fakat benim kullandıgım cümlede ki -de bağlaç bulunma hali ekidir ve bulunma halindeki -de bitişik yazılır.:)
Neyse uzatmayalım:)

Teşekkürler.
 
Son düzenleme:

efoja

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 Nis 2008
Mesajlar
4,184
Tepkime puanı
132
Web sitesi
birderindeniz.blogcu.com
İyelik ekleri bitişik yazılır. Hal ekleri bitişik yazılır. İlgi ekleri "de" ve "ki" ayrı yazılır. iMDAAATTT.

Bağlaç Olan da, de’nin Yazılışı

Bağlaç olan da, de ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.

UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz.

UYARI : Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da.

UYARI : Da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).

UYARI : Da, de bağlacının bulunma durumu eki olan -da, -de, -ta, -te ile hiçbir ilgisi yoktur. Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede (deve-de) kulak, evde (ev-de) kalmak, yolda (yol-da) kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, çantada (çanta-da) kek*lik. İkide (iki-de) bir aynı sözü söyleyip durma.

Yurtta sulh, cihanda sulh. (Mustafa Kemal Atatürk)

Bağlaç Olan ki’nin Yazılışı

Bağlaç olan ki ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, bilmem ki.

Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlen*sin.

(Mustafa Kemal Atatürk)

Olmaz ki!

Böyle de yatılmaz ki! (Orhan Veli Kanık)

Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Diyorlar ki" adlı eseri ne güzeldir!

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.

Ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örnekler*den çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.

Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki?

Bağlaç Olan ne ... ne ...’nin Yazılışı

Bu bağlacın kullanıldığı cümlelerde fiil olumlu olmalıdır: Ne Fransa’da ne de Almanya’da aradığını bulabilmişti.

Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler; ne de somurtmalıdırlar. (Refik Halit Karay)

Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı. (Falih Rıfkı Atay)

Soru Eki mı, mi, mu, mü’nün Yazılışı

Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumla*rına uyar: Kaldı mı? Sen de mi geldin? Olur mu? İnsanlık öldü mü?

Soru ekinden sonra gelen ekler, bu eke bitişik olarak yazılır: Verecek misin? Okuyor muyuz? Çocuk muyum? Gelecek miydi? Güler misin, ağlar mısın?

Bu ek sorudan başka görevlerde kullanıldığında da ayrı yazılır: Güzel mi güzel! Yağmur yağdı mı dışarı çıkamayız.

UYARI: Vazgeçmek birleşik fiili, mi soru ekiyle birlikte kullanıldığında iki ayrı biçimde yazılabilir: Vaz mı geçtin? Vazgeçtin mi?

Fiil Çekimi ile İlgili Yazılışlar

Gelecek zaman ekinin ünlüleri ile zaman ekinden önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın bütün şahıslarda a, e ile yazılır: geleceğim, gelmeyeceğim, gelemeyeceğim, geleceğiz, gelmeyeceğiz, gelemeyeceğiz, gelmeyeceksin, gelemeyeceksin; alacağım, almayacağım, alamayacağım, almayacaksın, alamayacaksın; başlayacağım.

Teklik ve çokluk 1. kişi emir eklerinin ünlüsü ile ekten önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayayım, gelmeyeyim; başlayalım, gelmeyelim.

İstek ekinden önce gelen ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayasın, başlaya, başlayasınız, başlayalar; gelmeyesin, gelmeye, gelmeyesiniz, gelmeyeler.
Mastar Eklerinin Yazılışı

-mak, -mek ile biten mastarlardan sonra -a, -e, -ı, -i eklerinden biri geldiğinde araya y ünsüzü girer: kazanmak-a > kazanma-y-a, aldanmak-ı > aldanma-y-ı, sevmek-e > sevme-y-e, görmek-i > görme-y-i.

İken’in Yazılışı

İken ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir. Bu durumda başındaki i ünlüsü düşer. Getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü ince kalır: okur-ken (< okur iken), yazar-ken (< yazar iken), çalışır-ken (< çalışır iken), uyur-ken (< uyur iken), başlar-ken (< başlar iken), durmuş-ken (< durmuş iken), olgun-ken (< olgun iken), durgun-ken (< durgun iken).

İken, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer: okulday-ken (< okulda iken), yolday-ken (< yolda iken).

İle’nin Ek Olarak Yazılışı

İle ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir. Kelimelere eklenerek yazıldığında ünlü uyumlarına uyar.

İle, ünsüzle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde i ünlüsü düşer ve bitişik yazılır: bulut-la (bulut ile), çiçek-le (çiçek ile), kuş-la (kuş ile).

İle, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer. Ek, ünlü uyumlarına uyar: arkadaşı-y-la (arkadaşı ile), anası-y-la, (anası ile), çevre-y-le (çevre ile), sürü-y-le (sürü ile), yapı-y-la (yapı ile).

Ek Fiil Olan imek’in Yazılışı

İmek fiili bugün daha çok ekleşmiş olarak kullanılmakta ve ünlü uyumlarına uymaktadır.

Ünlüyle biten kelimelere eklendiğinde i ünlüsü düşer. Bu durumda araya y ünsüzü girer: ne-y-se (ne ise), sonuncu-y-du (sonuncu idi), yabancı-y-mış (yabancı imiş).

Ünsüzle biten kelimelere eklendiğinde de i ünlüsü düşer: gelir-se (gelir ise), güzel-miş (güzel imiş), yorgun-du (yorgun idi).

Pekiştirmeli Sıfatların Yazılışı

Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır: apaçık, apak, büsbütün, çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, paramparça, sapasağlam, sapsarı, sırsıklam, sırıl*sıklam, sipsivri, yemyeşil.

TDK'dan alıntıdır.
 

erdemcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
27 Tem 2007
Mesajlar
163
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.erdemcagla.com
evet onu görünce bende şaşırdım ben her akşma eve giderken mutlaka bir eti cin eti puf alırım birgün ülker gördüm şaşırmıştım gerçekten birebir hırsızlık muzlumu limonlumuydu neydi rengi sarı idi

"görünce bende" kısmındaki de eki ayrı yazılmalıydı. -De eki yerine dahi sözcüğü gelince anlam bozulmuyorsa ek ayrı yazılır. Örnek olarak: Ben dahi şaşırdım.
 

efoja

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 Nis 2008
Mesajlar
4,184
Tepkime puanı
132
Web sitesi
birderindeniz.blogcu.com
Photography´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
evet onu görünce bende şaşırdım ben her akşma eve giderken mutlaka bir eti cin eti puf alırım birgün ülker gördüm şaşırmıştım gerçekten birebir hırsızlık muzlumu limonlumuydu neydi rengi sarı idi

Cümleye büyük harfle başlanmalı. "mu" ekleri ayrı yazılmalı. Noktalama işretleri hiç yok!!! Özel isimlerin baş harfleri hep büyüktür. Photography :D
 

yoSa

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
88
Yaş
40
Ne yapıyorsunuz burda? :D
 

yoSa

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
88
Yaş
40

blueden

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
7,264
Tepkime puanı
176
ooo oooo :D biz, dün gece sabahladık bu konu üzerine :)
Birbirimizin yanlışlarını düzeltme çabasına girmek yerine, -de ,-da,-mi,-ki, gibi eklerin kullanım yerlerini araştırmanızı öneriyorum...Emin olunki daha faydalı olacaktır...

Emin olunki derken ki ayrı yazılması gerekir.
Emin olun ki gibi

Öncelikle siz bir araştırın isterseniz:D

Umarım kırılmamışınızdır, sizinde katkılarınızı bekliyoruz.:)
 

efoja

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 Nis 2008
Mesajlar
4,184
Tepkime puanı
132
Web sitesi
birderindeniz.blogcu.com
ooo oooo :D biz, dün gece sabahladık bu konu üzerine :)
Birbirimizin yanlışlarını düzeltme çabasına girmek yerine, -de ,-da,-mi,-ki, gibi eklerin kullanım yerlerini araştırmanızı öneriyorum...Emin olunki daha faydalı olacaktır...





Nasıl isterseniz :)



Saygılar :)


Takılmak için söyledik biz bir kere... Yaklaş, hep gel, sensiz olmaz. Zaten yanlışlar çıktıkça hepsi mecbur konu edilecek.
 

yoSa

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
88
Yaş
40
Emin olunki derken ki ayrı yazılması gerekir.
Emin olun ki gibi

Öncelikle siz bir araştırın isterseniz:D

Umarım kırılmamışınızdır, sizinde katkılarınızı bekliyoruz.:)

Kalınlaştırdığım cümlelere bir bakalım...

Emin olunki derken ki ayrı yazılması gerekir
Cümlenin doğrusu; "Emin olunki" derken kullanılan -ki ekinin ayrı yazılması gerekir...
yazdığınız cümlede bile anlamlar cirit atıyor..Benimkinde de öyle olduğuna eminim...

Öncelikle siz bir araştırın isterseniz

"Öncelikle siz bir araştırın" gayet normal bir cümle..Akabinde gelen isterseniz nedemek?

Demek istediğim buydu işte...Sadece benim değil...Hepimizin göz atmaya ihtiyacı var...:)

Kırılmadım...Kırılacak bir durum yok.Çocuk oyuncağı değilki :)


Takılmak için söyledik biz bir kere... Yaklaş, hep gel, sensiz olmaz. Zaten yanlışlar çıktıkça hepsi mecbur konu edilecek.

tabiki (ki yi cümleden ayırmadan samimi yazıyorum ve ikinci bir -i ekleme gereği duymuyorum:) )gelecem...
 

blueden

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
7,264
Tepkime puanı
176
Kalınlaştırdığım cümlelere bir bakalım...

Emin olunki derken ki ayrı yazılması gerekir
Cümlenin doğrusu; "Emin olunki" derken kullanılan -ki ekinin ayrı yazılması gerekir...
yazdığınız cümlede bile anlamlar cirit atıyor..Benimkinde de öyle olduğuna eminim...

Öncelikle siz bir araştırın isterseniz

"Öncelikle siz bir araştırın" gayet normal bir cümle..Akabinde gelen isterseniz nedemek?

Demek istediğim buydu işte...Sadece benim değil...Hepimizin göz atmaya ihtiyacı var...:)




tabiki (ki yi cümleden ayırmadan samimi yazıyorum:) )gelecem...

Tabi ki hepimizin araştırması gerekir.
Gelecem değil, geleceğim.:)
 

ERKUS

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
23 Eki 2007
Mesajlar
76
Tepkime puanı
0
Yaş
65
Türkche mi...Türkçe mi?

Faruk Bey'in hassasiyetine tamamen katılıyorum...Türkçe demek " biz " demektir...by by değil, hoşçakal demenin onurunu yaşayalım. Bir öneri; haydi genç arkadaşlar " nick " lerimizi (lakap) Türkçeleştirerek işe başlayalım mı??:iloveyou:
 

efoja

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 Nis 2008
Mesajlar
4,184
Tepkime puanı
132
Web sitesi
birderindeniz.blogcu.com
Faruk Bey'in hassasiyetine tamamen katılıyorum...Türkçe demek " biz " demektir...by by değil, hoşçakal demenin onurunu yaşayalım. Bir öneri; haydi genç arkadaşlar " nick " lerimizi (lakap) Türkçeleştirerek işe başlayalım mı??

Bu konu daha önce de konuşulmuştu. Özel üye olmayanlar değiştiremiyor.
 

yoSa

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
88
Yaş
40
Flood yapıyorsunuz ERKUS Bey...arka arkaya mesaj yazmak yerine "Düzelt" buttonuna tıklayarak mesajınızı güncelleyebilirsiniz...

Saygılar...
 

farukcagla

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
127
Tepkime puanı
2
Web sitesi
www.fcagla.com
İyi hatırlıyorum, 1960'larda babam İstanbul Emniyet Müdürlüğünün ünlü Sansaryan hanı denilen Sirkeci'deki binasında, koskoca İstanbul Emniyet Müdürü'nün Özel Kalem Müdürü idi.

Babamın görüştüğü kişiler, o zamanki 67 ilin emniyet müdürleri, valileri ve yüksek rütbeli komutanlardı… Ben 7-8 yaşlarımda emniyet müdürleri ve valilerle çocukça sohbetler ederdim ve onların misafir sehpalarındaki alüminyum yaldız ambalajlı yuvarlak çikolataları yürütürken, onların okuduğu Akbaba dergilerini okurdum. İlk resim ve grafik merakım bu dergideki çizimler sayesinde başladı.

Gır-gır dergisini o zamanlar yoktu, olsaydı bile emniyet müdürleri, valiler okur muydu, bilemiyorum.

Ancak ışığa tutulduğu zaman gözüken Devlet Malzeme Ofisi (DMO) fligranlı beyaz dosya kağıtlarına, DMO damgalı ve Çekoslovakya malı Alligator (timsah) markalı kurşun kalemler ile Akbaba'da gördüğüm karikatürleri kopya ederdim. O günlerde batı hayranlığı yeni başlayan Türkiye, kurşun kalemi üretemez ve mesela FABER marka olarak Almanya’dan almaz, eski tek parti geleneğine uygun olarak doğu bloku ülkelerinden satın alırdı. Devletin bütün büro ve ofis malzemeleri; Devlet Malzeme Ofisi adındaki devlet tekeli tarafından komşu ülkelere ısmarlanıp yaptırılıp, ithal edilen araç gereçten oluşurdu.

Bu alışkanlığı kırmak için batılı dostlarımız ilkokullarımıza süt tozu adı altında acayip içecekler sokarak bize zorla içirdiler. Tek başına içilemeyen bu acayip toz, ancak kakao ve bol şekerle içilebilir hale gelirdi.

İşte o yıllarda Dolmabahçe'ye bir yabancı ülkenin donanması ve uçak gemisi gelmişti. İstanbul'un kalburüstü ailelerinin çocukları için o uçak gemisine ziyaret programı düzenlenmişti. Ben de o programa dahil edilmiştim.

Annelerimiz tarafından özenle giydirilmiştik. Ne de olsa dünyanın en modern uygarlığının en büyük yüzen savaş makinesini görecektik, rahmetli annem batılı görüneyim diye başıma hasırdan bir fötr şapka bile koymuştu.

Gemide bahriyelilerinin su içtikleri ve kullanıp attıkları plastik bardak ve tabakları gördük. Yıl 1962 veya 63 idi ve biz ilk kez pet şişe ve pet bardakla, pet tabakla tanışıyorduk. Yanımızdaki Türk görevli memur, bu gemide bulaşık yıkamakla uğraşılmadığını anlattığında batı rüyası bizi büyülemeye başlamıştı. O plastik kullan-at bardak ve tabakları biz son 10-12 yıldır işyeri ve büfelerde yaygın olarak kullanmaya başladık, biliyorsunuz… Hele gemideki yürüyen merdivenler… Bu gün bile ancak çok lüks alışveriş merkezlerinde görebiliyoruz … Altımdaki merdivenin katlanarak açılması ve kapanması, altımda kayarak ve beni taşıyarak götürmesi, merdivenin bittiği yerde bizi elindeki elma sepetleriyle bekleyen deniz erlerinin bizim sendeleyip düşmemizi engellemesi… Bu gün bile aklımdadır.

Merdiven başında deniz erleri bizlere hiç görmediğimiz büyüklükte ve renkte, sanki mumdan yapılmış hissi veren kocaman elmalar ikram ettiğinde, (ki bu elmalara Macintosh Apple diyorlarmış !) Türk memur bize "tenk yu" deyin, "tenk yu" deyin ! diye ısrar edip ve emir verip duruyordu, bu da ne kadar milli duygular içinde olduğunun bir göstergesiydi…

Sanırım bu, kendimizi neye hazırladığımızın da bir işaretiydi… Yıllar sonra yaşım ilerledikçe neye hazırlanmış olduğumuzu daha iyi anladım.

İşte Türkçe sevgisi bende o anda başladı. O gemiyi ziyaret ediyorum diye niçin onların dilini konuşacaktım? Niçin teşekkür ederim demeyecektim? Kendi dilimle teşekkür etseydim ne sakıncası vardı? Niçin “sağol abi, sağol asker amca” demeyecektim de “tenk yu” diyecektim? Zaten hiç birimiz doğru dürüst söylemedik o kelimeyi. İlk kez duyduğumuz için, saçma sapan şeyler söyledik. Rezil ettik hem kelimeyi, hem kendimizi.

Memur ise pek hoşnuttu!

Biz mi misafirdik, onlar mı? Kim kimi ağırlayacaktı? Kibarlık mı yapacaktık, yağcılık mı? Bu gün bile çözebilmiş değilim. Ama çocuk aklım, fikrim birdenbire beni şok eden bu kelimeye ve bu davranışa takılıp kalmıştı.

Yıllar geçti, ben İngilizce öğrendim… 80’li yıllarda Almanya’ya gittim orada 3 yıl kaldım. Almanların İngilizce bildikleri halde benimle Almanca konuşmaktaki kararlı tutumlarını gözlemledim. Almancamı geliştirmeye mecbur oldum.

Şu anda, Türkçeyi yanlış kullanan dostlarımın ve meslektaşlarımın sayısının bir hayli kabarık olması beni çok ama çok üzüyor.

Bu uçak gemisi olayının bende bıraktığı derin iz nedeniyle, İngilizceye verdiğimiz önemi Türkçeye vermiyoruz, diyorum ve bunu her fırsatta yineliyorum.

Ayrıca Anadolu’da İngilizce ve Almanca mı konuşuluyor ki, yabancı dil ile eğitim yapan liselere Anadolu Liseleri demişiz diye sormadan edemiyorum. Yoksa bu bir ihanetin gizlenmesi için yapılan kurnazca bir isim değiştirme oyunu mu? Savaş ve kan getirirken, demokrasi getiriyoruz demek gibi bir şey mi?

Dilini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaramayanlar, kültürlerini de teslim ederler, ekonomilerini de, kendilerini de…

12 yıldır annesiz büyüyen oğluma evimizde Rus bayanlar baktı, Kırgız bayanlar, Moldovalı, Ukraynalı bayanlar baktı. Kimisi az Türkçe biliyordu, kimisi hiç bilmiyordu.

Hepsi de evimden Türkçe öğrenerek gitti. Ben de yarım yamalak Rusça öğrendim.

Herkes dünyanın en büyük dili İngilizce olarak bilir… Oysa bütün Güney Amerika İspanyolca konuşur. İspanyollar Aztek ve İnka’ların yaşadığı toprakları İspanyol diline bağımlı hale getirmişlerdir.

Bütün büyük diller, imparatorluk dilleridir.
Büyük ülkelerin, güçlü ülkelerin dilleri de güçlü ve büyük olur. Uygarlığı güçlü olanın dili de güçlü olur.

Küçülen milletlerin dilleri de küçülür.

Rusça ve Arapça da çok geniş ve yaygındır. Emin olunuz Türkçe de çok yaygındır. Rusçaya divan kelimesi bizden girmiştir. Karpuz; arbuz, patlıcan; baklajan olmuştur Rusça'da, baklava ise Rusça’da pahlava olmuştur. Biz ise baklavayı paklava diye yazarsak ayıp etmiş olmaz mıyız?

Osmanlı Devleti de büyük bir devletti. Bu gün Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Hazar Denizi çevresinde, Orta Avrupa'da, Balkanlarda, Ukrayna’da, Kırım’da Türkçe konuşulur. Ukrayna’da İsmail diye bir köy vardır. Almanya’da Türken Heim (Türk köyü) vardır.

Büyük bir kültürün, büyük bir uygarlığın çocukları olduğumuzu unutmayalım, dilimizi unutmayalım.

Romanya’da bir Türk nine bana “oğuuul oğul, memleket nasıl ?” derken, ben ağlamıştım. O burayı kendi memleketi bilirken biz Anadolu liseleri ile kendi dilimizi unutma çabalarına girdik.

Yabancı dil öğrenmek başkadır, kendi diline yabancılaşmak başkadır.

Bu konu başlığı altında 2-3 gündür yaptığımız dil yanlışlarına bakıyorum da, kelimelerin anlamını yanlış bilmekten tutun da, dilin kuralları beni bağlamaz, ben kendime has dil kurallarım ile yazarım demeye kadar getirdik işi.

Affınıza sığınarak bir anımı nakletme ihtiyacı hissettim. Kıssadan hisse olsun diye…

Lütfen daha iyi iletişim için; daha iyi Türkçe !

Saygılar…


Faruk ÇAĞLA
 
Son düzenleme:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst